10-28-2010, Saat: 08:15 PM
Saklanmış bastırılmış bir sevdanın ardından sessiz düşüncelere dalmaktan vazgeçip sustuğum sözcükleri atıp defterimden sensiz yaşamaya başlamışım.
Acının kalbimi deldiği ve en sevdiğim zaman olan gecenin bile kabusa dönüştüğü o aralıklardan senden habersiz bir güne uyanmaya başlayalı kim bilir ne kadar oldu? Onu bile saymamışım!
Kendimi sorgularken buldum aklımı ama hayır bu sana ihanet değil. Bu seni unutmak da değil! Bu yaşama dönmek sanırım…
Seni unuttuğumu söylediğim şu an bile unutmuş olduğumu hatırlatan yine sen değil misin? O zaman nasıl unutulmuş olabilirsin? Bu sadece bir sihir halüsinasyon geçiş…
Ayrılığımızın ilk zamanlarında herkes seni sorardı. Neyse o bölümü atlattım. Her adını duyuşumda yüreğime bıçakla saplanırmış gibi giren o acı şimdi ismini bir pastane tabelasında gördüğümde bile seni düşünmemeye dönüştü.
Ben aslında seni unutmadım sadece kontrolü elime aldım. Artık sadece ve sadece seni düşünmek istediğim anlarda aklıma geliyorsun. Benden habersiz beynimin kıvrımlarında dolaşmıyor sesin anıların ve artık yastığım dahil evdeki hiçbir eşya sen kokmuyor.
Buralara gelebileceğime hiç inanmadı yüreğim. İlk günler çok zordu. Geceler boyu bitmeyen bir işkence gibi sen ve sana ait ne varsa odamın ve aklımın içinde dönüp duruyordu. Hiç bitmeyecek sandığım delilik zamanları ayrılık acısının o soğuk sarılışı yaşamın bütün renklerine kör ama bir tek siyahı gören halimle tek başıma savaştım.
Apartmandan gelen her ayak sesine her araba kapısının kapanmasına cama fırlayan benden özgürleşmiş bene geçiş yapmak dilde söylendiği kadar kolay olmadı. Yine de başardım herkes gibi….
Şimdi mutluyum çünkü içinde sen geçmeyen cümleler kuruyorum. Bu yazıyı saymazsak…..