09-17-2010, Saat: 02:12 AM
OLCAS SÜLEYMANOV
Dil âlimi, yazar , şair ,jeolog ve diplomat olan Olcas Süleymanov Kazak Türklerinden olup, 1936'da o zamanki tam adıyla Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin başşehri Almatı'da dünyaya gelmiştir. Babası Ömer Bey , Kızılordu'da süvari subayı olup, Olcas'ın doğumundan birkaç gün önce bir çarpışmada öldüğünden, Olcas öksüz olarak büyümüştür. Annesi Fatma Hanım, kocasının ölümünden birkaç yıl sonra ünlü bir Kazak gazeteci Abdül Ali beyle evlenir. Daha sonra, sosyal bilimci, şair ve edip olarak yetişmesinde Olcas Süleymanov'un hayatında önemli rol oynar. Klasik Sovyet ilk ve orta öğrenimini bitiren Olcas, Kazak Devlet Üniversitesinin jeoloji bölümüne girer.
Sovyetler Birliği zamanında Sovyet rejiminin özellikle Türk halklarına yönelik sistematik bir eğitim projesinin bir parçası, Türk soylu okur yazar takımını sosyal bilimlere değil de , fen ve teknik bilimlere yöneltmek. Fakat Olcas Süleymanov'un üzerimde çok hakkı var dediği üvey babası gazeteci Abdül Ali'nin küçük yaşlarda kendisine açmış olduğu yolu takib ederek, edebiyat ve şiire yönelir. Yazmış olduğu ilk şiir ve yazılar dikkat çekmiş olmalı ki, Olcas'ı Moskova Edebiyat Enstitüsüne gönderirler. Daha sonraki yıllarda hemen hepsi üstün birer edebiyatçı, şair ve devlet adamı olarak olan Azerbaycan'ın (Elçibey döneminde) İstanbul Başkonsolosu Abbas Abdullah Hocalıoğlu, Özbek şairi Yadigar Abidov, Yakut şairi Vladimir Samık ve pekçoklarıyla Moskova Edebiyat Enstitüsüyle , Gorki Edebiyat Enstitüsünde tanışacaklardır.
İlk edebiyat mahsullerinde, göçebe Kazak hayatının motiflerinden, Kazak tarihine, sözlü kültür varlıklarının yeraldığı çalışmalarını giderek, sosyal antropoloji dil ve tarihe yönelten Olcas Süleymanov, bu yönelişi şöyle izah edecektir. "Günümüzde bir Türk Şairi, edebiyat adamı aynı zamanda" araştırmacı bir bilim adamı olmak zorundadır." dedikten sonra şöyle devam etmektedir;"En ağır yükü kervanın gövdesi taşır. Yolda düşenlerde onun sırtına yüklenir çünkü. Her nesil, sanki dünyanın son nesliymiş gibi, büyük bir gayretle çalışmalıdır. Atalarımızın bilmediği ve kabullenmedikleri gerçeklerin de sorumluluğunu üstlenmemiz gerekmektedir. Yükleniyoruz da gereksiz görülen bir takım şeylerle bu yüzden uğraşıyoruz zaten: Etrüsk Tarihini, Sümer arkeolojisini inceliyor, Mahenjo-Daro yazıtlarını anlamaya, İskandinav alfabesini çözmeye çalışıyoruz" demektedir.
Gerçekten de bu yoldan hareketle dil bilime, antropoloji ve tarihe yönelen Olcas Süleymanov, Rus Destanlarının tetkikine yöneldiğinde, karşısına muhteşem bir kavim Türk Kültür Tarihi çıkacak, çalışmalarını teksif edip ortaya koyduğu"Az i ya" adlı çalışması Moskova İlimler Akademik heyetini ikiye bölecek, İlim ve edebiyat çevrelerini ayağa kaldıracaktır. Sözkonusu çalışma ilmi bir çalışmadır fakat ortaya konan tezler o güne kadar hakim tarih ve ideolojik söylem olan "Rus imajı"nı yerle bir edeceğinden İlimler Akademisi tarafından gerekçesiz olarak reddedilecektir. Ne varki, Rus karakterli Sovyet tarih ve Kültür hayatında derin izler bırakacak olan "Az i ya" (Türkçesi, "sen ve ben" klasik Rusça'da ise "ben ve ben") eser 80'li yılların Türk soylu Sovyet aydınları arasında kendilerini Ruslarla, dönüm noktasına getirecektir.
