İşte yine o dört köşe
Geceleri uykusuz kaldığım
Gündüzleri uyurken bile
Göz bebeklerimde hayallerinle yaşadığım
işte o dört köşe
Acı çektim o dört köşede
Saatlerce ağladım belki her birinde
İsyanlarım sadece sevenlere
Sevipte acı çektirenlere
Şimdi o dört köşede seni
Sensiz geçmeyen günlerimi bıraktım
Ve zoru başardım
Şimdi seni aklımdan çıkartıp
İmkansızı başarmak istiyorum....
[SIZE=4]ßir hırcınLık wardı ßeni soqutan herseydn.. İçimde ÖFke! qözLermde NefreT..; Yaşama İnsanLara DuyquLAra.. LanetLer Savurdunm Her tekrar nefes Aldıımda.. Aklım ßeynim Deildi Artıq ßeni yöneten.. Onlar ßasit ßir köLeydi ßenliqime.. Durmuyorlardı Hiç yaqan YaqmurLa Karısıp qözLermden SüzüLenLEr.. Terkedip qiderdi Ruhum ßazen ßedenimi.. HayaLLerLe yasardıkYa.. hani umutLara ßaqLanırdık!.. qeLmeyeceqini ßildiim KapıLara ßkardım araLıksız.. Sen olmadıqını.. olmayacaqını ßildiim Halde irkilirdim her Çalan teLefona.. YoLLarn uzunLuqu DEildi Aramızdaki uzakLık.. o Kadar yakınDıkKi aslında!.. .tÜkenmişti aramısda SözcükLerßitmiyordu ßaşlayan cümLELer.. Yarım KalmısTı bizim Öykümüz.. ßelki YanLıs ßir öykünün Kahramanı olMustuk.. Susmak Care qeliyordu zAmana...Korkuyorduk; DuyquLArm içimde ESir.. Kanıma Karıstı Artıq Nefretim.. Kusamıyorum SözcükLer Caresiz..! Ruhum Kayßoldu senin içinde.. SEni ararKen YaraLAr aldı her yeniden dediqinde; Yeniden ßir kayaya ÇarpTı.. ßetonLasmıstı KAlßin Yer YokTu sevqiYe.. Sevqin Korkundu.. Korkun Esirdi DErin ßir SesSzLiqe.. Derin İzlern KAldı ßu sefer ßedenimde.. KAlbim HayKırısLar içinde Her Sana KArdesim Dediimde.. Cok Canım Yanıor ßu Sefer Cok Kanım Akıor.. SucLu kimdi Yarqılayan Kmdi? MaSum Sözlerin ßüyüsüyDü ßendeKi. KAlemim anlaTamas SözCükLer ESir.. OnLar CAreSz ßir KAlßin Hükmünde..! SusMak qereKir ßazen.. Unutmak qereKir.. ßeLKi vazqecmek qereKir.. qİtMeK qereKir SesSzce..[/SIZE]
[SIZE=4]Kapının zilini çalarsınız bazen, ya da anahtarı çevirirsiniz kilidi açmak için.Lakin kapının ardında sizi karşılayan tanıdık bir yüze değilde,karanlık bir gölgeye rastladığınızda itiraz ettiğiniz oldumu hiç.Geceyi güne böldüğünüzde kayıplarınız çok,kazançlarınız azsa,yalnızlık kapınızı çalmış demektir.
İşte bu yalnızlık kavurur,en delisinden,en koyusundan.Bir büyü bir lanet galiba bu.Bana hükmediyor,zulmediyor insafsız yalnızlık.neden hep sınıyor.Dik yokuşlarda çevirdi önümü.Olmazlara meğlim yokken.yedi bitirdi ömrümü.Oysa benim adım aşktı.Kokusu baştan çıkaran büyüleyen,içimizi titretendi.Soluksuz bıraktı rüzgarı.İnsafsızca esti yalnızlığa doğru.Aman düşman başına,kimseyi tutsak etmesin bu paslı demir,Şu an hayat bir kafes gibi,yalnızlık gırtlağıma sarılmış kana susamış katil gibi.Çalana kapı duvar,bekleyene gelmeyen misafirse beklenen,ızdırabı mafeder insanı.
Acı bir kahveyi aaaaaaadığında,edilmiyorsa iki kelam,yalnızlık öldürmüş demektir zaten vesselam.
