09-03-2010, Saat: 02:50 PM
[SIZE=3]Ülser Nerede Oluşur Ülser Nedenleri
[INDENT]Ösofagusta ülserler genellikle alt bölümde oluaşurlar ve kardia üzerine taşabilirler. Gastrik ülserler midenin her yerinde olabilseler de daha sık olarak midenin daha kısa olan sağ kenarında "kısa eğri" deanilen (kurvatura minör) üzerinde (kısa eğri midenin daha kısa olan sağ kenarıdır) ve özellikle de mide gövadesinin antrumla birleştiği bölgede yer alırlar. Yine sık olarak pilora yakın olmak üzere antrumun kendiasinde ve midenin en uç kesimlerinde kardianın heamen altında da oluşabilirler. Midenin diğer kenarınada "uzun eğri" de (kurvatura majör) ülser olasılığı daaha düşüktür.
Pilorun kendisi de ülser odağı olabilir ve bu tip ülserler duodenal ülserler gibi tedavi edilir. Duodenumdaki peptik ülserlerin hemen hepsi bulbus adı verilen birinci kısmında meydana gelirler. Daha alt kıasımlarda görülmeleri çok seyrektir ama eğer olursa ve birden fazla ülser meydana gelmişse bu aşırı mikatarda asit olduğunun göstergesidir.
Ülserler nasıl meydana gelir
Daha önce de belirtildiği gibi midenin ürettiği asit ye pepsin miktarı çiğ dokuyu sindirecek düzeydedir. Örneğin bir gece boyunca mide suyunda bırakılan bir tıraş bıçağı oldukça zarar görür. Bundan dolayı mide ve duodenum mukozası kendisini korumak zoarundadır ve peptik ülserin meydana gelmesinde bu saldırı ve savunmalar arasındaki dengesizlik büyük rol oynar.
Saldırı başlığı altında midede asit ve pepsin mikatarını artıran bütün etkenler yer alır. Çok ender olaarak da asit ve pepsin miktarını artıran bazı tıbbi hasatalıklar bu etkenler arasında sayılabilir. Bunlardan biari gastrinoma (zollinger-ellison sendromu) adlı seyrek görülen bir tümördür. Gastrinoma başta pankreaas olmak üzere birçok karın içi (batın içi) organından kaynaklanabilir. Nedeni bilinmemekle birlikte aşırı miktarda gastrin hormonu salgıladığından mideyi çok fazla asit ve pepsin üretmesi için uyarır. Bir diağer ender etken de boyundaki paratiroid bezlerindeki bir hastalık sonucu kan kalsiyum düzeyinin yükasek olmasıdır.
Ancak olayların büyük çoğunluğunda asit ve pepasin artışı için belirli bir sebep yoktur. Midenin asit üretimi ölçülebilir (bunun için kullanılan yöntem daaha sonra anlatılacaktır) ve üretilen asit miktarı saatte 45 üniteden (genellikle mili-ekivalan olarak ifade edilir) fazla ise duodenal ülser olma olasılığı çok yükasektir. Eğer asit üretimi normalse (yaklaşık olarak saaatte 30 mili-ekiv alan) duodenal ya da gastrik ülser oluşabilir ama bu olasılık gastrik (mide) için geçeraliyse de duodenal için hemen hemen hiç yoktur. Anacak yine de belli bir asit üretimi gereklidir; diğer bir deyimle "asit yok ise ülser de yoktur."
Savunma başlığı altında da mukoza hücrelerini ürettikleri mokosu ve de bikarbonatı toplayabiliriz. Peptik ülser hastalarında bu savunma araçlarının yokaluğunun nasıl olduğunu açıklamak için sayısız araşatırma yapılmıştır. Artrit ve romatizma için kullanılan aspirin ve diğer ağrı kesici bazı ilaçların mukoza hücareleriyle etkileştiği gösterilerek peptik ülsere bunlaarın neden olduğu öne sürülmüştür. Bu ilaçlar gerçekte kullanan pek az kimsede gastrik ülsere neden oluraken duodenal ülserlere kaynak oluşturmazlar. Araşatırmacılar ayrıca bu ilaçlarla ülserlerin kanaması araasında bir bağlantı olup olmadığını da incelemişler ve sonuçta kanayabilen küçük akut (hemen meydana gealen) ülserler meydana getirdikleri halde kronik (müzminleşmiş) peptik ülserlerle bir ilişki kuramamışlaradır. ('Akut' ve 'kronik' yalnızca süre belirtirler ve hastalığın ağırlıyla bir ilgileri yoktur). Kan dolaşımının azalmasının savunma sistemini zayıflattığı yolundaaki eski görüş bugün kabul edilmemektedir.
