11-07-2010, Saat: 07:32 PM
Senin Korkularını Benim İnceliğimi
Ayrılık ne biliyor musun?
Ne araya yolların girmesi
ne kapanan kapılar
ne yıldız kayması gecede
ne ceplerde tren tarifesi
ne de turna katarı gökte.
İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık!
İpi kopmuş boncuklar gibi yollara döktüğü gözlerini
birer damla düş kırıklığı olarak toplaması içine.
Ardında dünyalar ışıyan camlar dururken
duvarlara dalıp dalıp gitmesi.
Türküsünü söylecek kimsesi kalmamak ayrılık.
Saçına rüzgar sesine ışık düşürememek kimsenin.
Çiçekçilerden uzağa düşmesi insanın yolunun.
Güneşin bir ceza gibi doğması dünyaya.
İki adımdan biri insanın sevincin kundakçısı
hüznün arması ayrılık.
O küçük ölüm!
Usta dokunuşlarla bizi büyük ölüme hazırlayan.
Ayrılık o köpüklü öpüşlerin ardından gidip ağzını yıkadığında başlamıştı.
Ben bulutları gösterirken
“bulmacanın beş harfli yemek sorusuna” yanıt aramanla halkalanmış
“Aşkın şarabının ağzını açtım yar yüzünden içti murt bende kaldı”
türküsü tenimde düğümlenirken odadan çıkışınla yolunu tutmuş
Dağlarda öldürülen çocukların fotoğraflarını bir kenara itip
“bu eteğin üstüne bu bluz yakıştı mı? ”
diye sorduğunda varacağı yere varmıştı çoktan.
Şimdi anlıyormusun gidişinin neden ayrılık olmadığını
bir yaprağın düşmesi kadar ancak acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını kar yağdırmadığını yaz ortasında....
bir yaprağın düşmesi kadar ancak acısı ve ağırlığı olduğunu.
Bir toplama işleminin sonucunu yazmak gibi bir değer taşıdığını.
Boşluğa bir boşluk katmadığını kar yağdırmadığını yaz ortasında....
Ne mi yapacağım bundan sonra?
Ayak izlerimi silmek için sana gelen bütün yolları tersinden yürüyeceğim önce.
Şiir yazmayacağım bir süre
Fotoğraflarını güneşe koyacağım bir an önce sararsınlar diye.
Hediyelik eşya satan dükkanların önünden geçmeyeceğim.
Senin için biriktirdiğim yağmur suyunu bir gül ağacının dibine dökeceğim.
Falcı kadınlara inanmayacağım artık.
Trafik polislerine adres sormayacağım
Geleceğe ışık düşüren bir gülüşle gülmeyeceğim kimseye....
Ne yapacağımı sanıyorsun ki?
Tenin tenime bu kadar sinmişken
ömrüm azala azala önümden akarken
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını benim inceliğimi doldurup yüreğime
bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
Tenin tenime bu kadar sinmişken
ömrüm azala azala önümden akarken
gittiğin gerçek bu kadar herkese benzerken..
Senin korkularını benim inceliğimi doldurup yüreğime
bıraktığın boşluğu yonta yonta binlerce heykelini yapacağım.
Şükrü Erbaş