09-22-2010, Saat: 05:49 PM
Lohusalıkta saç dökülmesi
Saç dökülmesi hemen her dönemde insanlar için ciddi bir problem olarak karşımıza çıkar. Kozmetik olarak ortaya koyduğu olumsuzluklar nedeniyle de kadınlar için daha da büyük bir problemdir. Mevsimsel dökülmeleri ve erkek tipi saç dökülmelerini dışarıda bıraktığımızda doğum yapmış hemen her kadının karşılaştığı ve adeta kabusa dönen saç dökülmeleri lohusalıkta yaşanan en ciddi problemlerden biridir.
Lohusalıkta görülen saç dökülmesine doğum yapmış kadınların tümü maruz kalabilmektedir. Dökülme sürecinin kısa bir dönem yerine aylarca sürebiliyor olması da saç dökülmesini daha da fazla endişe edilebilir bir tablo haline dönüştürmekte. Saç dökülmesi problemi yaşayan lohusa kadınların bilmeleri gereken en önemli nokta, bu saç dökülmelerinin geçici olduğu ve mutlaka sağlıklı saçların büyük oranda yerine tekrar gelebileceğidir. O halde bu saç dökülmeleri neden oluşup da kabus halini alacak kadar hızlı ve yoğun saç kayıplarına kadar gidebilen durumlara dönüşüyor?
Gebelik süresince kadının tüm gelişme hormonları ve östrogen düzeyleri en üst düzeyde seyrederken saçlar çok güçlü bir şekilde canlanır. Saç kökleri üretim fazına (Anagen Faz) girerek saçların daha da sağlıklı uzamasını destekler. Burada rol oynayan en önemli faktörlerden biri gelişme hormonlarıdır. Bu hormonlar her hücre düzeyinde olduğu gibi saç kökü hücrelerinde de yenilenme ve yaşamsal faaliyetlerini üretim düzeyinde sürdürme yeteneği sunarlar. Bunun sonucu olarak saç kökü hücreleri gebelik süresince üretim fazında olacağından saçları daha güçlü ve sağlıklı üretmeye başlarlar. Bunun sonucunde gebelikte saç dökülmesi azalır. Böylece saçlar gür ve sağlıklı görünür.
Burada rol oynayan ikinci faktör ise östogen hormonudur. Östrogen hormonu saç lehinde çalışan, sağlıklı saç gelişimini destekleyen ve saçları koruyan bir hormondur. Gebelik döneminde artan östrogen hormonu da sağlıklı saç gelişimini çok iyi bir şekilde destekleyerek saç köklerinin üreme fazında devam etmesini sağlayarak saçların uzamasını ve gelişmesini destekler ve saç dökülmesine engel olacak şekilde saçları korur. Bunların sonucu olarak gebelik döneminde herhangi bir saç dökülmesi problemi olmadığı gibi tersine hamile kadınlarda hiç olmadığı kadar güçlü, sağlıklı saçlar oluşur.
Bebeğin doğumuyla sonlanan gebeliği takiben tüm sistemde gelişim hormonları ve östrogen hormonu olması gereken normal düzeylerine iner. Böyle bir hormonal düzenleme saç kökü hücrelerinde yoksunlukmuş gibi algılanarak gebelik süresince alıştığı hormon düzeylerini yakalayamayan saç kökü hücreleri sanki bu hormonlar eksikmiş gibi, göreceli bir algılamayla yoksunluk belirtisi olarak saç üretimini büyük oranda durdurur. İşte tam bu noktada saç kökleri toplu halde istirahat dönemine (Telogen Faz) girerler ve saçlar 2-3 ay gibi kısa bir sürede dökülmeye başlar. Saç kökü hücrelerinin istirahat fazını uzatma yönündeki davranışlarını sürdürmeleriyle saç dökülmesi de 5. veya 6. aya kadar uzayabilir. Saçlarının büyük bir kısmını aylar içinde kaybeden anne haklı bir telaşa düşer. Bu dökülmeler daha da sürerse kel mi kalacağım korkusu kabusa dönebilir.
İyi haber bu dökülmelerin normal koşullarda her lohusa kadında görüldüğü ve en geç 6 ay içersinde de sonlanarak dökülen saçların tekrar yerine gelmesi yönünde olaylar zincirinin başladığıdır. Ancak bu doğal süreç her zaman kısa olmayacağından zaman zaman saç dökülmesi tedavisine başvurmak gerekebilir.
Lohusalıkta saç dökülmesine karşı kullanılacak olan tedaviler saç derisine sürerek uygulanabilen ve lokal etkili ürünlerden ibaret olmalıdır. Ağızdan alınacak olan hap formundaki ürünlerin içerisindeki maddelerin anne sütüne geçme riski nedeniyle kullanılması doğru olmaz. Saçlı deriye sürerek uygulanabilecek ürünler içinden, etkisi en üst düzeyde olması için ve daha süratle, daha güçlü olarak etki edecek olan nanoteknolojiyle hazırlanmış nanozom içerikli iksir niteliğinde ürünler seçilmelidir. Bu ürünlerden de içeriğinde adenosine, grape seed extract ve azelaic acid gibi etken maddelerin hepsini birden içeriğinde barındıran losyonlar tercih edilmelidir. Aynı içerikli şampuanların normal günlük şampuan olarak kullanılması tedaviyi destekleyici nitelikte olacaktır. İçeriğinde yan etki oluşturabilecek ve saçlı deriye sürüldüğünde kana karışarak bebekte de yan etkilere yol açabilecek minoxidil ilacı bulunanlardan kaçınılmalıdır.
Prof. Dr. Meral Şaşoğlu