:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Elaiussa Sebaste
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Limon Bahçelerinde Gizli
Elaiussa Sebaste

Mersin’deki Elaiussa Sebaste antik kenti; Anadolu’nun en iyi korunmuş nekropolü, küçük antik tiyatrosu ve birbirinden güzel kabartmalarıyla adım başı tarih kokuyor.
Dağlık Kilikya’yı (Kilikya Tracheia) oluşturan Alanya-Mersin arasındaki bölge, arkeolojik buluntular ve ören yerleri açısından hayli zengin örnekler sergiliyor. Silifke ile Erdemli ilçeleri arasında uzanan Torosların kıraç tepelerinde ve Akdeniz kıyılarında; sayısız kent, anıt mezar, işlemeli lahit ve kayalara yapılmış kabartmalar bulunuyor. Kimi tarihçilere göre Anadolu’ya zeytinin girdiği kapı olan, Mersin’e 55 km uzaklıktaki Elaiussa Sebaste antik kenti, bu bölgede günümüze kadar ayakta kalan ören yerlerinden sadece biri.
Adı ‘zeytin’ anlamına gelen Elaiussa, ilk çağlarda anakaraya ince bir kıstakla bağlanan küçük bir adacık üzerinde MÖ 2. yüzyılda kurulmuş. Kentin gelişmesinde zeytin yetiştiriciliğinin yanı sıra, imparator Augustus döneminde Kapadokya kralı Archelaos’un buraya yerleşmesi de etkili olmuş. Archelaos, adanın karaya bağlandığı kıstak üzerine yeni bir şehir kurarak Sebaste adını vermiş. Bilge Umar’a göre bu isim, ‘imparator kenti’ anlamına geliyor. MS 74’te Vespasian’ın, Kilikya bölgesini korsanlardan temizlemesiyle kent, altın çağına ulaşmış. Ancak MS 3. yüzyılın sonlarına doğru önemini yitirmeye başlamış. Bunda, 260 yılında Sasani Kralı I. Şapur’un ve daha sonra Isauria’lıların saldırılarının payı büyük. Kentin varlığını, Roma İmparatorluğu’nun sonları ve Erken Bizans dönemlerinde, kilise ve bazilikalarla sürdürdüğünü antik kaynaklardan öğreniyoruz. MS 6. yüzyılda komşusu Korykos (Kızkalesi) kenti gelişmeye başlayınca, Elaiussa Sebaste, tarih sahnesinden yavaş yavaş silinmiş.

ŞİMDİ YARIMADA
On yıldan beri İtalyan profesör Eugenia Schneider başkanlığında kazı yapılan ören yerinin ilk yerleşimi olan ada, tamamen kumlarla kaplanmış bulunuyor. Her iki yanındaki limanlar için güvenlik sağlayan bir mevkide olan ilk yerleşim, bugün bir yarımada konumunda. Yarımadanın batı koyuna bakan tarafında hamam, sarnıç, sur ve bir mendireğin kalıntılarını görmek mümkün. Antik kentten çıkarılan en önemli kalıntılar, zemini mozaik kaplı bir hamam ve daire biçimindeki tabanıyla küçük bir bazilika. Elaiussa ile Sebaste’yi bugün birbirinden ayıran anayolun karşı tarafında, MS 2. yüzyıla tarihlenen bir tiyatro yer alıyor. Yüzyıllardır uğradığı yağmalamalar sonucu basamakları ve süslemeleri günümüze ulaşamayan yapı,
23 oturma sırasıyla oldukça küçük. Tiyatronun yanı başında, büyük olasılıkla imparatorluk döneminde yapılmış agora var. Yarısı yıkılmış bir surla çevrili agoranın girişinde, bir zamanlar ağız kısımlarında aslan formları yer alan iki anıtsal çeşme yükseliyormuş. Agoranın içinde taban mozaiklerinin güneş ışınlarından korunmasını sağlamak amacıyla zemini kumlarla örtülü büyük bir kilise göze çarpıyor.
Elaiussa’nın yegâne tapınağı, kent dışında, denize hakim bir tepede konumlanmış. Korinth düzeninde, 12 uzun kenar ve
6 kısa kenar sütunlu tapınakta sadece iki sütun ayakta kalabilmiş. Agora ile tapınak arasındaki limon bahçeleri içinde kalan karma hamam kompleksi, antik Roma dönemine özgü ve Anadolu’da pek kullanılmayan bir teknikle yapılmış. Kazı başkanı Prof. Schneider’e göre bu yöntemi kente İtalikler getirmiş.
Kilikya kentleri arasında en zengin ve etkileyici nekropol alanı, Elaiussa Sebaste ören yerinde bulunuyor. Şehrin kuzeyindeki bir tepede yer alan ‘Mezarlar Caddesi’, değişik formda yüze yakın mezara ev sahipliği yapıyor limon bahçeleri arasında. Dağlık Kilikya anıt-mezarlarının estetik formları dikkat çekici. Demirci’deki ikiz mozole, Paslı’daki heybetli Mezgitkale ile Cambazlı mozoleleri sayılabilecek en iyi örnekler.
Ören yerine Limonlu (Lamos) deresinden su getiren antik kemerler, kentin iki girişini de süslüyor. Özellikle kentin batısında yer alan Kuru Vadi’deki kemer, görece daha iyi durumda. Bir gerdanlık kadar zarif bu kemerler, aslında Korykos’a kadar devam eden bir kanal sistemini oluşturmaktaymış yüzyıllar önce. Su kemerinin hemen karşısındaki tepecikte kapaklı bir lahit yer alıyor. ‘Prensesin Mezarı’ olarak adlandırdıkları bu lahit, Anadolu mezar geleneğine örnek teşkil edecek bir formda.

