:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Ben Sevmeye Alışkınım!
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Aşkınla yaşlanıyorum. Ömrüm; seni sevmek, sana kızmak, seni özlemek, sana kanmak ve seni düşünmekle geçiyor.
9BF2DF5D43252B447625674451DB3.jpg
Ben Sevmeye Alışkınım!



Sabah gözümü açar açmaz, elim telefona gidiyor. Ya aradıysan ve ben duymadıysam? Belki de, “günaydın!” yazan bir mesaj yollamışsındır.
Hiçbiri yoksa, günüm hüzünlü başlıyor. Gerçi artık alıştım, senin benim kadar ilgili olmadığını biliyorum. Sebebini de anlıyorum. Ben senin hayatının merkezi değilim.
Çoğu insanın düştüğü hataya düşmemek için çabalıyorum. Benim de bir hayatım var. Dostlarım, işim, hobilerim var. Vardı! Sana kaptırana kadar gönlümü, vardı…
Yine günler akmaya devam ediyor. Yine gidilecek bir işim, aranacak dostlarım var. Hepsini yapmaya devam ediyorum. Bedenim olması gereken yerde, aklım yok!
Senle örülen bu yaşam ağının, sonunda bana ne kadar acı vereceğini bilmeme rağmen karşı koyamıyorum. Aklımı ikna etmek kolay da, kalbimi uslandıramıyorum. Kalp dediğin anarşist, tüm bedenimi yanına çekmeyi beceriyor. An geliyor, fark ediyorum ki, ben artık senim….
Kendimi böyle bilmezdim. Ne olsa insan doğarken alışıyor kendine. Zaman geçtikçe sınırlarını belirliyor. Nasıl ve ne kadar yapabileceğini, nereye kadar gidebileceğini öğreniyor.
Sen, bütün bildiklerimi alt üst ettin. Doğrularımı, öğrendiklerimi şaşırttın. Dengemi bozdun. Ben güçlü bir kadınım. En azından öyle olduğumu zannederdim. İnsanın içine aşk girince, her şey karışıyor demek ki!Seni sevmek, aslında içime yaptığım bir yolculuk. Seni, senin için değil, kendim için seviyorum. Çünkü ben sevdikçe büyürüm. Çünkü aşkın tadını biliyorum. Çünkü yüreğimde sevgiyi hissetmeden, ben kendime bile yabancıyım. Çünkü ben aşkın kadınıyım. Sen ol ya da olma, ben sevmeye alışkınım…
Hadi ayrılalım! Öyle laftan değil, gerçekten ayrılalım çünkü bu var ve yok arası duran aşkımız beni öldürüyor.
4501D57BBAB5EEEB3296393B1D381.jpg
Bırak ki Gidebileyim!



Böyle yaşamak çok zor! Yüreğimle kavga etmekten yorgunum. Seni sensiz sevebilirim, bununla baş etmek mümkün. Bir kılıf uydururum içimde, seni uzaklarda sayarım. Birini yokken de sevebilirim.
Sen ve ben arasında sürüp giden tatsızlığın ise, katlanılabilir yanı yok. Seviyorsak, seviyoruzdur. Sevmiyorsak, zaten neden yan yana olalım? Bizimki ne cennet, ne cehennem, araftayız!Hiçbir yere ait değilmiş gibi hissediyorum. Sonsuz karanlıkta beklemek gibi.. Ve neyi beklediğini bilmeden durmak, nasıl bir işkencedir, anlayamazsın!
Ne sana aidim, ne sensizim; ne benimsin, ne değilsin! O zaman biz neyiz?
Hem varlığın yüzünden adım atamıyorum, hem yokluğundan boğuluyorum. Bir yabancının gülümsemesine kanmak istesem, aklımdasın. Hoyrat ve anlamsız bir sevişmede kaybedebilirim seni ama kitabıma uymuyor. Seninle nefes nefese yaşanacak bir geceye de kayıyor aklım; gel gör ki, o vakitlerde sen yoksun!
Ne zaman senden vazgeçsem, bıraksam ipin ucunu, ne olacaksa olsun desem; hissediyorsun sanki, elinde bir demet çiçekle çıkıp geliyorsun.
Benim gönlüm sana dünden teşne, her geldiğinde yine suya düşüyor yeni bir hayata başlama hayali. Ve ne acı ki, bu yıllardır böyle sürüp gidiyor.
Beni sevdiğini söylüyorsun, o zaman bırak beni! Bırak ki, gidebileyim. Artık bıçak kemiğe dayandı. Ya izin vereceksin, yüz yüze bakabilir halimiz varken bitireceğim; ya bir gün öyle gideceğim ki, kendimi senle tüketeceğim.
Senle ben, adımız her ne ise, her ne olmuşsak şunca yıl içinde, eskidik! Artık anlamamız gerekiyor, biz bir alışkanlığın devamıyız. Hani çok tuttuğu için seri halinde çekilen filmler var ya, onlar gibi, üçüncüden sonra çok sevimsiziz. Seninle bir zamanlar efsaneydik, şimdi sıradan bir hikayeyiz. Bırak ki, gidebileyim. Gideyim ki, yüreğimde sana ait o sihri yaşatmaya devam edeyim….


