Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık
sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak
boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin
haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı
artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken
haykırabilir miyim dersin
susar mıyım
gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin
dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli
unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık
yeniden sevmenin
sevilebilmenin yeri her yer
zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet
sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara
uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı
bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli
hazmedebilmeli
aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım
sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış
sanki bizi hiç yaşamamışız
sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti
Yaşanmışlığına
yitikliğime hiç aldırmadan
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…