:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Rüyanın Nörofizyolojisi
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
REM ya da paradoksal uyku sırasındaki beyin dalgalarını gösteren elektroansefalogram. REM elektroansefalogramı kırmızı çerçeve içerisine alınmıştır. Üstte yer alan kırmızı çizgiye denk düşen üstteki zikzaklar ise göz hareketlerini göstermektedir.

Rüyalar konusunda rüya nörofizyolojisi psikoloji varsayımlarından birçok bakımdan ayrılır: Rüya nörofizyolojisi öncelikle rüya etkinliğinin biyokimyasalvirgs.gif biyolojik ve anatomik düzeyde tanımlayıcı ve işlevsel incelenmesini amaçlar. Rüya nörofizyolojisinin tanınmış öncülerinden biri Alfred Maury’dir. (1817-1892)Onun zamanına dek uyku fenomeniyle örtülü durumdaki rüyanın maddi yapısına hiçbir yaklaşımda bulunulmamıştı. Rüyaların sürekli ve periyodik olarak özel zamanlarda meydana geldiğini ve uyanmadan önceki iç ve dış uyaranlarla oluştuğuna ilişkin ilk varsayımı o ortaya atmıştır. Bununla birlikte rüya nörofizyolojisinin gerçek anlamdaki başlangıcı 1950’li yıllarda olmuştur.


REM'in keşfi


REM.png

REM ya da paradoksal uyku sırasındaki beyin dalgalarını gösteren elektroansefalogram. REM elektroansefalogramı kırmızı çerçeve içerisine alınmıştır. Üstte yer alan kırmızı çizgiye denk düşen üstteki zikzaklar ise göz hareketlerini göstermektedir.


Göz uçlarında bulunan nöronlar uyku geldiğinde sinyaller gönderir ve gözkapaklarının ağırlaşmasını denetlerler.1953’te Eugene Aserinskyvirgs.gif gözkapakları kapalı olduğu halde uykudaki kişilerin gözkapakları altındaki gözyuvarlarının hızla oynadığını farketmişti. Bunlar uyku sırasında gözlemlenen olağan göz hareketlerine birçok bakımdan benzemeyen (alışılmış dalga hareketi çizmeyen ve yavaş olmayan) hareketlerdi. Böylece REM uykusunuvirgs.gif yani uykudaki REM evresini keşfeden Aserinsky bir elektrookülogram sayesinde kaydedilebilen ve rüya evrelerine denk düşenvirgs.gif uykudaki "hızlı göz hareketleri" (REM) varsayımını ortaya attı. Daha sonra gözyuvarların oynadığı bu dönemlerdeki beyin dalgalarını saptamak üzere bir tür poligraf (yalan makinesi) aygıtı kullandı. Deneylerinden birinde deneğin REM döneminde olmadığı halde ağlayıp inlediğini farketti kivirgs.gif bu belirtiler deneğin rüya gördüğünü doğrulamaktaydı. Aserinsky ve asistanı ses getiren bilimsel çalışmalarını 1953’te Science’ta yayımladılar.

1953 sonrası araştırmaları ve oneiroloji

Bir gece uykusunun evreleri. Üst sınır uyanıklık sınırıdır.

Musical_brainwave_performance_at_deconism_gallery.jpg

Rüyaların bilimsel incelenmesi anlamındaki oneiroloji terimi yazılı kaynaklarda ilk kez 1653 yılında kullanıldı. Bu inceleme alanı özellikle Nathaniel Kleitman ve Eugene Aserinsky’nin 1950’lerde REM evrelerini keşfetmeleriyle hız kazandı. Ardından 1959’da Michel Jouvet REM evrelerinde elektroansefalograma kaydedilen dalgaların uyanık halde olunduğunda kaydedilen dalgalara benzediğine dikkat çekti ve bu özel evrelere "paradoksal uyku" adını verdi. Kleitman ve William C. Dement EEG (elektroansefalograf) vasıtasıyla ölçülen “beynin elektriksel etkinliği”nin sözkonusu olduğu özel uyku halininvirgs.gif gözyuvarı hareketleri gibi bazı bakımlardan uyanıklık haline benzediğini ortaya koydular. Bu özel uyku hali ya da uykunun bu evresi günümüzde REM uykusu adıyla bilinir. Dement ve Kleitman’ın deneyleri de rüyalar ile REM evresi arasında çok sıkı bir ilişki olduğunu gösterdi. Keith Hearne ve LaBerge’in birbirlerinden ayrı olarak sürdürdükleri çalışmaların eşzamanlı olarak lüsid rüyayı doğrular yönde sonuç vermesi ise rüya türleri üzerine sonraki deney ve ilerlemelere olanak sağladı. W. Dement REM evresinde uyandırılan deneklerin % 80’inin rüyalarını hatırlamalarına karşınvirgs.gif uykunun "derin uyku" evresinde uyandırılan deneklerin sadece % 7’sinin rüyalarını hatırladıklarını saptadı
Musical brainwave performance at deconism gallery.jpg

