09-14-2011, Saat: 05:56 PM
ÇOCUKLARA ÖLÜMÜ NASIL ANLATABİLİRİZ?
Ölüm hepimiz açısından
anlaşılması ve dayanılması çok zor bir olaydır. Özellikle okul öncesi
dönemdeki çocukların ölümü kavrayabilemeleri ve aile fertlerinden
birinin yokluğuna katlanabilmeleri daha da güçtür. Genellikle 3 yaştan
önce çocuklar ölümü anlayamazlar. Bu nedenle yaşamlarının ilk 3 yılında
yakınlarının ölümü ile karşılaşan çocuklar ölümü diğer yaş grubundaki
çocuklara göre daha az korkutucu bulurlar. Çocuklar 4-5 yaş civarında
ölümden ve yakınlarını kaybetmekten daha çok korkmaya başlarlar. Bu
yaşlarda ölümü geri dönüşü de olabilen çok uzun bir yolculuk olarak
algılarlar. Ölen bir yakınları ya da evcil hayvanları için ‘’yeter artık
geri dönsün’’ veya ‘’doktora götürelim iyileşsin’’ gibi sözler
söyleyebilirler. Çocuklar ancak 5 yaşından sonra ölümün geri dönüşü
olmayan bir olay olduğunu ve yalnızca canlılar için var olduğunu
öğrenmeye başlarlar. Altı-7 yaşlarında ise ölüm, hastalıkla ve
yaşlılıkla bağdaştırılmaya başlanır. Çocuklar ancak ilkokul yıllarının
sonuna doğru, 10-12 yaşlarında ölümün yaşamın sonu olduğunu ve ölen bir
canlının asla geri dönmeyeceğini algılarlar. Okul öncesi dönemdeki
çocuklara ölümü anlatabilmek için aşağıdaki örnek ifadeleri
kullanabilirsiniz;
Tüm canlıların yaşamlarının başladığı
ve bittiği bir zaman vardır. Başlangıç ve bitiş arasındaki döneme yaşam
denir. Bu yaşayan tüm canlılar için geçerlidir. Örneğin, cicivler
yumurtadan çıkınca yaşamaya başlar, büyür, tavuk olur, sonra da yaşlanır
ve ölürler. Bu tüm çiçekler, balıklar, kediler ve insanlar için
geçerlidir. Tüm canlılar doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Canlıların
hiçbiri sonsuza dek yaşamazlar. Ailedeki ölüm, yaşlanmadan kaza
veya hastalık nedeniyle gerçekleştiyse, çok ağır bir hastalığın veya
iyileşemeyecek kadar ağır yaraların da, yaşlanmadıkları halde canlıların
ölümüne neden olabildiğini söyleyebilirsiniz. Yalnız hastalığın, normal
hastalıklardan çok farklı olduğunu söyleyin ki, çocuk hastalığa karşı
aşırı bir korku geliştirmesin. Tüm canlıların yaşam süreleri
farklıdır. Kelebekler, birkaç hafta yaşar, kuşlar 3-4 yıl yaşar, kediler
ise 10-15 yıl yaşarlar. Her canlının da kendi yaşam süresi farklıdır. 3
yıl yaşayan bir kuş da olabilir, 6 yıl yaşayan bir kuş da olabilir.
Güçlü ve sağlıklı bir kuş, hastalanmaz ve yaralanmazsa diğer kuşlardan
daha uzun yaşabilir. Bu insanlar için de böyledir; bazı insanlar 70 yıl
yaşar, bazıları ise 90 yıl yaşar. Yaşam süresi yaşayan tüm canlılar için
farklıdır, ama tüm canlılar mutlaka bir gün ölürler. Bu her yerde ve
herkes için böyledir. Bu açıklamaları yaparken canlıların resimleri
gösterilebilir veya renkli kalemlerle çocukla birlikte küçük ve yaşlı
canlılar çizilebilir.
Ölüm çocuklara ne kadar iyi anlatılırsa
anlatılsın, çocuklar özellikle anne-babalarını veya çok bağlandıkları
bir yakınlarını kaybettiklerinde çok ciddi sorunlar yaşayabilirler. Bu
sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebileceği gibi bunlar dışında da başka
sorunlar ortaya çıkabilir;- Uyum ve davranış bozuklukları (alt ıslatma, çalma, kekemelik, saldırganlık, hırçınlık, parmak emme, tırnak yeme vb.)
- Kabuslar, gece korkuları
- Uykusuzluk
- Yeme bozuklukları
- Ağrılar (baş, karın vb.)