Nitekim, on yıllık bir beklemenin ardından (1990) Sovyet sisteminin çözülüşü esnasında Olcas Süleymanov'un bir daha adının gündemi işgal edişine şahit olmaktayız. Bu defaki, Sovyetler çapında değil, dünya çapındadır. Doğduğu topraklardan yıllar önce kopup moskova'ya gelen Olcas,yıllar sonra jeolojik tedkikler için Kazakistan'a döndüğünde Türkistan'ın yegane hayat kaynağı olan Aral Gölü'nün kuruduğunu, semey eyaletindeki Sovyet nükleer çalışmalarının Türkistan'ı cehenneme çevirdiğini görecek, keza aynı biçimde ABD'nin, Kızılderili ülkesi olan Nevada'da yaptığı benzeri nükleer çalışmaların aynı felaket olduğundan yola çıkarak milletlerarası bir sivil insiyatif olarak "Anti Nükleer Semey-Nevada" hareketini kuracaktır.
Dünya ekoloji ve entelektüel mahvellerinde geniş yankı bulan "Anti Nükleer Semey-Nevada" hareketini, dünyü ölçeğinde belli bir işlerlik kazandıran Olcas Süleymanov, 1917, I.Bütün Rusya Müslümanları Kongresinden 70 yıl sonra ,Kazan Türk aydınlarından dilci Rafail Muhammeddin'le birlikte ilk defa I. Türk Halkları Kongresini (1990) düzenleyerek, yeniden yapılanacak Türk Dünyası'nın temeline ilk harcı koyacaktır.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ,Yüksek Sovyet üyeliği, Sovyetler Birliği Halk Temsilciliği, Kazakistan Yazarlar Birliği Genel Sekreterliği, Asya Afrika Yazarlar Birliği Komite Başkanlığı, Anti-Nükleer Semey -Nevada Hareketi Başkanlığı, Türk Halkları Birliği Kurucu Üyeliği gibi son derece entelektüel bir karizmaya sahip olan Olcas Süleymanov, Kazakistan, bağımsız bir Cumhuriyet olup, Nur Sultan Nazarbayev Cumhurbaşkanı olduktan sonra, Kazakistan nezdinde dış göreve atanmış olup, halen Kazakistan'ın italya sefiri olarak, Roma'da bulunmaktadır.
Edebiyat ,dil ve tarih yanında, sinemayla da ilgilenen , bir müddet kazak film stüdyolarında da çalışan Olcas Süleymanov'un yayınlanmış eserlerinden başlıcaları şunlardır:
Seherin Güzel Vakti(Şiir) , Paris'li Bir Kızdır Gece(Şiir), Maymun Yılı(Roman), Kil Kitabı, Az i ya (Destan İnceleme), Yazı'nın Dil'i (Dil Felsefesi)
Dil âlimi, yazar , şair ,jeolog ve diplomat olan Olcas Süleymanov Kazak Türklerinden olup, 1936'da o zamanki tam adıyla Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin başşehri Almatı'da dünyaya gelmiştir. Babası Ömer Bey , Kızılordu'da süvari subayı olup, Olcas'ın doğumundan birkaç gün önce bir çarpışmada öldüğünden, Olcas öksüz olarak büyümüştür. Annesi Fatma Hanım, kocasının ölümünden birkaç yıl sonra ünlü bir Kazak gazeteci Abdül Ali beyle evlenir. Daha sonra, sosyal bilimci, şair ve edip olarak yetişmesinde Olcas Süleymanov'un hayatında önemli rol oynar. Klasik Sovyet ilk ve orta öğrenimini bitiren Olcas, Kazak Devlet Üniversitesinin jeoloji bölümüne girer.
Sovyetler Birliği zamanında Sovyet rejiminin özellikle Türk halklarına yönelik sistematik bir eğitim projesinin bir parçası, Türk soylu okur yazar takımını sosyal bilimlere değil de , fen ve teknik bilimlere yöneltmek. Fakat Olcas Süleymanov'un üzerimde çok hakkı var dediği üvey babası gazeteci Abdül Ali'nin küçük yaşlarda kendisine açmış olduğu yolu takib ederek, edebiyat ve şiire yönelir. Yazmış olduğu ilk şiir ve yazılar dikkat çekmiş olmalı ki, Olcas'ı Moskova Edebiyat Enstitüsüne gönderirler. Daha sonraki yıllarda hemen hepsi üstün birer edebiyatçı, şair ve devlet adamı olarak olan Azerbaycan'ın (Elçibey döneminde) İstanbul Başkonsolosu Abbas Abdullah Hocalıoğlu, Özbek şairi Yadigar Abidov, Yakut şairi Vladimir Samık ve pekçoklarıyla Moskova Edebiyat Enstitüsüyle , Gorki Edebiyat Enstitüsünde tanışacaklardır.
