06-16-2011, Saat: 11:57 PM
Kul sıkışıp Hızır yetişmediğinde umut kesilmemesi gerekenden umut kesildiğinde son adım atıldığında son söz söylendiğinde son nefes alındığında ve geriye hiç bir şey kalmadığında.
Baharı beklerken kışın ortasında soğuktan kırıldığınızda gündüzü beklerken gecenin içinde kaybolduğunuzda ve tutunacak bir dal arayıp okyanusun ortasında boğulmaya başladığınızda. Güvendiğiniz dağlara kar yağdığında yağan kardan değil de üzerinize düşen çığdan kaçamadığınızda. Söylenmesi gereken her şeyi söyleyip yine de haksız olarak görüldüğünüzde.
Öğrendiğiniz matematik bile artık işe yaramadığında. Hayatın doğrularıyla paralel olması gereken doğrularınız onu dik bir açıyla kesiyorsa hayattan kendinizi çıkarıp hayata kendinizi eklediğinizde sonuçta değişen hiçbir şey olmuyorsa sırtınızdaki değil beyninizdeki yük ağır bastıyorsa.
Hercailerin yalanlarına inanıp kışın ortasında bir kardelen kadar yalnız kaldığınızda unutulmayan değil affedilmeyen olarak hissettiğinizde kendinizi beklediğiniz gelmediğinde ve beklenmeyeni beklemeye başladığınızda pusulanız bozulup kutup yıldızınızı kaybettiğinizde bütün olanlardan kendinizi sorumlu tuttuğunuzda aynalara bakamaz söylenenleri duyamaz olduğunuzda karanlık dostunuz içtiğiniz su gözyaşlarınız olduğunda.
O bize şah damarımızdan daha yakın dendiğinde şah damarınızın size bu kadar uzak olduğunuzu hissettiğinizde ama gene de şükrettiğinizde. İçinizde hayırlısı böyleymiş dediğinizde.En son konuştuğunuz kişi kendiniz en son gördüğünüz şey kaybolan hayalleriniz en son duyduğunuz ses sessizlik en son hissettiğiniz şey acı bir yalnızlıksa eğer.
Hakimi siz olduğunuz hayat mahkemesinde suçlu koltuğunda oturan kendinize hayat denilen jüri üyelerinin gözü önünde verdiğiniz hükümden sonra kalemi kırmak demektir İ’DAM-I NEFS..
Baharı beklerken kışın ortasında soğuktan kırıldığınızda gündüzü beklerken gecenin içinde kaybolduğunuzda ve tutunacak bir dal arayıp okyanusun ortasında boğulmaya başladığınızda. Güvendiğiniz dağlara kar yağdığında yağan kardan değil de üzerinize düşen çığdan kaçamadığınızda. Söylenmesi gereken her şeyi söyleyip yine de haksız olarak görüldüğünüzde.
Öğrendiğiniz matematik bile artık işe yaramadığında. Hayatın doğrularıyla paralel olması gereken doğrularınız onu dik bir açıyla kesiyorsa hayattan kendinizi çıkarıp hayata kendinizi eklediğinizde sonuçta değişen hiçbir şey olmuyorsa sırtınızdaki değil beyninizdeki yük ağır bastıyorsa.
Hercailerin yalanlarına inanıp kışın ortasında bir kardelen kadar yalnız kaldığınızda unutulmayan değil affedilmeyen olarak hissettiğinizde kendinizi beklediğiniz gelmediğinde ve beklenmeyeni beklemeye başladığınızda pusulanız bozulup kutup yıldızınızı kaybettiğinizde bütün olanlardan kendinizi sorumlu tuttuğunuzda aynalara bakamaz söylenenleri duyamaz olduğunuzda karanlık dostunuz içtiğiniz su gözyaşlarınız olduğunda.
O bize şah damarımızdan daha yakın dendiğinde şah damarınızın size bu kadar uzak olduğunuzu hissettiğinizde ama gene de şükrettiğinizde. İçinizde hayırlısı böyleymiş dediğinizde.En son konuştuğunuz kişi kendiniz en son gördüğünüz şey kaybolan hayalleriniz en son duyduğunuz ses sessizlik en son hissettiğiniz şey acı bir yalnızlıksa eğer.
Hakimi siz olduğunuz hayat mahkemesinde suçlu koltuğunda oturan kendinize hayat denilen jüri üyelerinin gözü önünde verdiğiniz hükümden sonra kalemi kırmak demektir İ’DAM-I NEFS..