- Bayılma, titreme nöbetleri
- Çeşitli tikler
- Okul başarısızlığı
- İçine kapanma
- Bulantı, kusma
Bu
tip sorunlar yaşayan çocukları olan ailelerin, çocuğun bu davranışını
bastırmamasını, göz ardı etmemesini ve bu gibi sorunlarla
karşılaştıklarında zaman kaybetmeden bir psikoloğa başvurmalarını
öneriyoruz. Aileler, bu tip sorunların ölüm olayından hemen sonra
yaşanabileceği gibi, yıllar sonra da ortaya çıkabileceğini
unutmamalılar.
Ailelerin ve tüm yetişkinlerin yakınını kaybeden
çocuğa verdiği mesajlara dikkat etmesi gerekir. Çocuğun ölümle
bağdaştırmasının sakıncalı olduğu kavramlarla ilgili mesajlar çocuğa
verilmemelidir. Bu tip mesajlar nedeniyle de çocuklar ciddi psikolojik
sorunlar yaşayabilirler. Örneğin,
- Allah’ın iyi kullarını yanına aldığı,
- Ölen kişinin, yakınlarının davranışları nedeniyle hastalanıp öldüğü,
- Ölen kişinin derin veya ebedi bir uykuya daldığı,
- Ölenlerin cennet veya cehenneme gideceği,
- Ölenlerin toprak olup, yok olduğu,
- Ölümün bir ceza olduğu,
Gibi
mesajlar çocuğun kafasını çok karıştırabilir. Çocuğun topraktan,
uykudan korkmasına, Allah’ı cezalandıran bir otorite gibi görmesine veya
çocuğun, Allah’ın iyi kulu olmamak için kötü davranışlar sergilemesine
neden olabilir. Bunun dışında, bu tip mesajlar nedeniyle çocuk yakınının
ölümü nedeniyle sorumluluk, suçluluk veya öfke duyabilir. Bu duygular
da çocuğun sağlığını kaybetmesine neden olur.
Çocuğa
verilebilecek mesajlara dikkat etmenin yanısıra, bir yakının ölüm
haberini çocuğa verirken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar da
vardır; bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir;
1.) Ölüm haberi,
çocuğa aniden verilmemelidir. Kaza, kalp krizi ve bunun gibi ani
ölümlerde ölüm haberi verilmeden önce çocuğa kaybedilen kişinin hasta
olduğu, durumunun ağır olduğu, doktorların hastanede onu iyileştirmeye
çalıştığı gibi sözler söylenerek çocuk ölüm haberine alıştırılmalıdır.
Çocuğun durumuna göre bu süre uzun ya da kısa tutulabilir. Ancak çok
uzun süreler bu haberin çocuktan gizlenmesi sakıncaldır. Çocuk ölüm
haberini çevredeki diğer insanlardan öğrenebilir veya durumu
hissedebilir; bu da çocuğun bu durumdan daha kötü etkilenmesine neden
olabilir.
2.) Çocuğun yanında hiçbir şey yokmuş gibi rahat davranmak
da, bağırarak kendini yerden yere atarak ağlamak da sakıncalıdır.
Çocuğun davranışlarını kontrol altına almaya çalışmak ,böyle bir dönemde
çocuğu nasıl davranması konusunda yönlendirmek sakıncalıdır. Çocuklar
da yetişkinler gibi böyle bir haber karşısında farklı süreleerle farklı
davranışlar gösterebilirler. Çocuğu davranışarından dolayı eleştirmek
,suçlamak ,aşağılamamak gerekir. Çocuğun duygularını ifade etmesine izin
verilmelidir. Çocuk bu konuda konuşması için zorlanmamalı ancak hiçbir
zaman geri çevrilmemeli sorduğu sorular yanıtsız yaşına uygun biçimde
yanıtlanmalıdır.
3.) Çocuğa ölüm haberini veren kişi çocuğa duygusal
anlamda en yakın kişi olmalıdır. Haberi veren kişi ile çocuk ortamda
yalnız olmalıdır. Böylece çocuk aldığı habere başkalarının varlığından
rahatsız olmadan tepki gösterebilir.
4.) Çocuk olaydan hemen sonra
yas tutan diğer aile fertlerinden uzaklaştırılıp başka bir ortama
gönderilmemelidir. Yetişkinler gibi ,çocuklarında bu dönemde bir arada
olmaya ve acısını paylaşmaya ihtiyacı vardır.
5.) Okul öncesi dönemdeki çocukları cenaze törenlerine veya ölünün temizlendiği ortamlara götürmek çok sakıncalıdır.
