İnançlarım Terliyor
Yüzü koyun yattığım sancılı bir gecenin koynundayım
Siyaha doğru uzanmış siyaha boylu boyunca
Simsiyaha boyanıyorum fırça fırça
Ay vuruyor saçlarıma
İsyankar uykular günahlar
Boşluklarımı saran o yalancı sarsıntılar
Karabasan ardı gibi yalnızlıklar
Yokluğun vuruyor ruhuma
Umut kamburumla aşkının dergahındayım
Susuzluğunla el avuç açtığım
Aman dilediğim Tanrım
Ağır ağır yanmaktayım
Nasıl anlatacağım!
Bunu sana nasıl..
Senden başka kimsenin avlusunda olmadığımı
Olsa da bu benim için kıyamet olacağını
Nasıl anlatacağım!
Oysa ki bana bir �Kadınım� derdin��Kadınım�
Artık dilim damağım kuruyor
Duymasınlar bilmesinler diye her gece
Sevişmedik mi gizliden gizliye saatlerce
Bu sitem bu şiir benden sana ilk ve son hediye
İşte siyaha soyunuyorum sayende
Siyaha gidiyorum sensizliğinle
İntihar vuruyor saatlerime
Sana gelirken geçmişimden soyunmuştum
Senle olan anılar silsilesini siliyorum
Nasıl da hayalini ovuyorum
Sen benim bedenim�ruhum
Gözyaşımdaki tuzum
Yaşarken yeniden sana doğmak istiyorum
Aldanmışım taşıdığım çuvallar boş imiş
Belli ki taşınması çok kolay imiş
Al beni al beni de yanına nidalarıyla yalvardığım
Yoluna güller koparttığım semahındayım
O bile beni görmez imiş
Avareliğim deliliğimin seyrindendir
Yanıyorum yanıyorum inançlarım terliyor
Şimdi karanlığa yalın ayak koşuyorum
Artık seni beklemenin zindanında yorgunum
İçimdeki mezarlarımın avuntusuyla
Tüm ölü dallarımı buduyorum
Sensizlik vuruyor ölü topraklarıma
Kirli tırnaklarınla okşadığın
Tüm kıvrımlarım sendeliyor
Hala benimsin ezberimsin sanıyor
Siyahın büyüsüne mi kapılıyorum
Nasıl anlatacağım sana nasıl!
Ölüyorum ölüyorum
Ateşler vuruyor yollarıma.....
BEN SANA MECBURUM
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
Attila İLHAN
Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz belki
Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda
Nahit Ulvi AKGÜN
Adın türkülere fidandır gülüm
söylendikçe açar serpilir dalin
seni yangınların yakamadığı
seni şarkıların anlatamadığı
seni saçları kömür karası
dağların dağların yürek yakanı
yolların yolların da kavuşmayanı
bu hasrettir gülm düşmeyen bilmez
her göz ağlar ama;her göz sevemez
nasıl anlatsam uçan kuşları
nasıl anlatsam akan yaşları
nasıl duysalar karıncaları
işte öyle zor; sözde yalandır
işte öyle kor; suda yalandır
yum kirpiklerini sal nehirleri
ağladıkça açar sevda gÜlleri
sen yeter ki bil sıcak elleri
sen yeterki sür günden geceyi
sen yeter ki sev tüm çocukları
işte tam ordayım aç gözlerini
işte tam ordayım aç gözlerini
işte taaaaam ordayım SEN GöR YETER ki!
Ali Ekber Eren - Sen gör
(Şiir: Yusuf Kenan Çetinkaya)