08-29-2010, Saat: 08:43 PM
İhtiyacı olmadığı hemen kullanmayacağı halde ve maddi değeri nedeniyle satma düşüncesi olmadan bir takım nesneleri izinsiz olarak alarak onlara sahip olma şeklinde bir dürtü kontrol bozukluğudur. Kişinin aslında o malı satın alabilecek yeterli maddi birikime sahip olduğu ancak buna rağmen bu davranışı gerçekleştirdiği gözlenmiştir. Bu davranış daha önceden düşünülmemiş ve planlanmamış olup aniden gerçekleştirilir. Bu davranış birinden intikam alma amacıyla yapılmamıştır. Birey bu davranışın yanlış ve uygunsuz olduğunun bilincindedir. Kişiler bu davranışı gerçekleştirmek için başkalarından yardım istemezler. Tarihte Fransa kralı 4. Henry ve Sardunya kralı Victor un bu özelliklere sahip olduğu bilinmektedir.
Rahatsızlığın çocukluk yaşlarında başladığı belirlenmiştir. Kişi bu davranışı gerçekleştirmeden önce yoğun bir gerilim hisseder. Bu davranış akabinde mutluluk rahatlama ve büyüklük hissi içine girmektedir.
Rahatsızlık hakkında yapılan çalışmaların azlığı ve bu durumların kişiler tarafından gizlenmesi ve bu durumu gerçekleştiren kişilerin sağlık hizmetlerinden çok adli makamlara sevk edilmeleri nedeniyle gerçek sıklığı tam olarak bilinemese de bin kişide altı kişide rastlandığı saptanmıştır. Yakalanan dükkan hırsızlarının % 5-25 inde saptanmıştır. Goldman 1991’deki derlemesinde bu bulgulardan yola çıkarak toplum içinde kleptomani oranının % 06 olduğunu öne sürmüştür.
Hastaların genel özellikleri:
Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık dört kat daha sık görülmektedir. Cinsiyetler arasındaki oranın bu kadar yüksek olmasının bir nedeni de erkeklerin böyle bir durumda çoğunlukla hastaneler yerine cezaevlerine gönderilmeleri olabilir. Kadınlarda ortalama olarak 30-35 yaşta; erkeklerde 50-55 yaşta daha sık görülmektedir. Hem erkek hem de kadınlarda diğer dürtü kontrol bozuklukları rahatsızlığa eşlik edebilir. Erkeklerde daha çok piromani (dürtüsel olarak ateş yakıp yangın çıkarma) ve hastalık derecesinde kumar oynama ve tekrarlayıcı patlayıcı davranım bozukluğu ile bir arada iken; kadınlarda trikotilomani ( dürtüsel olarak saç ve vücut tüylerini yolma hastalığı) ile beraber bulunabilmektedir. Rahatsızlık sosyoekonomik düzey ile doğrudan ilişkili olmayıp bu durumdaki kişinin sosyokültürel düzeyi yüksek de olabilmektedir.Kişiler bu davranışlarına engel olabilmek için sosyal hayatlarını kısıtlayabilir ve çevrelerinden uzaklaşabilir alışveriş yapmamaya çalışabilirler.
Hastalığa neden olabilecek etmenler:
Çocukluk döneminde yaşanan olumsuz koşulların sonucu gelişen kayıp yaşantıları önemli etkenler arasındadır. Kleptomanik davranışlar da bunların etkisini gidermeye yöneliktir. Bilinçaltındaki bu anıların kişiyi zorlaması ile oluştuğu düşünülmektedir. Bu kişilerin çocukluklarındaki aile hayatlarının oldukça travmatik ve sorunlu olduğu saptanmıştır. Bu bireylerde narsisistik (kendine olan sevgiilgi ve destekler) kırılmaların özgüven yaralanmalarının sonucu olarak ortaya çıktığı da düşünülmektedir. Kişinin özsaygısı ve değerliliğine yönelik yapılan saldırılar ilerleyen dönemlerde kişinin olgun bir benlik yapısı geliştirmesine engel olur ve bu tür davranışlara zemin hazırlar.
Kleptomani eylemleri bir kayıp yaşantısını izleyerek de gelişebilmektedir. Bu duruma kadınlarda çocukların evden uzaklaşması; erkeklerde andropoz döneminde rastlanabilir. Kadınlarda gerilimin arttığı adet dönemleri ve hamilelik dönemlerinde bu tür eylemler artmaktadır. Özellikle bizim toplumumuzda hamile kadınlarda başkasının evinde misafir iken yiyecek maddelerine karşı olan bu davranış ilgi çekicidir.
