12-07-2010, Saat: 09:03 AM
Emre “daha fazla uzasın istemiyorum, bana şans dileyin” diyerek Faruk ile Soner’in yanından ayrılıp kızlara doğru yöneldi…
Emre kızlara yetişmeden ikisi ayrılarak lavaboya yöneldi, Emre şanslıydı konuşacağı kız tek kalmıştı. Kızın yanına gitti:
“Merhaba, böyle şeyler adetim değildir aslında ama güzelliğinizle büyüledi beni sizinle konuşmak istedim. Tanışmamız, arkadaşlarınızla beraber bir şeyler içmemiz mümkün mü?”
Kız duraksadı önce sonra “arkadaşlarımla konuşayım onlarda isterse olabilir” dedi. Emre kızın arkadaşları ile rahatça konuşabilmesi için Faruk ve Soner’in yanına döndü onlarda merakla bekliyorlardı anlattı konuştuklarını. Bir iki dakika sonra kızın arkadaşları gelmişti. Kızlar bir süre konuştular sonra üçü beraber kızların yanına gitti Emre’nin konuştuğu kız “arkadaşlarım istemiyor kusura bakmayın” dedi. Diğerleri konuşurken Faruk kendi baktığı kızla birkaç kelime etmiş ve Emre’ninki “hayır” diyene kadar kıza telefon numarasının yazdığı bir kağıdı vermişti. Emre bozulmuştu “ama çok bakıyordu neden hayır dedi ki, arkadaşlarımı etkiledi acaba” diye kendi kendine konuşup durumu anlamaya çalışıyordu. Çapkındılar, belki ama bir kız hayır derse onu bir daha asla rahatsız etmezlerdi. Emre Arkadaşlarına dönerek “Onu bir daha göremeyecek olmak üzücü” dedi. Faruk güldü “hayat belki yine karşılaşırsınız” dedi. O gün Faruk numarasını verdiğini anlatmadı çünkü kız aramayabilirdi Emre’yi boşuna umutlandırmak istemedi. Emre’nin moral bozukluğu hepsini etkiledi içlerinden bir şey yapmak gelmiyordu bir iki saat gezdikten sonra evlerine döndüler.
Faruk eve gitti ılık bir duş aldı, televizyon izledi birçok işini yaptı ama kulağı çalar umuduyla hep telefondaydı. Aslında kızdan elektrik almamıştı, aramasını istemesinin tek nedeni Emre’yi mutlu etmekti. Faruk, Emre ve Soner eski arkadaştı. Emre Faruk’un çocukluk arkadaşıydı tanışalı on beş sene geçmişti acısıyla tatlısıyla… Soner ise oturdukları mahalleye sonradan taşınmıştı başta Faruk ve Emre’ye soğuk gelmişti, zengindi istediği her şeyi yapıyordu ailesi, belki kıskanmışlardı onu. İlk başta aralarına almak istemediler ama sonra onun içindeki güzelliği görüp çok sıkı üç arkadaş oldular hatta arkadaştan öte kardeş… Faruk Emre ve Soner ile başından geçenleri düşünürken saat 23:30 olmuştu umudunu kaybetmişti “aramayacak, yatayım” yattı tam dalmak üzereyken mesaj sesiyle irkildi, telefonunu eline aldı, oydu mesajlaşmaya başladılar.
-Selam, nasılsın nasıl geçti Belgrat’taki gününüz.
-Kötü, Emre çok üzüldü bende tam ümidimi kaybetmiştim ki mesaj attın şimdi çok iyiyim teşekkür ederim.
-Bugün için kusura bakma aslında ablamla biz sizinle tanışmak istedik ama arkadaşımız nişanlıydı “tanıdık biri görür yanlış anlar” dediği için bizde kabul edemedik.
-Ablan mı hangisi?
-Arkadaşının konuştuğu.
-Hmm, bu arada ben Faruk, ablanla konuşan da Emre.
-Memnun oldum bende Nergis ablamın ismi de Neslihan.
-Bende çok memnun oldum beni bu gece ne kadar mutlu ettin anlatamam.
Faruk aramak istedi ama kızın kalabalık bir ailesi vardı… Gece ikiye kadar mesajlaştılar. Faruk sabah erkenden kalktı hızla tıraş oldu arkadaşına müjdeyi vermek için can atıyordu. Emre ile aynı işyerinde çalışıyorlardı. Emre’nin arabası olduğundan her gün Faruk’u alıyor beraber işe gidiyorlardı. Sonunda kapı çaldı gelen Emre’ydi, kötü bir gece geçirmişti konuşmak bile istemiyordu. Faruk’a “Günaydın” dedi isteksizce. Faruk “Günaydın Bacanak” dedi. Emre şaka kaldıracak halde değildi “soran gözlerle Faruk’a baktı. Faruk tüm olanları bir çırpıda anlattı. Emre bir anda canlandı iki saat uyuyan solgun adam gitmiş yerine neşeli hayat dolu bir Emre gelmişti. En son Faruk’un bu Pazar buluşuyoruz cümlesiyle iyice neşelendi. “Sen arkadaşların kralısın bana bunu yaptın ya ne istersen iste benden” dedi. Faruk takıldı arkadaşına “Pazar günü hesaplar senden” Beraber güldüler o hafta ikisi de kızlarla sık sık konuşup, mesajlaştılar hafta hızla geçti hafta sonu gelmişti. Cumartesi gecesi ilk tanıştıkları yer Belgrat Ormanlarına gitmeye karar verdiler. O gece Emre Faruk’ta kaldı, gecenin geç vaktine kadar sohbet ettiler. Sabah kalktılar güzel bir kahvaltıdan sonra en güzel kıyafetlerini giyerek buluşacakları Mecidiyeköy’e gittiler…
(Devam Edecek)
Emre kızlara yetişmeden ikisi ayrılarak lavaboya yöneldi, Emre şanslıydı konuşacağı kız tek kalmıştı. Kızın yanına gitti:
“Merhaba, böyle şeyler adetim değildir aslında ama güzelliğinizle büyüledi beni sizinle konuşmak istedim. Tanışmamız, arkadaşlarınızla beraber bir şeyler içmemiz mümkün mü?”
