06-10-2011, Saat: 10:10 AM
Sahi, sen kimdin? Nasıl biriydin? KENDİN MİYDİN?
Aslında ne düşünüyorsun? Hayatla ve kendinle ilgili, hesapların kaygıların nelerdir? Sevgim sana ne kadar geçiyor…? Sendeki yansımaları nedir acaba?
Bilebilir miyim? Bilemiyorum. Bilemem ki…
Seni bilmenin senin bilinemeyeceğini bilmek olduğunu biliyorum bir tek. Dokunduğum ve gördüğüm her şeyde seni hissettiğimi, dünyanın ve sonrasının sen olduğunu biliyorum ama SENİN DÜNYAN bu dünyanın neresinde kalıyor onu BİLMİYORUM. Bilemiyorum… benim sığınacağım hiçbir yerim yokken, senin gizlendiğin sığındığın yerin var mıdır neresidir? Bilemiyorum… sana içimden geçen her şeyi eksiksiz anlatmak isterken sen kendinle ilgili olanların ne kadarını anlatırsın bilmiyorum, bilemiyorum…Bilemem ki. Sen benim dünyama istediğin zaman girebilirken ben senin kapına bile gelemiyorum… GELEMEM Kİ. Neleri göze alacaksam, aldıysam onları biliyorum da senin neyi göze alabileceğini bilmiyorum… Bilemem ki…
Sana bakarken tamamen körleşmedim ki bütünüyle her şeyini görmek, boşluklarını eksiklerini de bilmek istiyorum. Tüm gerçekliğinle, ayakların yere basarken…
Bir anlam değilsin ki sadece, ya da sadece bir söz, sadece bir yüz, sadece bir ışık veya bir ruh ve sadece bir boşlukta değilsin ki… doluluğunla boşluğunla bilmediğimsin.
Sahi sende özler misin sende acı çeker misin?
Geri çekiliyorsun, fazla acı çekmesin diye zehirlenen varlıklar gibi beni zehirleyip acılarımdan mı kurtarıyorsun, kapıları kapatıp çekip giderken, ilgisizde olsa dinlemezken, önemsiyor görünüp aslında önemsemezken, hep uzağımda kalan hallerine düşerken de giden sen değilsin ki BENİM, sen diye aradığım kendim.
Sen sana verilmesini çok istediğin sevgiyle karşılaşmaktan korkuyorsun desem?
Seni yitirmemek, korkularından kurtarmak için her şeyi görmemezlikten gelip, sahte yüzlerle oyunlar mı oynamalıyım.
Ne yapmalıyım?
Kabul edip, içine girsemde oyunun artan eksikliğini çoğalan sensizliğini duyacağım… seni sevmem seni bu hayattan, sözlerden, dillerden, ülkelerden, yasalardan, kurgulardan, kıyaslardan, beklentilerden, saatlerden çıkarmışlığımdır, seni sevmem hayatta sevgi adına söylenmiş ve söylenecek her şeyden sıyrılışımdır. Seni severken herkes unutabilir BEN’i. Önemsenmek umrumda değil ki. Hiçbir gelecek umudu heyecanlandıramaz, peşinden sürükleyemez beni, herkes bana kötü davranabilir, silinebilirim tüm anlamsız defterlerden, kayıtlardan, sistemlerden…
Önümde eski bir 4 ortalı defter ve sonra sen geleceksin kalemime, kalemimin değdiği yerlere, alfabesiz kalacak, tüm bildiklerimi unutacağım, sessizlik yazacak defterimi… sonra sen gideceksin belki de senin gidişinle sözler aramıza girmeye çalışacak, ve olanca güçleriyle yasalar, kurallar, beklentiler, saatler, zamanlar,yaşlar, tabular saldıracak üzerimize, toplumsal kişikliklerimize bürüneceğiz belki de, bize ait olmayan kuralların zorbalığını hissedeceğiz tüm faşizmiyle.Gerçekliklerin soğuk ve yutan dalgalarıyla boğuşacağız. Ama ben bir kavuşma mucizesine inandırdığım benliğimle, düşlerin o büyük uykusuna gömüleceğim, kalbimde ki tüm ilahi melodiler çalınacak taa en derinlerden. Ruhlarımızın bir yerlerde buluşacağına, düşlerimizin bir yerde kesişeceğine inanarak hayattan, koşturmacalardan çaldığım anlarımla, dünyaya şaşkın gözlerle bakan yaralı çocukluğumun içinde seni barındırdığı her karesinde, nefesim kesilerek, anıların eskimişliğinde kaybolarak seveceğim seni. Sana büyüttüğüm yazılarıma böylece yeni satırlar eklenecek beklide.
