09-28-2010, Saat: 11:50 PM
[SIZE=4]Hamileliğiniz sizin için yepyeni bir durumdur. Bu yüzden hamileliğe adaptasyon sürecinizde, vücudunuzda fizyolojik birçok değişiklik meydana gelebilir.
Kalp hastalığı
Hamilelik döneminde kardiovasküler sistemde, fetusun ihtiyacı olan kan akımı ve beslenmenin sağlanabilmesi için önemli değişiklikler olur. Vücudunuzdaki sıvı miktarınız, kalp atım sayınız ve her atımda kalbinizden pompalanan kan miktarınız artar. Vücudunuzdaki damarlarda direnç azalır. Bunlar normal bir hamilelikte gözlenen kardiyovasküler değişikliklerdir. Eğer kalp hastalığınız var ise, normalde olan bu değişimlere kalbiniz adapte olamayabilir.
Böbrek hastalığı
Hamilelik döneminizde, böbrek boyutlarınızda da artma gözlenir. Böbreğiniz ve sidik torbanız arasında bağlantıyı sağlayan, üreterlerde genişleme olur. Ayrıca böbrek fonksiyonlarınızda fizyolojik bazı değişiklikler meydana gelir. Bunun paralelinde hem üriner sisteminizdeki akımda yavaşlama hem de idrar yapınızın değişimine bağlı olan enfeksiyonlara yatkınlığınız artar. Kronik böbrek yetmezliğiniz var ise, altında yatan neden ne olursa olsun maternal ve fetal yan etki sıklığı artmaktadır.
Mide ve Bağırsak
Karnınızın içinde uterusunuz (Rahminiz) büyüdükçe hem gastrointestinal sistemde (Mide, bağırsak) bazı olumsuzluklarınız gözlenebilir hem de kabızlık şikayetiniz artabilir. Bunun paralelinde mide yanmaları, hazımsızlık, basur dediğimiz makatınızda varikoz genişlemeler, sıkça gözlenir. Bu durumlar da hamileliğinizde sorun yaşamanıza neden olabilir. Karnınızın içinde yer kaplayan rahminiz, bacak damarlarınıza baskı yapar. Bunun sonucunda da bacak varisleriniz oluşabilir.
Karaciğer hastalığı
Eğer karaciğerinizle ilgili herhangi bir şikayetiniz yoksa, hafif karaciğer hastalığınız varsa ve virüs taşıyıcısıysanız, herhangi bir sorunla karşılaşma riskiniz düşüktür ama semptomatik kronik aktif hepatite sahipseniz, hamileliğiniz hastalığınızın seyrini olumsuz etkiler. Bu nedenle, son derece bilinçli olmalısınız.
Solunum yolu hastalıkları
Karnınızda yer kaplayan rahminiz, göğüs kafesinize baskı yapar ve bunun paralelinde de solunum sistemi fonksiyonlarınızda değişikler oluşur. Astım, hamilelik olgularının yaklaşık olarak 1/3’inde düzelmekte, yaklaşık yarısında değişmemekte, geri kalanında ise kötüleşmektedir. Verem gibi kronik bir enfeksiyonunuz varsa, hamileliğinizde hastalığınızın seyri değişmez. Bu yüzden tedavinize, mutlaka göğüs hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum doktoru gözetiminde devam etmelisiniz.
Miyom
Rahminizde var olan miyomlarınızın yeri ve pozisyonu çok önemlidir, çünkü hamileliğinizi engelleyebileceği gibi hormonlarınızın değişimiyle de büyüyebilir. Bu durumunuz ise, erken doğum riskinizi arttırırken, doğum sonrası kanamanızı veya normal doğumunuzu engelleyebilir.
Kanser
Günümüzde kanser vakaları, toplum sağlığı bakımından önemli bir yer işgal etmektedir. Özellikle kanser tanı yaşının küçülmesi ile artık hamilelik döneminde fark edilme sıklığı da artmıştır. Bu yüzden eğer hamileliğiniz öncesi kanser tanınız konulmuşsa, onkoloğunuz ile bunu paylaşmalısınız, çünkü bazı kanser tipleri, hamilelikle değişen hormonlarınızın etkisi ile ilerleyebilirler. Ayrıca daha önce kanser nedeni ile uyguladığınız tedaviler, üreme fonksiyonlarınızı bozabilir. Hamileliğiniz sırasında kanser tanınız konulursa, bu birçok sorunu da beraberinde getirir. Böyle bir aşamada kadın doğum, onkolog ve onkocerrahi uzmanlarının gözetiminde hamileliğinizi sürdürmelisiniz, çünkü bir tarafta tedavi gecikmesi sonucu sizin hayatınız, diğer taraftan bebeğinizin sağlığı tehlikeye düşebilir.
