08-19-2010, Saat: 09:21 PM
Dil becerisi ve zekası uydurma ve gizleme dürtülerinden hız alır .
(Steine)
* Onur annesine ders notlarının hep iyi olduğunu söylüyordu. Ayten Hanım bir gün Onur'un çantasında sınav sonuçlarını görünce aslında gerçeğin hiç de Onur'un anlattığı gibi olmadığını gördü.
* 10 yaşındaki Can sıkça haftalığını kaybettiğini söyleyip babasından para istiyordu. Annesi evde temizlik yaparken yatağının altında çerezlerden çıkma fazlaca oyuncak buldu. Hatta daha yenmemiş bir kaç çerez paketi de vardı.
* Mine annesinin "Bilgisayarın neden bozuldu?"sorusuna karşılık "Ne oldu anlayamadım. Bilgisayar birden bire tuhaf sesler çıkarmaya başladı."dedi. Halbuki Mine bilgisayarını oldukça fazla kurcaladığını biliyordu.
Sizin çocuğunuz da böyle veya buna benzer davranışlar gösteriyorsa paniğe kapılmayın. Çünkü bu olayları yaşayan sadece siz değilsiniz. Bütün çocuklar yalan söyler. Ama yalancı doğmazlar. Sadece yalan söylemeyi öğrendikleri bir gelişim süreci yaşarlar. Çocuklarımıza nasıl daha iyi yalan söylendiğini öğretir yalanı kusur olarak görmemize rağmen onlara yalan söylemeleri için uygun ortamları hazırlarız. Çocukların hepsi bu yalanlarla bir şeye işaret etmektedir. Yani yalanın bir hedefi vardır. Bazı araştırmacılar yalanı söyleyenin patolojisini yalanın hedefini ve içeriğini göz önünde bulundurarak şöyle sınıflandırmışlardır.
Yalanın Çeşidi : Neden söylendiği
Faydalı yalanlar : İlişkilerimizin iyiliği için
Histerik yalanlar : İlgi toplamak için
Savunma için söylenen yalanlar : Kendimizi zor durumdan kurtarmak için
Telafi etmek için söylenen yalanlar : Başkalarını etkilemek için
Dedikodu için söylenen yalanlar : Abartarak laf yaymak için Aşka gelip söylenen yalanlar : Başkalarının çıkarlarını gözetmek için
Patolojik yalanlar : Kendimizi ve başkalarını hırpalamak için
Çocuğunuzun yalanıyla özellikle ilk yalanıyla karşılaştığınızda size en kaygı verici olan onun kötü karakterli olabileceği korkusudur. Paniğe kapılmadan sakin ve doğru dürüst düşünebilmek için en iyisi olay geçinceye kadar serinkanlı olmaya çalışmaktır. Çocukların yalan söylemeleri doğruyu söylemeleri kadar normal gelişim gösteren bir davranıştır. Uzmanlar yalanın kişinin özerkliğini sağlama ve kendisini ailesinden farklı bir birey olarak kabul ettirme sürecinde geliştiğini vurgularlar. Çocuklar anne - babalarını kandırarak onların her şeye gücü yeten her şeyi bilen insanlar olmadıklarını anlarlar. Böylece çocuklar her zaman güçlü bir koruyucuları olması gerektiği biçimindeki fantezilerinin ne kadar yanlış olduğunu keşfederler. Çocuklar bu fantezilerden sıyrılmak için kendi kendilerini koruma ve kendi kendilerine göz kulak olma sorumluluğunu geliştirirler.
Bir çocuğun ilk araştırıcı yalanı söylemesi kaçınılmazdır. Bu yalanlara hazırlıklı olmanız gerekir. Bu gerçeği sınama yolunda atılmış bir adım ve yaşam deneyimidir. Uzmanlar yedi yaş öncesinde çocuğun yalan söylemediğini ileri sürerler. Bu yaş dönemindeki çocukların yalanları kendilerine hoş gelen hayallerden kurulmuş bir oyundur. Kendilerine haz sağlamak için böyle bir oyunu oynayıp dururlar sürekli. Kendi düşlerine gerçekmiş gibi bakan anlatma meraklısı çocuklara "yalancı"damgasının vurulması oldukça yanlıştır.