Bilemediklerim o kadar çok ki… en zor savaşımı bilemediklerimle veriyorum.Bu yazıyı okurken neler düşündüğünü, bilmiyorum.. bilemiyorum… bilemem ki…
BİR BİLSEM. Bana yakıştırdığın sıfatlardan kafandaki yargılardan sıyrılıp kurtulabilir miyim? Bir korkak mıyım senin için, bir çocuk ya da bir karamsar, bir saf veya bir yeteneksiz, bir alıngan,bir paranoyak, bir yalnız, ütopik sevdalı, bir şizofren ne kadar sıfat varsa işte. NEYİM KİMİM Ben sende. Daha başka neler geliyor aklına sıfatlar takarak kurtulmak birinin varlığından en iyi yol mudur sence?
Belki sıfatlarımdan kurtulunca senin biçimlendirdiğin daha kötü olabilir bilmiyorum, eksildiğimle kalabilirim. Telefonlarıma cevap vermeyebilirsin, versen bile öylesine isteksiz gelebilir kelimelerin, sevmeyebilirsin beni biliyorum… bu şehir bana dar gelebilir, uçuruma atlamış gibi sevdiğimi anlayıp beni bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak bir gerçeğe dürterek uyandırmaya çalışıyor olabilirsin. Sevmeyebilirsin en nihayetinde. BİLİYORUM.
Dünyanın en mutsuz yerine, en imkansız semtine, sonsuz bir bekleme durağına gidebilir, tutsaklığıma razı olabilir, sevmek benim için bir tutsaklığa dönüşebilir, hatta bir tuzağa sıkışıp kalmış gibi kalabilirim öylece kıpırdamadan hareket etmeye çalışacak olsam canım acıyarak.
SONRA Ne zaman içime bakacak olsam senden geçen bütün zamanları, bütün özleyişleri, senden geçen yolları, hayatları görebilirim. Varlığımın sende kalan parçasını da.Karşıma çıkan herkeste seni arayabilir, sen beni içine almayabilir, beni dışlayabilirsin.insan kendine en kolay yalan söyler bir tek sana olan sevgim doğruydu, bu yüzden bütün hayatım bir yalan. Ve ben bir hayalet OLABİLİRİM. çırpınabilirim, evimde duramayabilir, hatta kendime tahammül edemeyebilirim, benliğimde açılan yaralar doyumsuz anlar yaşatabilir belki de bana, bir ses, bir melodi, içimin acı mutluluk yaşamasına neden olabilir, delice bir yaşama tutkusuna bile bağlanabilirim belki de.
Herkesin sımsıkı sarıldığı bu dünyada, kimsenin gidecek, sığınacak bir durağı kalmamış, herkes sarıldıkları yalancılıklarla birlikte batmaya mecbur kalıyor, kendine tapınanların döneminde, yavan ve ıssız benliğimle yüzümü sana dönüp, seni arıyorum. KENDİM OLUYORUM.
ARIYORUM içimdeki yakınlığı, uzaktaki yakını, içimdeki uzağı, içimdeki içimi arıyorum.İçimdeki yakın sensin.Sendeki beni bendeki seni arıyorum.Ne bende, ne sende, hem sende hem bende olanı arıyorum.DÖNÜP DOLAŞIYORUM.Yalancı dünyanın cazibesine kapılmadan, elalem ne der ne düşünür diye korkmadan, şekilciliğe düşmeden.ARIYORUM.ARADIKÇA KENDİM OLUYORUM.