Rüya görmenin mutabık kalınmış hiçbir biyolojik tanımı yoktur. Bununla birlikte gözlemler rüyaların hızlı göz hareketinin oluşmasıyla yakından ilgili olduğunu ortaya koymakta ve EEG (elektroansefalograf) aygıtı da bu sıradaki beyin etkinliğinin çoğunluklavirgs.gif uyanık olunduğu zamankine eş olduğunu göstermektedir. Hızlı göz hareketlerinin olmadığı sırada deneyimlenen “hatırlanmayan rüyalar” nisbeten daha olağandır. Ortalama olarak insanvirgs.gif ömrünün yaklaşık 6 yılını rüya görmekle geçirmektedir(Her gecenin iki saati rüya görüldüğü kabul edilerek yapılan hesaplamaya göre)[Aktif uyku ya da paradoksal uyku da denen REM evresinde beyin dalgaları gayet aktiftir (EEG'de beta etkinlik gözlemlenir)virgs.gif kas gerginliği iyice azalırvirgs.gif felce yakın bir kas güçsüzlüğü görülür; bu güçsüzlük yalnızca gözlerdevirgs.gif solunumdan sorumlu kaslarda ve kan dolaşımında görülmez.

Rüyaların çoğu yalnızca 5 ile 20 dakika arasında bir süre sürer.Normal bir gece uykusunda 60-90 dakikada bir başlamak üzere uykusu boyunca 4-5 kez REM dönemi yaşanır; REM evrelerinden her biri ortalama 20-25 dakika sürer.(İlk REM evresi çok kısadırvirgs.gif ancak birkaç dakika sürervirgs.gif fakat gece ilerledikçe sonraki REM evreleri 30 dakikanın üzerine çıkabilir.) Çalışmalar insan gibi çeşitli kuş ve memeli türlerinin de uykuda REM deneyimi geçirdiklerini ortaya koymuştur. Örneğin M. Jouvet kediler üzerindeki deneylerde de benzer sonuçlar saptamıştır. Fransız nörobiyolog Jouvet'ye göre rüya ne uykunun bir parçası ne de uyanıklığın bir parçası olarak ele alınabilirvirgs.gif bu uykudan da uyanıklıktan da farklı olan üçüncü bir bilinç halidir.Rüya görmesi engellenen bireylerde öğrenmenin zorlaştığı ve çeşitli depresif ve psikotik tepkilerin ortaya çıktığı deneysel olarak gözlemlenmiştir.

Her ne kadar rüyalarla ilgili çeşitli varsayımlar ortaya atılmışsa davirgs.gif rüyaların tümüyle beyinle ilgili bir fonksiyon olup olmadığıvirgs.gif kökenlerinin beynin neresi olduğuvirgs.gif tek bir kökenlerinin mi olduğuvirgs.gif yoksa beynin çeşitli kısımlarının mı sözkonusu olduğu ve zihin ya da bedenle ilgili ne gibi amaçlara yönelik oldukları bilinmemektedir.

Varsayımlar

Rüyaların işleyişine ve nedenlerine ilişkin çok sayıda varsayım bulunmaktadır.

