Deri Hastalıkları tanı ve tedavileri
EGZAMA
Mayasıl diye bilinen egzama, derinin sulanması ile meydana gelen bir iltihaptır. Tıp dilinde; Erythema pernio denir. Kaşıntı ve kızartı ile ortaya çıkar. nedeni; ruhsal olabileceği gibi alerjik tepkiler veya deriyi tahriş eden maddeler de olabilir. Bazı kimselerde de ırsidir. Vücudun hemen hemen her yerinde görülebilir ve bulundukları yere göre isimlendirilirler.
Tedavinin ilk prensibi; üzülmemek ve egzamalı yerleri kaşımamaktır. Ayrıca, su ve sabunlu sudan olduğu kadar uzak kalmak da gerekir. Su yerine permanganatlı su ve rivanollu su kullanılır. Perhiz yapılır. Acılı, baharatlı ve yağlı yenmez.
ÜRTİKER (DABAZ / KURDEŞEN)
Halk arasında kurdeşen veya dabaz olarak bilinen ürtiker tıbbi olarak 2 aydan kısa süredir var ise akut, uzun süredir var ise kronik olarak adlandırılır. Ciltte kırmızı, kabarık, kaşıntılı, yer değiştiren döküntülerdir. Eğer bunlara dudak ve gözlerde balon gibi şişlikte eklenmişse o zaman bu durum "anjioödem" olarak adlandırılır ve tablonun ciddiyetini artırır. Çocuk yaş grubunda ürtikere en sık yol açan durumlar şunlardır: Mikrobik durumlar (vücudun herhangi bir odağında infeksiyon), bazı gıda alımları, böcek ısırmaları, bazı ilaçlar, nadiren solunumsal allerjenler ve diğer hastalıklar. Erişkin yaş grubunda ise bu sıralama şöyledir: İlaçlar, mikrobik durumlar, bazı gıda alımları, nadiren solunumsal allerjenler ve diğer hastalıklar.
SEDEF
Sedef hastalığı kronik bir cilt hastalığıdır. İsveç’te sedef hastalığı olan kişilerin sayısı 250 000 dolayındadır. Hastalık belirtileri, beyaz pullarla kaplı kırmızı bölgelerden oluşur. Hastalığın nedeni cilt hücrelerinin normalden daha hızlı yenilenmesidir. Sedef kızarıklıkları, en çok dirsek, diz, göğüs ve saç diplerinde olmakla birlikte vücudun her yerindegörülebilir. Sedef hastalığı ciltte küçük benekler şeklinde olduğu gibi, koltuk altı ve kasıklarla cinsel organ çevresindeki ciltte aşırı kızarıklık şeklinde de ortaya çıkabilir. El, ayak ve tırnaklar da bu hastalığa maruz kalabilir. Araştırmacılar, sedef hastalığının otoimün bir hastalık olduğunu, yani vücudun bağışıklık sisteminin ciltte ve çoğu zaman eklemlerde iltihaba yol açtığını düşünmektedirler. Eklem hastalığına psoriasisartrit denir. Sedef hastalığına yol açan şey nedir?Sedef hastalığının nedeni bilinmemektedir. Soya bağlı özelliklerin (genler), bu hastalığa yakalanma eğiliminde büyük bir rol oynadığı sanılmaktadır. Soya bağlı özellikler dışında kimi enfeksiyonlar ve stres gibi bazı başka etkenler de hastalığın başlaması ve gelişmesinde bazen etkili olmaktadır. Sedef hastalığı kimlerde görülmektedir? Sedef hastalığı, yaşamın her döneminde baş gösterebilir. Bununla birlikte, daha çok, genç insanlarda görülür. Sedef hastalığı olanların yüzde ellisi bu hastalığa 25 yaşından önce yakalanmıştır. Sedef hastalığı küçük çocuklarda da görülebilir, ancak bu durum, çok olağan değildir. Sedef hastalığına yakalanan erkeklerle kadınların sayısı birbirine eşittir.Sedef hastalığı bulaşır mı? Hayır! Sedef hastalığı kesinlikle bulaşmaz.
Sedefin sebepleri nelerdir?
Hiç kimse sedefin sebebini tam olarak bilmiyor, fakat bugün araştırmacıların çoğu bağışıklık sistemi ile ilişkili olduğu kanaatindedirler. Sedefde bağışıklık sistemi her nasılsa tetiklenmiştir, bu da deri hücrelerinin büyümesini hızlandırır. Normal deri hücreleri 28-30 günde olgunlaşır ve deri yüzeyinden fark edilmeden dökülür. Fakat sedef hastalığında deri hücreleri sadece 3-4 günde olgunlaşır ve hücreler yüzeyde yığılarak deriden kalkık kırmızı lezyonları oluşturur.