Küçük çocuklarda sık rastlanılan bir yalan türü de işlenen bir kötülüğün gizlenmesi ya da ört bas edilmesidir. Bunun esas nedeni başlarına gelecek negatif sonuçlardan kaçınmaktır. Bu çeşit yalan 9 ve daha ileri yaşlarda bilinçlenmeye başlar ve kötü sonuçlar verebilecek boyutlara ulaşır. Anında uydurulmuş değildir. Önceden planlanmıştır. Ört bas edici yalanın altında bazen çok önemli bir mesaj yatabilir. Bu davranışın nedenleri araştırılırsa örtülü kalmış sorun bulunabilir.
Palavracı yalanlara da çok sık rastlanır. Çocuklar çevrelerinin gözünde daha saygın olmak isterler. Bu nedenle uydurulmuş öykülerle böbürlenmekten sevinç ve gurur duyarlar. Bazen de bu yalanlarla arkadaş kazanmak isterler. Bu tip yalanlara dileklerin gerçekleşmesini sağlayan yalanlar da denilebilir. Bu yalanlar oldukça normal görünmektedir. Ama palavracı yalanların geliştirilmesi ve devamlılık göstermesi bir takım davranışsal problemlere yol açar. Örneğin; bu durumdaki çocuklar omuzlarına yüklenmek istenen küçük çaptaki ödevlere ellerinden geldiği kadar yan çizerler. Çünkü kendi hayallerinin esiri olur ve bu hayal sahnelerinin tadını çıkarmaktan haz duyarlar. Böyle çocuklar büyüyüp gerçekçi düşünce aşamasına ulaştıkları halde hala çevrelerindeki kişileri aldatmayı sürdürürler.
Çocuklar yaptıkları yanlış bir davranışın sonucundan korktukları için değil sadece bu olaydan sıyrılıp sıyrılamayacaklarını anlamak için de yalan söyleyebilirler. Böylece hem olaydan sıyrılacak hem de kendi gücünü denemiş olacaktır. Bu durumda onu hemen cezalandırmaktansa yalanın altında yatan anlama bakmak gerekir.
Ayrıca aşırı duygusal çocuklar kaygı ve çekingenlikleri yüzünden yalan söyleyebilirler. Çekingen çocuk yaptığı hatayı bir türlü itiraf edemez. Bu durum da onu çeşitli yalanlar uydurmaya teşvik edebilir.
Yalan iç çatışmaların yoğun yaşandığı durumlarda da ortaya çıkabilir. Özellikle önemli gelişim dönemlerinde yaşanılan çatışma ve sıkıntılar gerilime neden olur. Bu gerilim bazen öyküler uydurmayla rahatlama yolu bulur. Bu öyküler gerçeğe yakındır. Bu yalanları diğerlerinden ayırmayı bilmek gerekir. Çünkü bu bir tür ruhsal rahatsızlığın dışa vurumudur. Böyle çocuklar kayıtsız umursamaz sevinçli görünürler. Arkadaş ilişkileri iyi değildir ve davranışları oldukça çocuksudur. Bazı incelemeler kötü elverişsiz aile içi ortamın bu durumu oluşturduğunu göstermiştir.
Yalan bazen bir patoloji (hastalık) belirtisi de olabilir. Ağır psikolojik dengesizliklerde ya da kişilik bozukluklarında yalana rastlanabilir. Patolojik durumda eğitsel etkiler üzerinde durulması gerekir.
ERGENLİKTE YALAN:
Çocukluğun ilk yıllarında çocukların kandırma operasyonu başarısızlıkla sonuçlanır. Çünkü yüz ifadeleri yalan söylediklerini açığa vurur. Çocuklar büyüdükçe yüz ifadelerini ve beden dillerini kontrol etmeyi öğrenirler. Bu konudaki başarı ergenliğin ilk yıllarından başlayarak gelişir. Çünkü büyüdükçe yalan sözcüklerin yanı sıra nasıl yanıltıcı bir vücut dili kullanacaklarını da öğrenirler.
