05-05-2011, Saat: 12:56 AM
[INDENT] Sen'de kimsin?.
Bu bakışı bu gülümseyişi nerden hatırlıyorum ben?.
Yanağımdan öptün içimi titrettin
Bu titreyiş...
Canım sen mi geldin?.
Ben uyuya kalmışım duymadım.
Oda siyah gece gibi karanlık.
Ne aptalım ben oysa daha nefesinden tanımalıydım.
Bebeğim unutmadım nasıl unuturum sen'i.
Uyku hali işte.
Konuşmuyorsun, küsme, küstün...
Dur sevdiceğim yeni geldin ne olursun gitme...
Sabahın ışıklarıydı beni uykudan uyandıran.
Saçma sapan rüyalardan biriydi bu da.
Sen hiçbir zaman gitmezsin nasıl gidebilirsin ki zaten her an bendesin.
Belli ki özlemin tırmanışa geçti yine kalbimde.
Aklıma ilk mektupta yazdıklarım geliyor;
"Sen'i Sevdiğim Kadar Sen'i Özlemeyi De Seveceğim..."
Gün geçtikçe dayanılmaz oluyor.
Sesin her an kulağımda resmin karşımda olmasına rağmen...
Gönül işte çocuk gibi laf anlamıyor.
Ellerinin sıcaklığını sarıldığın anki titreyişini istiyor.
Dışarı çıktım,
Yürüyordum adının sonbahar olduğu mevsimde.
Yapraklar yerde sevdiğiyle tekrardan sarmaş dolaş olacağı günü bekliyor ve sen'inle yürüyordum bugün.
Nasıl oluyor deme yürüyordum işte!.
Bir ara yavaşladım, sen karşıma geçtin biraz uzaklaştın.
Dur daha fazla uzaklaşma!.
Haydi kocaman aç kollarını sana geliyorum canım...
Etrafta insanlar bize bakıyor.
Umurumda değil!.
Bekle canım, sakın bir adım daha geri gitme!.
Yaprakları ezmeden geliyorum...
Gözlerin vardı karşımda ve sarıldığım anki içimin titreyişi yukardan aşağıya.
Bugünümde hep sen varsın tıpkı bundan öncekileri gibi.
Sabah düşümde sokakta yanımda şimdide uyuyorsun karşımda...
Üşürsün sevdiceğim dur üzerini örteyim...
Seni özlüyorum,
Seni istiyorum,
Seni seviyorum...
[/INDENT]
Bu bakışı bu gülümseyişi nerden hatırlıyorum ben?.
Yanağımdan öptün içimi titrettin
Bu titreyiş...
Canım sen mi geldin?.
Ben uyuya kalmışım duymadım.
Oda siyah gece gibi karanlık.
Ne aptalım ben oysa daha nefesinden tanımalıydım.
Bebeğim unutmadım nasıl unuturum sen'i.
Uyku hali işte.
Konuşmuyorsun, küsme, küstün...
Dur sevdiceğim yeni geldin ne olursun gitme...
Sabahın ışıklarıydı beni uykudan uyandıran.
Saçma sapan rüyalardan biriydi bu da.
Sen hiçbir zaman gitmezsin nasıl gidebilirsin ki zaten her an bendesin.
Belli ki özlemin tırmanışa geçti yine kalbimde.
Aklıma ilk mektupta yazdıklarım geliyor;
"Sen'i Sevdiğim Kadar Sen'i Özlemeyi De Seveceğim..."
Gün geçtikçe dayanılmaz oluyor.
Sesin her an kulağımda resmin karşımda olmasına rağmen...
Gönül işte çocuk gibi laf anlamıyor.
Ellerinin sıcaklığını sarıldığın anki titreyişini istiyor.
Dışarı çıktım,
Yürüyordum adının sonbahar olduğu mevsimde.
Yapraklar yerde sevdiğiyle tekrardan sarmaş dolaş olacağı günü bekliyor ve sen'inle yürüyordum bugün.
Nasıl oluyor deme yürüyordum işte!.
Bir ara yavaşladım, sen karşıma geçtin biraz uzaklaştın.
Dur daha fazla uzaklaşma!.
Haydi kocaman aç kollarını sana geliyorum canım...
Etrafta insanlar bize bakıyor.
Umurumda değil!.
Bekle canım, sakın bir adım daha geri gitme!.
Yaprakları ezmeden geliyorum...
Gözlerin vardı karşımda ve sarıldığım anki içimin titreyişi yukardan aşağıya.
Bugünümde hep sen varsın tıpkı bundan öncekileri gibi.
Sabah düşümde sokakta yanımda şimdide uyuyorsun karşımda...
Üşürsün sevdiceğim dur üzerini örteyim...
Seni özlüyorum,
Seni istiyorum,
Seni seviyorum...
[/INDENT]