04-18-2011, Saat: 09:18 PM
14 Nisan 2011
[url="http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/17537891.asp?rdr=1#"]
[/url]
[url="http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/17537891.asp?rdr=1#"]
[/url]
Günümüzde pek çok hamilelik sorunsuz bir şekilde tamamlanıyor ve anne bebeğini kucağına almanın mutluluğunu yaşıyor. Ancak bazı riskli durumlar var ki hem bebeğin hem de annenin sağlığını tehdit ediyor, hatta ölümlerine bile neden olabiliyor.
Hamilelikte yüksek risk oluşturan sorunlar anne adayında önceden var olabileceği gibi, hamilelikte de ortaya çıkabiliyor. Neyse ki anne adayına ait sağlık sorunlarına erken tanı konulduğu takdirde hamilelik sağlıklı bir şekilde sürebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Derya Eroğlu, hamilelikteki en riskli 3 durumu ve çözüm yollarını şöyle özetliyor:
1. Hamileliğe bağlı diyabet
Hamileliğe bağlı diyabet 100 anne adayından yüzde 3-5’inde görülen ciddi bir sorun. İri bebek, doğumda omuz takılması (doğum travması), yenidoğanda solunum sıkıntısı, yenidoğanda kan şekeri ve kalsiyum seviyesinde düşme, sarılık, erken doğum, anne karnında ölüm (kan şekerinin diyetle düzenlenemediği hamilelerde), çocukluk çağı diyabeti ve obezite hamilelik diyabetinin bebekte neden olduğu sorunlardan. Anne adayları da hamileliğe bağlı diyabette şu risklerle karşı karşıya kalıyor: Düşük, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi), enfeksiyonlar, zor doğum, vakum ya da sezaryen doğum, doğum sonrası kanama. Hamilelikte ortaya çıkan diyabet, uzun dönemde annede diyabet ve metabolik sendrom gibi ciddi tablolar.
Diyabetik diyet, egzersiz ve gerekirse insülin tedavisi öneriliyor.
2. Hamilelik öncesi diyabet
Hamilelik öncesi diyabet, düşük riskinde artma, erken doğum, doğumsal özürler, anne karnında bebek ölümü, amniyon sıvısının artması, yenidoğanın solunum sıkıntısı, yenidoğanda kan şekeri ve kalsiyum seviyesinde düşme, bebeğin kanında bilirubin seviyesinde artma ve sarılık, kalpte genişleme, bebekte diyabet riski ve bebek büyümesinde gerilik gibi pek çok sağlık sorununa yol açıyor. Bu hastalık aynı zamanda annenin sağlığını da tehdit ediyor. Diyabetik böbrek ve göz hastalığı, diyabetik sinir harabiyeti, gebelik zehirlenmesi ve enfeksiyonlar, annede en sık görülen sorunları oluşturuyor.
Hem bebeğin hem de annenin sağlığını riske atmamak için hamilelik öncesinde mutlaka bir kadın doğum hekimine ve endokrinoloji uzmanına başvurulmalı. Uygun tedaviyle gebelik öncesi kan şekeri ideal seviyede tutulduğu takdirde sağlıklı bir hamilelik geçirilebiliyor. Hemoglobin A1C denilen son 4-8 haftadaki kan şekeri seviyeleri hakkında fikir veren parametrenin ideal seviyede olması gerekiyor. Nöral tüp defekti riskini azaltmak için 400 mikrogram/gün folik asit alması öneriliyor.
3. Hamilelik zehirlenmesi
Anne adayının tansiyonunun 140/90 mmHg ve üzeri ve beraberinde idrarda protein kaçağı olmasına preeklampsi, bir başka deyişle gebelik zehirlenmesi deniyor. Genel popülasyonda yüzde 6-8 sıklıkla rastlanan hamilelik zehirlenmesi annede beyin kanaması ve beyin hasarı, akciğer ödemi, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve karaciğer yetmezliğine hatta ölüme bile yol açabiliyor. Erken doğuma bağlı sorunlar, anne karnında gelişme geriliği ve ölüm ise hamilelik zehirlenmesinin bebekte yol açtığı sorunları oluşturuyor.
