09-15-2010, Saat: 03:30 PM
Gidişlere başka bir anlam yüklemeye çalışır insan. Gidenin kendi tercihi doğrultusunda gitmeyi seçtiği gelmez akla... “Bunca şey yaşadık bu kadar basit olamaz...” diye düşünürsün ama çıkamazsın işin içinden. Çünkü aslında basittir. Sen kabul etmek istemesen de gitmiştir. Seni terk etmiştir. Her gidiş terk ediştir. Bunu anlamak algılamak senin için çok sancılı olsa da gerçek budur ve değişmeyecektir. Binlerce soruyu binlerce kez tekrarlarsın ama hiçbirinin cevabını bulamazsın. Dedim ya böyle komplike bir aşkın böyle basitçe bitmesidir seni asıl yaralayan. Bu yüzden basitçe “Bitti...” sözcüğünün yerine uzun uzun kurulmuş ve bahanelerle süslenmiş cümleleri duymayı yeğlersin...
***
Hâlâ aşıksan onun gidişini kabul etmek öyle zordur ki... Ayrılık üzerine söylenmiş ve hiçbir gerçekliği olmayan sözlere inanmak istersin. “Kalandır asıl terk eden....” diye bir cümle var mesela. Yalan... Kulağa hoş geliyor ama senin acını yok edebiliyor mu? “Ayrılıklar da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili...” Her terk edilenin ezbere bildiği Attila İlhan dizesi... Sen böyle düşünüyorsun da sor bakalım gidene aynı fikirde mi? Bak aynı şiirde “Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız” diyor Attila İlhan... Sen de öyle sandığın için ayrıldığınız halde sevdanızın devam ettiğini düşünüyorsun. Oysa sevenler ayrılmaz ki... Severek ayrılınmaz ki...
***
Seviyorsan gidemezsin. O gittiyse sevmiyordur işte bak yine geldik işin en basit şekline... Sen gidebildin mi? O gittiği halde sen bu aşkı bırakabildin mi? Öyleyse seviyorsun da ondan bırakamıyorsun. O bırakıp gittiğine göre sevmiyor işte. İlle “Seni sevmiyorum artık” demesini mi bekliyorsun? Denmez... Bu hiç kolay bir şey değildir. Giden bunu senin anlamanı bekler. Anlayıp saygı göstermeni... Aşk nasıl bencil bir duyguysa terk ediş de öyledir. Giden kendisi için gitmiştir. Seni kendisi için sevdiği gibi... Kendi mutluluğunu terk ediş eyleminin içinde görüyorsa sen ne yapabilirsin ki? “Ama hani beni çok sevmiştin?” Evet sevmişti ama bitti... “Ama hani bana sözler vermiştin?” Evet vermişti verirken öyle hissediyordu artık hissetmiyor. “Ama hani kızımız olacaktı?” Hayal bunlar... Aşkı süsleyen hayaller gerçekleşmedi diye değerini yitirmez. Kurduğun zaman seni mutlu eden hayaller gerçekleşmedi diye dünyaya küsmenin alemi yok...
***
Görmek zordur biliyorum anlamak zordur. Yüreğindeki o taşın ağırlığının seni nasıl nefes alamaz hale getirdiğini ağlamaktan gözlerinin nasıl şiştiğini dünyada hiçbir şeyin sana zevk vermediğini ve “Ölsem de kurtulsam” dediğini biliyorum... Ya da dönmesini beklediğini... “Çok pişmanım” diyerek kapına gelmesini... Dönmeyecek gelmeyecek pişman olmayacak... Ama merak etme geçecek... Sen istersen tabii ki... Çünkü acı bittiğinde yüreğinden tamamen silineceğini bildiği için unutmamakta direnen ve acısını sürekli tazeleyen insanları da biliyorum. Sen onlardan olma. Aşkı bırakma ki o da seni bırakmasın. Hem belki de en büyük aşk henüz yaşamadığın aşktır ne biliyorsun? Her gidiş bir terk ediştir evet... O gidecek... Aşk seninle kalacak...
Mehmet Coşkundeniz...
***
Hâlâ aşıksan onun gidişini kabul etmek öyle zordur ki... Ayrılık üzerine söylenmiş ve hiçbir gerçekliği olmayan sözlere inanmak istersin. “Kalandır asıl terk eden....” diye bir cümle var mesela. Yalan... Kulağa hoş geliyor ama senin acını yok edebiliyor mu? “Ayrılıklar da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili...” Her terk edilenin ezbere bildiği Attila İlhan dizesi... Sen böyle düşünüyorsun da sor bakalım gidene aynı fikirde mi? Bak aynı şiirde “Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız” diyor Attila İlhan... Sen de öyle sandığın için ayrıldığınız halde sevdanızın devam ettiğini düşünüyorsun. Oysa sevenler ayrılmaz ki... Severek ayrılınmaz ki...
***
Seviyorsan gidemezsin. O gittiyse sevmiyordur işte bak yine geldik işin en basit şekline... Sen gidebildin mi? O gittiği halde sen bu aşkı bırakabildin mi? Öyleyse seviyorsun da ondan bırakamıyorsun. O bırakıp gittiğine göre sevmiyor işte. İlle “Seni sevmiyorum artık” demesini mi bekliyorsun? Denmez... Bu hiç kolay bir şey değildir. Giden bunu senin anlamanı bekler. Anlayıp saygı göstermeni... Aşk nasıl bencil bir duyguysa terk ediş de öyledir. Giden kendisi için gitmiştir. Seni kendisi için sevdiği gibi... Kendi mutluluğunu terk ediş eyleminin içinde görüyorsa sen ne yapabilirsin ki? “Ama hani beni çok sevmiştin?” Evet sevmişti ama bitti... “Ama hani bana sözler vermiştin?” Evet vermişti verirken öyle hissediyordu artık hissetmiyor. “Ama hani kızımız olacaktı?” Hayal bunlar... Aşkı süsleyen hayaller gerçekleşmedi diye değerini yitirmez. Kurduğun zaman seni mutlu eden hayaller gerçekleşmedi diye dünyaya küsmenin alemi yok...
***
Görmek zordur biliyorum anlamak zordur. Yüreğindeki o taşın ağırlığının seni nasıl nefes alamaz hale getirdiğini ağlamaktan gözlerinin nasıl şiştiğini dünyada hiçbir şeyin sana zevk vermediğini ve “Ölsem de kurtulsam” dediğini biliyorum... Ya da dönmesini beklediğini... “Çok pişmanım” diyerek kapına gelmesini... Dönmeyecek gelmeyecek pişman olmayacak... Ama merak etme geçecek... Sen istersen tabii ki... Çünkü acı bittiğinde yüreğinden tamamen silineceğini bildiği için unutmamakta direnen ve acısını sürekli tazeleyen insanları da biliyorum. Sen onlardan olma. Aşkı bırakma ki o da seni bırakmasın. Hem belki de en büyük aşk henüz yaşamadığın aşktır ne biliyorsun? Her gidiş bir terk ediştir evet... O gidecek... Aşk seninle kalacak...
Mehmet Coşkundeniz...