:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Bir Adamın Ölüsünü Kucakladın..
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Bir adamın ölüsünü kucakladı gözlerin. Hiç de canlı değillerdi. Pek de takmadın doğrusu...
Sevgi senin için gecikmiş bir mektup muydu?
Beni “hatıran” sanıp da sevme çabanı anlayışla karşıladım. Ama zorlama! Bu aşk “derin iç çekmeler” için büyütüldü ne de olsa...

Ancak çağırdığın kadar gelirim, sevdiğin kadar severim seni ve sevdiğini gösterdiğin kadar bana, gösterebilirim sana sevgimi...
Değiştiğini söylüyorsun...
Değişiklik, “aklındaki bana” karşı yaptığın yorumdur. Oysa değişen, senin “zaman süzgecinden” başka nedir?

Ne istediğini bilmiyorsun, ne yapmak istediğini de...
Etrafındakiler keyif vermiyorken, mutluluk oyunu oynuyorsun.
Bu “geç bir durak...”
Geldiğim, sert mizaçlı bir kentti benim!
Her sorduğum “sen” oldun.
Her “gittiğim” sen,
Her bildiğim “sen” diyecektim ama...
Geçiyor mu?
İçimde öldürülmek üzere bir şey büyütmüşüm de duymamışım bile...
Ah narin kelebek... Bu sevginin katili!
Nasıl ettin de o büyük insanı öldürdün içimde!
Beklediğimi bulduğumda, “ulu bir aşkın” içinde bulduğumu sanıyordum kendimi.
“Evet bu aşk hiç bitmeyecek. Çünkü bir fidanın kökünden bağlandığı gibi toprağa, sana bağlanmışken, bu aşk hiç bitmeyecek”
Tüm endamını yitirmiş, ukala bir aşka teslim, şefkatlerimle geldim kapına!
Hadi yeniden...
Hadi eskiden...
Hadi şimdiden...
Hadi senden ve benden...
Olmadı mı?
Yapamadın?
Bir adamın ölüsünü kucakladı gözlerin. Hiç de canlı değillerdi. Pek de takmadın doğrusu...
Sevgi senin için gecikmiş bir mektup muydu?
Beni “hatıran” sanıp da sevme çabanı anlayışla karşıladım. Ama zorlama aşkım! Bu aşk “derin iç çekmeler” için büyütüldü ne de olsa...

“Ahh”larım var benim dert etme kendine. Yalnız olmayacaksın en azından yaşarken acılarını... Hep bir yanında ben olacağım söz!

Eylül geçmedi ama, bu sana son sitem ve son haykırıştır.
Yok bundan kere aşktan dem vurmak, ya da benim deli divane oluşumdan yazmak, nasılsa çok problem etmedin ve geri getirmek için bu sevgiyi kılını bile oynatmadın?
Madem öyle, gebersem de bu aşktan, sana yılışık bir aşk yaşatmayacağım.
Zordur biliyorum, sana sevgimi haykırmadan yaşamak. Zordur, sana cennetten bahsetmemek ve zordur, seni nasıl sevdiğimi her daim dillendirmemek.

Hiç düşündüğün kişi olmadığım halde, aklındaki kişiymiş gibi davrandın hep! Suçlayarak, acıtarak büyütmek nedendi bu sevdayı? Hep başkalarını koydun, başkalarındayken oysa sen!

Yazık oldu!
Sana da, bana da, büyüttüğümüz her şeye de yazık oldu!
Alacağın olsun kadın!
Aşktan yana çekeceğin olsun,
Bu aşka dağıtılacak “iyi hal niyetlerim” yok benim!
O kadar çok verdim ki “iyi hallerimi zamanla” biterken bile anlayamamışım kendimi...
Beni son bitiren sen!
Aşktan yana çekeceğin olsun!

Eylül geçmedi ama, bu sana son sitem ve son haykırıştır.
Yok bundan kere aşktan dem vurmak, ya da benim deli divane oluşumdan yazmak, nasılsa çok problem etmedin ve geri getirmek için bu sevgiyi kılını bile oynatmadın?

Bir adamın ölüsünü kucakladı gözlerin. Hiç de canlı değillerdi. Pek de takmadın doğrusu...
Sevgi senin için gecikmiş bir mektup muydu?
Beni “hatıran” sanıp da sevme çabanı anlayışla karşıladım. Ama zorlama aşkım! Bu aşk “derin iç çekmeler” için büyütüldü ne de olsa...