Hafif preeklampside anne adayına yatak istirahati öneriliyor. Düşük risk gruplu hastalar kontrollü şartlar altında ayaktan takip edilebiliyor. 37. gebelik haftasının üzerindeki vakalarda, rahim ağzı doğum için uygun olduğunda, annede ciddi bulgular oluşursa veya bebekte kötülük hali varlığında doğum yaptırılıyor. Ciddi preeklampside, 34. gebelik haftasının üzerindeki vakalarda doğum gerçekleştiriliyor. 34. haftanın altındaki hastalarda ise kontrol edilemeyen şiddetli yüksek tansiyon, eklampsi (preeklampsi ve nöbet), karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma, karın ağrısı, inatçı baş ağrısı ve görme semptomları varsa yine doğuma karar veriliyor.
Yakın takiple sorunsuz hamilelik mümkün
Eroğlu, hamilelik süresince yapılan bazı testlerin yaşamsal önem taşıdığını belirterek, hamileliğin 18-23. haftalarında yapılan detaylı fetal ultrasonografik inceleme ile bebeğin dış ve iç anatomisinin değerlendirildiğini ve doğumdaki ağır yapısal anomalilerin önemli bir kısmının saptanabildiğini söylüyor. Hamileliğin 11-14. haftalarında yapılan ense kalınlığı ölçümü ve ikili kombine testin de kromozom anomalisi, bazı sendromlar, doğumsal kalp hastalıkları ve ikiz gebeliklerdeki bazı sorunlar için olası riski önceden belirleyebildiğine dikkat çeken Eroğlu sözlerini şöyle noktalıyor: “Yüksek riskli hamilelere tanı koymak için bazı durumlarda koryon villus örneklemesi (plasentadan örnek alınması), amniyosentez (bebeğin içinde bulunduğu kesedeki sudan örnek alınması) veya kordosentez (bebeğin kordonundan kan alınması) gibi girişimler yapılması gerekebiliyor.”
hürriyet
[url="http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/17537891.asp?rdr=1#"]
[/url]
[url="http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/17537891.asp?rdr=1#"]
[/url]
Günümüzde pek çok hamilelik sorunsuz bir şekilde tamamlanıyor ve anne bebeğini kucağına almanın mutluluğunu yaşıyor. Ancak bazı riskli durumlar var ki hem bebeğin hem de annenin sağlığını tehdit ediyor, hatta ölümlerine bile neden olabiliyor.
Hamilelikte yüksek risk oluşturan sorunlar anne adayında önceden var olabileceği gibi, hamilelikte de ortaya çıkabiliyor. Neyse ki anne adayına ait sağlık sorunlarına erken tanı konulduğu takdirde hamilelik sağlıklı bir şekilde sürebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Derya Eroğlu, hamilelikteki en riskli 3 durumu ve çözüm yollarını şöyle özetliyor:
1. Hamileliğe bağlı diyabet
Hamileliğe bağlı diyabet 100 anne adayından yüzde 3-5’inde görülen ciddi bir sorun. İri bebek, doğumda omuz takılması (doğum travması), yenidoğanda solunum sıkıntısı, yenidoğanda kan şekeri ve kalsiyum seviyesinde düşme, sarılık, erken doğum, anne karnında ölüm (kan şekerinin diyetle düzenlenemediği hamilelerde), çocukluk çağı diyabeti ve obezite hamilelik diyabetinin bebekte neden olduğu sorunlardan. Anne adayları da hamileliğe bağlı diyabette şu risklerle karşı karşıya kalıyor: Düşük, preeklampsi (gebelik zehirlenmesi), enfeksiyonlar, zor doğum, vakum ya da sezaryen doğum, doğum sonrası kanama. Hamilelikte ortaya çıkan diyabet, uzun dönemde annede diyabet ve metabolik sendrom gibi ciddi tablolar.
Diyabetik diyet, egzersiz ve gerekirse insülin tedavisi öneriliyor.