SEDEF HASTALIÄžI ve TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Sedef hastalığı immunogen etik bir hastalıktır. Irsidir ve vücudun bağışıklık sistemi ile ilgilidir. iklim, yiyecekler, enfeksiyonlar, depresyon ve hastaların psikolojik durumları hastalığı azdırır veya davet eder, ancak sebebi değildir.
SİÄžİLLER / VERRUCA VULGARİS veya
HUMAN PAPİLLOMAVİRÜS İNFEKSİYONU
Siğiller; derinin üst tabakasına veya mukozaya yerleşen Human Papillomavirüs / HPV olarak bilinen bir virüse ait infeksiyonlardır. Siğillerin şekli bulunduğu bölgeye veya tipine göre değişmekle beraber, genellikle deriyle aynı renkte, kabarık, nasırımsı sert görünümdedirler.(1)
KAÇ ÇEŞİT SİÄžİL VAR?
Siğilleri 4 ana grupta toplayabiliriz
1-YAYGIN SİÄžİLLER/VERRUCA VULGARİS: Ellerde, parmaklarda ve tırnak çevresinde görülen bu tip siğiller çok yaygındır.Deri bütünlüğünün bozulduğu durumlarda (tırnak yeme/yolma, vb.) daha kolay çıkar.çocuklarda sık görülür.
2-AYAK TABANI SİÄžİLLERİ/PLANTAR WARTS: Tek veya çoklu gruplar (mozaik warts) halinde olabilir.Diğer siğillerden farklı olarak deri içine gömülü görünümdedirler ve ağrı yapabilirler. Vücut ağırlığının basısına bağlı olarak bu şekilde gelişirler. Üzerlerinde kanama odaklarını gösteren kırmızı/siyah noktacıklar olabilir.Ağrı, siğilin büyüklüğüne ve derinliğine (basıya) göre değişir.
3-DÜZ SİÄžİLLER/FLAT WARTS: Nispeten küçük,yumuşak ve üzerleri düz siğillerdir.Sayıları çok fazla olabilir. Vücudun her yerinde olabileceği gibi, yoğunluk yüz ve saçlardadır.Düz olmaları nedeniyle gözden kaçabilirler.
4-ETEK SİÄžİLLERİ/GENİTAL WARTS/KONDİLOMA: Erişkinlerde daha sık görülür ve yaşam kalitesini etkiler. Farklı büyüklük ve sayıda olabilir. Genital organların dışında ve bayanlarda vajen, servix gibi iç kısımlarda da olabilir.Çok eşli ve güvenlik önlemi olmadan cinsel temasta bulunanlarda rastlanır. Bu tip, özellikle bayanlarda servixi (rahim ağzını) uzun süre tedavi edilmeksizin tutarsa kansere kadar giden değişikliklere neden olabilir.
NASIL BULAŞIR?
Siğiller direk kişiden kişiye temasla bulaşır.Nadiren indirek yollarla bulaşabilir. Siğiller bulaştıktan sonra hemen belirmezler.Kuluçka dönemi aylarca sürebilir. El, ayak tabanı ve düz siğillerin bulaşma riskleri düşüktür.Ancak etek siğillerinin bulaşma özelliği çok yüksektir,bulaşma yolu da cinsel temastır. Siğillerin indirek bulaşma yolları arasında ortak kullanılan havlu,bornoz terlik gibi giysiler ile havuz,hamam ve kaplıca alışkanlıkları riskli olabilir.
BÖLGESEL YERLEŞİM VE BULAŞICI ÖZELLİKLERİ
NEDEN FARKLIDIR?
Siğil virüslerinin /HPV, 100 farklı tipi bulunduğu anlaşılmıştır.(HPV 1,HPV 2 vb) Bunlardan yaklaşık 10 tanesi özellikle genital bölgeye yerleşmeye eğilim göstererek, çok kolay bulaşır ve tedaviye direnç gösterirler.Bu nedenle bunlara YÜKSEK RİSK GRUBU SİÄžİLLER adı verilir (2).Bunların içinde HPV16 en azgın olanıdır ve rahim ağzı kanserlerinde doku içinde sık rastlanır.
NEDEN HERKES DE SİÄžİL OLMAZ?
Siğiller her bünyeye giremez; girse bile üreyemez.Deri bütünlüğünün bozulması (tırnak yiyen/yolan kişiler),bağışıklık sisteminin bozulması(kansız/anemi veya kanser hastaları,bağışıklık sistemini baskılayan ilaç alanlar vb.),allerjik bünyeli olma durumlarında infeksiyon kolay yerleşir.Yoğun stresi olanlar,sıkı diyet veya düzensiz/dengesiz beslenenlerde,aşırı çalışma ve yorgunluk halleri,çok eşli ve güvenlik önlemi olmaksızın cinsel temasta bulunanlarda, ortak havlu, bornoz kullananlarda,havuz,hamam,jakuziyi sık kullananlarda bulaşma riski yüksektir.