Ölüm hepimiz açısından
anlaşılması ve dayanılması çok zor bir olaydır. Özellikle okul öncesi
dönemdeki çocukların ölümü kavrayabilemeleri ve aile fertlerinden
birinin yokluğuna katlanabilmeleri daha da güçtür. Genellikle 3 yaştan
önce çocuklar ölümü anlayamazlar. Bu nedenle yaşamlarının ilk 3 yılında
yakınlarının ölümü ile karşılaşan çocuklar ölümü diğer yaş grubundaki
çocuklara göre daha az korkutucu bulurlar. Çocuklar 4-5 yaş civarında
ölümden ve yakınlarını kaybetmekten daha çok korkmaya başlarlar. Bu
yaşlarda ölümü geri dönüşü de olabilen çok uzun bir yolculuk olarak
algılarlar. Ölen bir yakınları ya da evcil hayvanları için ‘’yeter artık
geri dönsün’’ veya ‘’doktora götürelim iyileşsin’’ gibi sözler
söyleyebilirler. Çocuklar ancak 5 yaşından sonra ölümün geri dönüşü
olmayan bir olay olduğunu ve yalnızca canlılar için var olduğunu
öğrenmeye başlarlar. Altı-7 yaşlarında ise ölüm, hastalıkla ve
yaşlılıkla bağdaştırılmaya başlanır. Çocuklar ancak ilkokul yıllarının
sonuna doğru, 10-12 yaşlarında ölümün yaşamın sonu olduğunu ve ölen bir
canlının asla geri dönmeyeceğini algılarlar. Okul öncesi dönemdeki
çocuklara ölümü anlatabilmek için aşağıdaki örnek ifadeleri
kullanabilirsiniz;
Tüm canlıların yaşamlarının başladığı
ve bittiği bir zaman vardır. Başlangıç ve bitiş arasındaki döneme yaşam
denir. Bu yaşayan tüm canlılar için geçerlidir. Örneğin, cicivler
yumurtadan çıkınca yaşamaya başlar, büyür, tavuk olur, sonra da yaşlanır
ve ölürler. Bu tüm çiçekler, balıklar, kediler ve insanlar için
geçerlidir. Tüm canlılar doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Canlıların
hiçbiri sonsuza dek yaşamazlar. Ailedeki ölüm, yaşlanmadan kaza
veya hastalık nedeniyle gerçekleştiyse, çok ağır bir hastalığın veya
iyileşemeyecek kadar ağır yaraların da, yaşlanmadıkları halde canlıların
ölümüne neden olabildiğini söyleyebilirsiniz. Yalnız hastalığın, normal
hastalıklardan çok farklı olduğunu söyleyin ki, çocuk hastalığa karşı
aşırı bir korku geliştirmesin. Tüm canlıların yaşam süreleri
farklıdır. Kelebekler, birkaç hafta yaşar, kuşlar 3-4 yıl yaşar, kediler
ise 10-15 yıl yaşarlar. Her canlının da kendi yaşam süresi farklıdır. 3
yıl yaşayan bir kuş da olabilir, 6 yıl yaşayan bir kuş da olabilir.
Güçlü ve sağlıklı bir kuş, hastalanmaz ve yaralanmazsa diğer kuşlardan
daha uzun yaşabilir. Bu insanlar için de böyledir; bazı insanlar 70 yıl
yaşar, bazıları ise 90 yıl yaşar. Yaşam süresi yaşayan tüm canlılar için
farklıdır, ama tüm canlılar mutlaka bir gün ölürler. Bu her yerde ve
herkes için böyledir. Bu açıklamaları yaparken canlıların resimleri
gösterilebilir veya renkli kalemlerle çocukla birlikte küçük ve yaşlı
canlılar çizilebilir.
Ölüm çocuklara ne kadar iyi anlatılırsa
anlatılsın, çocuklar özellikle anne-babalarını veya çok bağlandıkları
bir yakınlarını kaybettiklerinde çok ciddi sorunlar yaşayabilirler. Bu
sorunlar aşağıdaki gibi özetlenebileceği gibi bunlar dışında da başka
sorunlar ortaya çıkabilir;- Uyum ve davranış bozuklukları (alt ıslatma, çalma, kekemelik, saldırganlık, hırçınlık, parmak emme, tırnak yeme vb.)
- Kabuslar, gece korkuları
- Uykusuzluk
- Yeme bozuklukları
- Ağrılar (baş, karın vb.)
