09-24-2010, Saat: 06:36 PM
Önce msn ve facebooktaki tüm kızları sonra hayatında görüştüğü tüm kadınları sildi.
Aslında ondan başka biri ne hayatında vardı ne de aklında…
Silmesinin tek nedeni cinsiyetleriydi o artık ne ondan başka bir kız ismi duymak istiyor ne de ondan başka bir kızla konuşmak istiyordu, varsa yoksa o sadece o…
Hayata yeniden başlamış, her şey tozpembe bir renk almıştı. Onunla geçirdiği her saniye rüyalarından bile öteydi.
Bir gün rüya kabusa döndü ve hiç ummadığı bir anda çekip gitti, sebepsiz.
O günden sonra hiçbir şey eskisi olmadı inandığı tüm değerleri kaybetti, yarını düşünmeden bir yaşam başlamıştı onun için.
Artık anı yaşıyordu yarın felaket bile getirecek olsa…
Delikanlı bir gün arkadaşı ile beraber yeni açılan bir parka gitti, ağaçlar kuş sesleri iyi gelmişti. Banka oturdular arkadaşı ile sohbet etmeye başladı. Bir anda ilerden gelen iki kız dikkatini çekti. Kızın birinin o kadar güzel gözleri vardı ki, masmavi. Kızla bir an göz göze geldiler delikanlı rahatsızlık veriyorum endişesiyle utandı, kızda kafasını çevirmek istedi ama… Kızlar geçip gitti delikanlı yerinde duramıyordu, hiç yapmadığı bir şey yaptı arkadaşına “kalk gidiyoruz “dedi. Arkadaşı nereye diyemeden çekip kaldırdı, kızların arkasından yetiştiler.“Aslında böyle şeyleri hiç sevmem, beni yanlış anlamanızı da istemem ama gözleriniz o kadar güzel ki sizinle konuşmaya zorladı beni” diyerek söze başladı. Adını söyleyip arkadaş olmak istediğini söyledi en son. Kız ilk başta şaşırdı, hayır demek istedi ama delikanlının öyle masum öyle tatlı bir yüzü vardı ki diyemedi adını söyledi oda, bir banka oturup sohbet etmeye başladılar önce sonra birbirlerine telefonlarını vererek ayrıldılar. Delikanlı eve gitti mutluydu bir şey hissetmiyordu belki içi aşkla filan dolmamıştı ama garip bir mutluluk vardı… Gece yatmadan telefon etti kıza konuştular söyleyecek fazla söz yoktu aslında bir amacı da. Ne onu kandırmak maksatlı güzel sözler söyleyip iltifat etti ne de onu kıracak kelimeler kullandı. Ertesi gün buluşmaya karar vererek kapattılar telefonu. Kız konfeksiyon da çalışıyordu aksilik bu ya o hafta hep geceleri çalışacaktı uykuyu da seviyordu ama delikanlı yarın buluşalım mı deyince hayır diyemedi. Kızın adını koyamadığı bir şey vardı içinde hayatına birkaç kişi girmişti ama hep belli bir arkadaşlık süresinden sonra böyle bir anda gelen teklife ilk evetiydi. Buluştular delikanlı rahattı kaybetme korkusu taşımıyordu içinde, giderken planlarda yapmamıştı şöyle olsun böyle olsun diye hayatı akışına bırakmıştı… Güzel bir parka gittiler bir süre dolaştıktan sonra banka oturacaklardı ki kız “ben çimenleri oturmayı daha çok seviyorum” dedi bir ağacın altına oturdular ilk defa orada elini tutup, yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Kızın elini tutunca garip bir rahatlama hissetti aylardır içini acıtan tüm duygular toprağa karışmıştı sanki. Kıza baktı ifadesiz bir yüz ifadesi vardı rahatsız mı olmuştu hoşuna mı gitmişti anlayamadı. “Ben böyle yaşıyorum içimden ne gelirse o an onu yaparak ne eksik ne fazla” dedi. “Ama seni de rahatsız etmek istemem rahatsız olacağın bir şey olursa lütfen söyle” diyerek devam etti. Kız dünya iyisi bir kızdı mertti, dürüsttü, iffetliydi… Kız “Öyle bir şey olursa anlarsın” merak etme dedi. Delikanlının tatili bitiyordu iki günü kalmıştı tekrar çalıştığı şehre dönmek zorundaydı. “Gitmeden yarın son kez buluşalım mı” dedi. Kız delikanlıyla hayır diyemiyordu, bu gece yine çalışacaktı 24 saattir de uyumuyordu ama yine de evet dedi tüm tatlılılığıyla. Ertesi sabah iş çıkışı buluştular ve yakındaki bir sinemaya gittiler. “Ne tür filmlerden hoşlanırsın” dedi delikanlı Kız “Tür önemli değil alt yazı okumayalım Türkçe dublajlı olsun yeterli” dedi. Sadece bir film vardı öyle: “Karate Kid.” Delikanlı bilmem kaçıncısı çekinen ve hep aynı konu ve sonra biten o filmi hiç sevmiyordu ama Türkçe tek film oydu kızı