- Temel İngiltere'ye gidecekti. Onun için bir arkadaşından İngilizce hakkında bilgi istemişti. Arkadaşı Türkçe kelimelerin son hecesinin uzatılması halinde İngilizce olacağını söyledi. Temel uçağa bindi. On dakika sonra hostesi çağırmak için: "Hosteeees." O da ne hostes gelmişti. Temel İngilizce'yi sökmeye başladığını düşünüyordu. Havaalanından çıktı: "Taksiiiii." Vay be, taksi de durmuştu. Temel ağır ağır kendini kaptırdı: "Hoteeeeeeel." Otele gitti. Odasına çıktı, duş aldıktan sonra bara indi: "Viskiiiii." Daha sonra Londra sokaklarında dolaşmaya başladı. Parkta bir adam gördü:
- Merhabaaaaa, nasılsınıııız?
- İyiyiiiiim, sağoooooool!
- Türk müsünüüüüüz?
- Eveeeeet!..
- Kardeşim Türksün de, neden iki saattir İngilizce konuşuyorsun
Temel efkarlı, oturmuş içiyormuş. Cemal müdahale etmiş:
- Temel içkiden boğulacaksın.
- Kendimi değil, dertlerimi alkolde boğmaya çalışıyorum... Onlar da yüzme bilirmişcesine bana geri geliyor.
ZencefiL Adlı Kullanıcıdan Alıntı:- Temel İngiltere'ye gidecekti. Onun için bir arkadaşından İngilizce hakkında bilgi istemişti. Arkadaşı Türkçe kelimelerin son hecesinin uzatılması halinde İngilizce olacağını söyledi. Temel uçağa bindi. On dakika sonra hostesi çağırmak için: "Hosteeees." O da ne hostes gelmişti. Temel İngilizce'yi sökmeye başladığını düşünüyordu. Havaalanından çıktı: "Taksiiiii." Vay be, taksi de durmuştu. Temel ağır ağır kendini kaptırdı: "Hoteeeeeeel." Otele gitti. Odasına çıktı, duş aldıktan sonra bara indi: "Viskiiiii." Daha sonra Londra sokaklarında dolaşmaya başladı. Parkta bir adam gördü:
- Merhabaaaaa, nasılsınıııız?
- İyiyiiiiim, sağoooooool!
- Türk müsünüüüüüz?
- Eveeeeet!..
- Kardeşim Türksün de, neden iki saattir İngilizce konuşuyorsun
ahahahaaaaaaaaa :yikildim:
[COLOR="Blue"]Temel ile Dursun Trabzon'un dağlık bölgesinde ava çıkmışlar. Uzun uğraşlardan sonra elleri boş dönmek üzere iken oldukça iri ve heybetli bir geyiğe rastlamışlar. Her ikisi de epeyce uğraştıktan ve kovaladıktan sonra köye 5
-6 kilometre kala geyiği vurmuşlar. Aslında küçük hayvan avına çıkmış olan iki arkadaşın yanında geyiği taşıyabilecekleri herhangi bir araç veya alet olmadığından düşünce üretmeye başlamışlar. Temel ,Dursun'a "Ula dursun habu hayvanın bir boynuzunu sen tut diğerini ben diyerek çektirmeye başlamışlar. Tahmin edileceği gibi çok zor olan bu şekilde köyün yolunun başına kadar kan ter içerisinde gelirlerken köyden birine rastlamışlar. Onların bu halini gören arkadaşları "Yahu siz delimisiniz bu böyle taşınır mı? Sizin kafanız hiç çalışmıyor kardeşim, ikiniz bir olun şu hayvanı kuyruğundan çekin daha rahat taşırsınız " önerisini yaparak yola devam etmiş. Bu fikri çok uygun bulan iki kafadardan biri olan Temel yaklaşık yarım saat sonra Dursun'a dönerek "ULA DURSUN BU HAYVAN BÖYLE ÇOK KOLAY ÇEKİLİYORMUŞ, AMA ANLAMADUÄžUM BİR ŞEY VAR BUNU KUYRUÄžUNDAN ÇEKTUÄžUMUZDAN BERİ KÖYDEN GİTTİKÇE UZAKLAŞaYRUK.!! [/COLOR]