SİÄžİLLER MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ Mİ?
Çocuklarda siğillerin çok büyük bir kısmı tedavi gerektirmeksizin zaman içinde kendiliğinden kaybolur.Ancak kendiliğinden kaybolmanın kimlerde oluşacağı öngörülemediğinden,diğer kişi ve bölgelere yayılmasını önlemek için tedavi gerekir.
Erişkinlerde ise kendiliğinden kaybolma çocuklar gibi kolay ve kısa zamanda gelişmez.Özellikle yüksek risk grubuna dahil olan HPV tiplerinin fonksiyonları tedaviye bile direnip nüksedebilirler.Bu tip siğiller uzun süre tedavi edilmeksizin kalırlarsa bulundukları bölgede kanserleşme riski taşırlar.Bu nedenle mutlaka tedavi edilmelidirler.
SİÄžİLLERİ NASIL TEDAVİ EDERİZ?
Siğilleri tedavi etmek için 100'ün üzerinde seçeneğimiz vardır.Ancak tedavi hastanın yaşı,siğilin tipi,yerleştiği bölge ve maddi imkanlara göre değişir.Bir diğer sınıflandırma da tedavinin hasta veya hekim tarafından uygulanmasına göre belirlenmesidir.
Cerrahi tedavi yöntemleri, cryo,laser,elektrokoter,cerrahi eksizyon hekimlerin uygulayabileceği yöntemlerdir. Dıştan, salisilik asit,5-FU, podophyline uygulamaları ise hastaların evde kendilerinin tatbik edebilecekleri yöntemlerdir.
Alternatif olarak immunoterapi, interferon ve imiquimod (ALDARA) düşünülebilir.
SİÄžİL İÇİN DOKTORA GİTMESEM OLMAZ MI?
Hocaya okutmak,sarımsak sürmek,sigara basmak gibi bilimsel olmayan yöntemler hastalar tarafından devamlı sorulur. Ancak HPV infeksiyonlarının yüksek risk grubuna dahil olmayan tiplerinde, döküntüler çoğu zaman hiçbir uygulama yapılmaksızın da zaten gerileyebilir.Bu nedenle "okuttum kayboldu" öyküleri muhtemelen bu tip gerileyen döküntülerdir.Ancak strese bağlı olarak gelişen siğillerde bir büyünün veya hocanın sıkı bir telkini veya hipnoz bir anlamda psikoterapi yerine geçebilir.Zararı olmadığından ülkemizde çoğu zaman hastalar hekime de danışmadan bu uygulamayı yaparlar.Her halükarda doğru olan uzman hekime danışmaktır.
SİÄžİL DEVAMLI TEKRARLIYOR İSE...
Bu durumlarda şu ihtimaller akla gelir:
- Hasta tedaviyi tam uygulamıyordur
- Hastanın vücut direnciyle ilgili sorunlar vardır.(kansızlık, parazit, kronik infeksiyonlar ve böbrek yetmezliği, atopik bünye,immünyetmezlik,beslenme bozukluğu vb.)
- Hastanın yoğun stresi devam ediyordur.
- Siğil, yüksek risk grubuna dahil bir HPV tipine aittir.(HPV 16 gibi)
- Yakın çevrede bulaş kaynağı olabilir.
YENİ GELİŞMELER VAR MI?
Var.En önemlisi gerek koruyucu, gerekse de tedavi edici HPV aşılarıyla ilgili deneysel çalışmaların yoğun bir şekilde devam ettiği ve hayvansal çalışmalarının bitmekte olduğudur.
AKNE VE SİVİLCELER
Akne, siyah veya beyaz noktalar, bir çok türden sivilceler ve bazen de kistler şeklinde kendini gösteren tıkanmış gözeneklere verilen isimdir. Yüz bölgesi, boyun ve bazı durumlarda da göğüs, sırt, omuz ve kolların üst kısımlarında oluşabilir. Gençlerde sıkça görülür. Ancak bu sorun herhangi bir yaş grubuna özel değildir: 40'lı yaşlarda olan ergin kişilerde de akne problemi yaşanabilir. Hayati bir önemi olmamasına karşın bu sorunu yaşayanlar için çok can sıkıcı ve görüntü olarak kötüdür. Yoğun akne ciddi ve kalıcı cilt izlerine neden olabilir.