Bu tür davranışlarda odaklanılan maddeler kişi için cinsel bir anlam da taşımaktadır. Çok etkileyici bir parfüm ya da kişi için cinsel anlam ifade eden bir kitap kolayca çanta ya da elbise içine girebilmektedir.Bu kişilerde sıklıkla cinsellikle ilgili sorunlara da rastlanabilmektedir. Çeşitli psikiyatrlara göre çocukta 3-5 yaş arasında gözlenen ve Freud tarafından “fallik dönem” olarak adlandırılan çocuğun cinsel organlara yönelik ilgi ve hareketlerinde artışın olduğu dönemlerde karşılaşılan sorunlarla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Freudun ruhsal yapı modeline göre kişide doğuştan geldiği düşünülen ve her an istediği herşeyi fütursuzca yaparak haz almayı hedefleyen altbenlik (id) ile; anne-baba öğretmen vb gibi otorite konumundaki kişilerin ahlak anlayışlarının etkisi ile oluşturulupbunun tam tersi bir şekilde “hiçbir yerde ve asla” şeklinde hareket eden kişinin topluma uyumu için kişinin istek ve eylemlerine sınır koyan üstbenlik (superego) ve bunların ikisi arasındaki dengeyi sağlayan asıl uygulayıcı güç olan benlik (ego) arasında düzenli bir danışma ve uzlaşma olmalıdır. Kleptomani davranışları gösteren kişilerde bu düzenli işleyişin bozulduğu ve üstbenliğin etkisini çok arttırarak acımasızlaştığı ve kişinin kendisini suçlamak cezalandırmak küçük durumlara düşürmek için bu tür hırsızlık eylemlerine giriştiği düşünülmektedir.
Kleptomani kişide varolan obsesif kompulsif bozukluk (saplantı-zorlantı bozukluğu) ve depresif bozuklukların farklı bir görünümü olabilir. Kleptomanik davranışlar ile kişi kendisini geçici olarak iyi hissederek kaygısını ve ruhsal çökkünlüğünü azaltmayı hedefler. Bununla birlikte bu dürtüsel eylemlerin artarak devam etmesi ve oluşturduğu sorunlar bu rahatlamanın buzdağının üstünü yoketmekle aynı anlama gelmektedir.
Kleptomanin eşlik ettiği psikiyatrik bozukluklar arasında dissosiyatif bozukluklar duygudurum bozuklukları ve yeme bozuklukları da sayılabilir. Bu rahatsızlık başka vücutsal hastalıkların sonucu da görülebilmektedir. Bunlar arasında epilepsi (sara) beyin atrofisinin görüldüğü durumlar ve demans (bunama) bazı ilaç tedavilerinin yan etkileri ve bazı tümörler sayılabilir.
Tedavi:
Kişinin geçmişi ve şu anı ile ilgili zedeleyici olayların saptanarak bunlara yönelik uygun düşünce şemaları geliştirilmesi ve toplumsal ilişkilerdeki uygunsuz savunma mekanizmalarının değiştirilmelerini hedefleyen terapiler dürtüsel hareketleri ve kaygı durumunu azaltmaya yönelik ilaç tedavileri ve gerekirse hipnoz ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Prof.Dr. Kerem Doksat'ın Yazısından:
Kleptomani denen illet psikiyatride "Dürtü (İmpuls) Denetim Bozuklukları" denen bir grup marazdan biri. Kleptomanisi olan kişiler belli bir şeyi yürütmek yâni çalmak için önce dayanılmaz bir arzu duyuyorlar bunun yanlışlığını bildikleri için direnmeye çalışıyorlar ama nâfile sonunda dürtülerine mağlûp oluyorlar. Çalmadan önce gittikçe artan bir gerilim ve heyecan hissediyorlar gerçekleştirdikten sonra da müthiş bir rahatlama yaşıyorlar ve bunu tekrar tekrar gerçekleştiriyorlar.
Çalma eylemini gerçekleştirirken şizofreni mani antisosyal kişilik veya diğer bir ruhsal hastalığın doğrudan etkisiyle hareket etmiyorlar; başka bakımdan akılları başlarında yâni. Çalınan nesneler genellikle maddî değeri pek olmayan veya kişinin rahatlıkla karşılayabileceği kadar kıymete sâhip: Tuzluk mağazalardaki abur cuburlar basit bir süs eşyâsı vs. Hattâ bâzıları çaldıklarını çaktırmadan tekrar yerine koyup akabinde gene çalabiliyorlar! Plânlı programlı ve çete hâlindeki hırsızlıklar aslâ kleptomani sınıfına girmiyor.
