Seninle yağmurlu bir hafta sonunu geçirmek istanbulda
gök kuşağı tazelenirken
kız kulesinden,
eminönüne
beyoğlundan
kadıköyüne
güngörenden..,
köyiçine
bekliyordu hasretle aşkını
gözleri pencerede,
kulağı telefonda,
zamanın geçmediği
o anda karşısındaydı aşkı,
Harikaydı arkadaşıma teşekkürler.
Seni sevip sevmediğimi sorup durma boşuna
Hani bazenleri hissediyorum da
Dilin olmasa da, gözlerin taa yüreğime bakıyor sanki
Ve sorup duruyor! Beni seviyormusun diye…
Hiç bile…
Her sabah uyanır uyanmaz aklıma gelen ilk şey değilsin ki
Yüzümü yıkadığım suyun duruluğunda seni görmüyorum ki
Dün bir ara otururken, elimdeki kalemle masanın üzerindeki
Gazetenin tüm kenar yerlerine farkında olmadan
Adını da yazmadım bi kerem…
Yani, seni sevip sevmediğimi sorup durma boşuna…
Geçenlerde iş yerindeki arkadaşa
Senin adınla seslenmişim…hıh…
Akşama kadar eğlencesi olduk milletin
Ne kadar kıvırmaya çalışsam da yemediler…
Aşıksın kızım sen, sırılsıklam aşık dediler
Bana güldüler…
Hakikatten ya… insan neden komik durumlara düşüyor
Böyle olduğunda…?
Pazar günü akşam evdekiler sordu da garip oldum bir an
Ne cevap vereceğimi bilemedim….
Tam üç saat oturduğum yerde, televizyon açık
Ama elimde cep telefonum, sürekli ekranına bakıp durmuşum
Öyle hemen heveslenme, senden küçükte olsa bir umut taşıyan
Mesaj falan beklemiyordum ki…
Hem telefonumda kayıtlı olan adın yerine aşkım yazmıyor ki!
Yani diyeceğim o ki…
Seni sevip sevmediğimi sorup durma boşuna
Ben seni sevmiyorum akıllım,
Çok seviyorum… hem de çooook seviyorum…
Hangi ara girdin hayatıma? Neredeydim ben, sızarken sen karasularıma? Denizsiz şehirlerde, maviye aç olduğum için mi boğulacağımı fark edemedim yosun renginin ardında denizi anımsatan bakışlarında?
Hangi boşluğumdan sızdın kalbime? Dünyam bir boşluk haline geldiği için mi ardına varmadım dolduğuna boşluklarımın kayıp sırlarında? Siyaha ve beyaza boyamışken sanrılarımın anlamsız mutluluklarını, kırmızı olup nasıl bir renk kattın saklama? Sen tüm bildiklerinle değiştirmişken bildiklerimi, nasıl dönerim şimdi kırmızının olmadığı bir zamana?
Yalana da mı aynı derecede usta dudakların? Öperken tüm yaşanılmış ve yaşanacak aşkları dudaklarımda, hilekarlığını nerede sakladın? Belki sen bakıyordun riyakar gözlerle gözlerime, ben rüyalardaydım, uyanamadım...
Hangi kışın karını, Haziran'a sakladın? Hangi beyazlıkla yüreğini akladın? Ben veremezken seninle yaşananların hesabını kendime, sen kendini kendi gözünde nasıl bağışladın? Zamanın sihirli silgisini hangi elinle yokladın? Sahi hep parmaklarımın arasındaydı parmakların... Hangi vakit becerdin de iki ayrı yüzü, iki yüzlülüğü avuçladın?
Nasıl bir açlık senin aşka duyduğun? Ben beş dakikaların bile vuslatına razıyken, sana günlerce gecelerce doyamam diyenimdin. Sarıldığın zaman nefesimi nefesinden çekemediğimdin. Hayalleri önüme bir çırpıda serenimken, ben neredeydim? Hangi yalan vaadinin peşinde düş ülkesinde gezendim? Seyyah oldum tüm aşkları dolaştım, sevenlerin gücüyle aşkı kutsadım. Hangi ara hayatımdaydın, sen; bensizlikten nasibini almadın... Özlediğim için yerken tırnaklarım yerine kendi kendimi, sen hangi yalanın evinde misafirdin?
kanata kanata öğrettim yüreğime sensizliği, dönmek için boş adımlar atarken, ben bu kez kendimdeydim...
Yani diyeceğim o ki…
Seni sevip sevmediğimi sorup durma boşuna
Ben seni sevmiyorum akıllım,
Çok seviyorum… hem de çooook seviyorum…
Sevginin yüceliği,aşkın,bu kadar net ifade edildiği,yalın bir anlatım,çok müthiş,umuyorum böyle aşklar,sevgiler vardır kainatta,Rabbim herkese nasip eder inşallah,Kıskanmamak elde değil,arkadaşımın,duygularına ,yüreğine sağlık,inanılmaz etkilendim,teşekkürler arkadaşım..