02-10-2011, Saat: 11:55 AM
bu şehrin en tenha yeri yüreğimdir
şehir beni sıktığı vakit
oraya gitmek dileğimdir!
….
Bilir misin dostum
Bu şehrin sokakları hep koşan adımlara şahit ; koştukça
umutlarından uzaklaşanların adımlarına. Herkes telaşlıdır buralarda; saatler yetmez günlük hayatı gündüz yaşamaya; buralarda insanlar geceleyin de gündelik işleriyle uğraşırlar. Güneşin güler yüzü de
ayın soluğu da onları çalışır halde görür; onlara üzülür. Bu şehrin ahvaline
ahvalin mimarı olanlar bile akıl erdiremez.
Şehrin kaldırımları
daha gün ışığını görmeden
insanların adımlarıyla tanışır. Yabancı soluklar gezinir her birinde; insanlar bir yeri mekan edinemezler
çünkü işleri her yerdedir. Düşünen insanları özler kaldırımlar
adına şiirler okuyan şairlerin dostluğunu özler; ama düşünde dahi koştuğundan
güne rüyasının yorgunluğuyla başlayanlar
bir dostu çiğneyerek geçtiklerini fark etmezler. Yine de kaldırımlar
sakince dolaşan
yüreğindeki sekîneyi adımlarıyla anlatanları bekler durur; sabrı sinelerine çeke çeke…
Sahillerinde gezinmez
hayatının muhasebesini yapan yürekliler. Kumlardan bir kule yapıp
içine büyük umutlarını doldurmaz bu şehrin çocukları. Bu şehrin çocukları
“verme”nin çokça getireceğini bilmez; anne- babası verirken hesap ettiği için olsa gerek. Oyun oynamayı bilmez; oynarken gülümsemez
heyecanlanmaz
kızdığında sabredemez
kırdığında üzeceğini akledemez…
Bu şehrin insanları sevmeyi de bilmez dostum…belki de bundandır
boşluklarda bir şeyleri arayıp yorgun düşmeleri. Şarkılar yazılır oysa her dem sevda üzerine
şiirler okunur da; herkes yine de yorulur sevmekten
yorulur vermekten; oysa sözde kalmamalı sevda
hali imar etmeli. Sevmenin gerekleri
hayat tarzı olmalı insanların; ömür sağlam direkler üzerine kurulmalı.
Bu şehrin insanlarınin içi
ardında bıraktıklarında kalır; boşlukları beslerler içlerinde; bazen içlerindeki boşluğa düşüp can çekişirler. Ardında bıraktıkları gelir bir bir akıllarına
bundandır ki hep bir özlemle yaşarlar; özlemeye alışırlar. Öyle ki bir zaman sonra
özlediklerinin vasfını unuturlar.
Bazen
zaman aşımına uğramış sevdalarının küllerini nil’e verip kurtulmayı dilerler; bazen de nil olup önce savurduklarını toplamayı dilerler.
Dostum
bu şehrin insanları sevdayla yüreklerini besleyip
yüreklerinin ayağıyla adım atmayı öğrendiği vakit
şehrin siması tebessüm edecek..
…….
….
/bir gün
şehir en güzel entarisine bürünecek;
bir bayram sevincini yaşayarak!/
şehir beni sıktığı vakit

….
Bilir misin dostum

Bu şehrin sokakları hep koşan adımlara şahit ; koştukça



Şehrin kaldırımları








Sahillerinde gezinmez






Bu şehrin insanları sevmeyi de bilmez dostum…belki de bundandır





Bu şehrin insanlarınin içi



Bazen

Dostum

bu şehrin insanları sevdayla yüreklerini besleyip


…….
….
/bir gün

bir bayram sevincini yaşayarak!/