Bağ dokusu hastalıkları
Bağ dokusu hastalıklarının (kollajen doku hastalıkları) nedeni tam olarak bilinmemektedir ama birçoğunun altında yatan bağışıklık sistemi bozukluklarıdır. Bu hastalıklarınızın seyri kötüleşip, erken doğum ya da hamilelik tansiyonunuza neden olabilir. Bazı durumlarda ise, hamileliğinizden etkilenmeden seyrini devam ettirir. Ayrıca bu hastalıklar genelde birçok organınızı tehlikeye atar. Örneğin; damar veya böbrek tutulumunuz varsa, hamileliğiniz sırasında ciddi sorunlarla karşılaşabileceğinizi unutmamalısınız.
Psikolojik rahatsızlıklar
Hamileliğiniz ile artan hormonlarınız, duygusal hassasiyetinizi artırır. Bu nedenden dolayı, ruhsal dünyanızın altında yatan psikolojik bozukluklar ortaya çıkar. Eğer bu sorun yüzünden ilaç almak durumunda kalırsanız, ilaçların fetusunuzda yaratabileceği konjenital anomalileri yüzünden, hamileliğinizde dikkatli olmalısınız. Hamilelik istiyorsanız, psikiyatristiniz ile konuşarak, bir kadın hastalığı uzmanı gözetiminde, hastalık seyrinizin istikrarlı olduğundan emin olduğunuz dönemde hamile kalmalısınız. Bu dönemde fetusa en az zarar vereceği düşünülen veya vermeyen ilaçları kullanmaya dikkat etmelisiniz.
Beyin ve sinir sistemi
Hamileliğiniz öncesi beyin ve sinir sistemi ile ilgili problemleriniz varsa, hamileliğiniz bu durumları tetikleyebilir ya da azaltabilir. Örneğin; adet dönemi migreni yaşıyorsanız, hamileliğiniz bu sorununuzu azaltır ve doğumunuz sonrası tekrar eski haline döner. Eğer migren ataklarınız, adet döneminiz ile ilişkili değilse, hamilelik döneminizde seyri değişmez veya şiddetlenebilir. Epilepsi, yani sara nöbeti öyküsünüz varsa, sara nöbetleriniz fetus gelişiminizi, hamileliği ve doğumunuzu etkileyebilir. Kullandığınız ilaçlar da fetusunuza zarar verir, bu yüzden çok dikkatli olmalısınız.
Deri hastalığı
Kronik deri hastalığınızın seyri, hastalık tanınıza göre değişir. Örneğin; uzun süredir akne sorunu yaşıyorsanız, hamileliğiniz bu durumu etkilemez, fakat bunun yanında sedef hastalıklarının neredeyse yarısı, hamilelik sırasında düzelirken, bir kısmı da kötüleşebilir. Ayrıca hamileliğinizde değişen hormonlarınız, bağışıklık sistemi ve deri hastalıklarınızı ortaya çıkarabilir.
Diyabet
Diyabet hastalığınızın varlığı, çocuk sahibi olmanız konusunda, endişeler yaşamanıza neden olabilir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç.Dr. Arda Lembet: “Her kadın gibi diyabetli hastanın da çocuk sahibi olma isteği normaldir, ancak gerek hamileliği öncesi diyabetinin olması, gerekse hamileliği sırasında diyabet sorunu ile karşı karşıya kalması, aklında bazı soru işaretlerini doğurur. ‘Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmem mümkün mü? Bebeğim hastalıklı doğar mı? Diyabet bebeğime geçer mi? Oysa bu endişeleri yaşamak çok yersiz.’ gibi. Bilmelisiniz ki, diyabetle yaşamayı bilen, düzenli kontrollerine giden her kadın, sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilir, ancak hamile kalmadan önce bazı önemli noktaları bilmesi gerekir. Hamileliğinde her şeyin yolunda gitmesi ve sağlıklı bir bebeğe sahip olabilmesi için hamilelik öncesi, uzman kontrolünde olmalıdır.” diyor.
