:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Okula Başlarken
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
1) Anneler okula yeni başlayan çocuklarıyla ilgili nelere dikkat etmeliler?
Çocuğu,
okula başlamadan önce okula gideceği konusunda bilgilendirmek ve
psikolojik olarak okula hazırlamak çok önemlidir. Aileler okullar
açılmadan birkaç ay önce çocuğa okula başlayacağını
söylemelidirler.Çocuk, hangi okula gideceği, çocuğa okula başlamadan
bir kaç ay önce okula başlayacağı konusunda bilgi verme, okulun nasıl
bir yer olduğu, okulda neler yapacağı, arkadaşlar ve öğretmenlerle
birlikte okuma-yazma öğreneceği konularında bilgilendirilmelidir.
Çocuğun
hangi okula gideceği konusunda da fikrinin alınması önemlidir.Çocuk bu
kararın alınmasında katkısının olduğunu düşünürse okulunu daha çok sever
ve okula gitme konusunda motivasyonu daha çok artar. Ayrıca, ailesinin
kendi kararlarına değer verdiğini düşünür ve böylece kendine güvenide
artar.Okul açılmadan bir kaç hafta önce çocuğun okulu ziyaret etmesi,
sınıfları, bahçeyi gezmesi sağlanmalıdır.Çocuk okul konusunda ne kadar
çok bilgi sahibi olursa, okula başladığında yaşayacağı korku ve kaygı da
o kadar az olur.Bu nedenle, yalnız okul konusunda değil, çocuğun maruz
kalacağı olaylar, kişiler ya da durumlar konusunda önceden
bilgilendirilmesi çocuğun ruh sağlığını koruyucu bir etkiye sahiptir.
2) Çocukların okula kolayca adapte olabilmeleri ve okulu sevebilmeleri için ne tip yöntemler izlenmelidir?
İlkokula
başlamadan önce çocuğun ana sınıfına veya kıreşe gitmiş olması okula
adaptasyon sürecini çok kolaylaştırır ve kısaltır. Çocuklar eğitim
hayatına başlarken izlenebilecek en sağlıklı ve doğru yol günün belli
saatlerinden tüm güne haftanın belirli günlerinden tüm haftaya doğru
kademeli bir geçişdir.Örneğin, çocuğun kıreşe haftada iki yarım gün
başlayıp üç-dört aylık bir zaman içerisinde her gün tam gün okula
gitmeye başlaması daha sağlıklıdır. Böylece çocuk okula daha kolay
adapte olur.
Anneler çocuklarını okula hazırlarken, çocukların
okula karşı negatif duygular beslememelerini ve önyargılı olmamalarını
sağlamak için, okulun ve okumanın çocuğa kazandırabileceği şeylerden söz
edebilirler. Örneğin, okulda yaşayacakları arkadaşlıkların ne kadar
güzel olacağını anlatabilirler. Anne-babalar çocuğa kendi okul
yaşamlarıyla ilgili güzel anılarını anlatarak da okulu sevdirebilirler.
Kendi okul yaşamlarında öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla kurdukları iyi
ilişkilerden ve okulda öğrendikleri bilgileri kendi yaşamlarında nasıl
uyguladıklarından söz edebilirler. Bunun dışında okumayı öğrendikleri
zaman ne tip kazançları olacağı konusunda çocukları
bilgilendirebilirler. Tüm bunlar çocuğun okula ısınmasını ve okulun
kaygı verici bir yer olmadığını algılamasını sağlamış olur.
Aileler
çocuğun okula gitmeyi bir zorunluluk gibi algılamasına neden olacak
şekilde konuşmalar yapmamalıdırlar. Anne-babalar çocukları hiç bir zaman
okula göndermekle tehdit etmemeli ve okula gitmeyi bir ceza olarak
sunmamalıdırlar; “Okula başla da senden kurtulayım” ya da “Çok
yaramazlık yapıyorsun, seneye seni okula vereceğim göreceksin gününü”
gibi cümleler çocuğun okula gönderilmeyi bir ceza olarak algılamasına
sebep olur. Bunun dışında, ‘Seni öğretmenine şikayet edeceğim” gibi
ifadeler de, çocuğun öğretmeni korkulacak, sürekli ceza verebilecek bir
figür olarak algılamasına neden olabilir. Bu tarz sözler çocuğun
öğretmenden soğumasına ve gereksiz yere ondan korkmasına neden olabilir.
Bu nedenle, çocuğa okul ve öğretmenle ilgili söylenebilecek sözlere,
verilen mesajlara çok dikkat edilmesi gererekir.
Bütün bunların
dışında bazı çocukların okula başlama dönemleri kardeşlerinin doğduğu
döneme denk gelebilir. Bu konuda da anne-babaların dikkatli olması
gerekmektedir. Çocuk kendini kardeşi doğduğu için okula başlatılıyor,
yani ev ortamından kardeşi nedeniyle uzaklaştırılıyor, aileden
dışlanıyor gibi hissedebilir. Yeni bir kardeşin eve gelmesi çocuğun
okula başlama dönemiyle örtüşüyor ise, anne-babanın çocuğun böyle
düşünebileceğini göz önünde bulundurarak çocuğa verdikleri mesajlara
dikkat etmeleri ve mümkünse çocuğun okula başlama tarihini ileri bir
tarihe atmalıdırlar.
3) Okula adapte olamayan çocuklarda ne tip sorunlar görülebilir?
Okula
adapte olamayan çocukların bazılarında okul korkusu diyebileceğimiz bir
sorun ortaya çıkar. Çocuk okula gitme konusunda isteksizlik
gösterebilir. Hatta kimi çocuklarda çok sık ağlamalar veya sabah okula
giderken huysuzlanmak, inatçılık yapmak gibi şikayetler görülebilir.