Hükmeder varlığı,tam dik yokuşlarda kesti önümü.Kopardı en ince yerden bağlarımı.Ne akıl bıraktı ne fikir.Dolandı boynuma katil elleri.
Her kapı çalışımda korkar oldum senelerdir,ya evde yoksa.Ayaklarına çok kapandım yıllarca gitme diye,sürükleye sürükleye götürdü peşinden yalnızlık.Şimdi şeffaf camın ardından baktığımda,seslerimin ayyuka çıktığı,çığıklarımın çıldırtığı yalvarışlarımla doluymuş zaman,şimdi takvimlerden düşen yapraklarda yalnızlık ilmek atmış boynuma,sanki koca ömüre,koca bir yalnızlık sığmış,bunun için mi yaşamışım yalnız kalmak için mi?yoksa yalnızlığı seninle paylaşmak için mi?
Ben acıyla boy veren günahtım belki nezninde.Ve hiç toprağına cemre düşmedim.Bu yüzden yaşlı ruhum,çünkü kalmamış umudum,Korkak savaşçıymışım,yenilgiyi kabul eden.
Vurgun yiyen,örselenmiş duygularımla etrafında pervane gibi dönerken,ahmak bir sevda büyütmüşüm koynumda.Dar ağacına as beni.Gözyaşlarımla boğuluyorum.Ha yaşamışım ha ölmüşüm,ben yalınızlığın girdabında her gün sensiz boğuluyorum.
Sen kazandın katil yalnızlık,haydi kaz çukuru göm beni.[/SIZE]
Sadece HayaL kuruyorum şimdi
Belki de bu aralar beynimdeki düşünceyi yazmam gerekiyor,
Belki hayal olan kelimeleri,
Belki de süslü püslü bir şeyler
Devamlı yazmak mı gerekir tabi ki hayır..
Ama içimde sana dair olan o kadar çok nesne his var ki belki benim içimde kalmaları beni daha fazla üzecek.
[SIZE=5]"Çok sevmek' bu olsa gerek.
Yokluğunda bile seni böylesine yaşıyorsam ve tüm hücrelerimde sadece seni taşıyorsam başka açıklaması olabilir mi bunun?
Öyle ya, ben çok seviyorum seni çok
Bir insan bir başka insanı bu kadar sevebilir mi, bilmiyorum. Ah, bilsen nasıl özlüyorum seni... Şimdi burada olsan ve sadece havadan sudan konuşsak bile yeter bana.
Bir kez daha gözlerine bakmak, bir kez daha gülüşünü duymak için neler vermezdim ki....
Sadece hayal kuruyorum şimdi...
Kapı çalıyor, açıyorum ve Dünyalar tatlısı GöNüLPıNaRıM karşımda.
Sanki dün birlikteymişiz gibi, rahatça giriyorsun içeri" Bu evin en çok nesini seviyorum biliyor musun? " diye soruyorsun.
Yüzüne bakıyorum merakla ve veriyorsun cevabını; "İçinde aşkı ve seni barındırmasını..."..Özlemekle…. Korkular arasında gidiyor Aklım.
Mantıksız şeyler belki de ama senin olduğun yerde hele de özlemin sarmışken ruhumu, mantıklı düşünemiyorum.olumsu z bir şey tek bir kelime bile……………. Aslaaaaa………
Hayal dedim ya,
sonu yok bunun. Sabaha kadar hayallerle yaşayabilirim.seni hayal etmesi bile Güzel GöNüLPıNaRıM.
Sensizlikle baş edebilmenin tek yolu bu.
Kim bilir, belki bir yerlerde sen de beni hayal ediyorsundur.
Ve kimbilir biz kavuşamadık ama belki hayallerimiz Kavuşmuştur….belki kimbilir…. Evet sevgili kimseler bilmez….
Bendeki Duyguları kimseler bilmez…
bende ki seni kimseler tahmin bile edemez…
Peki diyeceksin hayal olmayan düşünce yokmu... var tabi ki seni sevmenin dışında birde aklımda bu kısacık şarkı sözünden kalan gerçek var
O zaman ya benimsin ya elin
O zaman ya ölümsün ya düğün [/SIZE]
Duyuyor musun?
-Evet
-Neye evet?
