05-09-2011, Saat: 10:17 PM
Yokluğuna alışmak bile tuhaf geliyor. Öyle büyük bir cendereden geçirdim ki kalbimi; bu sükunet ruhumu bozuyor.
Okyanusun ortasında dalgalarla boğuşmaya hep dümeni elimde tutmaya savaş vermeye fırtınaya şimşeğe alışmışım; güneşin yüzünü göstermesini yadırgıyorum.
Fark ettim ki; yorgunum çünkü hep tetikte yaşıyorum. Her an kaosa direnmeye mücadeleye hazırım. Kanayan bir yürekle nasıl baş edileceğini biliyorum. Bilmediğim tomurcuk veren bir kalple ne yapılacağı?
Seni unutmak; ömrünü hapishanede geçirip bir gün serbest kalmak gibi! Elinde bavulunla salıverirler hayata hani açılır hapishanenin büyük demir kapıları tel örgülerin ötesini görmek için bir adım atarsın. Arkandan demir kapının sesi duyulur şöyle bir dönüp son defa bakarsın. Özgürsün! Git gidebildiğin yere ama nereye?
Bilmediğin tanımadığın bir dünyaya elinde o gereksiz bavulla seyirci kalırsın. İşte tam olarak böyle bir şey seni unutmak! Garip geliyor…
İçimde acı ve hüzünle kapladığın o yer artık boş! Yolcusu henüz inmiş bir trenin vagonu gibi yorgun ve kirli; ortalığı temizlemeden havalandırmadan yeni bir yolculuğa da çıkılmaz ki!
Hem güzel hem buruk bir tadı var seni unutmanın. Alışkanlıklarından ne zor vazgeçiyor insan! Sigara gibi zararlı olduğunu bilirsin ama bırakamazsın.
Aklımın sensiz geçirdiği saymadığım bilmem kaçıncı gününde ruhumdaki huzura karşılık ne yapacağını bilememe duygusunu hissediyorum.
Bunca kanayan geceden sonra ne mutluluk verici şey seni unutmuş olmak. Aklımdan çıktın kalbimden silindin dilimden düştün! Ve kırıldın!
Okyanusun ortasında dalgalarla boğuşmaya hep dümeni elimde tutmaya savaş vermeye fırtınaya şimşeğe alışmışım; güneşin yüzünü göstermesini yadırgıyorum.
Fark ettim ki; yorgunum çünkü hep tetikte yaşıyorum. Her an kaosa direnmeye mücadeleye hazırım. Kanayan bir yürekle nasıl baş edileceğini biliyorum. Bilmediğim tomurcuk veren bir kalple ne yapılacağı?
Seni unutmak; ömrünü hapishanede geçirip bir gün serbest kalmak gibi! Elinde bavulunla salıverirler hayata hani açılır hapishanenin büyük demir kapıları tel örgülerin ötesini görmek için bir adım atarsın. Arkandan demir kapının sesi duyulur şöyle bir dönüp son defa bakarsın. Özgürsün! Git gidebildiğin yere ama nereye?
Bilmediğin tanımadığın bir dünyaya elinde o gereksiz bavulla seyirci kalırsın. İşte tam olarak böyle bir şey seni unutmak! Garip geliyor…
İçimde acı ve hüzünle kapladığın o yer artık boş! Yolcusu henüz inmiş bir trenin vagonu gibi yorgun ve kirli; ortalığı temizlemeden havalandırmadan yeni bir yolculuğa da çıkılmaz ki!
Hem güzel hem buruk bir tadı var seni unutmanın. Alışkanlıklarından ne zor vazgeçiyor insan! Sigara gibi zararlı olduğunu bilirsin ama bırakamazsın.
Aklımın sensiz geçirdiği saymadığım bilmem kaçıncı gününde ruhumdaki huzura karşılık ne yapacağını bilememe duygusunu hissediyorum.
Bunca kanayan geceden sonra ne mutluluk verici şey seni unutmuş olmak. Aklımdan çıktın kalbimden silindin dilimden düştün! Ve kırıldın!