Ergenlik çağındaki gençler spor müsabakalarına katılarak nasıl hile yapacaklarını öğrenirler. Spor müsabakaları bir bakıma yalan ve hile becerilerini geliştirmek için uygun ortam hazırlar. Basketbol ve futbol gibi sporlarda oyuncular rakip takım oyuncularını şaşırtmak için çeşitli hilelere başvururlar (yanlış yöne bakarak rakip oyuncunun topun gideceği taraf konusunda kafasını karıştırmak gibi). "Papaz kaçtı"gibi kağıt oyunlarını oynayan çocuklar papazın kendilerinde olduğu anlaşılmasın diye yüz ifadelerini ve duygularını kontrol etmeyi öğrenirler. Tavla satranç ve dama gibi oyunları oynayarak karşıdaki kişinin yaptığı hamleyle uğradığımız hayal kırıklığını nasıl gizlememiz gerektiğini öğreniriz.
Çocukluğun ilk yıllarında doğrunun tüm çıplaklığıyla söylenmesi hoş görülse de ("Babaanne kıyafetin çok komik görünüyor."gibi) ergenlik çağına gelen çocuklara bunun tam tersi öğretilir. Ayrıca beyaz yalanlar sosyal ortamlarda kullanılabilecek bir reçete olarak gösterilir. Çocuklara insanları üzecek gerçekleri söylememeleri öğretilir. (Kendi ailesi içinde bile.) Sonuçta ergenlik çağındaki çocuklar yavaş yavaş hile ve yalan içerecek şekilde bilgi fikir duygu ve düşüncelerini toplumdan saklama veya yerine göre göstermeyi öğrenmeye başlarlar. Bu bir dereceye kadar her ailede öğretilir. Fakat bazı ailelerin dışarı vermek istemediği sırlar annenin ya da babanın saçlarının boyalı olduğu veya en son tatilde çok para harcanması nedeniyle çıkan kavga gibi basit şeylerdir.
Ergenlik çağındaki çocuklar etkili bir şekilde yalan söylemeyi ve toplumda kendilerine yer edinmeyi öğrenirler. Psikolog Maria Vasek çocuklarda yalanın gelişimini incelemiştir. Vasek yalan için gerekli becerilerin davranışları düzenleme ve ilişkileri yönlendirme açısından da gerekli olduğunu ve bunlar olmaksızın insanın var olamayacağını savunur.
ÇOCUÄžUMUZU YALANA NASIL TEŞVİK EDİYORUZ?
Çocukların bizim iyiliğimiz için bize yalan söylemeleri yine bizden öğrendikleri bir yoldur. Çocuklarının iyiliği için bazı küçük "zararsız"yalanlara başvurmayan ana - baba yok gibidir. Örneğin o erbat ilacın kendi iyiliği için tatlı geleceğini duysa bile ana - babanın kendi istekleri doğrultusunda gerçekleri çarpıtabildikleri kanısına varacaktır.
Çocuklarımıza doğru söylemenin önemini belirtirken davranışlarımızla ve uyarılarımızla bunu göstermiyoruz. Hatta gösterdiğimiz kimi davranış onu yalana teşvik ediyor olabilir. Bunlara kısaca değinelim :
* Tehditler her ne kadar yetişkinlere mantıklı gelse de aslında işe yaramaktan çok uzaktır. Davranışın tekrarlanması için bir işarettir. Çünkü çocuğun kişiliğine bir meydan okumadır. Başkalarına aptal olmadığını kanıtlamak isteyen çocuk tehdide karşılık bir yalan kılıfı hazırlayacaktır.
* Rüşvet yani "Eğer şöyle yapmazsan..."mantığı yarardan çok zararı olan bir uyarıdır. Bu tür sözler ona yeteneklerinden şüphe ettiğimiz mesajını iletir. Çocuk rüşvet şeklinde kullanılan ödülü elde edebilmek için pazarlığa şantaja ve yalana başvurabilir.
* Çocuğunuzu bir şey için söz vermeye zorluyor olabilirsiniz. Sözünü yerine getiremeyeceğini anladığında hileli yollar aramaya koyulabilir.
* Çocuğunuza savunmaya yönelik sorular soruyor olabilirsiniz. Matematikten 5 alıyorsun değil mi? Emin misin? vb. gibi. Bu sorularımız onu savunmak için yalan söylemeye kışkırtıyor olabilir.
* Çocuğunuzun yaptıklarıyla alay etme öğrenmeye önemli bir engel ve çocuk için ciddi bir ruhsal bunalımın kaynağıdır. "Ne kadar aptalsın!""Senden de bu beklenirdi zaten!""Senin ne olacağın şimdiden belli"vb. Bu sözlerle iletişimi zedelenen çocuk anne ve babası için yalanlarla dolu intikam fantezilerini geliştirebilir.
