09-05-2010, Saat: 02:34 AM
"Allâh gönlü kırıklarla beraberdir."
Hadîs-i şerîfte buyurulur:
"Mûsâ -aleyhisselâm- Cenâb-ı Hakk'a bir ilticâsında:
"- Yâ Rab! Seni nerede arayayım?" dedi.
Allâh Teâlâ buyurdu ki:
"- Benikalbi kırıkların yanında ara."" (Ebû NuaymHilyeII364) Hazret-i Mevlânâ'nın naklettiği şu hikâyebu gerçeği ne kadar güzel yansıtır:
Bir gemide bir derviş vardı. Yükü ve eşyası yoktu. İyi huylarındanmertlik ve insanlıktan bir yastığa dayanmıştı. Gemi suların üzerinde akıp giderken bir ara gemide bir kese altın kayboldu. Derviş ise o sırada uyumuştu. Herkesi aradılarbulamadılar; biri de o dervişi gösterdi. Ve:
"- Şu uyuyan fakiri arayalım." dedi.
Para sahibiderdinden dolayı yok yere onu uyandırdı. O mâsum dervişe itham dolu bakışlarla:
"- Bu gemide bir kese altın kayboldu. Herkesi aradık; bulamadık. Sıra sende! Hırkanı çıkarsoyun dahalkın şüphesi kalmasın." dedi.
Derviş:
"Ya Rabbî! Mâsum kulunu suçlu buluyorlarhâlimi sana arzediyorum!" diye Hakk'a iltica etti.
Gemidekiler dervişin gönlünü kırıcı davranmışlardı. O temiz gönlün sahibiyâni Hak Teâlâ iseonun kırılmasına râzı olmadığından balıklara emretti ve o anda denizin her tarafından sayısız balık başını çıkardı. Her birinin ağzında çok kıymetli iri bir inci vardı. Her birinin ağzında bir inci vardı ama ne inci... O incilerden her biri bir memleket geliri değerinde idi. Allâh tarafından lutfediliyordu. Kimsenin o incilerde hakkı yoktu.
Derviş balıkların ağzından birkaç inci alıp geminin ortasına attı. Kendisi de sıçrayıp havada iskemleye oturur gibi oturdu. Padişahların tahtlarına oturdukları gibi bağdaş kurmuşhavada duruyordu. Gemi de onun önünde gitmede idi. Gemidekilere seslenerek dedi ki:
"Haydi gidin; gemi sizin olsun Hak benim olsun! One beni hırsızlıkla suçlarne de beni kusurlarımı açığa vuran birisinin eline bırakır."
Gemide bulunanlar:
"- Ey ulu kul! Sana bu yüce makamı ne yüzden verdiler?" diye seslendiler.
Derviş:
"Mânâ sultanlarına saygı gösterdiğim için verdiler. Yoksullara karşı da hiç kötü zanna kapılmadım. O latîf ve nefesi hoş yoksullar yok mu; "Abese" Sûresi onları yüceltmek için geldi. Onların yoksulluğu dünyalık için veya dünyaya sarılmak için değildir. Onların dünyada Hak'tan baska hiç bir şeyi olmadığındanonlar yoksulluğu benimsemişlerdir." dedi.
Bu kıssadan hisseyi Hazret-i Mevlânâ şöyle ifade buyurur:
"İnsanı inciten kişininAllâh'ı incittiğinden haberi yoktur. O bilmiyor ki bu küpün suyuHak ırmağının suyu ile birleşmiştir."
Hadîs-i şerîfte buyurulur:
"Mûsâ -aleyhisselâm- Cenâb-ı Hakk'a bir ilticâsında:
"- Yâ Rab! Seni nerede arayayım?" dedi.
Allâh Teâlâ buyurdu ki:
"- Benikalbi kırıkların yanında ara."" (Ebû NuaymHilyeII364) Hazret-i Mevlânâ'nın naklettiği şu hikâyebu gerçeği ne kadar güzel yansıtır:
Bir gemide bir derviş vardı. Yükü ve eşyası yoktu. İyi huylarındanmertlik ve insanlıktan bir yastığa dayanmıştı. Gemi suların üzerinde akıp giderken bir ara gemide bir kese altın kayboldu. Derviş ise o sırada uyumuştu. Herkesi aradılarbulamadılar; biri de o dervişi gösterdi. Ve:
"- Şu uyuyan fakiri arayalım." dedi.
Para sahibiderdinden dolayı yok yere onu uyandırdı. O mâsum dervişe itham dolu bakışlarla:
"- Bu gemide bir kese altın kayboldu. Herkesi aradık; bulamadık. Sıra sende! Hırkanı çıkarsoyun dahalkın şüphesi kalmasın." dedi.
Derviş:
"Ya Rabbî! Mâsum kulunu suçlu buluyorlarhâlimi sana arzediyorum!" diye Hakk'a iltica etti.
Gemidekiler dervişin gönlünü kırıcı davranmışlardı. O temiz gönlün sahibiyâni Hak Teâlâ iseonun kırılmasına râzı olmadığından balıklara emretti ve o anda denizin her tarafından sayısız balık başını çıkardı. Her birinin ağzında çok kıymetli iri bir inci vardı. Her birinin ağzında bir inci vardı ama ne inci... O incilerden her biri bir memleket geliri değerinde idi. Allâh tarafından lutfediliyordu. Kimsenin o incilerde hakkı yoktu.
Derviş balıkların ağzından birkaç inci alıp geminin ortasına attı. Kendisi de sıçrayıp havada iskemleye oturur gibi oturdu. Padişahların tahtlarına oturdukları gibi bağdaş kurmuşhavada duruyordu. Gemi de onun önünde gitmede idi. Gemidekilere seslenerek dedi ki:
"Haydi gidin; gemi sizin olsun Hak benim olsun! One beni hırsızlıkla suçlarne de beni kusurlarımı açığa vuran birisinin eline bırakır."
Gemide bulunanlar:
"- Ey ulu kul! Sana bu yüce makamı ne yüzden verdiler?" diye seslendiler.
Derviş:
"Mânâ sultanlarına saygı gösterdiğim için verdiler. Yoksullara karşı da hiç kötü zanna kapılmadım. O latîf ve nefesi hoş yoksullar yok mu; "Abese" Sûresi onları yüceltmek için geldi. Onların yoksulluğu dünyalık için veya dünyaya sarılmak için değildir. Onların dünyada Hak'tan baska hiç bir şeyi olmadığındanonlar yoksulluğu benimsemişlerdir." dedi.
Bu kıssadan hisseyi Hazret-i Mevlânâ şöyle ifade buyurur:
"İnsanı inciten kişininAllâh'ı incittiğinden haberi yoktur. O bilmiyor ki bu küpün suyuHak ırmağının suyu ile birleşmiştir."