Diyabetin görülme sıklığı
Kadınlarda hamilelik sırasında diyabetin görülme sıklığı %5–9 dolaylarındadır. Günümüzdeki tanı ve tedavideki gelişmeler sayesinde, binlerce diyabetik anne adayı, problemsiz bir hamilelik geçirerek, sağlıklı bebeklere kavuşabilmektedir. İnsülinin keşfinden önce hem anne hem de bebek yönünden var olan büyük problemler, bugün uygulanan bilinçli ve erken tedavi yöntemleri ile yan etki ve ölüm riskini asgari düzeylere indirmiştir.
Hamilelikte diyabet
Hamilelik döneminin doğal fizyolojisi gereği, bazı hormonlarınız, bebeğinizin gelişimi için normalden daha fazla salgılanır. Bu yüzden, hamilelikte artan hormonlarınız (Beta HCG ve HPL) diyabetin oluşmasında önemli rol oynamaktadır.
Yükselen kan şekeriniz, karnınızdaki bebeğinize doğrudan plasenta yolu ile geçip, pankreasını sürekli uyararak, kilosunda hızla artışa sebep olur. İri bebek doğumuyla sonuçlanan bu durum, sizde “tip II diyabet” olasılığının göstergesidir. Böyle doğan bebeğinizin beslenmesine ve egzersizine özen göstermeniz, ileride aşırı şişmanlık ve şeker hastalığı risklerini azaltır.
Diyabet tetikliyicileri
Hamilelik döneminde hormonların artışı tüm hamilelerde görülse de, hamilelik diyabetine sadece bazı anne adaylarında rastlanmaktadır.
• 1. derece akrabalarınızda diyabet öyküsünün varlığı.
• Kilolu veya şişman olmanız.
• Daha önce 4 kilo ve üzerinde bebek doğurmanız.
• Daha önce ölü doğum ve düşük tecrübesi yaşamanız.
• Daha önceki hamileliklerinizde “Gestasyonel diyabet” geçirmiş olmanız.
• Hipertansiyonunuzun (Yüksek tansiyon) ve kan yağlarınızın yüksek olması.
• Yaşınızın 30 ve üzerinde olması.
• Daha önce gizli şekerinizin olduğu söylenmişse.
• Polikistik over sorununuz varsa.
Tiroid
Hamileliğinizde metabolizmanızda oluşan hızlılık ve tiroid hormonlarınızdaki değişimler, tiroid artışınızı tetikler. Cilt kanlanmalarınızda hızlanma, hafif sıcağa bile tahammülsüzlüğünüz ve kalp atımınızda hafif artış oluşabilir. Unutmamanız gereken şey, tiroid hastalıklarınızın hem azlığı (Hamilelik tansiyonu, fetusun eşinin erken ayrılması, fetusta gelişme kısıtlanması ani ölümler.) hem de fazlalığı (Bebekte hipertiroidi, annede kalp yetmezliğine varan durumlar.), sağlığınız açısından istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Sonuç olarak
Sonuç olarak, hamileliğe adapte olabilmeniz için vücudunuz birçok fizyolojik değişiklik geçirir ve bu değişiklikler bazı kronik hastalıklarınızın kötüleşmesine, bazılarının ise düzelmesine neden olabilir. Ayrıca bu hastalıklara ait vücudunuzdaki farklılıklar, bebeğinizin ve sizin sağlığınızı tehlike altına sokabilir. Uzun zaman süren hastalığınız ve ilaç kullanımınız, bebeğinizde anormalliklere yol açabilmektedir.
