07-23-2010, Saat: 11:49 PM
Sen bir kitap kapağı gibi kapamışken adımı ben her sözcükte seni okuyorum harf harf…
Tümcelerimin boyun büküşlerine aldırma yar!
Gözü yaşlı satırlarımın k©an döküşlerinde büyütüyorum keşkelerimi…
Harflerimin ayağı kayıyor uçurumlarından.
Oysa sen bir liman sakinliğiydin yüreğime…
bir gün batım.ı huzuru…
uçsuz bucaksız bir özgürlüktün mavilerime…
ateşe verdin kıyılarımı apansız sinsice…
züleyha’nın kaderine razıydım Yusufsun diye…
peşinden koşmaya kınanmaya dile düşmeye…
nerden bilirdim dil(in)den düşeceğimi?
Bir sözünle ateşe verdin uğruna ödenen bedelleri…
Gitme demem git şimdi!
Bir ¤¤¤¤lin içine bindirip vedalarını son bir kez kokunu çekmeden tiryakiliğim son bir kez düşmeden kollarının girdabına bir buseyi çok görüp alnıma en kara yazgıları sür de git!
Son fethedilen miyim meçhul ama sen son Fatih’im…
Bilsen kaç varlığa hiçlikti fetihlerin…
Ama dur gitme!.
Şu topraklarımda dalgalanan sancağını indir öyle git!
Yüreğimden sevdanı dilimden adını sök de git!
Ciğerlerimden kokunu gönlümden gözlerinin okunu çek de git!
Sözlerimi esaretten kurtar dilimi çöz de git!
Kaç kez uğurladım seni bu kentten? Kaç kez boynu bükük bıraktın ardından el sallayışlarımı garlarda?
Dönüşünün umuduyla gidişine dayanamazken bu müebbet vedaya nasıl dayanırım söyle?
Ah yar…
en yakınımken uzağımdın. Şimdi benden öte bensin ki ben bana t-uzağım…
Kin tutmaz kalemim bilirsin.
Sen kapatsanda c-ismimin üstüne son sayfanı bu masalın devamını bir ömür bekler yüreğim…
Sana git diyebilmek için kaç alfabe satın aldım z-amansız pazarlıklarla bilsen.
Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım bir “git” etmedi.
Yanında “me”si olmayan bir git yakıştırılmadı sevdama…
Ama çok istiyorsan işte orda; alfabemin kıyısında bir “git”…
Eksİk mahzun çaresiz…
İster al git istersen k-al git-me Yar!.
Yar demişim sana… yokluğun dipsiz bir yar! İşte diz çöküyor sevdana yüreğim. gitme!
Gitme sensiz ıssız bu diyar…
Yoklukluğun ortasında yok olan bir varlığa tutundum. O hüzün ki sevdanın nefesi en çok yakışan bize.
Tümcelerimin boyun büküşlerine aldırma yar!
Gözü yaşlı satırlarımın k©an döküşlerinde büyütüyorum keşkelerimi…
Harflerimin ayağı kayıyor uçurumlarından.
Oysa sen bir liman sakinliğiydin yüreğime…
bir gün batım.ı huzuru…
uçsuz bucaksız bir özgürlüktün mavilerime…
ateşe verdin kıyılarımı apansız sinsice…
züleyha’nın kaderine razıydım Yusufsun diye…
peşinden koşmaya kınanmaya dile düşmeye…
nerden bilirdim dil(in)den düşeceğimi?
Bir sözünle ateşe verdin uğruna ödenen bedelleri…
Gitme demem git şimdi!
Bir ¤¤¤¤lin içine bindirip vedalarını son bir kez kokunu çekmeden tiryakiliğim son bir kez düşmeden kollarının girdabına bir buseyi çok görüp alnıma en kara yazgıları sür de git!
Son fethedilen miyim meçhul ama sen son Fatih’im…
Bilsen kaç varlığa hiçlikti fetihlerin…
Ama dur gitme!.
Şu topraklarımda dalgalanan sancağını indir öyle git!
Yüreğimden sevdanı dilimden adını sök de git!
Ciğerlerimden kokunu gönlümden gözlerinin okunu çek de git!
Sözlerimi esaretten kurtar dilimi çöz de git!
Kaç kez uğurladım seni bu kentten? Kaç kez boynu bükük bıraktın ardından el sallayışlarımı garlarda?
Dönüşünün umuduyla gidişine dayanamazken bu müebbet vedaya nasıl dayanırım söyle?
Ah yar…
en yakınımken uzağımdın. Şimdi benden öte bensin ki ben bana t-uzağım…
Kin tutmaz kalemim bilirsin.
Sen kapatsanda c-ismimin üstüne son sayfanı bu masalın devamını bir ömür bekler yüreğim…
Sana git diyebilmek için kaç alfabe satın aldım z-amansız pazarlıklarla bilsen.
Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım bir “git” etmedi.
Yanında “me”si olmayan bir git yakıştırılmadı sevdama…
Ama çok istiyorsan işte orda; alfabemin kıyısında bir “git”…
Eksİk mahzun çaresiz…
İster al git istersen k-al git-me Yar!.
Yar demişim sana… yokluğun dipsiz bir yar! İşte diz çöküyor sevdana yüreğim. gitme!
Gitme sensiz ıssız bu diyar…
Yoklukluğun ortasında yok olan bir varlığa tutundum. O hüzün ki sevdanın nefesi en çok yakışan bize.