Akne izlerinin tedavisi
Hepinizin bildiği gibi, gençlik yıllarından yüzünde akne izleri kalmış olanların derdi büyüktür! Erkek olsun, kadın olsun yüzleri olduğundan çok daha yaşlı, lekeli ve çökmüş görünür. Kadınların yüzünde makyaj bile güzel durmaz. Hatta makyaj yapılınca bazen izler daha fazla göze batar. Erkekler tıraş olurken sıkıntı çekerler. Gönül isterdi ki, yüzde sivilcelenme başlar başlamaz, aileler gençleri bir dermatoloğa götürselerdi ve sorun sadece akne tedavisi ile sınırlı kalsaydı. Ama ne yazık ki pek öyle olmuyor!
Akne şiddetli seyrettiği zaman, iz kalması kaçınılmazdır. Özellikle esmer hastalarda bu izler daha belirgindir. Akneler beyaz ciltlerde kırmızı, esmerlerde daha koyu renkli lekeler bırakırlar. Leke ve izlerin tedavisinde beyaz ciltler daha avantajlıdır.
Tedavi yöntemlerine gelince; dermabrazyon ve mikro dermabrazyon, orta dereceli ve derin peelingler, lazer resurfacing ve foto rejuvenation tedavileri çok yardımcı olabilir. Gerçeği söylemek gerekirse, derin izlerde ve koyu lekelerde, cildinde % 60 oranında düzelme sağlayan bir hasta çok şanslı sayılır. Bu oranı küçümsememek gerekir. Çünkü % 60 düzelme, cildin görüntüsünü ve yüz ifadesini çok geliştirir.
Sivilce izlerinin tedavisinde en radikal yöntemlerden biri, fenol peelingdir. Bu bir çeşit ameliyat sayılır ve anestezi altında uygulanır. Çok derin çukurlarda birden fazla ameliyat gerekli olabilir. Nispi düzelme oranı yüksektir ama sorunları fazladır. Operasyondan sonra normal yaşama dönmek uzun zaman alır. Hastanın tüm bunları kaldırabilmesi için çok esaslı bir psikolojik hazırlık yapması ve yakın çevresi tarafından desteklenmesi gerekir.
Lazer resurfacing de bir çeşit derin peeling sayılır. Cildin üst tabakasını soyar ve kollajen üretimini canlandırır. Sonrasında bir süre sabırlı olmak koşuluyla gayet başarılı sonuçlar yaratır.
Mikrodermabrazyon yöntemi çok kullanışlıdır. Muayenehane koşullarında yürütülür. Yan etkisi yok denecek kadar azdır ve süratli bir tedavidir. Üstelik etkisi de uzun sürelidir. Mikrodermabrazyon üst deriyi hafifçe soyar, alt derideki kollajen sentezini uyarır. Kollajen kalınlaştıkça çukurlar azalır. Hasta tedavi süresince sosyal yaşamına ve işine rahatlıkla devam edebilir. Cilt her seansta biraz daha düzelir.
Mikrodermabrazyon yöntemi ciltte oluşan düzensizliklerde, akne izlerinde, kaza ya da ameliyat sonrasında oluşan izlerin tümü için kullanılır. Ayrıca hamilelik çatlaklarında da çok başarılıdır.
Küçük ve yüzeysel izleri olan bazı hastalarda, intradermal kollajen enjeksiyonları da iyi sonuçlar verir.
“Photo rejuvenation” adı verilen ışık tedavisi sivilcelerde olduğu kadar, iz, leke ve çukurların tedavisinde de başarılı olmaktadır. Bu yöntem kollajen sentezini önemli ölçüde arttırır, cildi dolgunlaştırır ve savunma sistemini aktive eder. Ayrıca cildi hiç soymadan, lekeleri seçer ve onarır.
Özetle söylemek gerekirse, akne izleri için kullanılabilen peeling ve diğer tedavi yöntemleri çok çeşitlidir. Tedaviler hastanın, cildin tepkisine göre seçilir veya birbiri ile kombine edilir. Deneyimli bir cilt doktoru hastanın durumunu tetkik eder, hastanın direncini, allerjik eğilimlerini ve tedaviye verdiği cevabı izledikten sonra onun durumuna en uygun yöntemleri tatbik eder. Azimli hastalar, iz ve leke tedavilerinden oldukça iyi sonuçlar alırlar.
Hiç moralinizi bozmayın. Gördüğünüz gibi, her sorunun bir çaresi var.
Kan Çıbanı
İltahaplı alanın merkezinde kan dolaşımının yavaşlaması çevre dokuya sızıp şişkinlik yapmasıdır. Diğer çıbanlar gibi kesinlikle ellenmemesi, sıkılmaması ve oynanmaması gerekmektedir. Aşağıdaki öneriler çıban olgunlaşıp cerahat boşalmcaya kadar uygulanmalıdır.