Bilmelisiniz ki sağlığınız açısından en doğru olanı, hamile kalmadan önce uzman kontrolünden geçmenizdir. Eğer ki kronik bir hastalığınız varsa, çok daha dikkat olmalısınız. Kronik hastalığınız mevcutken, hamile kalmayı planlıyorsanız, en az üç ay önce bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına giderek, hastalığınızın seyri hakkında bilgi almanızı öneriyoruz. Bu bilgilerden sonra hamilelik kararı alıyorsanız, hastalığınızın en dingin olduğu dönemde, kullandığınız ilaçların fetusunuza en az zarar verebilecek ilaçlar ile değiştirerek, hamile kalmanız sağlanmalı ve olası hamileliğinizdeki riskleriniz konusunda dikkatle izlenmelisiniz. [/SIZE]
Kalp hastalığı
Hamilelik döneminde kardiovasküler sistemde, fetusun ihtiyacı olan kan akımı ve beslenmenin sağlanabilmesi için önemli değişiklikler olur. Vücudunuzdaki sıvı miktarınız, kalp atım sayınız ve her atımda kalbinizden pompalanan kan miktarınız artar. Vücudunuzdaki damarlarda direnç azalır. Bunlar normal bir hamilelikte gözlenen kardiyovasküler değişikliklerdir. Eğer kalp hastalığınız var ise, normalde olan bu değişimlere kalbiniz adapte olamayabilir.
Böbrek hastalığı
Hamilelik döneminizde, böbrek boyutlarınızda da artma gözlenir. Böbreğiniz ve sidik torbanız arasında bağlantıyı sağlayan, üreterlerde genişleme olur. Ayrıca böbrek fonksiyonlarınızda fizyolojik bazı değişiklikler meydana gelir. Bunun paralelinde hem üriner sisteminizdeki akımda yavaşlama hem de idrar yapınızın değişimine bağlı olan enfeksiyonlara yatkınlığınız artar. Kronik böbrek yetmezliğiniz var ise, altında yatan neden ne olursa olsun maternal ve fetal yan etki sıklığı artmaktadır.
Mide ve Bağırsak
Karnınızın içinde uterusunuz (Rahminiz) büyüdükçe hem gastrointestinal sistemde (Mide, bağırsak) bazı olumsuzluklarınız gözlenebilir hem de kabızlık şikayetiniz artabilir. Bunun paralelinde mide yanmaları, hazımsızlık, basur dediğimiz makatınızda varikoz genişlemeler, sıkça gözlenir. Bu durumlar da hamileliğinizde sorun yaşamanıza neden olabilir. Karnınızın içinde yer kaplayan rahminiz, bacak damarlarınıza baskı yapar. Bunun sonucunda da bacak varisleriniz oluşabilir.
Karaciğer hastalığı
Eğer karaciğerinizle ilgili herhangi bir şikayetiniz yoksa, hafif karaciğer hastalığınız varsa ve virüs taşıyıcısıysanız, herhangi bir sorunla karşılaşma riskiniz düşüktür ama semptomatik kronik aktif hepatite sahipseniz, hamileliğiniz hastalığınızın seyrini olumsuz etkiler. Bu nedenle, son derece bilinçli olmalısınız.
Solunum yolu hastalıkları
Karnınızda yer kaplayan rahminiz, göğüs kafesinize baskı yapar ve bunun paralelinde de solunum sistemi fonksiyonlarınızda değişikler oluşur. Astım, hamilelik olgularının yaklaşık olarak 1/3’inde düzelmekte, yaklaşık yarısında değişmemekte, geri kalanında ise kötüleşmektedir. Verem gibi kronik bir enfeksiyonunuz varsa, hamileliğinizde hastalığınızın seyri değişmez. Bu yüzden tedavinize, mutlaka göğüs hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum doktoru gözetiminde devam etmelisiniz.
Miyom
Rahminizde var olan miyomlarınızın yeri ve pozisyonu çok önemlidir, çünkü hamileliğinizi engelleyebileceği gibi hormonlarınızın değişimiyle de büyüyebilir. Bu durumunuz ise, erken doğum riskinizi arttırırken, doğum sonrası kanamanızı veya normal doğumunuzu engelleyebilir.
Kanser
Günümüzde kanser vakaları, toplum sağlığı bakımından önemli bir yer işgal etmektedir. Özellikle kanser tanı yaşının küçülmesi ile artık hamilelik döneminde fark edilme sıklığı da artmıştır. Bu yüzden eğer hamileliğiniz öncesi kanser tanınız konulmuşsa, onkoloğunuz ile bunu paylaşmalısınız, çünkü bazı kanser tipleri, hamilelikle değişen hormonlarınızın etkisi ile ilerleyebilirler. Ayrıca daha önce kanser nedeni ile uyguladığınız tedaviler, üreme fonksiyonlarınızı bozabilir. Hamileliğiniz sırasında kanser tanınız konulursa, bu birçok sorunu da beraberinde getirir. Böyle bir aşamada kadın doğum, onkolog ve onkocerrahi uzmanlarının gözetiminde hamileliğinizi sürdürmelisiniz, çünkü bir tarafta tedavi gecikmesi sonucu sizin hayatınız, diğer taraftan bebeğinizin sağlığı tehlikeye düşebilir.