alıntı
Beni Senle Bırakma!

Birlikte yaşlanamayacaksak eğer, beni senle bırakma! Giderken kendini de götür ruhumdan, iz kalmasın aklımın kıvrımları arasında!
D23487716CFA179E86AF2DC9DC58F0.jpg
Beni Senle Bırakma!



Gideceksen eğer, kendini de götür yanımdan. Yalnızlığıma ve yoksunluğuma eklenmesin sensizliğin acısı.
Gideceksen eğer, kalbimdeki tüm duyguları temizle. İçinde aşk olan bir hissi burada bırakma. Bu yürekte zaten nefret yeşermez, endişelenme ama aşkını yanında götür. Bir tek dostluğa dair bir sevgi kalsın. Sen bırakmasan da kalır gerçi, seni sevmem için hayatımın bir yerine dokunmuş olman yeterlidir.
Ardından geceler boyu ağlamama izin verme. Gidiyorsan, her şeyini alıp götür bu evden. Yarın sabah uyandığımda, sanki sen hiç olmamışsın gibi devam edebileyim. Diş fırçanı, tıraş köpüğünü de koy bavuluna.
Gidiyorsan, kötü ayrılmamıza müsaade etme. Sımsıkı sarıl bu gece, son bir öpücük kondur alnıma. Kokumu çek içine, koy cebine. Tüm yaşanmışlıkların hatırına, gözlerimiz dolsa da gülümseyerek veda edelim birbirimize.
Gidiyorsan, beni senle bırakma! Her zerresini sil hayatımdan, sana ait ne varsa çekip çıkar. Sen yokken, seninle kalmak çok acıtır canımı. Biliyorum, içten içe seversin beni. Sadece bu yüzden, kendini bırakma bu odada.
Aşklar da biter, bundan doğal ne var? Ben ayrılığa katlanırım. Yaşam dediğin, mutluluk ve acı arasında gidip gelmiyor mu zaten? Sen kendini götür giderken, acımın süresini uzatma!
Tüm söylediklerimi boş ver! Her şey olduğu gibi kalsın. Sen bir tek hafızamı al aslında çünkü sadece o olmazsa sana ait hiçbir iz kalmaz bu yüreğin etrafında..

alıntı
Kış Gelse, Aşık Olsak!

Benim havalarım başladı, çok şükür! İstanbul’da ne zaman yağmur yağsa, yaşama sevinciyle dolarım. Balık burcuyum ya, su gördüğümde seviniyorum demek ki!
E05FBEF2EB19C262FE981A86FEBA8.jpg
Kış Gelse, Aşık Olsak!