da kırmak istemiyordu. “Bu filmi izleyelim mi” dedi. Kızın tanıdığı erkekler hep bu tür filmlerden hoşlanıyordu delikanlının da hoşlanacağını düşünerek “sen mutlu ol sevdiğim benim için farketmez” dedi içinden. “İzleyelim” dedi. Evet kız artık emindi inanmadığı bir şey başına gelmişti ilk görüşte aşk bu olmalıydı delikanlı gerçekten sevdiği olmuştu. Delikanlıyı bu kısa zamanda çok sevmişti hayatta hiç kimseyi sevmediği kadar… Sinemaya girince şaşırdılar önce salonda sadece 4 kişiydiler. En önde başka bir çift en arkada onlar. Film başladı, bir süre filmi seyrettiler önce elleri birleşti, sonra dudakları. Dışardan onları biri görse çok gülerdi, Karate Kid’i izlerken birbirlerine sımsıkı sarılmış bir çift. Sinemadan sonra bütün gün gezdiler çabucak akşam oldu birbirlerine sımsıkı sarıldılar hiç ayrılmak istemiyorlardı, ama ayrılmak zorundaydılar. Kız o gece sevdiğinin hayali ile uyudu… Delikanlı ise içine girdiği depresyondan çıkmıştı belki aşk değildi ama bir şeyler oluşmaya başlamıştı içinde. Şehrine döndü sık sık aradı kızı uzun uzun sohbet ettiler. Adını söylemek istemese de delikanlıda bir süre sonra aşık olmuştu. Bir gün kızı düşünürken geçmişte yaşadıkları aklına geldi yaşadığı büyük üzüntü… Kızı aradı “denedim olmadı, başka birinden hoşlanıyorum” dedi. Bir süre sessizlikten sonra kız konuşmaya başladı “seni karşılıksız sevdim, senden hiçbir beklentim yoktu, tek isteğim mutlu olmaktı, seni bu kadar severken” derken kendini daha fazla tutamadı hıçkırık sesleri geldi kız ağlıyordu. En son “seni adam sanmıştım” diyerek kapattı.
Delikanlı kızın ne evini sormuştu ne de soyadını onunla tek bağlantısı telefondu ve telefonu da kapattığı gibi sildi. Sonra onunda gözleri doldu, telefonu sildiği an pişman oldu “kimse yok sadece seni seviyorum” demek istedi ama ona ulaşabileceği hiçbir şey yoktu artık. Kız haklıydı adam değildi artık, boşlukta devamlı düşen bir taştı.
Kız delikanlının telefon numarasını hiç silmedi ama öyle gururluydu ki o günden sonra bir kez bile aramadı.
Aslında ondan başka biri ne hayatında vardı ne de aklında…
Silmesinin tek nedeni cinsiyetleriydi o artık ne ondan başka bir kız ismi duymak istiyor ne de ondan başka bir kızla konuşmak istiyordu, varsa yoksa o sadece o…
Hayata yeniden başlamış, her şey tozpembe bir renk almıştı. Onunla geçirdiği her saniye rüyalarından bile öteydi.
Bir gün rüya kabusa döndü ve hiç ummadığı bir anda çekip gitti, sebepsiz.
O günden sonra hiçbir şey eskisi olmadı inandığı tüm değerleri kaybetti, yarını düşünmeden bir yaşam başlamıştı onun için.
Artık anı yaşıyordu yarın felaket bile getirecek olsa…
Delikanlı bir gün arkadaşı ile beraber yeni açılan bir parka gitti, ağaçlar kuş sesleri iyi gelmişti. Banka oturdular arkadaşı ile sohbet etmeye başladı. Bir anda ilerden gelen iki kız dikkatini çekti. Kızın birinin o kadar güzel gözleri vardı ki, masmavi. Kızla bir an göz göze geldiler delikanlı rahatsızlık veriyorum endişesiyle utandı, kızda kafasını çevirmek istedi ama… Kızlar geçip gitti delikanlı yerinde duramıyordu, hiç yapmadığı bir şey yaptı arkadaşına “kalk gidiyoruz “dedi. Arkadaşı nereye diyemeden çekip kaldırdı, kızların arkasından yetiştiler.“Aslında böyle şeyleri hiç sevmem, beni yanlış anlamanızı da istemem ama gözleriniz o kadar güzel ki sizinle konuşmaya zorladı beni” diyerek söze başladı. Adını söyleyip arkadaş olmak istediğini söyledi en son. Kız ilk başta şaşırdı, hayır demek istedi ama delikanlının öyle masum öyle tatlı bir yüzü vardı ki diyemedi adını söyledi oda, bir banka oturup sohbet etmeye başladılar önce sonra birbirlerine telefonlarını vererek ayrıldılar. Delikanlı eve gitti mutluydu bir şey hissetmiyordu belki içi aşkla filan dolmamıştı ama garip bir mutluluk vardı… Gece yatmadan telefon etti kıza konuştular söyleyecek fazla söz yoktu aslında bir amacı da. Ne onu kandırmak maksatlı güzel sözler söyleyip iltifat etti ne de onu kıracak