04-25-2011, Saat: 11:14 AM
[SIZE=4]DÜŞÜNCE YAZILARI
Makale
Fıkra
Sohbet
Deneme
Eleştiri
Makale
Fıkra
Sohbet
Deneme
Eleştiri
Makale
Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir gerçeği ortaya koymak, bir tezi kanıtlamak veya bir düşünceyi savunmak amacıyla kaleme alınan ve temel ögesi fikir olan yazılara makale denir.
Makaleler, gazetelerde veya dergilerde yayınlanır. Gazete makaleleri çoğunlukla günlük olaylarla ilgili olur ve gazetenin siyasî anlayışını da yansıtır. Gazetenin ilk sayfasında yayınlanan baş makalede (veya baş yazı) baş muharrir (veya baş yazar), aktüel konuyla ilgili olarak ortaya attığı fikrini okuyucularına ispatlamaya çalışır, onların da kendisi gibi düşünmesini amaçlar.
Dergilerde yayınlanan bilimsel makalelerin aktüel olma şartı yoktur. Bilim adamlarının kendi alanlarıyla ilgili olarak yaptıkları araştırmalar ve bu araştırmalardan elde ettikleri sonuçlar bilimsel bir üslûpla yazılır. Makaleler; bilim, fen, spor, politika, ekonomi, kültür, sanat gibi çeşitli konularda yazıldığı için her makalenin edebî özellik göstermesi beklenmez. Önemli olan ortaya atılan fikrin ispatıdır.
Bilimsel makalelerin yayınladığı hakemli dergiler, dergiye gönderilecek makaleler için yayın ilkeleri ve bazı standartlar belirleyebilirler.
Fıkra
Bir yazarın herhangi bir konu hakkındaki kişisel görüş, anlayış ve düşüncelerini kanıtlama gereği duymadan hoş bir üslûpla yazdığı, kısa fikir yazılarına fıkra denir.
Gazete fıkrası (edebî fıkra) ve mizahî fıkra olmak üzere iki çeşit fıkra vardır. Gazete fıkraları, genellikle gazetenin belli bir köşesinde yazarı için ayrılan yerde bir köşe başlığı altında yayınlanır. Gazete fıkralarında seçilen konu, çoğunluğu ilgilendirmeli ve aktüel olmalıdır. Sürekli olarak aynı konuları işleyen bir yazı okuyucuyu sıkar.
Fıkra yazarı tarafsız olmalı, herkesin anlayabileceği açık bir üslûpla az ve öz yazmalı, yazısını etkili bir sonuçla bitirmelidir. Fıkra yazarları bu niteliklerde iyi bir fıkra yazabilmek için bol bol fıkra okurlar, yurt ve dünya basınını yakından takip ederler; politika, kültür, sanat, ekonomi, turizm gibi etkinlikleri yakından izlerler, kendilerini sürekli olarak geliştirirler.
Mizahî fıkralar ise kendi içlerinde Nasrettin Hoca Fıkraları, BektaşÃ® fıkraları, Kayserili fıkraları, Karadenizli fıkraları, doktor fıkraları gibi başlıklarda gruplandırılabilir. Bu tür fıkraların bir kısmında güldürürken düşündürme ön plâna çıkar.
Sohbet
Bir yazarın, kişisel görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden, muhatabıyla konuşuyormuş hissini verecek bir üslûpla makale plânında yazdığı fikir yazısına sohbet (söyleşi) denir.
Sohbet, makaleden üslûp yönüyle ayrılır. Çoğunlukla, günlük konuların işlendiği sohbet yazılarında senli benli bir anlatım yolu seçilir, hatıralardan, halk fıkralarından, nüktelerden, özlü sözlerden yararlanılır.
Deneme
Bir yazarın kendi isteğine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan, kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi bir üslûpla kaleme aldığı yazılara deneme denir.
Deneme yazarı okuyucuyu hesaba katmaz. Konusunu dilediği şekilde seçer, dilediği tarzda işler. Diğer fikir yazılarından farklı olarak denemelerde aşk, dostluk, iyilik, güzellik, ahlâk, sevinç, kültür, yiğitlik gibi daha çok soyut konuların işlendiği görülür. Deneme, tek bir yazı olabildiği gibi bir çok konuları işleyen yazıların bir araya toplandığı bir kitap biçiminde de olabilir.
Eleştiri
Eleştiri, bir sanat veya düşünce eserinin (şiirin, tiyatronun, hikâyenin, romanın, resmin, heykelin, filmin...) zayıf ve güçlü yönleri göz önünde bulundurularak gerçek değerini belirleme amacıyla yapılan inceleme sonucunun anlatıldığı yazıdır. Eleştiriye konu olan eser yalın bir dille tanıtılır.
Eleştirmen eserin gerçek değerini, güçlü ve zayıf yönlerini, özünü ve önemini belirtir; yeni eserler için sanatçılara kılavuzluk eder. Hem sanatçıya hem de okuyucuya karşı sorumluluğu olan eleştirmen, aynı zamanda okuyucu (veya izleyici) ile sanatçıyı birbirine yaklaştırır. Bir şiirin eleştirisini yapan kişi şair olmayabilir, ama bu türün bütün özelliklerini çok iyi bilmeli, başka örneklerle karşılaştırarak şiirin gerçek değerini taraf tutmadan, peşin hükümlerde bulunmadan belirleyebilmelidir.
Eleştirmen hangi sanat eserini eleştirecekse o sanat dalının gerektirdiği birikime sahip olmalıdır. Bu birikim; o alana ait geniş bilgiye ve kültüre sahip olmakla, dünün ve bugünün sanat meselelerini çok iyi bilmekle, başka milletlerin de önemli sanat eserlerini ve sanatçılarını etraflıca tanımakla sağlanabilir. Bu yüzden, eleştiri yazmak kolay bir iş değildir.
“Edebî eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı tesirlerden, intibalardan yola çıkılarak yapılan tenkitlere izlenimci (empresyonist) tenkit; edebî eserle*rin muhteva, yapı ve üslûpları üzerinde tarafsız olarak yapılan tenkitlere de ilmî (bilimsel) tenkit denir.”[/SIZE]