Okul korkusu bazı çocuklarda kusma, mide bulantısı, karın ağrısı, baş
ağrısı, diyare ya da uykusuzluk gibi belirtilerle kendini gösterebilir.
Anne-babaların okula yeni başlayan çocuklarında gördükleri bu tip
belirtileri yalnızca fiziksel, organik bir rahatsızlık olarak
değerlendirmemeleri, bunun okula adaptasyon güçlüğü nedeniyle ortaya
çıkabilen psikolojik bir sorun da olabileceğini göz önünde
bulundurmaları gerekir. Bunun dışında, okula gitme konusunda bir sorun
yaşamadığı halde, okuldaki düzene uyum sağlamak konusunda sorun yaşayan
çocuklar da vardır. Bu tip çocuklar okuldaki kurallara uyum sağlamada
sorun yaşarlar. Öğretmenlerine ya da arkadaşlarına karşı saldırganca
eğilimleri olabilir. Bu tip uyum sorunlarının arkasında gelişim
bozuklukları olabileceği gibi uyum, davranış bozuklukları veya duygusal
sorunlar da olabilir. Bazı çocuklar ailesine karşı duyduğu öfkeyi ya da
güvensizliği okuldaki öğretmen ve arkadaşlarına yönlendirerek bu
sıkıntılarını, bu duygularını açığa çıkarma olanağı bulabilirler.Bu
saldırgan ve uyumsuz davranışalarının altında aileye karşı olan öfke ve
güvensizlik duygularını ifade etme isteği yatıyor olabilir. Ancak gerek
okul korkusu gerekse okul uyumsuzluğu konularında ailenin bir uzmandan
yardım almasında yarar vardır. Bu tip bir sorunla karşılaşan ailenin en
kısa zamanda bir psikoloğa başvurmalarını öneriyoruz; çünkü okul
yaşamının başlangıç döneminde bu tip sorunlar yaşayan çocukların bu
sorunlardan bütün öğrenim yaşamları olumsuz etkilenebiliyor. Ayrıca,
tamamen bu soruna bağlı olarak bir takım psikolojik sorunlar da
geliştirebiliyorlar.
4) Çocukların derslerine, ödevlerine ne kadar müdahele etmek yada yardım etmek doğrudur?
Anne-babaların
okul ve ders ile ilgili konularda eleştirel ve baskıcı tutumlardan uzak
durmaları gerekir.Çocuğun ödevlerini zamanında yapmaması, derslerine
çalışmaması durumunda sürekli yargılanması, sorgulanması ve
eleştirilmesi çocuğun hem derslerinden soğumasına, hem okula karşı
negatif duygular beslemesine neden olur. Anne-babanın ders konusundaki
yaklaşımı mümkün olduğunca olumlu olmalıdır. Çocuğa derslerini yapması
konusunda zaman zaman hatırlatmalarda bulunmak doğaldır ancak bunu
yaparken anne-babanın kullandığı uslup önemlidir. Örneğin, okuldan
geldikten sonra direk televizyon karşısına oturan bir çocuğa annenin
‘Ödevin yok mu senin, ödevini yapsana’ ya da ‘Ödevlerini bitirmeden
televizyon seyretmek yok demedim mi ben sana’ gibi ifadeler
kullanmasındansa çocuğa, ‘Sanırım ödevlerini çizgi film izledikten sonra
yapmaya karar verdin, değil mi ?’ gibi bir soru sorarak hatırlatması
çok daha olumlu bir etki yaratır. Bu şekilde çocuğa sorumluluğunu
hatırlatmış oluruz. Ancak bunu çocuğu aşağılamadan, onu küçümsemeden,
eleştirmeden ve baskı yapmadan yapmış oluruz. Anne-babanın çocuğun
dersleriyle ilgili alacağı sorumluluklar konusundaki yaklaşımı daha çok
çocuğu bu konuda yönlendirmek, cesaretlendirmek ve sorumluluklarını
eline almasını sağlamak şeklinde olmalıdır. Sürekli çocuğu aşağılayarak
ya da yargılayarak, suçlayarak sorumluluk sahibi olmadığını dile
getirmek ne çocuğa ne de aileye birşey kazandırmaz. Anne-baba ödevlerin
yapılması konusunda bir sorun ortaya çıktığında çocuğun yerine ödevi
yapmak ya da sorunu çözmek yerine çocukla birlikte ve çocuğu
yönlendirerek o sorunun çözümüne ulaşılmasını sağlamalıdır. Özetle,
anne-babanın dersle ilgili konularda hedefi çocuğun yerine çocuğun
sorunlarına çözüm üretmek değil, bu sorunlara bulunacak çözümler
konusunda çocuğa yol göstermek olmalıdır. Anne-baba çocuğa yardım
edebileceğini çok açık ve net bir biçimde ifade etmeli ama çocuğun
yerine hiç bir şekilde sorumlulluk almayacağını da ifade etmelidir.
Ayrıca, anne-babaların unutmaması gereken başka birşey de ders konusunda
anne-babanın her sorumluluk almasının çocukta şu tip bir düşünceye yol
açacağı olmalıdır; Nasılsa annem-babam sorumluluk alıyor, dolayısıyla
benim sorumluluk almama gerek yok ya da nasılsa ben bu sorumluluğu
alabilecek kadar güvenilir bir kişi değilim, ya da sorumluluğu
üstlenecek kadar büyük değilim, becerikli değilim, annem-babam bu
sorumluluğu verebilecek kadar bana güvenmiyor, demek ki ben güvenilir
bir insan değilim diye düşünebilir. Bu da çocuğun kendine olan güveninin
azalmasına, kendisiyle ilgili kararları kolay verememesine ve yaşamıyla
ilgili görev ve sorumlulukları yerine getirememesine neden olur.