-İçimdeki sesleri duymuyorsun öyle değil mi?
-Görebildiğim her şeyi duyabilmekteyim
-Ya göremediklerin?
-Siyah bir geceye terk ettiğimiz zamanlar adına mavi ay parlasın diye beklerken geceye inat kapanıyordu bütün gözler… Bir damla yağmurun ışıltısıydı tenime vuran. Hiç görmediğim halde var olduğuna inandığım sevdiğim gibi hiç olmayacaktın…
-Aynı şarkıyı duyabilsem, o yolu görebilsem siyahın inadına bütün acıyı haykırabilirdim…
Sözüm uçuyor cümlelerim terk ediyor varmak (varamamak) adına uçurumlardayım…
-Bütün bu hayatın anlattığı tek bir kelimeyi bütün hayatımı versem anlatabilir miydim? O bana hayatı verirken
Ben o’na bir hayat verebilir miydim?
*Hıçkırıklarla boğulduğum geceye haykırdığım bütün benliğim sustu, şimdi önce ve sonrasına mahkûm öylesine ruhumu bedenim de ağırlarken içimdeki her bir parça tek, tek terk edilmeler de, terk edişlerde…
-Duyuyor musun?
-Hayır
-Neye hayır
-Senden yana göremediğim, duyamadığım anlarda yaşadığımı var sayanlara HAYIR
*Pencereme vuran kar tanelerin içinde eridiği hissiyle hiç unutmadığım aklıma nakşettiğim bu satırlar ve her kelimesiyle bir kez daha vururken içimden ve dışımdan haykırırken sana beni duyabiliyor musun acaba…
Şimdi öylesine gönül kırıkları içinde verdiğim savaşta siyah bir geceye düşen kar taneleri hatırına mavi bir ay doğmasını bekliyorum…
Hayal bu ya, benim değil mi? Bizim değil miydi?
Biz ki Mecnun’u Leyla’ya deli divane âşık edip çöllere kurban etmişken, mavi bir ay doğmasını beklemek, seni beklemek çok muydu?
Aşk tan çok bir savaşa benzeyen ve hiç olmadan bitmeler bugünün yarınlara bakan gözleri karanlıktan başka bir şey bulamayışının acısıydı…
Şimdi yarım kalmış bir hikâye gibi geçmişi tamamlamak mı doğru olan yoksa öylece yarım bir hikâyeyi kaleme vurmak mıydı?
Bu hikâye yarım kalmamış yaşanmış olsaydı nasıl bir son yazı karalardı kalem çözemiyorum…
Yarım bırakılan bir hayatı nasıl tamamlayabilirdim…
Aşk’ın kalesi herhalde hiçbir yaşamışlıkla yıkılmayacak yenik düşmeyecekti…
Mecnun ne gördü Leyla’nın gözünde…
Ya Yusuf…
Gözlerimde Yusuf tan daha aydınlık daha güzeldin oysa ömrümü uğruna zindanlar da geçirecek kadar seninleydim… Senindim…
İçimdeki sen ile bütündüm… Farkında değildin hiç farkında olmadın…
Tam bir yıl oluyor ve ben halen yarım kalmış bir hikâyeyi nasıl tamamlayacağımı bilmeden sadece o geceye ait rüzgârda savruluyordum… Oysa tamamlamak istiyor muydum, nasıl bir netice verebilirdim nasıl bir son kaleme dökebilirdim hiçbir fikrim yoktu…
Öncesi ve sonrası…
Öncesi çözemediğim bir bulmaca gibi sonrası ellerimde fakat ne çözmeye ne öylece bırakmaya takatim yoktu…
Görmek ve görünmek mühim şeydi…
Duyamadığım, duyamadığın her an sen ölüyor ben ise her an seninle doğuyordum…
Sen yazıyı bitirmiş ben ise mutlak bir son yazma isteği ile zamanın akmasını bekliyordum. Her geçen zaman biraz daha erteliyordum, senin yarım bıraktığın hikâyeyi ben son nefesimde tamamlamak itiyordum…
Şimdi ise senden kalan mavi bir ay siyaha inat dökülen yaşlardan dahası yoktu.
Şimdi uzun bir sessizlikten ötesi yoktu…
—Duyuyor musun?
- …
— Duymuyorsun.