MİT eleman alımı için duyuru yapar. Üç kişi başvurur. MİT binasında adayların hepsiyle tek tek görüşmeler yapılmaktadır. İlk adam içeri alınır ve su sorular sorulur. "Karını seviyormusun?" "Evet, efendim" "Ülkeni seviyormusun?" "Evet , efendim" "Pekala , biz karını da getirdik. Şu an yan odada." denir ve masanın üzerine adamları demek için kuru sıkı bir tabanca konur. "Şimdi odaya gir ve karını öldür.!" Adam silahı alır yan odaya geçer. 5 dakika hiç ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri döner. Kravatı gevsemiş, ter içinde kalmıştır. "Yapamıyacağım efendim." der ve orayı terk eder. İkinci adam içeri alınır. Aynı sorular sorulur. Aynı yanıtlar. Ve ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Adam yapamayacağını söyler ve ayrılır. Son adam Temel girer. Aynı sorular. Aynı cevaplar. Ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Temel içeri girer. 5
-10 saniye sonra içerden silah sesleri gelmeye başlar. BAM,BAM,BAM,BAM,BAM,BAM .... Derken kısa bir sessizlik ve ardından gürültülü bir cam kırılması duyulur. Temel içeri girer , biraz terlemiştir. MİT personeli sorar "Ne oldu ?" Temel cevaplar.. "Efendim bana verdiğiniz silah kurusıkı çıktı, o yüzden onu pencereden aşağıya atmak zorunda kaldım"
:yikildim:
:yikildim: ahahaha ayyyy çok güzel yaaa
-- Rize-Trabzon karayolunda trafik kazası olmuş... Olay yerine gelen trafik polisi bakmış ortada garip bir durum var: İki araçta da en ufak bir sıyrık- çizik olmamasına rağmen, araç sürücülerinin kafaları kan revan içinde... Polis, “Hayrola hemşerim, nasıl oldu kaza?” diye sorunca yüzü gözü sargılar içindeki Temel, güçlükle anlatmaya başlamış: “Hava çok sıcak idü. Ben otomobilun içinde sıcaktan bunalmış idüm. Arabadan kafamı dışarı çıkarmış, cüzel cüzel cidiyor idüm...” Lafın burasında derin bir nefes almış Temel; kafası sargılı öteki sürücüyü işaret ederek devam etmiş: “... anladuğum kadarıyle, ha bu da bunalmış. Kafa kafaya çarpışmışuz!..”
Temel Londra'da otelin birinin odasında kara kara düşünüyor. "Ben aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba?” Geçiyor aynanın karşısına ve prova yapıyor: "Bana bir visku... Yok böyle anlarlar... Bana bir raku... Böyle de anlarlar... Bana bir bira... Tamam!" diyor, "... böyle iyi anlamazlar!" Aşağıya iniyor, tezgaha dirseklerini dayıyor ve sesleniyor; "Barmen bana bir bira..." Barmen Temel’i biraz süzdükten sonra soruyor: “Birader sen laz mısın?" Temel: "Uuuy nasıl anladın?" "Burası resepsiyon... Bar karşıda!..":yikildim:
- Bir tır şoförü kaza yapıp Temel'in evinden içeri girmiş.
- Yolumu şaşırdım da... Rize'ye nasıl cideceğum?
- Koridoru geçeysun, salondan sağa sapaysun, tümdüz cideysun!..:yikildim:
Trabzon’u gezmekte olan turist, “Allah allah... Burada herkesin bıyığı var!” deyince Temel, burnuna dikkat çekerek, “Piz önemli ve değerli şeylerun altıni çizeruz!..” der.