ADIM ADIM TARİH
Elaiussa’nın arkeolojik zenginliği bu kadarla sınırlı değil. Ören yerinin içindeki Ayaş kasabasında yıllarca öğretmenlik yapıp emekli olan Mustafa Sağlam, çevrede ilginç ve gezmeye değer pek çok kalıntı olduğunu heyecanla anlatıyor. Çatıören-İmirzeli tabelasını takip ederek yola koyuluyoruz. Birkaç kilometre ileride başlayan taş döşeli antik patika, Hisarınkale’ye getiriyor bizi. Sarp yamaçtaki kaleden aşağıda Elaiussa Sebaste’yi görebiliyoruz. Kalenin hakim olduğu sandal ağaçlarıyla dolu vadinin karşı tarafında, kayaya oyulmuş bir adam ve uzanmış bir kadından oluşan aile figürü kabartması yer alıyor. Yıllar önce Kilikyalıların adımladığı antik patikada on beş dakikalık bir yürüyüşle Kabaçam kalıntılarına varıyoruz. Etrafta birçok lahit, yapı ve kilise harabesi bulunuyor. Akdeniz’i seyreden ıssız bir tepede kurulu ören yerine, Ayaş’tan
7 kilometrelik stabilize bir yolla da ulaşmak mümkün. Anayolun yedinci kilometresindeki Çatıören’de birkaç kilise ve kale surlarının kalıntıları göze çarpıyor. 11. kilometredeki İmirzeli ören yerinde kalıntılar daha da fazla. Eski bir tapınağın sütunları, hamam, iki kilise, çalılıklar arasında oraya buraya dağılmış kesme taşlar ve yıkılmış duvarlar arkadaki tepelere doğru yayılıyor. 12. kilometrede Öküzlü adı verilen harabeliğin en önemli yapısı, kemerinde geçen yıla kadar boğa kabartmaları olan büyük bir kilise.
Ertesi gün Kilikya’yı ‘dağlık’ ve ‘ovalık’ olarak iki bölüme ayıran Limonlu Vadisi’nin derinliklerindeki Veyselli ve Tabureli köylerine gidiyoruz. Oldukça küçük olan iki ören yerindeki bütün kalıntılar, zorlukla geçit veren makiler arasında duruyor öylece. Buradaki savaşçı ve soylu kabartmaları; Kızkalesi’nin
10 km kadar kuzeyinde Şeytanderesi mevkiinde yer alan Adamkayalar Vadisi’nin yamacına oyulmuş kabartmalarla benzeşiyor. Ve gayet iyi durumdalar. Savaşçılar ellerindeki mızraklarla hâlâ nöbet tutuyorlar sanki...

Dağlık Kilikya, adı gibi kıraç ve ıssız tepeler üzerinde tarihten derin izler taşıyor. Zamanın mührü yavaşça çözülürken, adını 19. yüzyılda yöreye yerleşen Yörük aşiretinin ‘Ayaş’ oymağından alan kasabanın otel ve pansiyonlarıyla iç içe yaşayan Elaiusse Sebaste kenti, kumullar arasından tarihe ışık tutmaya devam edecek yıllar boyunca...