Hava griye dönüp puslandığında, bana keyifli bir hal gelir. Hep söylerim, kurtlar puslu havayı sever! Oldum olası sevmedim yaz aylarını, sıcağı.. Baharlara ve kışa vurgunum. Hüzün sevdiğimden mi acaba? Hüznün içindeki coşkuyu yakaladığımdan olmalı! Hüzün asildir…
Asaletin kadında ne hoş durduğunu düşündüm şimdi. Ancak aklınıza ağır, koyu, arabesk kıvamında, acılı bir hüzün gelmesin. Türkan Şoray’ın gözlerindeki buğu gibi, sonu güzel de olsa biten bir filmi gibi hüzün severim.
Yaz aylarından çok sıkılırım. Deniz, kum, güneş üçlüsünün sadece denizini alsam bana yeter. Sahilde tavuk çevirme gibi dönerek kızarmayı da sevmem. Sevene lafım yok ama o kadar uzun güneş altında yatmaya tahammül edemem. Yazın o kavuran sıcağına da dayanamam. Her yaz başı, kutupları düşlerim. Bir de yaz aşklarını sevmem! Kalıplaşmış bir düşünce olacak ama kısa sürerler. Tatil aşklarıdır onlar. Gidilen yerde yaşanır ve biterler.
İnsanın, o kısa kaçamaklara da ihtiyacı vardır elbette ama ben aşkın da kahve gibi koyusunu severim. İçinde ihtiras, tutku ve asalet isterim.
Kışın sevişmenin bile tadı başkadır. Uzun ve birbirine dokunularak geçirilen, saatler süren, hatta bir şömine ateşiyle renklendirilen sevişmenin keyfini, yaz gecesinde nasıl bulacaksın?
Saten çarşafları kaldırıp dolaplara, en serin tutan pamuk karışımı çarşaflarla yatağa uzandığında insan, üstünde incecik bir örtüye bile tahammül edemezken; sevdiğinin kollarında sımsıkı sarılıp nasıl uyuyacaksın? Uyuyamazsın, ter basıyor!
Neyse, bu şehirde yaz kısa sürüyor. Üç ayda perdeyi kapattı mevsim, şimdi benim sahnem başlıyor. Bir de kar yağsa şöyle lapa lapa.. Fincanda kahvemi alıp yanıma, camın kenarında oturup gece yarısı, beyaz bir düşe dalsam. Fonda hafif bir müzik, ayaklarımı ısıtma bahanesiyle sevdiğime uzatsam. Sohbet etsek gün ağarıncaya kadar… Hiç bilmediğimiz diyarların, hiç bilmediğimiz öykülerini okusak. Soğusa hava bir an önce, battaniye bile ısıtmasa, birbirimize sımsıkı sarılıp uyusak.
Şu kış bir gelse de, şöyle tadına vara vara bir aşık olsak….


alıntı
Seninle Kaybetmediklerime Tutunuyorum!

Yine o şarkı çalıyor radyoda, kirpiklerimin ucunda duruyor gözyaşım ama sözüm var kendime, ağlamayacağım!
7246A4862399179CDA236927BD739.jpg
Seninle Kaybetmediklerime Tutunuyorum!



Seni ne kadar özlediğimi haykırıyor yüreğim ama kendime bile itiraf etmeyeceğim. Bir kere daha düşersem duygularımın çukuruna, bu sefer ölürüm, biliyorum.
Gurumdan veya egomdan değil senden vazgeçişim; sebep bana çarpışların değil. Her kim olursa olsun, bir insana bunca eziyeti çektirebilecek kadar kendini kirletmiş bir ruhu sevmeye devam etmeye razı değilim.
Seni çok kere kurtarmaya çalıştım. Severek, sabrederek, defalarca ve hiç yorulmadan, seni erdemli ve onurlu biri haline döndürmek istedim. Ancak her seferinde duvara çarpıp kırılan bir bardak gibi parçalandı emeklerim.
İçten içe hala seni özlüyorum ama bunu itiraf edemem. Edemem çünkü bu duyguyu da kirletmenden korkuyorum.
Birini sevmenin ne demek olduğunu öğrenmeni diliyorum. Bazen senin için dua ediyorum. Çok geç olmadan, hayatın anlamını ve sahip olduğun bedenin, içinde olgunlaşması gereken ruhunun farkına varmanı diliyorum.
Elimden artık fazlası gelmiyor. Ömrümün sana ayrılan o uzun vakti maalesef tükendi. Senden daha umut verici bir yürek için çaba göstermek istiyorum.
Seninle yaşamaya devam etseydim, hayatta sahip olduğum en güçlü inancı da kaybedebilirdim. Ben sevgiye inanırım. Sevginin kudretine güvenirim. Severek ve sevmeyi öğreterek düzeleceğini düşünürüm her şeyin. Seni sevmeye devam etseydim, bu inancı da kaybedecektim.
Peki, şimdi beni ayakta ne tutuyor? Hala sevgi! Sende başarısız olmam, sevgiye dair düşündüklerimin yanlışlığından değildi. Benim sevgim sende işe yaramamış olmalı!
Bir gün birisi, kendince seni sever ve bu sefer sen de gönül kapılarını açarsın diye umuyorum. Son nefesime kadar bu inanca tutunacağım. Bunu da kaybedersem, kendimi bile inkar ederim, biliyorum.


alıntı