:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Lâl...
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Mahzûn gemiler geçerdi içindenbir dağa bir ırmağabir de ürkek gözlü
ceylânlara vurgundun Lâl.

Bana içli esmer yürekli şiirler okurdun bir uzağa bir yakına
düşerdi sözlerim.Saçları simsiyahım yorulurdunyorulur sonra dizlerimde
uyurdun.Sen dalınca körpe düşlere ay düşen yanağına Fatihâlar
okurdum.Uzun gecelerde mavi kadifeler sarardım dizlerinekuş tüyü yastıklar nâzenin başına...

Seni usulca ben bırakırdım düşünetütsülerdim odayıısıtırdım havayı kapardım kapıyı usulca üstüne.
Sen bilmezsin Lâl.
Duyurmazdım incitmezdim fikrini her gece seni okurdum:Lâl!..

Şeyh Gâlibi aralayınca nefes alırdım biraz.Sana Fuzûlî Divânı'nı okuduğum geceyi hatırlar mısın? Ne kadar da mutlu olmuştun Lâl.O gece gibi karanlıko bukleli saçlarını geriye doğru savurmuş:



-’’Cân nedir cânân nedir?’’diye sormuştun ya Lâl.
Hani ben de pencereden sarkan kâmeri gösterip

‘’Cânân Kâfdağıdırcân ise zümrüd-ü ankâ...''

Turna katarlarının konakladığı gözlerinle bakıp uzaklara :

‘’Kâfdağı'na nasıl gidilir ki?’’demiştin.
''Cânı sunup kâdehte sevgiliye öyle...''

O yollar meşÃ¢kkâtlidir Lâlo yollar çölden geçer Mecnûn'un diyârıdır çöl dedimse .Gözlerin önce serâba mahkûm olur ne göz görür ne gönül katlanır;dudakları bile kurur hasretin bir damla su deryâ görünür;gerçekler yalanyalanlar gerçek olur bir zaman.
Yol uzun hesap ince zaman dardır Lâl.
Sonra vâhâlar bitimsiz bir hâsretin sonunda tam da ''öleceğim!''
dediğin anda gelir.
Anlarsın ki yoldan çıkmamışsırâttan düşmemişsindir.
İçinden o vakit şükür makamında duâlar yükselirişte o zaman Lâl
işte o zaman çöle de yağmur yağar.

Sana sözüm var Lâl hepsi- hiçi yaşamak adına.
Oysa o kadar güzelsin ki incinir misin Lâl?
Yokuşlarda bu nârin ayakların...
Kıyamam ki Lâl sana.


Kâfdağı seni de çağıracak sanki bana öteleri sorup durma Lâl sözün kader diye yazılacak.Sükut güzelimkalbimin beyaz kar tanesi sorma ki alnındaki çizgilere çöl değmesin…Sorma kigül yüzüne gölge düşmesin.

Nabzında nehirler akıyor düşünde Ankâ'lar uçuyor görüyorum Lâl.
Sen de özünü arayan ırmaklar gibi akıp gideceksin biliyorum çünkü 'aşk kıblesidir her ömrün.
Ömrüm olsa da kanatlarımda taşısam seni.

Gece genişliyor Lâl üşüme.

İnsanlar kapatıyor ışıklarınıher zamanki yastıkta gündelik düşlere uzanıyor başlar.

Gece hâkileştikçe yüzün daha da ışıyor daha da güzelleşiyor yüzün…

Bu gün nar çiçeği aldım sananasıl da sevindin ;gözlerinde bahar açtıgördüm Lâl.Öyle bir zamandayız ki doydukça açlığı artıyorken insanların...Sen...
Oysa sen sen öyle misin?
Ne güzelsin!

Ay bu gece bütün râhmetiyle yağıyor penceremizeşiirler ayağa kalkıyor divanlardakalbimde bedr-i hilâlim. Kalbimde sevgiliye can şarabımbaşlasın leyl mest-i hayranım...
Yokta varımhiç/de hiçim bu gece. Sözler ab-ı hayat gibi dökülüyor Lâl.

İliklerime kadar sızsın yol kısa söz uzun.''Bir demde bin an'' sırrı kuşatsınhürüm göğümde gayrı sükut benim hakkım. Sen konuşurken usul usul bir yağmur saçlarımı ıslatıyorusul usul yeşeriyor içimde çöl…
Serâplar kendini uçurumdan atıyoruyanıyorum yanılsamasız bir gerçeğe.

Sus/ma Lâl...

Bu gün kaçtım şehirden bu gün oturdum kıyısına bir ırmağın ;seni seyrettim sularında .Akıp giden suya sözler bıraktımbalık nereden bilsin Lâl Hâlik bilsin dedim yine.
Saçların gibi âheste akan ırmağın suskun dalgasına emanet ağzı bağlı şiirlerim.Sen say ki azat ettim Kaf dağının eteklerinde kalmış bütün kuşlarıazade olsun dedim.

Suya nazire su kuşları şu olsun bu olsunolsun dedim...

T/aşmasın da sınırdan d/olsun dedim .

U/yanmışım...Yüreğimde uyku/yu/dan kalma mahmurluknehir almış başını gitmişg/özlerin yüzümdeydi sanki Lal

D/okundum şiire u/yansın artık!

U/yumdum hayata yukarıdan aşağıya sağdan sola ...

Altı cepheden g/özümü açtım ibtida. İhbar edilecek şaibelerimi silktim omuzumdan yürüdüm kendime ...

Aya göz kırptı düşün menekşeye dokundu usulca.
Sevdin değil mi Lâlnar çiçeğini?
Baktın taç yapraklarınakirpiklerin gülüyordu.
Ne kadar güzeldin ve ne kadar beyazdı ellerin. Ne incitmiş ne incitilmiş
Gözlerin s/onsuzluğa pencere örtme susmasın b/akışın Lâl
Sevgimden öteye gitme...

İçe akan ırmakları daha bilmezsin sen.Bilme hattahiç bilme….

Mansur'un yanağını sızlatan gül arada bir çarpıyor alnımaişte bu demde adın farz dilime:LâL...

Geceye Lalgeceye gül .

Kül geceyegeceye kul olan sabaha kadar.


Ceylanlar ırmağa inecekler Lâl avcının pusuda yattığını bilecekler fakat ille de o sudan içecekler çünkü 'aşk kıblesidir her ömrün.

Ezel sırrını Şems'in avuçlarında içen Mevlâna gibi ille...
Taptuk'un kapısına eğri odun taşımayan Yûnûs gibi ille...
Züleyhâ gibi Yûsûf gibi Yakûb misâli Lâl...
Saz gibi söz ve dahi naz gibi...
Ay bu gece başka
B/aşka
Aşka

Lâl...
'