11-26-2010, Saat: 03:38 PM
Sen o şiirleri başka birilerine yazmıştın aslında. Ben daha yoktum hayatında sen birilerini sevmiştin.
Ben de o şiirleri sevdim. Kime yazıldığına bakmadan senin yüreğinde sevmenin tanımını öğrendim. Güneşten rüzgardan aydan yakamozdan bahsediyordun. Camı kapa yağmur yağarsa üşürsün diyordun. Demek sen birilerini bu kadar düşünüyordun.
Şimdi biz ayrıyız acaba sen yine şiir yazıyor musun? Acaba ben şiirlerinde bir mısra olmayı hak edecek kadar sevgimi gösterebildim mi sana?
Şiir ve aşk yan yana ne güzel bir çift oluyor değil mi? Pablo Neruda severim ben Ahmed Arif severim Tanpınar ve Diranas severim bir de seni….
Sen o şiirleri başkasına yazmıştın aslında. Olsun! Ben hepsini üstüme alındım çünkü senin şifrelerini onlarla çözmüştüm. Yenilgiden bahsediyordun birinde ve gitmekten. Demek sen gitmelerin adamıydın ve benden de gidecektin. Bu yüzdendir gidişini beklemem sevdiğim günler boyunca…
Senin kelimelerin vardı. Yok olmuş ve daha hiç söylenmemiş eksik ve yalnız sözcüklerle tamamlıyordun kendini. Ben sana bir düş vaktinde aşık olmuştum. Canım çok yandığı bir gün yanımda durdun diye Milat’ın gözlerindeki acıyı paylaştığın için belki de ya da bir ömrün izini taşıdığın için yüzünde kalbine saklanmak istemiştim.
Şimdi ben yokum ve sen yine şiir yazıyor musun diye düşünüyorum. İçinde benim olduğum bir cümle kuruyor musun ulu orta? Sessiz bir cümlen var mı? Biliyorum yorgunsun ben de… O yüzden gitmemiz gerek..
Burnumun direği sızlıyor aklıma düştüğünde. Gözlerimde titrek bir damla yaş beliriyor başımdan savıyorum. Sana olan sevdamı yazmasam içimde parçalanacak çünkü adını bile anmıyorum. Yine de hasret laftan anlamıyor. Sen şimdi uzak bir şehirde yalnız ve belki mutluyken; ben bütün suçu yine bize yüklüyorum.
Sen o şiirleri başkalarına yazmıştın aslında. Ben hepsini üstüme alındım. Ta ki içinde ben geçen bir şiirini okuyana kadar seni başkalarının kalbinden sevmeye devam edeceğim….
Ben de o şiirleri sevdim. Kime yazıldığına bakmadan senin yüreğinde sevmenin tanımını öğrendim. Güneşten rüzgardan aydan yakamozdan bahsediyordun. Camı kapa yağmur yağarsa üşürsün diyordun. Demek sen birilerini bu kadar düşünüyordun.
Şimdi biz ayrıyız acaba sen yine şiir yazıyor musun? Acaba ben şiirlerinde bir mısra olmayı hak edecek kadar sevgimi gösterebildim mi sana?
Şiir ve aşk yan yana ne güzel bir çift oluyor değil mi? Pablo Neruda severim ben Ahmed Arif severim Tanpınar ve Diranas severim bir de seni….
Sen o şiirleri başkasına yazmıştın aslında. Olsun! Ben hepsini üstüme alındım çünkü senin şifrelerini onlarla çözmüştüm. Yenilgiden bahsediyordun birinde ve gitmekten. Demek sen gitmelerin adamıydın ve benden de gidecektin. Bu yüzdendir gidişini beklemem sevdiğim günler boyunca…
Senin kelimelerin vardı. Yok olmuş ve daha hiç söylenmemiş eksik ve yalnız sözcüklerle tamamlıyordun kendini. Ben sana bir düş vaktinde aşık olmuştum. Canım çok yandığı bir gün yanımda durdun diye Milat’ın gözlerindeki acıyı paylaştığın için belki de ya da bir ömrün izini taşıdığın için yüzünde kalbine saklanmak istemiştim.
Şimdi ben yokum ve sen yine şiir yazıyor musun diye düşünüyorum. İçinde benim olduğum bir cümle kuruyor musun ulu orta? Sessiz bir cümlen var mı? Biliyorum yorgunsun ben de… O yüzden gitmemiz gerek..
Burnumun direği sızlıyor aklıma düştüğünde. Gözlerimde titrek bir damla yaş beliriyor başımdan savıyorum. Sana olan sevdamı yazmasam içimde parçalanacak çünkü adını bile anmıyorum. Yine de hasret laftan anlamıyor. Sen şimdi uzak bir şehirde yalnız ve belki mutluyken; ben bütün suçu yine bize yüklüyorum.
Sen o şiirleri başkalarına yazmıştın aslında. Ben hepsini üstüme alındım. Ta ki içinde ben geçen bir şiirini okuyana kadar seni başkalarının kalbinden sevmeye devam edeceğim….