İlk edebiyat mahsullerinde, göçebe Kazak hayatının motiflerinden, Kazak tarihine, sözlü kültür varlıklarının yeraldığı çalışmalarını giderek, sosyal antropoloji dil ve tarihe yönelten Olcas Süleymanov, bu yönelişi şöyle izah edecektir. "Günümüzde bir Türk Şairi, edebiyat adamı aynı zamanda" araştırmacı bir bilim adamı olmak zorundadır." dedikten sonra şöyle devam etmektedir;"En ağır yükü kervanın gövdesi taşır. Yolda düşenlerde onun sırtına yüklenir çünkü. Her nesil, sanki dünyanın son nesliymiş gibi, büyük bir gayretle çalışmalıdır. Atalarımızın bilmediği ve kabullenmedikleri gerçeklerin de sorumluluğunu üstlenmemiz gerekmektedir. Yükleniyoruz da gereksiz görülen bir takım şeylerle bu yüzden uğraşıyoruz zaten: Etrüsk Tarihini, Sümer arkeolojisini inceliyor, Mahenjo-Daro yazıtlarını anlamaya, İskandinav alfabesini çözmeye çalışıyoruz" demektedir.
Gerçekten de bu yoldan hareketle dil bilime, antropoloji ve tarihe yönelen Olcas Süleymanov, Rus Destanlarının tetkikine yöneldiğinde, karşısına muhteşem bir kavim Türk Kültür Tarihi çıkacak, çalışmalarını teksif edip ortaya koyduğu"Az i ya" adlı çalışması Moskova İlimler Akademik heyetini ikiye bölecek, İlim ve edebiyat çevrelerini ayağa kaldıracaktır. Sözkonusu çalışma ilmi bir çalışmadır fakat ortaya konan tezler o güne kadar hakim tarih ve ideolojik söylem olan "Rus imajı"nı yerle bir edeceğinden İlimler Akademisi tarafından gerekçesiz olarak reddedilecektir. Ne varki, Rus karakterli Sovyet tarih ve Kültür hayatında derin izler bırakacak olan "Az i ya" (Türkçesi, "sen ve ben" klasik Rusça'da ise "ben ve ben") eser 80'li yılların Türk soylu Sovyet aydınları arasında kendilerini Ruslarla, dönüm noktasına getirecektir.
Nitekim, on yıllık bir beklemenin ardından (1990) Sovyet sisteminin çözülüşü esnasında Olcas Süleymanov'un bir daha adının gündemi işgal edişine şahit olmaktayız. Bu defaki, Sovyetler çapında değil, dünya çapındadır. Doğduğu topraklardan yıllar önce kopup moskova'ya gelen Olcas,yıllar sonra jeolojik tedkikler için Kazakistan'a döndüğünde Türkistan'ın yegane hayat kaynağı olan Aral Gölü'nün kuruduğunu, semey eyaletindeki Sovyet nükleer çalışmalarının Türkistan'ı cehenneme çevirdiğini görecek, keza aynı biçimde ABD'nin, Kızılderili ülkesi olan Nevada'da yaptığı benzeri nükleer çalışmaların aynı felaket olduğundan yola çıkarak milletlerarası bir sivil insiyatif olarak "Anti Nükleer Semey-Nevada" hareketini kuracaktır.
Dünya ekoloji ve entelektüel mahvellerinde geniş yankı bulan "Anti Nükleer Semey-Nevada" hareketini, dünyü ölçeğinde belli bir işlerlik kazandıran Olcas Süleymanov, 1917, I.Bütün Rusya Müslümanları Kongresinden 70 yıl sonra ,Kazan Türk aydınlarından dilci Rafail Muhammeddin'le birlikte ilk defa I. Türk Halkları Kongresini (1990) düzenleyerek, yeniden yapılanacak Türk Dünyası'nın temeline ilk harcı koyacaktır.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ,Yüksek Sovyet üyeliği, Sovyetler Birliği Halk Temsilciliği, Kazakistan Yazarlar Birliği Genel Sekreterliği, Asya Afrika Yazarlar Birliği Komite Başkanlığı, Anti-Nükleer Semey -Nevada Hareketi Başkanlığı, Türk Halkları Birliği Kurucu Üyeliği gibi son derece entelektüel bir karizmaya sahip olan Olcas Süleymanov, Kazakistan, bağımsız bir Cumhuriyet olup, Nur Sultan Nazarbayev Cumhurbaşkanı olduktan sonra, Kazakistan nezdinde dış göreve atanmış olup, halen Kazakistan'ın italya sefiri olarak, Roma'da bulunmaktadır.
Edebiyat ,dil ve tarih yanında, sinemayla da ilgilenen , bir müddet kazak film stüdyolarında da çalışan Olcas Süleymanov'un yayınlanmış eserlerinden başlıcaları şunlardır:
Seherin Güzel Vakti(Şiir) , Paris'li Bir Kızdır Gece(Şiir), Maymun Yılı(Roman), Kil Kitabı, Az i ya (Destan İnceleme), Yazı'nın Dil'i (Dil Felsefesi)