Tedavi
Çıbanın üzerini kapatacak şekilde kesilen pancar iyice kaynatılıp günde iki defa değiştirmek kaydıyla çıbanın üzerine konulur. * Bir miktar siyah zeytin çekirdeklerinden ayırılıp havanda dövüldükten sonra çıbanın üzerine sürülür. * Bir çorba kaşığı kükürt tozu bir kahve fincanı vazelin ile karıştırıldıktan sonra çıbanın üzerine sürülür. * Bir miktar iyice yıkanmış marul veya lahana yaprağı çıbanın üzerine konulup bağlanır. * Bir bardak sütün içine bir incirin yarısı katılıp kaynatıldıktan sonra çıbanın üzerine bırakılıp gazlı bezle sarılır. * Birer kahve fincanı kuru üzüm ile içyağı havanda dövülerek iyice ezildikten sonra çıbanın üzerine sürülür. * Çıbanın üzerine kekik yağı sürülür. * Bir miktar havuç yaprağı bir ocağın üzerinde kavurulup çıbanın üzerine külü serpilir. * Bir litre suyun içine iki çorba kaşığı kuzukulağı katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde üç kere birer çay fincanı içilir. * Bir miktar menekşe kökü ezilip çıbanın üzerine sürülür. * Bir fincan kaynar suyun içine bir tatlı kaşığı kadar sarı yoğurt otu katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra, suyun içine batırılacak olan pamukla çıbanın üzerine sıcak kompres yapılır. * Bir litre suyunu içine ince kıyılmış iki çorba kaşığı şahtere otu katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde ikişer çay fıncanı içilir
DOLAMA
Şeytan tırnağı veya parmağa iğne ya da kıymık batması sonucu, tırnak dibinde meydana gelen iltihaplanmaya; halk arasında dolama, tıp dilinde paronychia denir. Başlangıçta kırmızı bir benek halindeyken daha sonra içi dolu sivilceye dönüşür. Dolama, kan zehirlenmesine neden olabilir. Bu nedenle ihmal edilmeden doktora başvurmak gerekir. Alkol pansumanı veya sıcak su kompresi çok faydalıdır.
Yüzyılların Problemi: Uyuz
İnsanlık tarihinde bit, pire ve uyuz zengin ve yoksul ayırmaksızın sorun yaratmıştır. Öyle ki 'toplum içinde kaşınmanın veya kaşınmaya neden olan haşerelerin yakalanması ve toplum içinde öldürülmesinin' ayıp olduğu prenseslerin temel görgü eğitimindeydi.
Günümüzde uyuz, insanlar arasında doğrudan doğruya temas ile bulaşarak sorun yaratmaya devam etmektedir. Hastalık 30 yıllık dönemlerde salgınlar halinde görülmektedir. 15 yıl sakin geçen bir devreyi 15 yıllık bir salgın eğrisi izler. Bunun nedeninin insanlarda gelişen böceğe karşı direnç olduğu tahmin edilmektedir.
Uyuz İle İlgili Bunları Biliyor Musunuz?
Uyuzun sıklığı sonbahar ve kış aylarında artar.
Okullar ve toplu yaşam alanlarında uyuzun ortaya çıkma ihtimali yüksektir.
Uyuzun en önemli özelliği olan gece kaşıntısı, bulaşmadan sonra 3 gün ile 6 hafta arasında değişen sürelerde olmak üzere en çok 15 gün ile 1 ay sonra başlar. Kaşıntı, tedavi edildikten 2 hafta sonrasına kadar devam edebilir.
Uyuz Nedir?
Uyuz halk arasında 'gale' veya 'gidişik' olarak da bilinir. Uyuz böceği, 'Sarcoptes Scabiei Von Hominis' ancak bir mikroskop ya da büyüteç yardımı ile görülebilecek büyüklüktedir ve tüm yaşamını insan vücudunda geçirir. Kişiden kişiye yakın temas ile geçer. Böcek derinin üst katmanlarında tüneller açarak ilerler ve kaşıntıya sebep olur. Bu kaşıntı sonucunda deride iltihaplanma görülebilir. Uyuz hastalığının pislikle bir ilgisi yoktur, böcek temiz bir ciltte de yaşayabilir; uyuzun kirli insanların hastalığı olduğu inancı doğru değildir!!!
Belirtileri Nelerdir?
