09-13-2011, Saat: 12:51 PM
Göğsünün Sıcaklığına Götür Beni
Bütün mevsimler sen şimdi.
Hüzünlü
gözlerinden bana doğru uçuşan martılardan, sabrımın katıksız
bekleyişinden alıntılar yaptım sana, sırf bu yüzden. Sen molasındayım
yani, bitirimhanelerinden çıkarıyorum bütün benleri, hazırlan ufkumun
yüreğine uzanan yolculuğuna. Sana döküleceğim aşkın yamaçlarından, usul
usul..
gözlerinden bana doğru uçuşan martılardan, sabrımın katıksız
bekleyişinden alıntılar yaptım sana, sırf bu yüzden. Sen molasındayım
yani, bitirimhanelerinden çıkarıyorum bütün benleri, hazırlan ufkumun
yüreğine uzanan yolculuğuna. Sana döküleceğim aşkın yamaçlarından, usul
usul..
Bende olduğunu biliyorum artık, şehrimin gölgesiz kalan, şehrimin yağmur
kokan her yerinde adına ait bir şeyler saklı, tut elimden tek tek
çıkaralım senleri oralardan, tut, özlemine giden bütün sokaklarımı
içimden çek çıkar, bütün yollar sana çıksın hadi, tut, en katıksız
düşler kuralım seninle, camın sana bakan tarafını temizle hadi, buğusunu
sil göğümün, uykularımı diz gecene, sabah seninle güneş, öğle seninle
gün, ikindi seninle loş kalsın tenimde. De ki, “bir an gelsin fısıltıyla
karışık şarkılar mırıldan bana. Öyle kalsın zaman, içime düştüğün gibi
hep.†Geçmişe ibret olsun diye yıkıyorum karanlığımı, geldiğinde
yağacağın yarınlara inat bugünden sarılıyorum, bugünden asıyorum düşleri
koynuna…
Bilir misin, sevmek hesapsızdır, neden sevdiğini bilmeden
seversin, zamanmış, hayalmiş bakmadan, görmeden, seve seve bulursun
içini, seve seve, sarılırsın, ağlarsın, özlersin en özleminden, düşe
düşe bulduğun kaldırım kokusudur, bilir misin, sevdin mi böyle, çocuk
gibi hem de, hep bir artısı vardır yokluğunda, eksildiğin güne bakmadan ,
sıra sıra önce kaybolur sonra bulursun, mazgalları dolar göz
bebeklerinin, seversin ama, ulan bit kadar aklın vardı, o da güme gider
her gördüğünde, işte buna benzer sevda, dergâhın toz tutmaz, yüzün yoz
görmez hiç..
seversin, zamanmış, hayalmiş bakmadan, görmeden, seve seve bulursun
içini, seve seve, sarılırsın, ağlarsın, özlersin en özleminden, düşe
düşe bulduğun kaldırım kokusudur, bilir misin, sevdin mi böyle, çocuk
gibi hem de, hep bir artısı vardır yokluğunda, eksildiğin güne bakmadan ,
sıra sıra önce kaybolur sonra bulursun, mazgalları dolar göz
bebeklerinin, seversin ama, ulan bit kadar aklın vardı, o da güme gider
her gördüğünde, işte buna benzer sevda, dergâhın toz tutmaz, yüzün yoz
görmez hiç..
Bende olduğunu biliyorum artık.
Yaşamın
yağmuruyla ak pak edilmiş gözlerin vuruyor her geceme… Dünden beri
koşuyorum sana, dünümden bu yana, pususundayım umutların, sen, evet sen,
kapanıyorum sana, sus payı yok şimdi senden bana,
yağmuruyla ak pak edilmiş gözlerin vuruyor her geceme… Dünden beri
koşuyorum sana, dünümden bu yana, pususundayım umutların, sen, evet sen,
kapanıyorum sana, sus payı yok şimdi senden bana,
dört duvarım, sabrı otuzüçe bölen zamanımsın..
Camların arkasından şehrine bakmak, diş etlerimi kanatırcasına işkence görüp hala seni sayıklamak... Tuhaf değil mi?
Parçalara
bölünmüş zamanın uykusundayım şimdi. Senden öncesi ve senden sonrası...
İki büklüm seyretmek seni. amasya. Mavi dokunuşlar şehri. Yüzüme bakan
binlerce yüzün arasından yüzüne akmak, yağmur gibi. Numarasız bir
sayfayı çevirip çevirip okumak, tuhaf değil mi? Bir bir yokluğunu
sayıklamak. Eteğinden somurtkan düşleri döke döke gelişinden
anlamalıydım gideceğini.
bölünmüş zamanın uykusundayım şimdi. Senden öncesi ve senden sonrası...
