09-16-2010, Saat: 10:18 PM
"bir masal yazdım.. ve sen altında kaldın"
Üzgün bir kaç kelime kaldı elimde. Kirletilmiş bir sokak, karanlık bir köşebaşı.. Sus artık!!
Oradasın..
Orada ve bir resmin içinde, cansız bir rengin kenarında, tualin dibine vurmuş gölgen. Görüyorum.. Oradasın ve karanlıksın.. Belkide yaktığın mumlar söndü, karanlıktasın. Hüzünlü bir şehrin avaz avaz bağıran sesi var içinde, içimdeki seslerin yankısında. Bir denizin dalgasında.. Bir adam var.. O sen miydin? O deniz.. O rüzgar.. O şehir.. O adam!
Oradasın dört duvar ve bir pencere. Karşında bir baca. Tütüyor mu? Yine gözlerin dalıyor mu? Yağmur.. Yağmur yağıyor karın üzerine. Uzakta bir kuşun kanadı ıslanıyor. Bir kadın mektuplar yazıyor geçmişine... Biliyor musun? Kağıdın nefesi yetmiyor kelimelere.. Tıkanıyor... Daraldıkça daralıyor ciğerleri kağıdın. Ya kadın? Son gayretiyle döküyor içinde çağalayan kelimeden ırmakları... Bir kadın hiç durmadan yazıyor...
Biliyorum.. Oradasın. Gözlerin bir eylemin habercisi gibi bakıyor aynalara. Bu zor, biliyorum... Ama oradasın ve kaçacak hiçbir yerin kalmadı artık. Dokun yüzüne. Ellerini kaldır ve dokun. Gözlerine değsin parmakların, kiripklerin ve kaşların... Dokun.. Alnındaki çizgiler sadece seneler. Bırak onları.. Dokun yüzüne. O adam sensin... Tanımıyorsun aslında. Korkma.. Hiç kimse tanımıyor kendini. Bir başkasının dokunuşunda çözülüyor tüm düğümler ve böyle başlıyor herşey. Bak aynaya ve gör. O adam sensin.. Sana dokundum, seni sevdi ellerim ve seni bağışladım doğacak çocuklarına. Tanı kendini. Dokun..
Hala orada mısın?
İnsan tanıdıkça kendini, var oluşunun nedenini sorgulamaya başlıyor. Bir sebep arıyor doldurduğu boşluğa... Ve sonra açılan yaralarına takılıyor gözlerin. Kim açmıştı bu yaraları.. Ya çizikler.. Sızan kan... Koyu bir renk ve akışkan. Sıcak önceleri. İnsan anlamıyor o anın rehavetiyle kesikleri. İlk hatada ayrılıyor etin birbirinden. Bir jilet düşün elinde, iki tarafı keskin. Hayatın bu keskinliğin iki yüzünde ve biliyorsun ki, hangi tarafı seçsen, son aynı son... Sadece bir başkasına kendi ellerinle veriyorsun jileti.
Orada mısın?
Bir masal yazdım ve sen altında kaldın. Yeniden kalkabilir misin ayağa? Hani konuştuğumuz gibi o gece yarısı, küllerinden tekrar doğabilir misin? Cevaplarını bildiğim pek çok şey var. Ve sormuyorum sana aslında. Biliyorum. İlk öpücük bir suçtu. İlk kesik ve sızan kan.. Dudaklarıma açılan bir yara.. Tam kenarında duruyordun. Dudağımdan sızan kan kadar bendeki sıcaklığın.
Orada mısın hala?
Olmayan bir rüzgarın, sesini arayan sokağı yapardı tüm geceler uykunu, ellerine düşen ilk kar tanesi, soğuk bir rüyanın belli belirsiz sahneleri, seni özgürlüğünden alı koyacak tüm gerçekleri red etmeni söylüyordu... Son kez tırmandığın bir dağın zirvesinde, isimsiz bir kadın yaptı bu beni. O kadın bendim... İsmimi yok ederken sen, dudağımdaki kanı siliyordum ben....
Orada mısın?
Hangi masalın içine düştün / hangi rüyanın neresindeydin? Orada kal şimdi..
Nefesimdeki soluk bir resimdin sen. İçime çektim ve sen öldün...
Nefesimdeki soluk bir resimdin sen. İçime çektim ve sen öldün...
Yoksun artık.....