* Oyuncağını kırdığını söylediğinde belki de dayak attınız ya da çok kızdınız. Çocuklar gerçekler için cezalandırıldıklarında kendilerini savunmak için yalan söylerler. Çocuğun yaptığı hata ile söylediği söz ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu ayrımın çocuk için yanlış anlamaya meydan vermeyecek biçimde açık olması gerekir.
YALANLAR KARŞISINDA NELER YAPALIM?
Yalanla karşı karşıya kalınca çocuklarımızı hemen sorguya mı çekelim yoksa öfkemiz yatışıncaya kadar bekleyelim mi? Yoksa ceza mı verelim? Ne kadar sert bir ceza verelim? Acaba olayı görmezlikten mi gelelim? Nasıl davranıcağımızı belirlemeden önce kendi kendimize şu soruları sorarak cevaplayalım.
"Çocuğum benden birşey mi bekliyor? İlgi mi? Övgü mü? Kişiliğini tanımamı mı? Aradığı şeyi daha önceki yalanlarında ona sağlamış mıydım? Yoksa kendisini önemli mi göstermek istiyor? Ben iyi bir model miyim? Ona verdiğim sözleri tutabiliyor muyum? Doğru söylemenin önemini belirtirken bunu davranışlarımla gösterebiliyor muyum?"
Bütün çocuklar yalan söyler. Normal bir yalanla başa çıkmanın kesin bir yanıtı yoktur. Profesyonel görüşler bile genellikle kişisel görüşlere dayanır. Bu nedenle öneriler sadece rehber olarak ele alınmalıdır.
Yaşı küçük bir çocuğun söylediği yalanlar çoğunlukla fantezi ve uydurmanın bir bileşkesidir. Yalanı hoş olarak algılamak ya da çocuğu cezalandırmak yerine ebeveyn çocuğun gerçeği görmesine yardımcı olmalıdır. Boşanmış bir ailenin 5 yaşındaki çocuğu babasıyla kalırken aynen annesinin evinde olduğu gibi bu evde de kendi odasına bir televizyon istediğini söyler. Baba kızının annesinin evindeki odasında bir televizyonu olmadığından emin olduğundan "Hem annenin evinde hem de burada kendine ait bir televizyon istediğini mi söylemek istiyorsun?"diye cevap verir. Çocuk bu soruya doğru cevap vermek zorunda kalır ve sorun o anda çözülür.
Ergenlik öncesi ve ergenlik çağındaki çocuk yalan söylediğini bilir. Sorgulanan yalanın etkilerinin tartışılması ve uygun ceza (belirlendiyse) en iyi çözüm olabilir. Yalanın sebep olduğu kötülüklere filozofik bir açıklama getirmek etkili görünmez ve iki yüzlülük olarak adlandırılır. Ayrıca yazımızda belirttiğimiz gibi şiddetli cezalandırma gelecekte yalan söyleme olasılığını artırabilir.
Süreklilik gösteren yalanlarla doğrudan ilgilenilmelidir. Bu tip yalanlar risk faktörü taşıdığından bir profesyonel tarafından ele alınmalıdır. Patolojik yalan için tek bir tedavi yöntemi yoktur. Bu yalanlar daha çok anne babadan birinin yokluğu sebebiyle gelişir.
SON SÖZ
Çocuklarımızı doğru ve dürüst olmaları için yetiştiririz; fakat bir bakarız yalan söylüyorlar. Sırlar yalan ve kendini kandırma yaşamın gerçekleridir.
Nyberg yalanla ilgili olarak "Yalan doğrunun egemen olduğu bir dünyada ara sıra ortaya çıkan basiretli bir hata olarak tolere edilmemeli. Yalan daha çok dünyayı düzene sokmak ve şekle koymak için başvurulan birbirinden farklı bireylerin aralarındaki problemleri çözmelerini sağlayan acıyla başa çıkabilmeye yardımcı olan bireyselliği yakalayabilmeye destek veren ve insanı yaşama bağlayan bir mekanizma olarak algılanmalıdır"demiştir.
Aslında olgunluğun bir boyutu yalanın olumlu yönlerini yakalayabilme yalanların olumsuz etkilerinden nasıl ve ne şekilde kaçınacağımızı belirleyebilme becerisini kazanmaktır.
