10-08-2010, Saat: 02:42 PM
Hastanenin bir koğuşunda üç kötürüm bulunuyordu.Bunlardan koğuşa ilk gelenpencerenin önüneikincisi ortayaüçüncüsü ise kapı kenarına yatırılmıştı.
Bir gece pencerenin kenarında yatan hasta öldü.Onu kaldırdıktan sonraortadaki hastayı pencerenin önünekapının yanındakini de ortaya yatırarak boşalan yere yeni bir hasta getirdiler.Pencere önüne alınan iyimser adam dışarda gördüklerini arkadaşlarına anlatmaya başladı.Yol kenarındaki parkıdev çınar ağaçlarınıcıvıldaşan kuşlarıişlerine koşuşan insanlarıneşeli çocukları ve karşı dağlardaki çiçek dolu tarlaları uzun uzun anlatarak çaresiz durumdaki arkadaşlarını rahatlatıyordu.
Adam bir müddet sonragelip geçenlere isim takmaya başladı.Öteki hastalarartık sabah işe gidenseyyar satıcıların ve akşam vakti yorgun argın eve dönenlerin hikayelerini dinleye dinleyeonları gözleri önünde canlandırabiliyorlardı.
Bir gün ortadaki hastanın aklına ansızın bir fikir geldi.Eğer pencerenin önündeki hastaya bir şey olacak olsaoraya kendisi geçecek ve onun hikayelerini dinlemektensedışardaki renkli hayatı kendi gözleriyle görecekti.Yattığı yerden hep bunu düşünüyor ve çareler araştırıyordu.Sonunda onu da buldu.Pencerenin önündeki hastaya bazen bir kalp krizi geliyordu.
Bir gece pencere önündeki hastaya yine bir kriz geldiğindeortadaki hasta büyük bir gayretle doğrularak onun ilacını deviriverdi.
Ertesi sabah;pencerenin önündeki hastayı ölü buldular.Ve onu kaldırdıktan sonraortada yatan hastayı cam kenarındaki yatağa geçirdiler.
Adam göreceği manzaranın heyecanıyla dışarı baktığındabeyninden vurulmuşa döndü.Pencerenin bir kaç metre ötesindesimsiyah duvardan başka bir şey yoktu.
Cüneyd Suavi
Bir gece pencerenin kenarında yatan hasta öldü.Onu kaldırdıktan sonraortadaki hastayı pencerenin önünekapının yanındakini de ortaya yatırarak boşalan yere yeni bir hasta getirdiler.Pencere önüne alınan iyimser adam dışarda gördüklerini arkadaşlarına anlatmaya başladı.Yol kenarındaki parkıdev çınar ağaçlarınıcıvıldaşan kuşlarıişlerine koşuşan insanlarıneşeli çocukları ve karşı dağlardaki çiçek dolu tarlaları uzun uzun anlatarak çaresiz durumdaki arkadaşlarını rahatlatıyordu.
Adam bir müddet sonragelip geçenlere isim takmaya başladı.Öteki hastalarartık sabah işe gidenseyyar satıcıların ve akşam vakti yorgun argın eve dönenlerin hikayelerini dinleye dinleyeonları gözleri önünde canlandırabiliyorlardı.
Bir gün ortadaki hastanın aklına ansızın bir fikir geldi.Eğer pencerenin önündeki hastaya bir şey olacak olsaoraya kendisi geçecek ve onun hikayelerini dinlemektensedışardaki renkli hayatı kendi gözleriyle görecekti.Yattığı yerden hep bunu düşünüyor ve çareler araştırıyordu.Sonunda onu da buldu.Pencerenin önündeki hastaya bazen bir kalp krizi geliyordu.
Bir gece pencere önündeki hastaya yine bir kriz geldiğindeortadaki hasta büyük bir gayretle doğrularak onun ilacını deviriverdi.
Ertesi sabah;pencerenin önündeki hastayı ölü buldular.Ve onu kaldırdıktan sonraortada yatan hastayı cam kenarındaki yatağa geçirdiler.
Adam göreceği manzaranın heyecanıyla dışarı baktığındabeyninden vurulmuşa döndü.Pencerenin bir kaç metre ötesindesimsiyah duvardan başka bir şey yoktu.
Cüneyd Suavi