Kleptomanlar genellikle bu eylemi gerçekleştirdikten sonraki ilk tatmin hissini müteakip büyük bir suçluluk ve yakalanma telâşı hissediyorlar. Yaptıklarının doğru olmadığını ayıp ve suç teşkil ettiğini biliyorlar ama bir süre sonra dayanamayıp aynı şeyi tekrarlıyorlar. Davranışları egolarına yabancı yâni Kompulsif Alışveriş Yapma ve Majör Depresyon'la sık sık iç içe giriyor bu tablo. Kleptomanlarda Bulimia Nervoza'ya da sıkça rastlanıyor. Meselâ süpermarketten aşırdığı çikolataları deli gibi yedikten sonra kusan kadınlar en sık rastlanan vak'alar arasında. Kleptomanların yakın akrabaları arasında Obsesif Kompulsif Bozukluklu hastalara daha sık rastlanıyor ama bu iki ruhsal bozukluğun akrabalığı üzerinde çok fazla akademik tartışma var.
Yakalanan veya bir şekilde tedaviye gelen hastalar incelendiğinde kleptomanların üçte ikisini kadınların oluşturduğu tesbit edilmiş. Dükkânlardan bir şeyler aşırırken yakalananların sâdece %5 kadarı gerçek kleptomanlar diğerleri ise resmen hırsızlık amacıyla veya eğlenmek için bunu yapan kişiler. Çoğu vak-a yakalanmadan aramızda yaşadığı için bu ruhsal bozukluğun gerçek görülme oranı bilinmiyor. Ama yakalananların başları hem ahlâkî açıdan hem de yasal açıdan belâya girdiği için ciddi sosyal ve meslekî kayıplar yaşıyorlar.
Her yaşta başlayabilen ama ileri yaşlarda ilk defa ortaya çıktığına pek rastlanmamış olan bu hastalığın seyri muhtelif şekillerde olabiliyorsa da başlıca üç türü belirlenmiş:
* Zaman zaman çalıp uzun süreler buna ara verenler;
* Hecmeler hâlinde bir süre çalıp bir süre ara verenler;
* Müzmin bir hâlde hemen hep bu işi yapanlar.
Özellikle bu son gruptakilerin başı defalarca polisle mahkemelerle derde girmesine rağmen yapmaya devam ediyorlar.
Doğrusunu söylemek gerekirse kleptomaninin ispatlanmış standart ve kat-i bir tedavisi yok; her vak-ayı kendi içerisinde değerlendirmek gerekiyor.
Rahatsızlığın çocukluk yaşlarında başladığı belirlenmiştir. Kişi bu davranışı gerçekleştirmeden önce yoğun bir gerilim hisseder. Bu davranış akabinde mutluluk rahatlama ve büyüklük hissi içine girmektedir.
Rahatsızlık hakkında yapılan çalışmaların azlığı ve bu durumların kişiler tarafından gizlenmesi ve bu durumu gerçekleştiren kişilerin sağlık hizmetlerinden çok adli makamlara sevk edilmeleri nedeniyle gerçek sıklığı tam olarak bilinemese de bin kişide altı kişide rastlandığı saptanmıştır. Yakalanan dükkan hırsızlarının % 5-25 inde saptanmıştır. Goldman 1991’deki derlemesinde bu bulgulardan yola çıkarak toplum içinde kleptomani oranının % 06 olduğunu öne sürmüştür.
Hastaların genel özellikleri:
Kadınlarda erkeklere göre yaklaşık dört kat daha sık görülmektedir. Cinsiyetler arasındaki oranın bu kadar yüksek olmasının bir nedeni de erkeklerin böyle bir durumda çoğunlukla hastaneler yerine cezaevlerine gönderilmeleri olabilir. Kadınlarda ortalama olarak 30-35 yaşta; erkeklerde 50-55 yaşta daha sık görülmektedir. Hem erkek hem de kadınlarda diğer dürtü kontrol bozuklukları rahatsızlığa eşlik edebilir. Erkeklerde daha çok piromani (dürtüsel olarak ateş yakıp yangın çıkarma) ve hastalık derecesinde kumar oynama ve tekrarlayıcı patlayıcı davranım bozukluğu ile bir arada iken; kadınlarda trikotilomani ( dürtüsel olarak saç ve vücut tüylerini yolma hastalığı) ile beraber bulunabilmektedir. Rahatsızlık sosyoekonomik düzey ile doğrudan ilişkili olmayıp bu durumdaki kişinin sosyokültürel düzeyi yüksek de olabilmektedir.Kişiler bu davranışlarına engel olabilmek için sosyal hayatlarını kısıtlayabilir ve çevrelerinden uzaklaşabilir alışveriş yapmamaya çalışabilirler.