YAŞAMAK İÇİN YALANLARA İHTİYACIMIZ VAR.
Nietzsche
(Steine)
* Onur annesine ders notlarının hep iyi olduğunu söylüyordu. Ayten Hanım bir gün Onur'un çantasında sınav sonuçlarını görünce aslında gerçeğin hiç de Onur'un anlattığı gibi olmadığını gördü.
* 10 yaşındaki Can sıkça haftalığını kaybettiğini söyleyip babasından para istiyordu. Annesi evde temizlik yaparken yatağının altında çerezlerden çıkma fazlaca oyuncak buldu. Hatta daha yenmemiş bir kaç çerez paketi de vardı.
* Mine annesinin "Bilgisayarın neden bozuldu?"sorusuna karşılık "Ne oldu anlayamadım. Bilgisayar birden bire tuhaf sesler çıkarmaya başladı."dedi. Halbuki Mine bilgisayarını oldukça fazla kurcaladığını biliyordu.
Sizin çocuğunuz da böyle veya buna benzer davranışlar gösteriyorsa paniğe kapılmayın. Çünkü bu olayları yaşayan sadece siz değilsiniz. Bütün çocuklar yalan söyler. Ama yalancı doğmazlar. Sadece yalan söylemeyi öğrendikleri bir gelişim süreci yaşarlar. Çocuklarımıza nasıl daha iyi yalan söylendiğini öğretir yalanı kusur olarak görmemize rağmen onlara yalan söylemeleri için uygun ortamları hazırlarız. Çocukların hepsi bu yalanlarla bir şeye işaret etmektedir. Yani yalanın bir hedefi vardır. Bazı araştırmacılar yalanı söyleyenin patolojisini yalanın hedefini ve içeriğini göz önünde bulundurarak şöyle sınıflandırmışlardır.
Yalanın Çeşidi : Neden söylendiği
Faydalı yalanlar : İlişkilerimizin iyiliği için
Histerik yalanlar : İlgi toplamak için
Savunma için söylenen yalanlar : Kendimizi zor durumdan kurtarmak için
Telafi etmek için söylenen yalanlar : Başkalarını etkilemek için
Dedikodu için söylenen yalanlar : Abartarak laf yaymak için Aşka gelip söylenen yalanlar : Başkalarının çıkarlarını gözetmek için
Patolojik yalanlar : Kendimizi ve başkalarını hırpalamak için
Çocuğunuzun yalanıyla özellikle ilk yalanıyla karşılaştığınızda size en kaygı verici olan onun kötü karakterli olabileceği korkusudur. Paniğe kapılmadan sakin ve doğru dürüst düşünebilmek için en iyisi olay geçinceye kadar serinkanlı olmaya çalışmaktır. Çocukların yalan söylemeleri doğruyu söylemeleri kadar normal gelişim gösteren bir davranıştır. Uzmanlar yalanın kişinin özerkliğini sağlama ve kendisini ailesinden farklı bir birey olarak kabul ettirme sürecinde geliştiğini vurgularlar. Çocuklar anne - babalarını kandırarak onların her şeye gücü yeten her şeyi bilen insanlar olmadıklarını anlarlar. Böylece çocuklar her zaman güçlü bir koruyucuları olması gerektiği biçimindeki fantezilerinin ne kadar yanlış olduğunu keşfederler. Çocuklar bu fantezilerden sıyrılmak için kendi kendilerini koruma ve kendi kendilerine göz kulak olma sorumluluğunu geliştirirler.
Bir çocuğun ilk araştırıcı yalanı söylemesi kaçınılmazdır. Bu yalanlara hazırlıklı olmanız gerekir. Bu gerçeği sınama yolunda atılmış bir adım ve yaşam deneyimidir. Uzmanlar yedi yaş öncesinde çocuğun yalan söylemediğini ileri sürerler. Bu yaş dönemindeki çocukların yalanları kendilerine hoş gelen hayallerden kurulmuş bir oyundur. Kendilerine haz sağlamak için böyle bir oyunu oynayıp dururlar sürekli. Kendi düşlerine gerçekmiş gibi bakan anlatma meraklısı çocuklara "yalancı"damgasının vurulması oldukça yanlıştır.