kelimeler kullandı. Ertesi gün buluşmaya karar vererek kapattılar telefonu. Kız konfeksiyon da çalışıyordu aksilik bu ya o hafta hep geceleri çalışacaktı uykuyu da seviyordu ama delikanlı yarın buluşalım mı deyince hayır diyemedi. Kızın adını koyamadığı bir şey vardı içinde hayatına birkaç kişi girmişti ama hep belli bir arkadaşlık süresinden sonra böyle bir anda gelen teklife ilk evetiydi. Buluştular delikanlı rahattı kaybetme korkusu taşımıyordu içinde, giderken planlarda yapmamıştı şöyle olsun böyle olsun diye hayatı akışına bırakmıştı… Güzel bir parka gittiler bir süre dolaştıktan sonra banka oturacaklardı ki kız “ben çimenleri oturmayı daha çok seviyorum” dedi bir ağacın altına oturdular ilk defa orada elini tutup, yanağına küçük bir öpücük kondurdu. Kızın elini tutunca garip bir rahatlama hissetti aylardır içini acıtan tüm duygular toprağa karışmıştı sanki. Kıza baktı ifadesiz bir yüz ifadesi vardı rahatsız mı olmuştu hoşuna mı gitmişti anlayamadı. “Ben böyle yaşıyorum içimden ne gelirse o an onu yaparak ne eksik ne fazla” dedi. “Ama seni de rahatsız etmek istemem rahatsız olacağın bir şey olursa lütfen söyle” diyerek devam etti. Kız dünya iyisi bir kızdı mertti, dürüsttü, iffetliydi… Kız “Öyle bir şey olursa anlarsın” merak etme dedi. Delikanlının tatili bitiyordu iki günü kalmıştı tekrar çalıştığı şehre dönmek zorundaydı. “Gitmeden yarın son kez buluşalım mı” dedi. Kız delikanlıyla hayır diyemiyordu, bu gece yine çalışacaktı 24 saattir de uyumuyordu ama yine de evet dedi tüm tatlılılığıyla. Ertesi sabah iş çıkışı buluştular ve yakındaki bir sinemaya gittiler. “Ne tür filmlerden hoşlanırsın” dedi delikanlı Kız “Tür önemli değil alt yazı okumayalım Türkçe dublajlı olsun yeterli” dedi. Sadece bir film vardı öyle: “Karate Kid.” Delikanlı bilmem kaçıncısı çekinen ve hep aynı konu ve sonra biten o filmi hiç sevmiyordu ama Türkçe tek film oydu kızı da kırmak istemiyordu. “Bu filmi izleyelim mi” dedi. Kızın tanıdığı erkekler hep bu tür filmlerden hoşlanıyordu delikanlının da hoşlanacağını düşünerek “sen mutlu ol sevdiğim benim için farketmez” dedi içinden. “İzleyelim” dedi. Evet kız artık emindi inanmadığı bir şey başına gelmişti ilk görüşte aşk bu olmalıydı delikanlı gerçekten sevdiği olmuştu. Delikanlıyı bu kısa zamanda çok sevmişti hayatta hiç kimseyi sevmediği kadar… Sinemaya girince şaşırdılar önce salonda sadece 4 kişiydiler. En önde başka bir çift en arkada onlar. Film başladı, bir süre filmi seyrettiler önce elleri birleşti, sonra dudakları. Dışardan onları biri görse çok gülerdi, Karate Kid’i izlerken birbirlerine sımsıkı sarılmış bir çift. Sinemadan sonra bütün gün gezdiler çabucak akşam oldu birbirlerine sımsıkı sarıldılar hiç ayrılmak istemiyorlardı, ama ayrılmak zorundaydılar. Kız o gece sevdiğinin hayali ile uyudu… Delikanlı ise içine girdiği depresyondan çıkmıştı belki aşk değildi ama bir şeyler oluşmaya başlamıştı içinde. Şehrine döndü sık sık aradı kızı uzun uzun sohbet ettiler. Adını söylemek istemese de delikanlıda bir süre sonra aşık olmuştu. Bir gün kızı düşünürken geçmişte yaşadıkları aklına geldi yaşadığı büyük üzüntü… Kızı aradı “denedim olmadı, başka birinden hoşlanıyorum” dedi. Bir süre sessizlikten sonra kız konuşmaya başladı “seni karşılıksız sevdim, senden hiçbir beklentim yoktu, tek isteğim mutlu olmaktı, seni bu kadar severken” derken kendini daha fazla tutamadı hıçkırık sesleri geldi kız ağlıyordu. En son “seni adam sanmıştım” diyerek kapattı.
Delikanlı kızın ne evini sormuştu ne de soyadını onunla tek bağlantısı telefondu ve telefonu da kapattığı gibi sildi. Sonra onunda gözleri doldu, telefonu sildiği an pişman oldu “kimse yok sadece seni seviyorum” demek istedi ama ona ulaşabileceği hiçbir şey yoktu artık. Kız haklıydı adam değildi artık, boşlukta devamlı düşen bir taştı.
Kız delikanlının telefon numarasını hiç silmedi ama öyle gururluydu ki o günden sonra bir kez bile aramadı.