06-16-2011, Saat: 02:28 PM
Talihsiz, çiziliyor avuçlarıma yalnızlığım,
Yolları hep sana tuzak, bir türlü adını bulamıyorum…
Kavşaklarda kalıyor gururum,
Şakır şakır yağmalanıyor, acılarım yol ayrımlarına…
Sesine doğru geliyorum, yanaklarımın yanında hemen kulaklarım,
Duyduklarıma yumuluyor,
Kimseyi duymuyorum…
İçimden bile konuşmuyorum…
Tıp oynuyoruz, aşkın sıra…
Kayıbım, arayanı soranı da geçtim artık,
Adımı hatırlayan yok, ben bile kendimden geçiyorum ara sıra…
Seni hatırlıyorum sonra, sonrası mı?
Edebi adabıyla, susturuyorum dudaklarımı…
Sonrası öteki tarafa kalsın…
Feriştahı gelse alamaz artık elimden bu ayrılığı,
Ekmek kırıntısı gibi nimetten sayıyorum, basıp geçemiyorum yalnızlığımı…
Gidiyorsun,
Bileklerimden vuruluyor, tüm nabız atışlarım…
Feleğini şaşmış olmalı gözlerim,
O gidiyor, yanıma da utanmadan hayalini iliştiriyor,
Öldürülüyorum, iki kere ya da yok yok aşk kere!
Fire veriyor gözlerin, canıma…
Hani dediğim gibi, dudaklarına gömeceklerse eğer…
Razıyım adabımla, ebediyen susmaya…
Gülşah Akgül