- Bayılma, titreme nöbetleri
- Çeşitli tikler
- Okul başarısızlığı
- İçine kapanma
- Bulantı, kusma
Bu
tip sorunlar yaşayan çocukları olan ailelerin, çocuğun bu davranışını
bastırmamasını, göz ardı etmemesini ve bu gibi sorunlarla
karşılaştıklarında zaman kaybetmeden bir psikoloğa başvurmalarını
öneriyoruz. Aileler, bu tip sorunların ölüm olayından hemen sonra
yaşanabileceği gibi, yıllar sonra da ortaya çıkabileceğini
unutmamalılar.
Ailelerin ve tüm yetişkinlerin yakınını kaybeden
çocuğa verdiği mesajlara dikkat etmesi gerekir. Çocuğun ölümle
bağdaştırmasının sakıncalı olduğu kavramlarla ilgili mesajlar çocuğa
verilmemelidir. Bu tip mesajlar nedeniyle de çocuklar ciddi psikolojik
sorunlar yaşayabilirler. Örneğin,
- Allah’ın iyi kullarını yanına aldığı,
- Ölen kişinin, yakınlarının davranışları nedeniyle hastalanıp öldüğü,
- Ölen kişinin derin veya ebedi bir uykuya daldığı,
- Ölenlerin cennet veya cehenneme gideceği,
- Ölenlerin toprak olup, yok olduğu,
- Ölümün bir ceza olduğu,
Gibi
mesajlar çocuğun kafasını çok karıştırabilir. Çocuğun topraktan,
uykudan korkmasına, Allah’ı cezalandıran bir otorite gibi görmesine veya
çocuğun, Allah’ın iyi kulu olmamak için kötü davranışlar sergilemesine
neden olabilir. Bunun dışında, bu tip mesajlar nedeniyle çocuk yakınının
ölümü nedeniyle sorumluluk, suçluluk veya öfke duyabilir. Bu duygular
da çocuğun sağlığını kaybetmesine neden olur.
Çocuğa
verilebilecek mesajlara dikkat etmenin yanısıra, bir yakının ölüm
haberini çocuğa verirken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar da
vardır; bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir;
1.) Ölüm haberi,
çocuğa aniden verilmemelidir. Kaza, kalp krizi ve bunun gibi ani
ölümlerde ölüm haberi verilmeden önce çocuğa kaybedilen kişinin hasta
olduğu, durumunun ağır olduğu, doktorların hastanede onu iyileştirmeye
çalıştığı gibi sözler söylenerek çocuk ölüm haberine alıştırılmalıdır.
Çocuğun durumuna göre bu süre uzun ya da kısa tutulabilir. Ancak çok
uzun süreler bu haberin çocuktan gizlenmesi sakıncaldır. Çocuk ölüm
haberini çevredeki diğer insanlardan öğrenebilir veya durumu
hissedebilir; bu da çocuğun bu durumdan daha kötü etkilenmesine neden
olabilir.
2.) Çocuğun yanında hiçbir şey yokmuş gibi rahat davranmak
da, bağırarak kendini yerden yere atarak ağlamak da sakıncalıdır.
Çocuğun davranışlarını kontrol altına almaya çalışmak ,böyle bir dönemde
çocuğu nasıl davranması konusunda yönlendirmek sakıncalıdır. Çocuklar
da yetişkinler gibi böyle bir haber karşısında farklı süreleerle farklı
davranışlar gösterebilirler. Çocuğu davranışarından dolayı eleştirmek
,suçlamak ,aşağılamamak gerekir. Çocuğun duygularını ifade etmesine izin
verilmelidir. Çocuk bu konuda konuşması için zorlanmamalı ancak hiçbir
zaman geri çevrilmemeli sorduğu sorular yanıtsız yaşına uygun biçimde
yanıtlanmalıdır.
3.) Çocuğa ölüm haberini veren kişi çocuğa duygusal
anlamda en yakın kişi olmalıdır. Haberi veren kişi ile çocuk ortamda
yalnız olmalıdır. Böylece çocuk aldığı habere başkalarının varlığından
rahatsız olmadan tepki gösterebilir.
4.) Çocuk olaydan hemen sonra
yas tutan diğer aile fertlerinden uzaklaştırılıp başka bir ortama
gönderilmemelidir. Yetişkinler gibi ,çocuklarında bu dönemde bir arada
olmaya ve acısını paylaşmaya ihtiyacı vardır.
5.) Okul öncesi dönemdeki çocukları cenaze törenlerine veya ölünün temizlendiği ortamlara götürmek çok sakıncalıdır.