Uyuzlu hastalar en çok gece kaşıntılarından şikayet ederler. Bu hastayı uykusundan dahi uyandırabilir. Gündüzleri ise hastanın hareketsiz kaldığı dönemlerde, dayanılması daha kolay bir kaşıntı görülebilir. Ayrıca 1 cm ye varan kırık çizgi veya S şeklindeki tüneller uyuzun spesifik belirtileri arasında sayılabilir. Tünelin tavanındaki deliklerin kirle dolması, çizgi üzerinde siyah noktaların belirmesine neden olur. Bu noktalar hastalığın teşhisinde önemlidir. Tünellerin ucunda veya onlardan bağımsız olarak, inci tanesine benzeyen veziküller de vardır. Bu tüneller en çok %85 eller ve bilekler olmak üzere ön kollarda ve erkeklerde genital bölgede lokalizedir. Uyuz böceğinin en çok el parmaklarının araları, bilekler, kolların iç kısımları, genital bölge, karnın alt kısmı, kalçalar ve bacaklara yerleştiği görülür. Göğüs, sırt ve baş tutulmayan bölgelerdir ancak bebeklerde tüm deri yüzeyinde uyuz görülebilir.
Uyuz Nasıl Bulaşır?
Uyuz, uygun şartlar olduğunda toplumda kolayca yayılma riski olan bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşma kaynağı, uyuz böceği bulaşmış insanlardır. Çoğu kimse uyuzu cinsel temasla bulaşan hastalıklar arasında kabul etse de, bulaşma cinsel temastan çok, yakın temasla olur. Hastalığın bebek ve çocuklarda sıkça görülmesi de bunu doğrular. Uyuzlu bir kimse aile bireylerine hastalığı kolayca bulaştırır. Dans etme, el sıkışma gibi temaslar da bulaşma nedeni olabilir. Hastaya ait çamaşır, çarşaf ve diğer eşyaların başkaları tarafından kullanılması, yukarıdakilere oranla daha az görülen bulaşma şekilleridir.
Korunma Yolları Nelerdir?
Uyuzlu kişilerle yakın temastan kaçınmalı, uyuz rastlanan kişilerin tüm ailelerinin kontrolleri yapılmalı ve bulaşmanın olası olduğu aile dışı arkadaş veya akrabalar uyarılmalı.
Uyuzlu hastanın kullandığı ya da kullanmış olabileceği çamaşır, çarşafın vs. ortak kullanılmasını önlemeli,
Hijyene dikkat edilmeli. Uyuz böceği eşyalar üzerinde 2-3 gün yaşayabildiği için tüm eşyalar ve giysiler kaynar su ile 20 dakika süre ile yıkanmalı, tüm giysilerin (elbiseler, çarşaf, astık kılıfları vs.) özellikle vücutla temas eden iç bölgeleri sıcak ütü ile ütülenmeli, tüm ev ve araba elektrik süpürgesi ile temizlenmeli.
Uyuz tedavisinde etkili bir ajan olan permetrin içeren deri kremi kullanılmalı ve uyuzlu bir kişi de olsa tüm aile bireyleri tedavi edilmeli.
Tıbbi Deri Kremi Kullanımı
Yaş Kullanım
2 ay - 1 yaş 1/8 tüp
1 yaş - 5 yaş 1/4 tüp
6 yaş - 12 yaş 1/2 tüp
12 yaş+ 1 tüp
Duş aldıktan sonra temiz ve serin vücuda baş dışında tüm vücut kaplanacak şekilde uygulanır.
Uygulamada, özellikle el ve ayak parmakları arasında kalan alanlar, bilekler, koltuk altları, dış genital organlar, kaba etler, el ve ayak tırnaklarının altına dikkat edilmelidir.
8-12 saat beklenir. Bekleme süresinde eller yıkanmışsa, ellere tekrar sürülmesine özen gösterilir.
Uygulama sonrasında duş alınır.
Temiz giysiler giyilir, yatak çarşafı ve giysiler sıcak su ile yıkanıp, sıcak ütü ile ütülenir.
Kaşıntı olsun olmasın tedavi mutlaka ailedeki tüm bireyler tarafından uygulanmalıdır.
MANTAR ENFEKSİYONLARI
1 . MANTAR ENFEKSİYONLARI ( dermatofit, tinea )
Vücut yüzeyinde dermatofitler denilen, cildin üst tabakası, tırnak ve saç gibi yerlerde üreyen, küf benzeri mantarlarla infeksiyon olmasıdır. Geçiş genelde insandan insana veya hayvandan insana olabilir.
Nedeni
Mantar infeksiyonu her yaşta olabilir. Tinea capitis ( saç mantarı ), tinea cruris ( kasık mantarı ) ve tinea pedis ( ayak mantarı ), tinea barba ( sakal ), tinea unguim ( tırnak ) özel mantar infeksiyonlarıdır.
Şikayetler
Etkilenen bölgede kaşıntı, cilt lezyonları ve kızarıklık, halkasal şekilli lezyonlar, koyu veya açık renkli değişik alanlar gibi belirti ve şikayetlere neden olabilirler.
