06-08-2011, Saat: 04:43 PM
Hava puslu,yüreğim bir garip,göç başlar eylül bitince…gidenlerin ardından
bakmak gibi bu…
toprak kayıyor ayaklarımdan,bir örtü yüzüme yapışıyor…en çok da gözlerine
bakıyorum… gözlerinde kayıyor gecenin yıldızları…
Gece oturup konuk oluyor dehlizime..sonra çağırıyor kısık sesle
seni..”burası kalabalık” diyorsun,her seslendiğimde…göğe çeviriyorum
başımı..tek bir buluta razıydım oysa,rahmet bulutları gelmeden
döşüme,gözlerimden akıyor gece…
Gözlerimi yumuyorum,Babil’in bahçelerinden geçerken yüzüme sürüyorum
erguvanları…
Bilgelik derslerini dinliyorum Meryem’den,izlerini arıyorum çöle uzanan
ayaklarımın,kaktüs sularını çekiyor içine…ben içimi dışa akıtıyorum…
Perişan gazeller geliyor dilim ucuna,”Eyleyip şehper-i Cîbril’den ey meh
yeleğin”…Ok’u geçiriyorum içimden,hayreti takıyorum ardıma,çenemin
çukurundaki kuyudan su içiriyorum serçelere…
Gözlerimin amâlığında,gül bebeleri kokluyorum…uçuklarını öpüyorum
bebelerin,sağıyorum sütümü ağızlarına..Gözlerimde Yusuf’un gömleği…
Sırra dokunmak için terk edilmiş şehirleri dolaşıyorum, azad edilmiş
kölelerin avuçlarından su içiyorum, hiç bir şey süpriz değil! .. hiç bir
şey! …
Kayışına sardığın bir avuç tütünü, sür damağıma zehir tadında…kuşların
ağızlarına ver mısraları, noksan her tümce faniliğine dokunsun …parmağını
bastır kanayan kuşa…
Nalları düşmüş kısrak gibi,depreşip duruyor toprak…arala iki dudak
arasını,şiir üflenecek… Göğümde fırlatıp attığın suskuların peşindeyim…
kaç hisseye talip olduğumu bilir misin? …yüzde kaç hüzne…eğretilik
yakışmadı size …Biz mıh gibi tutardık aklımızda vefasızlıkları…
Filiznur ATALAN
Kahraman Tazeoğlu
Kahraman Tazeoğlu