08-03-2010, Saat: 10:43 PM
[INDENT]
Yalnızlığın hangi tarafındayım bilinmez...
En çok da yabancıyım kendime.Saklandıkça yaşadığım yalanlardan...
Gözümü her açtığımda hissettiğim korku; avuçlarıma damlayan bir
hayal kırıklığı, bir acı oldu...
Nasıl yürüdüm, ne zaman geldim ben bu yalnızlığa?...
Daha kapıyı bile çalmamıştım, ne çabuk açtın... Müsadenle yüreğimi aramaya geldim, kendi kimliğimde yitirdiğim yalnızlığımda...
Doğuştan mı yalnızım, yoksa yalnızlığım da mı doğdum? Ne zaman geldim unuttuğum bu zaman kavramından, bu bomboş kalabalıklardan sıyrılıp... Beni buraya getiren hayallerim, umutlarım, göz yaşlarım, hayal kırıklıklarım ve yıkımlarım....biliyorsun...
Eğer gelmeseydim kalacaktım enkazın altında. Kusura bakma rahatsız ettim seni yalnızlığım. Eğer yalnız değilsen ben gideyim...Ama ben ne zaman gelsem sen yalnızsın...Yok hayır biliyorum, uzun zamandır buradayım. Her gitmek istediğimde senden, aslında hiç gidemediğimi anladım sana dönüşlerimde... Sanki bir kördüğüm oldun boğazıma düğümlenen...
Madem geldim anlatayım izninle...
Bir hayal kapısında doğdum.Yalan insanların adına sevgi dedikleri ve iki dudak arasında tükettikleri yaşamda buldum kendimi...
Neye uğradığımı anlamamıştım daha. Taptım, inandım, güvendim sadece iki dudak arasında dökülen cümlelere, harcanan yüreğimin eridiğini göre göre. Göz göre göre... Aslında gözüm kör olmuştu, kulağım duyardı sadece.
Bense yüreğimde yanan ateşin kor olmasını seyrettim ve kendi küllerimden yeniden doğmaya çalıştıkça, bir tokat daha yedim yalan hayattan. Öleceğimi bile bile, göre göre, göz göre göre, kör olduğumu bile bile...
Şimdi anlıyorum, çok iyi anlıyorum, ama neye yarar; kör olmuş gözlerim, yüreğimi arar olmuşum yalnızlığımda...
Ve yine ve şimdi yüreğimde yanan ateşin adına hayal koydum.
Çünkü sevgi sadece dudaklardaki cümlelerde yaşanan yalan olmuş...
Ne umut, ne sevgi cümlelerde anlam bulamazdı yüreğimdeki kadar...
Ama su gibi akan zaman, bir nehir oldu şimdi gözlerimde, gittikçe
uçuruma akan. Her geçen gün yaşadığım yaşanmamışlıkları, yalanları tokat gibi vursan da yinede yanındayım yalnızlığım,
Yüreğimdeki mavi için...
Umutlarımı aramaya geldim, hayallerimi, yüreğimi aramaya geldim...
Nasıl yürüdüm ne zaman geldim ben bu yalnızlığa...?
[/INDENT]
Yalnızlığın hangi tarafındayım bilinmez...
En çok da yabancıyım kendime.Saklandıkça yaşadığım yalanlardan...
Gözümü her açtığımda hissettiğim korku; avuçlarıma damlayan bir
hayal kırıklığı, bir acı oldu...
Nasıl yürüdüm, ne zaman geldim ben bu yalnızlığa?...
Daha kapıyı bile çalmamıştım, ne çabuk açtın... Müsadenle yüreğimi aramaya geldim, kendi kimliğimde yitirdiğim yalnızlığımda...
Doğuştan mı yalnızım, yoksa yalnızlığım da mı doğdum? Ne zaman geldim unuttuğum bu zaman kavramından, bu bomboş kalabalıklardan sıyrılıp... Beni buraya getiren hayallerim, umutlarım, göz yaşlarım, hayal kırıklıklarım ve yıkımlarım....biliyorsun...
Eğer gelmeseydim kalacaktım enkazın altında. Kusura bakma rahatsız ettim seni yalnızlığım. Eğer yalnız değilsen ben gideyim...Ama ben ne zaman gelsem sen yalnızsın...Yok hayır biliyorum, uzun zamandır buradayım. Her gitmek istediğimde senden, aslında hiç gidemediğimi anladım sana dönüşlerimde... Sanki bir kördüğüm oldun boğazıma düğümlenen...
Madem geldim anlatayım izninle...
Bir hayal kapısında doğdum.Yalan insanların adına sevgi dedikleri ve iki dudak arasında tükettikleri yaşamda buldum kendimi...
Neye uğradığımı anlamamıştım daha. Taptım, inandım, güvendim sadece iki dudak arasında dökülen cümlelere, harcanan yüreğimin eridiğini göre göre. Göz göre göre... Aslında gözüm kör olmuştu, kulağım duyardı sadece.
Bense yüreğimde yanan ateşin kor olmasını seyrettim ve kendi küllerimden yeniden doğmaya çalıştıkça, bir tokat daha yedim yalan hayattan. Öleceğimi bile bile, göre göre, göz göre göre, kör olduğumu bile bile...
Şimdi anlıyorum, çok iyi anlıyorum, ama neye yarar; kör olmuş gözlerim, yüreğimi arar olmuşum yalnızlığımda...
Ve yine ve şimdi yüreğimde yanan ateşin adına hayal koydum.
Çünkü sevgi sadece dudaklardaki cümlelerde yaşanan yalan olmuş...
Ne umut, ne sevgi cümlelerde anlam bulamazdı yüreğimdeki kadar...
Ama su gibi akan zaman, bir nehir oldu şimdi gözlerimde, gittikçe
uçuruma akan. Her geçen gün yaşadığım yaşanmamışlıkları, yalanları tokat gibi vursan da yinede yanındayım yalnızlığım,
Yüreğimdeki mavi için...
Umutlarımı aramaya geldim, hayallerimi, yüreğimi aramaya geldim...
Nasıl yürüdüm ne zaman geldim ben bu yalnızlığa...?