SENİ BULUYORUM.
Aslında ne düşünüyorsun? Hayatla ve kendinle ilgili, hesapların kaygıların nelerdir? Sevgim sana ne kadar geçiyor…? Sendeki yansımaları nedir acaba?
Bilebilir miyim? Bilemiyorum. Bilemem ki…
Seni bilmenin senin bilinemeyeceğini bilmek olduğunu biliyorum bir tek. Dokunduğum ve gördüğüm her şeyde seni hissettiğimi, dünyanın ve sonrasının sen olduğunu biliyorum ama SENİN DÜNYAN bu dünyanın neresinde kalıyor onu BİLMİYORUM. Bilemiyorum… benim sığınacağım hiçbir yerim yokken, senin gizlendiğin sığındığın yerin var mıdır neresidir? Bilemiyorum… sana içimden geçen her şeyi eksiksiz anlatmak isterken sen kendinle ilgili olanların ne kadarını anlatırsın bilmiyorum, bilemiyorum…Bilemem ki. Sen benim dünyama istediğin zaman girebilirken ben senin kapına bile gelemiyorum… GELEMEM Kİ. Neleri göze alacaksam, aldıysam onları biliyorum da senin neyi göze alabileceğini bilmiyorum… Bilemem ki…
Sana bakarken tamamen körleşmedim ki bütünüyle her şeyini görmek, boşluklarını eksiklerini de bilmek istiyorum. Tüm gerçekliğinle, ayakların yere basarken…
Bir anlam değilsin ki sadece, ya da sadece bir söz, sadece bir yüz, sadece bir ışık veya bir ruh ve sadece bir boşlukta değilsin ki… doluluğunla boşluğunla bilmediğimsin.
Sahi sende özler misin sende acı çeker misin?
Geri çekiliyorsun, fazla acı çekmesin diye zehirlenen varlıklar gibi beni zehirleyip acılarımdan mı kurtarıyorsun, kapıları kapatıp çekip giderken, ilgisizde olsa dinlemezken, önemsiyor görünüp aslında önemsemezken, hep uzağımda kalan hallerine düşerken de giden sen değilsin ki BENİM, sen diye aradığım kendim.
Sen sana verilmesini çok istediğin sevgiyle karşılaşmaktan korkuyorsun desem?
Seni yitirmemek, korkularından kurtarmak için her şeyi görmemezlikten gelip, sahte yüzlerle oyunlar mı oynamalıyım.
Ne yapmalıyım?
Kabul edip, içine girsemde oyunun artan eksikliğini çoğalan sensizliğini duyacağım… seni sevmem seni bu hayattan, sözlerden, dillerden, ülkelerden, yasalardan, kurgulardan, kıyaslardan, beklentilerden, saatlerden çıkarmışlığımdır, seni sevmem hayatta sevgi adına söylenmiş ve söylenecek her şeyden sıyrılışımdır. Seni severken herkes unutabilir BEN’i. Önemsenmek umrumda değil ki. Hiçbir gelecek umudu heyecanlandıramaz, peşinden sürükleyemez beni, herkes bana kötü davranabilir, silinebilirim tüm anlamsız defterlerden, kayıtlardan, sistemlerden…
Önümde eski bir 4 ortalı defter ve sonra sen geleceksin kalemime, kalemimin değdiği yerlere, alfabesiz kalacak, tüm bildiklerimi unutacağım, sessizlik yazacak defterimi… sonra sen gideceksin belki de senin gidişinle sözler aramıza girmeye çalışacak, ve olanca güçleriyle yasalar, kurallar, beklentiler, saatler, zamanlar,yaşlar, tabular saldıracak üzerimize, toplumsal kişikliklerimize bürüneceğiz belki de, bize ait olmayan kuralların zorbalığını hissedeceğiz tüm faşizmiyle.Gerçekliklerin soğuk ve yutan dalgalarıyla boğuşacağız. Ama ben bir kavuşma mucizesine inandırdığım benliğimle, düşlerin o büyük uykusuna gömüleceğim, kalbimde ki tüm ilahi melodiler çalınacak taa en derinlerden. Ruhlarımızın bir yerlerde buluşacağına, düşlerimizin bir yerde kesişeceğine inanarak hayattan, koşturmacalardan çaldığım anlarımla, dünyaya şaşkın gözlerle bakan yaralı çocukluğumun içinde seni barındırdığı her karesinde, nefesim kesilerek, anıların eskimişliğinde kaybolarak seveceğim seni. Sana büyüttüğüm yazılarıma böylece yeni satırlar eklenecek beklide.
