08-17-2010, Saat: 01:15 PM
Ağlayamaz onlar...
Gözyaşları olmadığından değil...
Birileri �Erkekler Ağlamaz� dediği için de değil...
Kalpleri taş olduğundan hiç değil!
Onlar...
Ağlamayanlar değildir;ağlayamayanlardır...
Halbuki o kadar çok isterler ki ağlamayı..
Bağıra bağıra..
Hıçkıra hıçkıra..
Kendini unuturcasına... Ama ağlayamazlar...
Çatlarlarçatlatırlar yüreklerini de yine ağlayamazlar...
Gözyaşının olduğu yerde �rahmet� olacağını da bilirler oysa...
Bir damla rahmet için bin damla yaş dökmeye hazırdırlar...
Hazırlanırlar...
Ağlayamazlar...
Anlamsız kahkahalar içinde boğulur hıçkırıkları...
Feryâdı yutar acıyı içlerine çeker onlar!
İsyânonlara çok yakındır; yanaşmazlar yanına...
Sabıronları sevmese de sarılmaya çalışırlar...
Alışırlar her yeni duruma...
Durmadan yarışırlar ve savaşırlar kendileriyle...
Çemberinden geçirirken felek onların kulağına bir şey fısıldamıştır...
Tam olarak anlatamazlar ne olduğunu; ancak hiç unutmazlar yine de...
Anlatamadıkları için ağlayamazlar..
Ağlayamadıkları için anlatamazlar!
Bir gülün dibine diz çöküp ağlasa onlar...
Gözyaşlarıyla gülün rengine renk katabilirler belki...
Ama yapamazlar...
�Ya solarsa?� derler...
Solarlar belki; ama soldurmazlar!
Herkes onları �ağlayamaz� sanır...
Çünkü hiç kimse göremez içlerine akan yaşları!
İçerde kaynayanı y¤¤¤¤¤ içerdekinden gayrısı bilemez!
Yanaklarından süzülmediği için de kimse silemez gözyaşlarını...
Yaşlarını da bilemezler..
Çünkü onlar oldukları yaşta değildirler...
Onlar birbirlerini tanır; birileri onları tanıyamaz!
Onlar mâşuktur...
Onlar âşıktır...
Onlar darmadağın...
Onlar karmakarışıktır!
Gözyaşları olmadığından değil...
Birileri �Erkekler Ağlamaz� dediği için de değil...
Kalpleri taş olduğundan hiç değil!
Onlar...
Ağlamayanlar değildir;ağlayamayanlardır...
Halbuki o kadar çok isterler ki ağlamayı..
Bağıra bağıra..
Hıçkıra hıçkıra..
Kendini unuturcasına... Ama ağlayamazlar...
Çatlarlarçatlatırlar yüreklerini de yine ağlayamazlar...
Gözyaşının olduğu yerde �rahmet� olacağını da bilirler oysa...
Bir damla rahmet için bin damla yaş dökmeye hazırdırlar...
Hazırlanırlar...
Ağlayamazlar...
Anlamsız kahkahalar içinde boğulur hıçkırıkları...
Feryâdı yutar acıyı içlerine çeker onlar!
İsyânonlara çok yakındır; yanaşmazlar yanına...
Sabıronları sevmese de sarılmaya çalışırlar...
Alışırlar her yeni duruma...
Durmadan yarışırlar ve savaşırlar kendileriyle...
Çemberinden geçirirken felek onların kulağına bir şey fısıldamıştır...
Tam olarak anlatamazlar ne olduğunu; ancak hiç unutmazlar yine de...
Anlatamadıkları için ağlayamazlar..
Ağlayamadıkları için anlatamazlar!
Bir gülün dibine diz çöküp ağlasa onlar...
Gözyaşlarıyla gülün rengine renk katabilirler belki...
Ama yapamazlar...
�Ya solarsa?� derler...
Solarlar belki; ama soldurmazlar!
Herkes onları �ağlayamaz� sanır...
Çünkü hiç kimse göremez içlerine akan yaşları!
İçerde kaynayanı y¤¤¤¤¤ içerdekinden gayrısı bilemez!
Yanaklarından süzülmediği için de kimse silemez gözyaşlarını...
Yaşlarını da bilemezler..
Çünkü onlar oldukları yaşta değildirler...
Onlar birbirlerini tanır; birileri onları tanıyamaz!
Onlar mâşuktur...
Onlar âşıktır...
Onlar darmadağın...
Onlar karmakarışıktır!