Küçük çocuklarda sık rastlanılan bir yalan türü de işlenen bir kötülüğün gizlenmesi ya da ört bas edilmesidir. Bunun esas nedeni başlarına gelecek negatif sonuçlardan kaçınmaktır. Bu çeşit yalan 9 ve daha ileri yaşlarda bilinçlenmeye başlar ve kötü sonuçlar verebilecek boyutlara ulaşır. Anında uydurulmuş değildir. Önceden planlanmıştır. Ört bas edici yalanın altında bazen çok önemli bir mesaj yatabilir. Bu davranışın nedenleri araştırılırsa örtülü kalmış sorun bulunabilir.
Palavracı yalanlara da çok sık rastlanır. Çocuklar çevrelerinin gözünde daha saygın olmak isterler. Bu nedenle uydurulmuş öykülerle böbürlenmekten sevinç ve gurur duyarlar. Bazen de bu yalanlarla arkadaş kazanmak isterler. Bu tip yalanlara dileklerin gerçekleşmesini sağlayan yalanlar da denilebilir. Bu yalanlar oldukça normal görünmektedir. Ama palavracı yalanların geliştirilmesi ve devamlılık göstermesi bir takım davranışsal problemlere yol açar. Örneğin; bu durumdaki çocuklar omuzlarına yüklenmek istenen küçük çaptaki ödevlere ellerinden geldiği kadar yan çizerler. Çünkü kendi hayallerinin esiri olur ve bu hayal sahnelerinin tadını çıkarmaktan haz duyarlar. Böyle çocuklar büyüyüp gerçekçi düşünce aşamasına ulaştıkları halde hala çevrelerindeki kişileri aldatmayı sürdürürler.
Çocuklar yaptıkları yanlış bir davranışın sonucundan korktukları için değil sadece bu olaydan sıyrılıp sıyrılamayacaklarını anlamak için de yalan söyleyebilirler. Böylece hem olaydan sıyrılacak hem de kendi gücünü denemiş olacaktır. Bu durumda onu hemen cezalandırmaktansa yalanın altında yatan anlama bakmak gerekir.
Ayrıca aşırı duygusal çocuklar kaygı ve çekingenlikleri yüzünden yalan söyleyebilirler. Çekingen çocuk yaptığı hatayı bir türlü itiraf edemez. Bu durum da onu çeşitli yalanlar uydurmaya teşvik edebilir.
Yalan iç çatışmaların yoğun yaşandığı durumlarda da ortaya çıkabilir. Özellikle önemli gelişim dönemlerinde yaşanılan çatışma ve sıkıntılar gerilime neden olur. Bu gerilim bazen öyküler uydurmayla rahatlama yolu bulur. Bu öyküler gerçeğe yakındır. Bu yalanları diğerlerinden ayırmayı bilmek gerekir. Çünkü bu bir tür ruhsal rahatsızlığın dışa vurumudur. Böyle çocuklar kayıtsız umursamaz sevinçli görünürler. Arkadaş ilişkileri iyi değildir ve davranışları oldukça çocuksudur. Bazı incelemeler kötü elverişsiz aile içi ortamın bu durumu oluşturduğunu göstermiştir.
Yalan bazen bir patoloji (hastalık) belirtisi de olabilir. Ağır psikolojik dengesizliklerde ya da kişilik bozukluklarında yalana rastlanabilir. Patolojik durumda eğitsel etkiler üzerinde durulması gerekir.
ERGENLİKTE YALAN:
Çocukluğun ilk yıllarında çocukların kandırma operasyonu başarısızlıkla sonuçlanır. Çünkü yüz ifadeleri yalan söylediklerini açığa vurur. Çocuklar büyüdükçe yüz ifadelerini ve beden dillerini kontrol etmeyi öğrenirler. Bu konudaki başarı ergenliğin ilk yıllarından başlayarak gelişir. Çünkü büyüdükçe yalan sözcüklerin yanı sıra nasıl yanıltıcı bir vücut dili kullanacaklarını da öğrenirler.
Ergenlik çağındaki gençler spor müsabakalarına katılarak nasıl hile yapacaklarını öğrenirler. Spor müsabakaları bir bakıma yalan ve hile becerilerini geliştirmek için uygun ortam hazırlar. Basketbol ve futbol gibi sporlarda oyuncular rakip takım oyuncularını şaşırtmak için çeşitli hilelere başvururlar (yanlış yöne bakarak rakip oyuncunun topun gideceği taraf konusunda kafasını karıştırmak gibi). "Papaz kaçtı"gibi kağıt oyunlarını oynayan çocuklar papazın kendilerinde olduğu anlaşılmasın diye yüz ifadelerini ve duygularını kontrol etmeyi öğrenirler. Tavla satranç ve dama gibi oyunları oynayarak karşıdaki kişinin yaptığı hamleyle uğradığımız hayal kırıklığını nasıl gizlememiz gerektiğini öğreniriz.