Bilemediklerim o kadar çok ki… en zor savaşımı bilemediklerimle veriyorum.Bu yazıyı okurken neler düşündüğünü, bilmiyorum.. bilemiyorum… bilemem ki…
BİR BİLSEM. Bana yakıştırdığın sıfatlardan kafandaki yargılardan sıyrılıp kurtulabilir miyim? Bir korkak mıyım senin için, bir çocuk ya da bir karamsar, bir saf veya bir yeteneksiz, bir alıngan,bir paranoyak, bir yalnız, ütopik sevdalı, bir şizofren ne kadar sıfat varsa işte. NEYİM KİMİM Ben sende. Daha başka neler geliyor aklına sıfatlar takarak kurtulmak birinin varlığından en iyi yol mudur sence?
Belki sıfatlarımdan kurtulunca senin biçimlendirdiğin daha kötü olabilir bilmiyorum, eksildiğimle kalabilirim. Telefonlarıma cevap vermeyebilirsin, versen bile öylesine isteksiz gelebilir kelimelerin, sevmeyebilirsin beni biliyorum… bu şehir bana dar gelebilir, uçuruma atlamış gibi sevdiğimi anlayıp beni bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak bir gerçeğe dürterek uyandırmaya çalışıyor olabilirsin. Sevmeyebilirsin en nihayetinde. BİLİYORUM.
Dünyanın en mutsuz yerine, en imkansız semtine, sonsuz bir bekleme durağına gidebilir, tutsaklığıma razı olabilir, sevmek benim için bir tutsaklığa dönüşebilir, hatta bir tuzağa sıkışıp kalmış gibi kalabilirim öylece kıpırdamadan hareket etmeye çalışacak olsam canım acıyarak.
SONRA Ne zaman içime bakacak olsam senden geçen bütün zamanları, bütün özleyişleri, senden geçen yolları, hayatları görebilirim. Varlığımın sende kalan parçasını da.Karşıma çıkan herkeste seni arayabilir, sen beni içine almayabilir, beni dışlayabilirsin.insan kendine en kolay yalan söyler bir tek sana olan sevgim doğruydu, bu yüzden bütün hayatım bir yalan. Ve ben bir hayalet OLABİLİRİM. çırpınabilirim, evimde duramayabilir, hatta kendime tahammül edemeyebilirim, benliğimde açılan yaralar doyumsuz anlar yaşatabilir belki de bana, bir ses, bir melodi, içimin acı mutluluk yaşamasına neden olabilir, delice bir yaşama tutkusuna bile bağlanabilirim belki de.
Herkesin sımsıkı sarıldığı bu dünyada, kimsenin gidecek, sığınacak bir durağı kalmamış, herkes sarıldıkları yalancılıklarla birlikte batmaya mecbur kalıyor, kendine tapınanların döneminde, yavan ve ıssız benliğimle yüzümü sana dönüp, seni arıyorum. KENDİM OLUYORUM.
ARIYORUM içimdeki yakınlığı, uzaktaki yakını, içimdeki uzağı, içimdeki içimi arıyorum.İçimdeki yakın sensin.Sendeki beni bendeki seni arıyorum.Ne bende, ne sende, hem sende hem bende olanı arıyorum.DÖNÜP DOLAŞIYORUM.Yalancı dünyanın cazibesine kapılmadan, elalem ne der ne düşünür diye korkmadan, şekilciliğe düşmeden.ARIYORUM.ARADIKÇA KENDİM OLUYORUM.
SENİ BULUYORUM.