06-16-2010, Saat: 12:16 AM
Bekledim
Bir ekmek kokusuna kanıp saatlerce sıcak ekmeği bekler gibi bekledim.
Sustum
Arsız bir yanılgıdan sonra yanlışa sessiz ağıt gibi sustum.
Beklenen gel(e)medi, susan konuş(a)madı.
Canım acıyor, avucumdaki can kırıkları batıyor bugün bedenime.
Bebeksi bir tende unutulmuş öpücük gibiydi usulluğum.
En savunmasız yenilgimi resmediyorum aynalara. Düşlerim asılı kaldı kimsesiz kaldırım direklerinde. Kimse sormadı ‘son isteğini’. Bilindik cevaplar olduğu için mi?
Huzurum eridi buhar oldu yüreğimin kırgınlığına/kırıklığına. Edepsiz susuşlarım perdeyi yırttığında beri hiç güfteye tutunamıyorum sevdanın yüzüne bakamıyorum.
Arsız bir rüyadan uyanmak isterken uyanamamak gibiydi. Bağırmak haykırmak isterken seslerimi kitap arasında unutmuş gibiydim. Bu düş bozumu ellerimi kanatıyor vakitli vakitsiz.
Bu çırpınışlarım ah çırpınışlarım…
Boş yere çabayla hazırlanmış ürkek bir ¤¤¤di. Gereksiz çalışılmış/hazırlanmış tek kişilik tiyatro oyunu.
Bir kare içinde dondurulmuş umut parçasıydı siyah beyaz.
Defterimin arasında kurutuyorum sözlerini. Defterimin kokusu dağılıyor yedi iklime. Çikolata kokusu… Ve düş parçacıkları dökülüyor ruhumdan
Tek kişilik.
Sen; en zamansız yenilginin en güzel anı En ateşli tango dansında unutulmuş bir karanfil. Ve tınılar arasında kaybolmuş özgürlük.
Bir gitarın yaz ve aşk melodilerine bıraktım düşlerimi çırılçıplak soyunan benliğimi ayak yalın kumlara saldım.
Sen; bir çingenenin ayak yalın dansın da kaybolmuş hırçınlık
Hayatın dansı
Ve en ulaşılmazım.