2. Hamilelik öncesi diyabet
Hamilelik öncesi diyabet, düşük riskinde artma, erken doğum, doğumsal özürler, anne karnında bebek ölümü, amniyon sıvısının artması, yenidoğanın solunum sıkıntısı, yenidoğanda kan şekeri ve kalsiyum seviyesinde düşme, bebeğin kanında bilirubin seviyesinde artma ve sarılık, kalpte genişleme, bebekte diyabet riski ve bebek büyümesinde gerilik gibi pek çok sağlık sorununa yol açıyor. Bu hastalık aynı zamanda annenin sağlığını da tehdit ediyor. Diyabetik böbrek ve göz hastalığı, diyabetik sinir harabiyeti, gebelik zehirlenmesi ve enfeksiyonlar, annede en sık görülen sorunları oluşturuyor.
Hem bebeğin hem de annenin sağlığını riske atmamak için hamilelik öncesinde mutlaka bir kadın doğum hekimine ve endokrinoloji uzmanına başvurulmalı. Uygun tedaviyle gebelik öncesi kan şekeri ideal seviyede tutulduğu takdirde sağlıklı bir hamilelik geçirilebiliyor. Hemoglobin A1C denilen son 4-8 haftadaki kan şekeri seviyeleri hakkında fikir veren parametrenin ideal seviyede olması gerekiyor. Nöral tüp defekti riskini azaltmak için 400 mikrogram/gün folik asit alması öneriliyor.
3. Hamilelik zehirlenmesi
Anne adayının tansiyonunun 140/90 mmHg ve üzeri ve beraberinde idrarda protein kaçağı olmasına preeklampsi, bir başka deyişle gebelik zehirlenmesi deniyor. Genel popülasyonda yüzde 6-8 sıklıkla rastlanan hamilelik zehirlenmesi annede beyin kanaması ve beyin hasarı, akciğer ödemi, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve karaciğer yetmezliğine hatta ölüme bile yol açabiliyor. Erken doğuma bağlı sorunlar, anne karnında gelişme geriliği ve ölüm ise hamilelik zehirlenmesinin bebekte yol açtığı sorunları oluşturuyor.
Hafif preeklampside anne adayına yatak istirahati öneriliyor. Düşük risk gruplu hastalar kontrollü şartlar altında ayaktan takip edilebiliyor. 37. gebelik haftasının üzerindeki vakalarda, rahim ağzı doğum için uygun olduğunda, annede ciddi bulgular oluşursa veya bebekte kötülük hali varlığında doğum yaptırılıyor. Ciddi preeklampside, 34. gebelik haftasının üzerindeki vakalarda doğum gerçekleştiriliyor. 34. haftanın altındaki hastalarda ise kontrol edilemeyen şiddetli yüksek tansiyon, eklampsi (preeklampsi ve nöbet), karaciğer ve böbrek fonksiyonlarında bozulma, karın ağrısı, inatçı baş ağrısı ve görme semptomları varsa yine doğuma karar veriliyor.
Yakın takiple sorunsuz hamilelik mümkün
Eroğlu, hamilelik süresince yapılan bazı testlerin yaşamsal önem taşıdığını belirterek, hamileliğin 18-23. haftalarında yapılan detaylı fetal ultrasonografik inceleme ile bebeğin dış ve iç anatomisinin değerlendirildiğini ve doğumdaki ağır yapısal anomalilerin önemli bir kısmının saptanabildiğini söylüyor. Hamileliğin 11-14. haftalarında yapılan ense kalınlığı ölçümü ve ikili kombine testin de kromozom anomalisi, bazı sendromlar, doğumsal kalp hastalıkları ve ikiz gebeliklerdeki bazı sorunlar için olası riski önceden belirleyebildiğine dikkat çeken Eroğlu sözlerini şöyle noktalıyor: “Yüksek riskli hamilelere tanı koymak için bazı durumlarda koryon villus örneklemesi (plasentadan örnek alınması), amniyosentez (bebeğin içinde bulunduğu kesedeki sudan örnek alınması) veya kordosentez (bebeğin kordonundan kan alınması) gibi girişimler yapılması gerekebiliyor.”
hürriyet