Kız duraksadı önce sonra “arkadaşlarımla konuşayım onlarda isterse olabilir” dedi. Emre kızın arkadaşları ile rahatça konuşabilmesi için Faruk ve Soner’in yanına döndü onlarda merakla bekliyorlardı anlattı konuştuklarını. Bir iki dakika sonra kızın arkadaşları gelmişti. Kızlar bir süre konuştular sonra üçü beraber kızların yanına gitti Emre’nin konuştuğu kız “arkadaşlarım istemiyor kusura bakmayın” dedi. Diğerleri konuşurken Faruk kendi baktığı kızla birkaç kelime etmiş ve Emre’ninki “hayır” diyene kadar kıza telefon numarasının yazdığı bir kağıdı vermişti. Emre bozulmuştu “ama çok bakıyordu neden hayır dedi ki, arkadaşlarımı etkiledi acaba” diye kendi kendine konuşup durumu anlamaya çalışıyordu. Çapkındılar, belki ama bir kız hayır derse onu bir daha asla rahatsız etmezlerdi. Emre Arkadaşlarına dönerek “Onu bir daha göremeyecek olmak üzücü” dedi. Faruk güldü “hayat belki yine karşılaşırsınız” dedi. O gün Faruk numarasını verdiğini anlatmadı çünkü kız aramayabilirdi Emre’yi boşuna umutlandırmak istemedi. Emre’nin moral bozukluğu hepsini etkiledi içlerinden bir şey yapmak gelmiyordu bir iki saat gezdikten sonra evlerine döndüler.
Faruk eve gitti ılık bir duş aldı, televizyon izledi birçok işini yaptı ama kulağı çalar umuduyla hep telefondaydı. Aslında kızdan elektrik almamıştı, aramasını istemesinin tek nedeni Emre’yi mutlu etmekti. Faruk, Emre ve Soner eski arkadaştı. Emre Faruk’un çocukluk arkadaşıydı tanışalı on beş sene geçmişti acısıyla tatlısıyla… Soner ise oturdukları mahalleye sonradan taşınmıştı başta Faruk ve Emre’ye soğuk gelmişti, zengindi istediği her şeyi yapıyordu ailesi, belki kıskanmışlardı onu. İlk başta aralarına almak istemediler ama sonra onun içindeki güzelliği görüp çok sıkı üç arkadaş oldular hatta arkadaştan öte kardeş… Faruk Emre ve Soner ile başından geçenleri düşünürken saat 23:30 olmuştu umudunu kaybetmişti “aramayacak, yatayım” yattı tam dalmak üzereyken mesaj sesiyle irkildi, telefonunu eline aldı, oydu mesajlaşmaya başladılar.
-Selam, nasılsın nasıl geçti Belgrat’taki gününüz.
-Kötü, Emre çok üzüldü bende tam ümidimi kaybetmiştim ki mesaj attın şimdi çok iyiyim teşekkür ederim.
-Bugün için kusura bakma aslında ablamla biz sizinle tanışmak istedik ama arkadaşımız nişanlıydı “tanıdık biri görür yanlış anlar” dediği için bizde kabul edemedik.
-Ablan mı hangisi?
-Arkadaşının konuştuğu.
-Hmm, bu arada ben Faruk, ablanla konuşan da Emre.
-Memnun oldum bende Nergis ablamın ismi de Neslihan.
-Bende çok memnun oldum beni bu gece ne kadar mutlu ettin anlatamam.
Faruk aramak istedi ama kızın kalabalık bir ailesi vardı… Gece ikiye kadar mesajlaştılar. Faruk sabah erkenden kalktı hızla tıraş oldu arkadaşına müjdeyi vermek için can atıyordu. Emre ile aynı işyerinde çalışıyorlardı. Emre’nin arabası olduğundan her gün Faruk’u alıyor beraber işe gidiyorlardı. Sonunda kapı çaldı gelen Emre’ydi, kötü bir gece geçirmişti konuşmak bile istemiyordu. Faruk’a “Günaydın” dedi isteksizce. Faruk “Günaydın Bacanak” dedi. Emre şaka kaldıracak halde değildi “soran gözlerle Faruk’a baktı. Faruk tüm olanları bir çırpıda anlattı. Emre bir anda canlandı iki saat uyuyan solgun adam gitmiş yerine neşeli hayat dolu bir Emre gelmişti. En son Faruk’un bu Pazar buluşuyoruz cümlesiyle iyice neşelendi. “Sen arkadaşların kralısın bana bunu yaptın ya ne istersen iste benden” dedi. Faruk takıldı arkadaşına “Pazar günü hesaplar senden” Beraber güldüler o hafta ikisi de kızlarla sık sık konuşup, mesajlaştılar hafta hızla geçti hafta sonu gelmişti. Cumartesi gecesi ilk tanıştıkları yer Belgrat Ormanlarına gitmeye karar verdiler. O gece Emre Faruk’ta kaldı, gecenin geç vaktine kadar sohbet ettiler. Sabah kalktılar güzel bir kahvaltıdan sonra en güzel kıyafetlerini giyerek buluşacakları Mecidiyeköy’e gittiler…
(Devam Edecek)