Hastalığa neden olabilecek etmenler:
Çocukluk döneminde yaşanan olumsuz koşulların sonucu gelişen kayıp yaşantıları önemli etkenler arasındadır. Kleptomanik davranışlar da bunların etkisini gidermeye yöneliktir. Bilinçaltındaki bu anıların kişiyi zorlaması ile oluştuğu düşünülmektedir. Bu kişilerin çocukluklarındaki aile hayatlarının oldukça travmatik ve sorunlu olduğu saptanmıştır. Bu bireylerde narsisistik (kendine olan sevgiilgi ve destekler) kırılmaların özgüven yaralanmalarının sonucu olarak ortaya çıktığı da düşünülmektedir. Kişinin özsaygısı ve değerliliğine yönelik yapılan saldırılar ilerleyen dönemlerde kişinin olgun bir benlik yapısı geliştirmesine engel olur ve bu tür davranışlara zemin hazırlar.
Kleptomani eylemleri bir kayıp yaşantısını izleyerek de gelişebilmektedir. Bu duruma kadınlarda çocukların evden uzaklaşması; erkeklerde andropoz döneminde rastlanabilir. Kadınlarda gerilimin arttığı adet dönemleri ve hamilelik dönemlerinde bu tür eylemler artmaktadır. Özellikle bizim toplumumuzda hamile kadınlarda başkasının evinde misafir iken yiyecek maddelerine karşı olan bu davranış ilgi çekicidir.
Bu tür davranışlarda odaklanılan maddeler kişi için cinsel bir anlam da taşımaktadır. Çok etkileyici bir parfüm ya da kişi için cinsel anlam ifade eden bir kitap kolayca çanta ya da elbise içine girebilmektedir.Bu kişilerde sıklıkla cinsellikle ilgili sorunlara da rastlanabilmektedir. Çeşitli psikiyatrlara göre çocukta 3-5 yaş arasında gözlenen ve Freud tarafından “fallik dönem” olarak adlandırılan çocuğun cinsel organlara yönelik ilgi ve hareketlerinde artışın olduğu dönemlerde karşılaşılan sorunlarla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Freudun ruhsal yapı modeline göre kişide doğuştan geldiği düşünülen ve her an istediği herşeyi fütursuzca yaparak haz almayı hedefleyen altbenlik (id) ile; anne-baba öğretmen vb gibi otorite konumundaki kişilerin ahlak anlayışlarının etkisi ile oluşturulupbunun tam tersi bir şekilde “hiçbir yerde ve asla” şeklinde hareket eden kişinin topluma uyumu için kişinin istek ve eylemlerine sınır koyan üstbenlik (superego) ve bunların ikisi arasındaki dengeyi sağlayan asıl uygulayıcı güç olan benlik (ego) arasında düzenli bir danışma ve uzlaşma olmalıdır. Kleptomani davranışları gösteren kişilerde bu düzenli işleyişin bozulduğu ve üstbenliğin etkisini çok arttırarak acımasızlaştığı ve kişinin kendisini suçlamak cezalandırmak küçük durumlara düşürmek için bu tür hırsızlık eylemlerine giriştiği düşünülmektedir.
Kleptomani kişide varolan obsesif kompulsif bozukluk (saplantı-zorlantı bozukluğu) ve depresif bozuklukların farklı bir görünümü olabilir. Kleptomanik davranışlar ile kişi kendisini geçici olarak iyi hissederek kaygısını ve ruhsal çökkünlüğünü azaltmayı hedefler. Bununla birlikte bu dürtüsel eylemlerin artarak devam etmesi ve oluşturduğu sorunlar bu rahatlamanın buzdağının üstünü yoketmekle aynı anlama gelmektedir.
Kleptomanin eşlik ettiği psikiyatrik bozukluklar arasında dissosiyatif bozukluklar duygudurum bozuklukları ve yeme bozuklukları da sayılabilir. Bu rahatsızlık başka vücutsal hastalıkların sonucu da görülebilmektedir. Bunlar arasında epilepsi (sara) beyin atrofisinin görüldüğü durumlar ve demans (bunama) bazı ilaç tedavilerinin yan etkileri ve bazı tümörler sayılabilir.