Bağ dokusu hastalıkları
Bağ dokusu hastalıklarının (kollajen doku hastalıkları) nedeni tam olarak bilinmemektedir ama birçoğunun altında yatan bağışıklık sistemi bozukluklarıdır. Bu hastalıklarınızın seyri kötüleşip, erken doğum ya da hamilelik tansiyonunuza neden olabilir. Bazı durumlarda ise, hamileliğinizden etkilenmeden seyrini devam ettirir. Ayrıca bu hastalıklar genelde birçok organınızı tehlikeye atar. Örneğin; damar veya böbrek tutulumunuz varsa, hamileliğiniz sırasında ciddi sorunlarla karşılaşabileceğinizi unutmamalısınız.
Psikolojik rahatsızlıklar
Hamileliğiniz ile artan hormonlarınız, duygusal hassasiyetinizi artırır. Bu nedenden dolayı, ruhsal dünyanızın altında yatan psikolojik bozukluklar ortaya çıkar. Eğer bu sorun yüzünden ilaç almak durumunda kalırsanız, ilaçların fetusunuzda yaratabileceği konjenital anomalileri yüzünden, hamileliğinizde dikkatli olmalısınız. Hamilelik istiyorsanız, psikiyatristiniz ile konuşarak, bir kadın hastalığı uzmanı gözetiminde, hastalık seyrinizin istikrarlı olduğundan emin olduğunuz dönemde hamile kalmalısınız. Bu dönemde fetusa en az zarar vereceği düşünülen veya vermeyen ilaçları kullanmaya dikkat etmelisiniz.
Beyin ve sinir sistemi
Hamileliğiniz öncesi beyin ve sinir sistemi ile ilgili problemleriniz varsa, hamileliğiniz bu durumları tetikleyebilir ya da azaltabilir. Örneğin; adet dönemi migreni yaşıyorsanız, hamileliğiniz bu sorununuzu azaltır ve doğumunuz sonrası tekrar eski haline döner. Eğer migren ataklarınız, adet döneminiz ile ilişkili değilse, hamilelik döneminizde seyri değişmez veya şiddetlenebilir. Epilepsi, yani sara nöbeti öyküsünüz varsa, sara nöbetleriniz fetus gelişiminizi, hamileliği ve doğumunuzu etkileyebilir. Kullandığınız ilaçlar da fetusunuza zarar verir, bu yüzden çok dikkatli olmalısınız.
Deri hastalığı
Kronik deri hastalığınızın seyri, hastalık tanınıza göre değişir. Örneğin; uzun süredir akne sorunu yaşıyorsanız, hamileliğiniz bu durumu etkilemez, fakat bunun yanında sedef hastalıklarının neredeyse yarısı, hamilelik sırasında düzelirken, bir kısmı da kötüleşebilir. Ayrıca hamileliğinizde değişen hormonlarınız, bağışıklık sistemi ve deri hastalıklarınızı ortaya çıkarabilir.
Diyabet
Diyabet hastalığınızın varlığı, çocuk sahibi olmanız konusunda, endişeler yaşamanıza neden olabilir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç.Dr. Arda Lembet: “Her kadın gibi diyabetli hastanın da çocuk sahibi olma isteği normaldir, ancak gerek hamileliği öncesi diyabetinin olması, gerekse hamileliği sırasında diyabet sorunu ile karşı karşıya kalması, aklında bazı soru işaretlerini doğurur. ‘Sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirmem mümkün mü? Bebeğim hastalıklı doğar mı? Diyabet bebeğime geçer mi? Oysa bu endişeleri yaşamak çok yersiz.’ gibi. Bilmelisiniz ki, diyabetle yaşamayı bilen, düzenli kontrollerine giden her kadın, sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilir, ancak hamile kalmadan önce bazı önemli noktaları bilmesi gerekir. Hamileliğinde her şeyin yolunda gitmesi ve sağlıklı bir bebeğe sahip olabilmesi için hamilelik öncesi, uzman kontrolünde olmalıdır.” diyor.