Çocukluğun ilk yıllarında doğrunun tüm çıplaklığıyla söylenmesi hoş görülse de ("Babaanne kıyafetin çok komik görünüyor."gibi) ergenlik çağına gelen çocuklara bunun tam tersi öğretilir. Ayrıca beyaz yalanlar sosyal ortamlarda kullanılabilecek bir reçete olarak gösterilir. Çocuklara insanları üzecek gerçekleri söylememeleri öğretilir. (Kendi ailesi içinde bile.) Sonuçta ergenlik çağındaki çocuklar yavaş yavaş hile ve yalan içerecek şekilde bilgi fikir duygu ve düşüncelerini toplumdan saklama veya yerine göre göstermeyi öğrenmeye başlarlar. Bu bir dereceye kadar her ailede öğretilir. Fakat bazı ailelerin dışarı vermek istemediği sırlar annenin ya da babanın saçlarının boyalı olduğu veya en son tatilde çok para harcanması nedeniyle çıkan kavga gibi basit şeylerdir.
Ergenlik çağındaki çocuklar etkili bir şekilde yalan söylemeyi ve toplumda kendilerine yer edinmeyi öğrenirler. Psikolog Maria Vasek çocuklarda yalanın gelişimini incelemiştir. Vasek yalan için gerekli becerilerin davranışları düzenleme ve ilişkileri yönlendirme açısından da gerekli olduğunu ve bunlar olmaksızın insanın var olamayacağını savunur.
ÇOCUÄžUMUZU YALANA NASIL TEŞVİK EDİYORUZ?
Çocukların bizim iyiliğimiz için bize yalan söylemeleri yine bizden öğrendikleri bir yoldur. Çocuklarının iyiliği için bazı küçük "zararsız"yalanlara başvurmayan ana - baba yok gibidir. Örneğin o erbat ilacın kendi iyiliği için tatlı geleceğini duysa bile ana - babanın kendi istekleri doğrultusunda gerçekleri çarpıtabildikleri kanısına varacaktır.
Çocuklarımıza doğru söylemenin önemini belirtirken davranışlarımızla ve uyarılarımızla bunu göstermiyoruz. Hatta gösterdiğimiz kimi davranış onu yalana teşvik ediyor olabilir. Bunlara kısaca değinelim :
* Tehditler her ne kadar yetişkinlere mantıklı gelse de aslında işe yaramaktan çok uzaktır. Davranışın tekrarlanması için bir işarettir. Çünkü çocuğun kişiliğine bir meydan okumadır. Başkalarına aptal olmadığını kanıtlamak isteyen çocuk tehdide karşılık bir yalan kılıfı hazırlayacaktır.
* Rüşvet yani "Eğer şöyle yapmazsan..."mantığı yarardan çok zararı olan bir uyarıdır. Bu tür sözler ona yeteneklerinden şüphe ettiğimiz mesajını iletir. Çocuk rüşvet şeklinde kullanılan ödülü elde edebilmek için pazarlığa şantaja ve yalana başvurabilir.
* Çocuğunuzu bir şey için söz vermeye zorluyor olabilirsiniz. Sözünü yerine getiremeyeceğini anladığında hileli yollar aramaya koyulabilir.
* Çocuğunuza savunmaya yönelik sorular soruyor olabilirsiniz. Matematikten 5 alıyorsun değil mi? Emin misin? vb. gibi. Bu sorularımız onu savunmak için yalan söylemeye kışkırtıyor olabilir.
* Çocuğunuzun yaptıklarıyla alay etme öğrenmeye önemli bir engel ve çocuk için ciddi bir ruhsal bunalımın kaynağıdır. "Ne kadar aptalsın!""Senden de bu beklenirdi zaten!""Senin ne olacağın şimdiden belli"vb. Bu sözlerle iletişimi zedelenen çocuk anne ve babası için yalanlarla dolu intikam fantezilerini geliştirebilir.