Tanı ve tedavi
Tanı esas olarak cildin görünümüne göre konur. Bazı mantarlar özel bir mavi ışıkla karanlık odada incelenirse floresan verirler. Kesin tanı mikroskopla alınan parçaların incelenmesi ile konur. Ciltten alınan kazıntı ayrıca laboratuara gönderilerek kültürde üremesi değerlendirilebilir. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Deri temiz ve kuru tutulmalıdır. Ciddi ve uzun süreli infeksiyonlarda hekime başvurulmalıdır. Hekim sizin için ağızdan kullanılan veya cilde sürülen ilaçlar önerebilecektir. Tedavi edilmediği zaman üzerinde bakterilerin üremesi ile ikincil bakteriyel infeksiyonlar olabilir.
Önlem
Genel olarak iyi temizlik şartları infeksiyonu önlemeye yardımcıdır. Mantarlar bulaşıcı olduğu için elbise, saç fırçası veya kişisel kullanılan gereçler risk grubunda olan veya mantar geçiren insanlarla paylaşılmamalıdır.
2 . AYAKTA MANTAR ENFEKSİYONU
Dermatofitler denilen mantarlar tarafından yapılan infeksiyondur. Vücudumuzda normalde bakteriler ve mantarlar hastalık yapmadan yaşarlar. Uygun ortam bulduklarında hızla çoğalıp, infeksiyona neden olabilirler. Ayak mantarı oldukça sık rastlanan bir cilt hastalığıdır. Genellikle ergenlikten sonra görülür. En sık görülen ve en çok tekrar eden mantar infeksiyonudur . Diğer mantar infeksiyonlarıyla birlikte görülebilir. Ayak mantarı ve benzer hastalıklara tinea infeksiyonları denir ve saç, tırnak ve dış deri gibi dokularda yaşayabilirler. Nemli ve ılık bölgelerde ürerler. Sıkı ayakkabılar giyilmesi, cildin uzun süre nemli kalması, küçük tırnak ve cilt sıyrıkları duyarlılığı arttırabilir. Tinea infeksiyonları bulaşıcıdır , direkt temasla veya aynı ayakkabı ya da duş zemininin kullanılması ile geçebilir.
Önlem
Ayak temiz, serin ve kuru tutulmalıdır.
Pamuklu, yün veya bunlar gibi emici maddelerden yapılmış çoraplar giyilmelidir.
Ayakkabılar ayağa tam olmalı ve böylece ayağa ya da tırnaklara travma azaltılmalıdır. Dar burunlu, yüksek topuklu, eski, yıpranmış ayakkabılar, çorapsız giyilen ayakkabılar veya başkasının ayakkabısı giyilmemelidir
Eski yıpranmış ayakkabılar, çorapsız giyilen ayakkabılar veya başkasının ayakkabısı.
Yüksek yoğunlukta mantar sporları içerebilecek yüzeylerde yalın ayak yürümekten kaçının : halı döşeli zeminler, banyo yerleri, duşlar, jimnastik salonları, soyunma odaları, yüzme salonları, hamamlar gibi.
Tırnaklar kısa ve düz kesilmelidir. Kenarlarını yuvarlak kesmeyin.
Vücudun diğer kısımlarında olan tinea pedis ve yüzeysel mantar infeksiyonlarına bakın ve tedavi ettirin. Normal ve anormal tırnakları kesmek için farklı tırnak makasları kullanın.
Aile üyeleri veya yakın arkadaşlar, temas eden kişiler tinea pedis ve tırnak mantarı için tedavi edilmelidir.
Kaşıntı, kızarıklık, sulanma, su dolu kabarcıklar, normal görünen tırnağın renginde değişme gibi durumlarda tinea pedis veya tırnak mantarından şüphelenin.
Şikayetler
Kaşınma, yanma, etkilenen bölgenin sızlaması görülebilir. Ayakta kızarıklık olabilir. Ayak tabanı, parmakları veya tırnakta kızarıklık ve inflamasyon oluşabilir. İçi su toplamış yaralar gözlenebilir. Kabuklanıp, dökülmeler olabilir. Tırnakta renk değişikliği, kalınlaşma, kabalaşma gelişebilir.
Tanı ve tedavi
Cilt kültürü ve kimyasal maddelerle inceleme yapılabilir. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Cildi kuru ve temiz tutmak gerekir. Ayak sürekli kuru tutulmalıdır. Temiz çoraplar giyilmelidir. Hekim size mantara yönelik uygun ilaçları verecektir. Bunlar deriye sürülen ilaçlar ve ağız yoluyla alınan ilaçlar olabilir. Eğer mantar infeksiyonunun olduğu bölgede bakteriler de infeksiyon yapmışsa antibiyotik tedavisi de gerekir. Ayak mantarı zor iyileşebilir ve tekrarlayabilir. Uzun süreli tedavi ve önleyici tedavi gerekebilir.