Bu varsayımlardan bazılarıvirgs.gif özetlevirgs.gif şunlardır:

* Freud'a göre rüyalar insanın uyanık yaşamında arka plana itilmişvirgs.gif sosyal ve etik değerlerle kontrol altında tutulmuş ya da bastırılmış düşünce ve duygularının uykuda bilincin rahatlamasıyla görsel açıdan ön plana çıkmasıdır. Rüyalar baskı altında tutulmuş dileklerin farklı kılıklardaki gerçekleşmesidir. Freud’a göre kötü rüyalar beyne sıkıcı ya da üzüntü verici deneyimlerden kaynaklanan heyecanları denetleyebilme olanağı sağlarlar.Freud rüyaların birçoğunu oidipus kompleksine dayandırır.
* Froydçu varsayımı uygulayan psikanalizde rüyavirgs.gif bilinçdışı süreçlerin dışavurumudurvirgs.gif yani bilinçdışında mayalanma geçiren arzuların dışavurumudur. Klasik psikanalize göre rüya bireyin psişik dengesinin bozulmasına yol açmamak için bilinçdışının kendini dışa vurmasına olanak sağlayan bir tür «güvenlik sübabı»dır. Bastırılan ve bilince erişmesi önlenen arzu ve dürtülervirgs.gif bastırılmakla ortadan kalkmazlarvirgs.gif aksine sansürden kurtulmakvirgs.gif bilince erişmekvirgs.gif yani doyum elde etmek için her fırsatta dışavurum ararlar.
* Jung Freud gibi rüyaların bilinçdışı ile bilinç arasındaki etkileşimler olduğunu ve Freud’un rüyaların çocuklukta ve geçmişte yaşananlardan kaynaklandığı görüşünü kabul etmekle berabervirgs.gif rüyaların "kolektif bilinçdışı" denilen üçüncü bir kaynaktan da beslendiğini savunur. Jung’a göre rüyalar bilinci uyanık halde tutan tek taraflı davranışların telafisi olabilirler

Dimetiltriptamin

800px-Dimethyltryptamine-3d-sticks.png

* Rüyalar beyindeki dimetiltriptaminin (DMT)[not 7] bir sonucudur. Bu varsayım için gereken biyokimyasal işleyiş 1998’de DMT’nin görsel rüya fenomeniyle ilgili olabileceğini öne süren tıp araştırmacısı C. Callaway tarafından ortaya atılmıştır. Ona görevirgs.gif beynin periyodik olarak yükselen DMT düzeyleri görsel rüya mekanizmasını harekete geçirmekte veya rüyaya ve muhtemelen zihnin diğer doğal hallerine neden olmaktadır REM uykusu sırasında bazı nörotransmitter’larda aktarım tümüyle durur ve bunun sonucu olarak da motor nöronlar uyarılmazlar (REM atonia)
* Geceleyin de duyular çeşitli uyaranlarla uyarılmaktadırvirgs.gif fakat zihinvirgs.gif uyaranları değerlendirmekte ve uykunun sürmesini sağlamak için uyarıları rüya haline dönüştürmektedir. Bununla birlikte zihin uyaranlar bir tehlike arzetmeye başladığında ya da bebek ağlaması gibi şartlanmış olduğu uyaranlar karşısında uyanacaktır.
* Rüyalar zihnin baskı altındaki kısımlarının fantezi yoluyla tatmin olmasıdır. Buvirgs.gif ani şoklardan bir korunma yoludur.
* Hartmann’a göre rüyalar psikoterapi gibi bir işleve sahiptir
* Rüyalar ayrışmış imajinasyonun bir ürünüdür.
* Parapsikolojik yaklaşım: Parapsikologların birçoğuna göre rüyalar tek bir nedene bağlanamaz. Bilinçaltı bazı rüyaların nedeni olabilmekle birlikte rüyaların tek nedeni değildir. Psikolojik ve fizyolojik nedenlere bağlı rüyalar olduğu gibi “telepatik rüyalar” gibivirgs.gif paranormal fenomenlere ya da psişik yeteneklere bağlı rüyalar da mevcuttur.

* Deneysel spiritüalist yaklaşım: Ruhçu yaklaşım parapsikolojinin genel yaklaşımını kabul etmekle birliktevirgs.gif rüyaların nedenlerini parapsikologlarınkinden daha fazla çeşitlendirir. Örneğin bazı rüyaların serbest hafıza kaynaklı olupvirgs.gif geçmiş reenkarnasyonlardakiolaylarla ilgili olabileceğini ileri sürer.