* Oyuncağını kırdığını söylediğinde belki de dayak attınız ya da çok kızdınız. Çocuklar gerçekler için cezalandırıldıklarında kendilerini savunmak için yalan söylerler. Çocuğun yaptığı hata ile söylediği söz ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu ayrımın çocuk için yanlış anlamaya meydan vermeyecek biçimde açık olması gerekir.
YALANLAR KARŞISINDA NELER YAPALIM?
Yalanla karşı karşıya kalınca çocuklarımızı hemen sorguya mı çekelim yoksa öfkemiz yatışıncaya kadar bekleyelim mi? Yoksa ceza mı verelim? Ne kadar sert bir ceza verelim? Acaba olayı görmezlikten mi gelelim? Nasıl davranıcağımızı belirlemeden önce kendi kendimize şu soruları sorarak cevaplayalım.
"Çocuğum benden birşey mi bekliyor? İlgi mi? Övgü mü? Kişiliğini tanımamı mı? Aradığı şeyi daha önceki yalanlarında ona sağlamış mıydım? Yoksa kendisini önemli mi göstermek istiyor? Ben iyi bir model miyim? Ona verdiğim sözleri tutabiliyor muyum? Doğru söylemenin önemini belirtirken bunu davranışlarımla gösterebiliyor muyum?"
Bütün çocuklar yalan söyler. Normal bir yalanla başa çıkmanın kesin bir yanıtı yoktur. Profesyonel görüşler bile genellikle kişisel görüşlere dayanır. Bu nedenle öneriler sadece rehber olarak ele alınmalıdır.
Yaşı küçük bir çocuğun söylediği yalanlar çoğunlukla fantezi ve uydurmanın bir bileşkesidir. Yalanı hoş olarak algılamak ya da çocuğu cezalandırmak yerine ebeveyn çocuğun gerçeği görmesine yardımcı olmalıdır. Boşanmış bir ailenin 5 yaşındaki çocuğu babasıyla kalırken aynen annesinin evinde olduğu gibi bu evde de kendi odasına bir televizyon istediğini söyler. Baba kızının annesinin evindeki odasında bir televizyonu olmadığından emin olduğundan "Hem annenin evinde hem de burada kendine ait bir televizyon istediğini mi söylemek istiyorsun?"diye cevap verir. Çocuk bu soruya doğru cevap vermek zorunda kalır ve sorun o anda çözülür.
Ergenlik öncesi ve ergenlik çağındaki çocuk yalan söylediğini bilir. Sorgulanan yalanın etkilerinin tartışılması ve uygun ceza (belirlendiyse) en iyi çözüm olabilir. Yalanın sebep olduğu kötülüklere filozofik bir açıklama getirmek etkili görünmez ve iki yüzlülük olarak adlandırılır. Ayrıca yazımızda belirttiğimiz gibi şiddetli cezalandırma gelecekte yalan söyleme olasılığını artırabilir.
Süreklilik gösteren yalanlarla doğrudan ilgilenilmelidir. Bu tip yalanlar risk faktörü taşıdığından bir profesyonel tarafından ele alınmalıdır. Patolojik yalan için tek bir tedavi yöntemi yoktur. Bu yalanlar daha çok anne babadan birinin yokluğu sebebiyle gelişir.
SON SÖZ
Çocuklarımızı doğru ve dürüst olmaları için yetiştiririz; fakat bir bakarız yalan söylüyorlar. Sırlar yalan ve kendini kandırma yaşamın gerçekleridir.
Nyberg yalanla ilgili olarak "Yalan doğrunun egemen olduğu bir dünyada ara sıra ortaya çıkan basiretli bir hata olarak tolere edilmemeli. Yalan daha çok dünyayı düzene sokmak ve şekle koymak için başvurulan birbirinden farklı bireylerin aralarındaki problemleri çözmelerini sağlayan acıyla başa çıkabilmeye yardımcı olan bireyselliği yakalayabilmeye destek veren ve insanı yaşama bağlayan bir mekanizma olarak algılanmalıdır"demiştir.
Aslında olgunluğun bir boyutu yalanın olumlu yönlerini yakalayabilme yalanların olumsuz etkilerinden nasıl ve ne şekilde kaçınacağımızı belirleyebilme becerisini kazanmaktır.
YAŞAMAK İÇİN YALANLARA İHTİYACIMIZ VAR.
Nietzsche