Gastrik ülserlerin meydana gelişleri bazı bakımalardan duodenal ülserlerinkinden oldukça farklıdır. Örneğin safra kesesindeki safra mideye geçerek muakozayı asit yerine bazik yapar; bu durumda zedeleanen mide mukozasında ülser oluşabilir. Gastrik ülaserlerle ilgili bir diğer ilginçlik de midedeki ülser odaklarının genellikle asit üreten mukoza ile gastrin üreten mukozanın birleştiği sınır noktalarda meydaana gelmeleridir.Sonuç olarak diyebiliriz ki peptrk ülser oluşma kuramları gastrik ve duodenal ülserler için farklı meakanizmalar öne sürmektedirler; ancak tüm olayın aydınlanabilmesi için bilinmesi gereken daha çok şey vardır.
alıntıdır
[/INDENT][/SIZE]Pilorun kendisi de ülser odağı olabilir ve bu tip ülserler duodenal ülserler gibi tedavi edilir. Duodenumdaki peptik ülserlerin hemen hepsi bulbus adı verilen birinci kısmında meydana gelirler. Daha alt kıasımlarda görülmeleri çok seyrektir ama eğer olursa ve birden fazla ülser meydana gelmişse bu aşırı mikatarda asit olduğunun göstergesidir.
Ülserler nasıl meydana gelir
Daha önce de belirtildiği gibi midenin ürettiği asit ye pepsin miktarı çiğ dokuyu sindirecek düzeydedir. Örneğin bir gece boyunca mide suyunda bırakılan bir tıraş bıçağı oldukça zarar görür. Bundan dolayı mide ve duodenum mukozası kendisini korumak zoarundadır ve peptik ülserin meydana gelmesinde bu saldırı ve savunmalar arasındaki dengesizlik büyük rol oynar.
Saldırı başlığı altında midede asit ve pepsin mikatarını artıran bütün etkenler yer alır. Çok ender olaarak da asit ve pepsin miktarını artıran bazı tıbbi hasatalıklar bu etkenler arasında sayılabilir. Bunlardan biari gastrinoma (zollinger-ellison sendromu) adlı seyrek görülen bir tümördür. Gastrinoma başta pankreaas olmak üzere birçok karın içi (batın içi) organından kaynaklanabilir. Nedeni bilinmemekle birlikte aşırı miktarda gastrin hormonu salgıladığından mideyi çok fazla asit ve pepsin üretmesi için uyarır. Bir diağer ender etken de boyundaki paratiroid bezlerindeki bir hastalık sonucu kan kalsiyum düzeyinin yükasek olmasıdır.
Ancak olayların büyük çoğunluğunda asit ve pepasin artışı için belirli bir sebep yoktur. Midenin asit üretimi ölçülebilir (bunun için kullanılan yöntem daaha sonra anlatılacaktır) ve üretilen asit miktarı saatte 45 üniteden (genellikle mili-ekivalan olarak ifade edilir) fazla ise duodenal ülser olma olasılığı çok yükasektir. Eğer asit üretimi normalse (yaklaşık olarak saaatte 30 mili-ekiv alan) duodenal ya da gastrik ülser oluşabilir ama bu olasılık gastrik (mide) için geçeraliyse de duodenal için hemen hemen hiç yoktur. Anacak yine de belli bir asit üretimi gereklidir; diğer bir deyimle "asit yok ise ülser de yoktur."
Savunma başlığı altında da mukoza hücrelerini ürettikleri mokosu ve de bikarbonatı toplayabiliriz. Peptik ülser hastalarında bu savunma araçlarının yokaluğunun nasıl olduğunu açıklamak için sayısız araşatırma yapılmıştır. Artrit ve romatizma için kullanılan aspirin ve diğer ağrı kesici bazı ilaçların mukoza hücareleriyle etkileştiği gösterilerek peptik ülsere bunlaarın neden olduğu öne sürülmüştür. Bu ilaçlar gerçekte kullanan pek az kimsede gastrik ülsere neden oluraken duodenal ülserlere kaynak oluşturmazlar. Araşatırmacılar ayrıca bu ilaçlarla ülserlerin kanaması araasında bir bağlantı olup olmadığını da incelemişler ve sonuçta kanayabilen küçük akut (hemen meydana gealen) ülserler meydana getirdikleri halde kronik (müzminleşmiş) peptik ülserlerle bir ilişki kuramamışlaradır. ('Akut' ve 'kronik' yalnızca süre belirtirler ve hastalığın ağırlıyla bir ilgileri yoktur). Kan dolaşımının azalmasının savunma sistemini zayıflattığı yolundaaki eski görüş bugün kabul edilmemektedir.
Gastrik ülserlerin meydana gelişleri bazı bakımalardan duodenal ülserlerinkinden oldukça farklıdır. Örneğin safra kesesindeki safra mideye geçerek muakozayı asit yerine bazik yapar; bu durumda zedeleanen mide mukozasında ülser oluşabilir. Gastrik ülaserlerle ilgili bir diğer ilginçlik de midedeki ülser odaklarının genellikle asit üreten mukoza ile gastrin üreten mukozanın birleştiği sınır noktalarda meydaana gelmeleridir.Sonuç olarak diyebiliriz ki peptrk ülser oluşma kuramları gastrik ve duodenal ülserler için farklı meakanizmalar öne sürmektedirler; ancak tüm olayın aydınlanabilmesi için bilinmesi gereken daha çok şey vardır.
alıntıdır