3 . KASIK MANTARI
Kasıkta kaşınma sıklıkla ekzema veya başka nedenlerle olur. Kaşıntı ile birlikte sıklıkla erişkin erkeklerde olan bir hastalıktır. Nemli ve ılık alanlarda olabilir. Kötü hijyen, sıkı çamaşırın sürtünmesi, bölgenin uzun süre nemli kalması ile infeksiyona duyarlılık artar. Kasık mantarı genellikle cinsel organlarda oluşmaz. Diğer tinea infeksiyonlarına göre daha az ciddidir. Ancak anal bölgede kaşıntı veya rahatsızlığa neden olabilir.
Şikayetler
Kasıkta, anal bölgede kaşıntı, kızarıklık olur. Sınırları keskindir. Kuru ve kabuklu gibi olabilir. İçi sıvı dolu lezyonlar da olabilir. Ciltte koyu veya açık alanlar olabilir.
Tanı ve tedavi
Tanı esas olarak cildin görüntüsüne göre konur. Biyopsinin mikroskopik incelemesi veya kültür yapılabilir. Tedavide kişisel hijyen ve bakım önemlidir. Hekim sizin için uygun ağızdan veya cilde sürülen ilaçları verecektir. Tedaviye cevap verir, ancak bazı durumlarda dirençli olabilir. Lezyon bölgesinde kalıcı renk değişikliği yapabilir.
Önlem
Genel olarak iyi hijyen önemlidir. Banyodan sonra kurulanmak gerekir. Sürtünmeyi önlemeye çalışmak önemlidir. İç çamaşırlar sıkı ve havasız olmamalıdır.
4 . TIRNAK MANTARI
Hem el hem de ayak tırnaklarında görülebilir. Tırnaklar kalınlaşır, tabakalara ayrılır ve renk değiştirir. Uzun süreli tedavi gerektirir. Bazen tedaviye direnç ve nüks gelişebilir.
5 . SAÇ MANTARI
Genellikle çocukları etkiler. Bulaşıcıdır ve salgın olabilir. Genellikle hafiftir. Lezyonlar halkasal veya keskin kenarlı değildir. Kırılan saçların sonucu olarak tipik siyah noktalar olabilir. Bazı tiplerinde soluk, kırılgan saçlar vardır. Tedavi hekim tarafından yapılmalıdır. İlaçların yanı sıra uygun şampuanlarla da yıkanmalıdır.
6 . VAJİNAL KANDİDİYAZİS
Candida albicans özellikle kadınların genital florasında sıklıkla bulunan bir mantardır. Bu etkenin şikayete neden olacak şekilde vajinada aşırı çoğalmasına kandidiyazis denir. Bu hastalık kadınların 3/4‘ünde hayatlarında bir kez, yarısında da birden fazla kez olur. Normalde bulunan bu mantarın aşırı çoğalmasının altında pek çok faktör yer almaktadır. Geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımı ve ağız yoluyla alınan doğum kontrol hapları alımı bu risk faktörlerinden ikisidir. Hamilelik, menstruasyon, şeker hastalığı, sıkı iç çamaşırları, HIV virüsü veya bazı ilaçlarla bağışıklığın baskılanması da diğer nedenlerdir.
Şikayetler ve belirtiler
Kadınlarda genellikle cinsel organda tahriş ve akıntı vardır. Kaşıntı ve yanma da önemli şikayetlerdir. Kaşımak nedeniyle vulva şişebilir ve çatlaklar oluşabilir. Cinsel ilişki sırasında ağrı hissedilebilir. Akıntı beyaz, peynirimsidir. Erkekler genellikle şikayetsiz taşıyıcılar şeklindedirler. Nadiren idrar yapılan yerden hafif bir kaşıntı olabilir. Özellikle cinsel ilişkiden sonra erkekler yanma ve tahriş hissedebilirler. Ciddi olgularda penis başında aşınmalar, çatlaklar olabilir.
Önlemek için neler yapılabilir?
Sıkı ve sentetik giysiler giymekten kaçının.
·Pamuklu çamaşırlar giyin.
·Genital bölgenizi yıkadıktan sonra kuru tutun. Çünkü nemli ortamlar mantarların üremesi için daha uygundur.
·Genital temizliği önden arkaya doğru yapın, böylece rektumdaki mikroorganizmaları vajinanıza taşımamış olursunuz.
·Mayo veya diğer ıslak giysilerinizi hemen değiştirin.
·Kadın hijyenik spreyleri veya deodarantlarını, parfümlü pedleri kullanmayın. Parfümlü, kremli tuvalet kağıtları kullanmayın. Bu gibi malzemeler vajinanın asitliğini değiştirerek infeksiyona yatkın hale getirebilir.