Tedavi:
Kişinin geçmişi ve şu anı ile ilgili zedeleyici olayların saptanarak bunlara yönelik uygun düşünce şemaları geliştirilmesi ve toplumsal ilişkilerdeki uygunsuz savunma mekanizmalarının değiştirilmelerini hedefleyen terapiler dürtüsel hareketleri ve kaygı durumunu azaltmaya yönelik ilaç tedavileri ve gerekirse hipnoz ile başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Prof.Dr. Kerem Doksat'ın Yazısından:
Kleptomani denen illet psikiyatride "Dürtü (İmpuls) Denetim Bozuklukları" denen bir grup marazdan biri. Kleptomanisi olan kişiler belli bir şeyi yürütmek yâni çalmak için önce dayanılmaz bir arzu duyuyorlar bunun yanlışlığını bildikleri için direnmeye çalışıyorlar ama nâfile sonunda dürtülerine mağlûp oluyorlar. Çalmadan önce gittikçe artan bir gerilim ve heyecan hissediyorlar gerçekleştirdikten sonra da müthiş bir rahatlama yaşıyorlar ve bunu tekrar tekrar gerçekleştiriyorlar.
Çalma eylemini gerçekleştirirken şizofreni mani antisosyal kişilik veya diğer bir ruhsal hastalığın doğrudan etkisiyle hareket etmiyorlar; başka bakımdan akılları başlarında yâni. Çalınan nesneler genellikle maddî değeri pek olmayan veya kişinin rahatlıkla karşılayabileceği kadar kıymete sâhip: Tuzluk mağazalardaki abur cuburlar basit bir süs eşyâsı vs. Hattâ bâzıları çaldıklarını çaktırmadan tekrar yerine koyup akabinde gene çalabiliyorlar! Plânlı programlı ve çete hâlindeki hırsızlıklar aslâ kleptomani sınıfına girmiyor.
Kleptomanlar genellikle bu eylemi gerçekleştirdikten sonraki ilk tatmin hissini müteakip büyük bir suçluluk ve yakalanma telâşı hissediyorlar. Yaptıklarının doğru olmadığını ayıp ve suç teşkil ettiğini biliyorlar ama bir süre sonra dayanamayıp aynı şeyi tekrarlıyorlar. Davranışları egolarına yabancı yâni Kompulsif Alışveriş Yapma ve Majör Depresyon'la sık sık iç içe giriyor bu tablo. Kleptomanlarda Bulimia Nervoza'ya da sıkça rastlanıyor. Meselâ süpermarketten aşırdığı çikolataları deli gibi yedikten sonra kusan kadınlar en sık rastlanan vak'alar arasında. Kleptomanların yakın akrabaları arasında Obsesif Kompulsif Bozukluklu hastalara daha sık rastlanıyor ama bu iki ruhsal bozukluğun akrabalığı üzerinde çok fazla akademik tartışma var.
Yakalanan veya bir şekilde tedaviye gelen hastalar incelendiğinde kleptomanların üçte ikisini kadınların oluşturduğu tesbit edilmiş. Dükkânlardan bir şeyler aşırırken yakalananların sâdece %5 kadarı gerçek kleptomanlar diğerleri ise resmen hırsızlık amacıyla veya eğlenmek için bunu yapan kişiler. Çoğu vak-a yakalanmadan aramızda yaşadığı için bu ruhsal bozukluğun gerçek görülme oranı bilinmiyor. Ama yakalananların başları hem ahlâkî açıdan hem de yasal açıdan belâya girdiği için ciddi sosyal ve meslekî kayıplar yaşıyorlar.
Her yaşta başlayabilen ama ileri yaşlarda ilk defa ortaya çıktığına pek rastlanmamış olan bu hastalığın seyri muhtelif şekillerde olabiliyorsa da başlıca üç türü belirlenmiş:
* Zaman zaman çalıp uzun süreler buna ara verenler;
* Hecmeler hâlinde bir süre çalıp bir süre ara verenler;
* Müzmin bir hâlde hemen hep bu işi yapanlar.
Özellikle bu son gruptakilerin başı defalarca polisle mahkemelerle derde girmesine rağmen yapmaya devam ediyorlar.
Doğrusunu söylemek gerekirse kleptomaninin ispatlanmış standart ve kat-i bir tedavisi yok; her vak-ayı kendi içerisinde değerlendirmek gerekiyor.