Diyabetin görülme sıklığı
Kadınlarda hamilelik sırasında diyabetin görülme sıklığı %5–9 dolaylarındadır. Günümüzdeki tanı ve tedavideki gelişmeler sayesinde, binlerce diyabetik anne adayı, problemsiz bir hamilelik geçirerek, sağlıklı bebeklere kavuşabilmektedir. İnsülinin keşfinden önce hem anne hem de bebek yönünden var olan büyük problemler, bugün uygulanan bilinçli ve erken tedavi yöntemleri ile yan etki ve ölüm riskini asgari düzeylere indirmiştir.
Hamilelikte diyabet
Hamilelik döneminin doğal fizyolojisi gereği, bazı hormonlarınız, bebeğinizin gelişimi için normalden daha fazla salgılanır. Bu yüzden, hamilelikte artan hormonlarınız (Beta HCG ve HPL) diyabetin oluşmasında önemli rol oynamaktadır.
Yükselen kan şekeriniz, karnınızdaki bebeğinize doğrudan plasenta yolu ile geçip, pankreasını sürekli uyararak, kilosunda hızla artışa sebep olur. İri bebek doğumuyla sonuçlanan bu durum, sizde “tip II diyabet” olasılığının göstergesidir. Böyle doğan bebeğinizin beslenmesine ve egzersizine özen göstermeniz, ileride aşırı şişmanlık ve şeker hastalığı risklerini azaltır.
Diyabet tetikliyicileri
Hamilelik döneminde hormonların artışı tüm hamilelerde görülse de, hamilelik diyabetine sadece bazı anne adaylarında rastlanmaktadır.
• 1. derece akrabalarınızda diyabet öyküsünün varlığı.
• Kilolu veya şişman olmanız.
• Daha önce 4 kilo ve üzerinde bebek doğurmanız.
• Daha önce ölü doğum ve düşük tecrübesi yaşamanız.
• Daha önceki hamileliklerinizde “Gestasyonel diyabet” geçirmiş olmanız.
• Hipertansiyonunuzun (Yüksek tansiyon) ve kan yağlarınızın yüksek olması.
• Yaşınızın 30 ve üzerinde olması.
• Daha önce gizli şekerinizin olduğu söylenmişse.
• Polikistik over sorununuz varsa.
Tiroid
Hamileliğinizde metabolizmanızda oluşan hızlılık ve tiroid hormonlarınızdaki değişimler, tiroid artışınızı tetikler. Cilt kanlanmalarınızda hızlanma, hafif sıcağa bile tahammülsüzlüğünüz ve kalp atımınızda hafif artış oluşabilir. Unutmamanız gereken şey, tiroid hastalıklarınızın hem azlığı (Hamilelik tansiyonu, fetusun eşinin erken ayrılması, fetusta gelişme kısıtlanması ani ölümler.) hem de fazlalığı (Bebekte hipertiroidi, annede kalp yetmezliğine varan durumlar.), sağlığınız açısından istenmeyen sonuçlar doğurabilir.
Sonuç olarak
Sonuç olarak, hamileliğe adapte olabilmeniz için vücudunuz birçok fizyolojik değişiklik geçirir ve bu değişiklikler bazı kronik hastalıklarınızın kötüleşmesine, bazılarının ise düzelmesine neden olabilir. Ayrıca bu hastalıklara ait vücudunuzdaki farklılıklar, bebeğinizin ve sizin sağlığınızı tehlike altına sokabilir. Uzun zaman süren hastalığınız ve ilaç kullanımınız, bebeğinizde anormalliklere yol açabilmektedir.
Bilmelisiniz ki sağlığınız açısından en doğru olanı, hamile kalmadan önce uzman kontrolünden geçmenizdir. Eğer ki kronik bir hastalığınız varsa, çok daha dikkat olmalısınız. Kronik hastalığınız mevcutken, hamile kalmayı planlıyorsanız, en az üç ay önce bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına giderek, hastalığınızın seyri hakkında bilgi almanızı öneriyoruz. Bu bilgilerden sonra hamilelik kararı alıyorsanız, hastalığınızın en dingin olduğu dönemde, kullandığınız ilaçların fetusunuza en az zarar verebilecek ilaçlar ile değiştirerek, hamile kalmanız sağlanmalı ve olası hamileliğinizdeki riskleriniz konusunda dikkatle izlenmelisiniz. [/SIZE]