İki büklüm seyretmek seni. amasya. Mavi dokunuşlar şehri. Yüzüme bakan
binlerce yüzün arasından yüzüne akmak, yağmur gibi. Numarasız bir
sayfayı çevirip çevirip okumak, tuhaf değil mi? Bir bir yokluğunu
sayıklamak. Eteğinden somurtkan düşleri döke döke gelişinden
anlamalıydım gideceğini.
Ki sen hala
Yazılmayı bekliyorsun...
Seni kusuyor yine sensizlik...
Bazen
sadece yazmak istiyorum. Cevap beklediğimden değil, kendime söz
geçiremiyorum. Ne gök ne yer, tam ortasından tutuyorum hayatı, başımı
kaldırsam sana değmek, yere bassam tenimi acıtmak, bunlar korkutuyor
beni... Her ne varsa sakladığım, ikisinin arasında kalsın istiyorum bu
yüzden. Kırdığım bizler uyku aralarında uzaklaşıyor da, bir el verip
tutmuyorum onları. Gerisi zaten boş geliyor, suskunluğum, susuşun, hatta
gidişin bile. Elimde kalanlarsa anılarım, senli anılarım... çok...
sadece yazmak istiyorum. Cevap beklediğimden değil, kendime söz
geçiremiyorum. Ne gök ne yer, tam ortasından tutuyorum hayatı, başımı
kaldırsam sana değmek, yere bassam tenimi acıtmak, bunlar korkutuyor
beni... Her ne varsa sakladığım, ikisinin arasında kalsın istiyorum bu
yüzden. Kırdığım bizler uyku aralarında uzaklaşıyor da, bir el verip
tutmuyorum onları. Gerisi zaten boş geliyor, suskunluğum, susuşun, hatta
gidişin bile. Elimde kalanlarsa anılarım, senli anılarım... çok...
Gözümden
kaçan umutların hemen yanında umutlarım beliriyor, anlıyorum; en güzel
karanlıkta uyunuyor. Kim bilir, yerine koymaya çalışırken hayatında
kendimi, dikenlerine takılmışım sanki, kanıyorum hala... Biliyorum,
mavin de olmasa yoluma yön veren, kaybolup giderdim içinde, yine de
sustum sana.
kaçan umutların hemen yanında umutlarım beliriyor, anlıyorum; en güzel
karanlıkta uyunuyor. Kim bilir, yerine koymaya çalışırken hayatında
kendimi, dikenlerine takılmışım sanki, kanıyorum hala... Biliyorum,
mavin de olmasa yoluma yön veren, kaybolup giderdim içinde, yine de
sustum sana.
Çekmecelerimi karıştırıp da bulduğum o eski yıldızı anlattım sadece, kendime ama.
Sönmüş bir yıldızı
İlk nefesimi... Gözlerimi...
Koynumda
gürültülü bir akşamüstü yalnızlığı kol geziyor... Kederli gözlerimde
sahipsiz bir renkten alıyorum seni, çamura bulamadan, tipiye
yakalanmadan geldiğin nefesimden sırtlayarak kaçırıyorum yüzünü.
gürültülü bir akşamüstü yalnızlığı kol geziyor... Kederli gözlerimde
sahipsiz bir renkten alıyorum seni, çamura bulamadan, tipiye
yakalanmadan geldiğin nefesimden sırtlayarak kaçırıyorum yüzünü.
Geride hiç kalıyor.
Çok
istedim ama olmadı işte. Atamadım poşetleyip seni çöpüme. Tütsüler
yakıp sere serpe uzandığımız deniz kokulu geceleri sökemedim yüreğimin
serçe kanadından... Tenimde huzur yok şimdi, bak, sana susamış
gözbebeğimden çıkmıyor aşkla döktüğün hiçbir leke, aynamda bir insan
eskisi, dalıp dalıp gidiyor her gece şehrine. Senki bin acımın üzerine
örtüydün, tırnaklarımla kazıyorum kendimi gelecekten.
istedim ama olmadı işte. Atamadım poşetleyip seni çöpüme. Tütsüler
yakıp sere serpe uzandığımız deniz kokulu geceleri sökemedim yüreğimin
serçe kanadından... Tenimde huzur yok şimdi, bak, sana susamış
gözbebeğimden çıkmıyor aşkla döktüğün hiçbir leke, aynamda bir insan
eskisi, dalıp dalıp gidiyor her gece şehrine. Senki bin acımın üzerine
örtüydün, tırnaklarımla kazıyorum kendimi gelecekten.
Ne diye?
Sen yoksun işte. Pamuk tenin yastığıma düşmüyor diye...
Yakındır, neşteri yine dem vuracak yüzümün.
Şimdiye kadar ölemedim, hadi
En azından bu sefer izin ver tanrıya...
Aşkı yansıtan gözlerim;
Şimdi tut ve göğsündeki sıcaklığa düşür beni..
Yeniden...