09-14-2011, Saat: 05:56 PM
YALAN SÖYLEME
Yalan söyleme de, çalma gibi bir uyum ve
davranış bozukluğudur. Çocuklarda 6-7 yaşlarına kadar görülen abartılı
söylemler ve hayallerle ilgili ifadeler gerçeğin tam olarak çarpıtılması
anlamına gelen yalanla karıştırılmamalıdır. Çocuklar 6-7 yaş dönemine
kadar hayali arkadaşlarıyla aralarında geçen diyaloglardan söz edebilir
veya izledikleri bir olayı kendi algıladıkları biçimde süsleyerek veya
biraz abartarak anlatabilirler. Çoçuğun bu tip davranışları bir uyum
davranış bozukluğu olan yalanla karıştırılmamalıdır.
Çocuklar hiç
bir sebep yokken yalana başvurmazlar. Hiç bir çocuk doğuştan yalana
eğilimli değildir. Çocukları mutlaka yalan söylemeye iten ailesel,
çevresel veya toplumsal bir faktör vardır. Aile içinde veya çevrede çok
sık yalan söyleniyor olması çoçuğun da yalan söyleme davranışını taklit
etmesine ve yalan söyleyen kişileri model almasına neden olur.
Çocuklarda bir uyum ve davranış bozukluğu olarak görülen yalan söyleme
davranışının altında yatan sebepler aşağıdaki gibi özetlenebilir;
aileleri tarafından yeterince sevilmediklerini ve kendilerine yeterli
ilgi gösterilmediğini hissederlerse bu açığı kapatmak için yalan
söyleyebilirler. Boğazı ağrımadığı halde yutkunamadığını söyleyen bir
çocuk ve ya gözünden yaş gelmeden canının yandığını söyleyerek ağlama
taklidi yapan bir çocuk buna örnek olarak gösterilebilir. Kendini
değersiz hisseden bir çocuk çevresindekiler tarafından değerli algılanma
ve onaylanma ihtiyacıyla sahip olmadığı bir şeye sahip olduğunu veya
yapmadığı bir şeyi yaptığını ifade edebilir. Örneğin gerçekte sahip
olmadığı halde yüzlerce arabası olduğunu, babasının çok zengin olduğunu
söyleyen bir çocuk veya öğretmeninden aferin almadığı halde öğretmeninin
kedisine aferi dediğini söyleyen bir çocuk bu duruma örnek olarak
gösterilebilir. Erken çocukluk döneminde her yaptığı olumlu davranışı
ödüllendirilen bir çocuk veya tam tersine hiç bir davranışı
ödüllendirilmeyen bir çocuk da yalan söyleme gereksinimi duyabilir.
Ailesinden hiç göremediği takdiri görebilmek ya da sürekli hale gelmiş
takdiri devamlı kılabilmek amacıyla kendini elde etmediği bir başarıyı
elde etmiş gibi gösterebilir. Anne babaların aşırı cezalandırıcı,
kıyaslamacı, küçümseyici ve aşağılayıcı tutumları çocuklarda yalan
söyleme davranışına neden olabilir. Çocuk, kardeşleriyle ve ya başka
çocuklarla sıklıkla kıyaslanıyorsa ailenin onayladığı çocuğa benzemek
amacıyla yalana başvurabilir. Benzer bir gereksinimle ailesi tarafından
aşağılanmamak ve cezaladırılmamak için yapmadığı davranışları yapmış
gibi ya da yaptığı davranışları yapmamış gibi ailesine aktarabilir.
Çocuklar kaygılandıkları bir durumdan kaçmak için de yalana
başvurabilirler. Okuldan korktuğu için karnının ağrıdığını söyleyen ve
okula gidemeyen bir çocuk ve ya okulda yemek yemek istemediği için
parasını çaldırdığını söyleyen bir çocuk bu duruma örnek olarak
gösterilebilir. Bu örneklerde eğer aile çocuğuyla rahat ve sağlıklı bir
iletişim kurabilse, çocuk üzerinde baskıcı, aşırı disiplinli bir tutum
sergilemesse çocuk ailesine gerçeği söylemekten çekinmez.
Aileler
çocuklarına karşı baskıcı, aşırı disiplinli, cezalandırıcı tutumlardan
kaçınarak, çocuklarının eksik yönlerinden ziyade olumlu yönlerini de ön
plana çıkararak ve çocuklarını korkutan, kaygılandıran durumlar
konusunda daha bilinçli davranarak çocuklarını yalan söyleme
davranışından uzak tutabilirler.
Çocukları yalan söyleyen
ailelerin bu davranışı nedeniyle çocuklarını cezalandırmaları
sergileyebilineçek en hatalı tutum olur. Böyle davranan bir aile
çocuğunu daha çok yalana ve yeni davranış bozukluklarına iter. Bunun
yerine, aile çocuğun neden yalan söylediğini araştırmalı ve bu sebepleri
çocukla birlikte ortadan kaldırmaya çalışmalıdır. Bazı durumlarda sorun
çok ilerlemiş, bu nedenle çözümsüzmüş gibi görünebilir. Böyle bir
durumda aile bir psikologdan yardım almaktan çekinmemelidir. Bir uzman
yardımıyla bu davranışın altında yatan etmenler tespit edilerek ortada
kaldırılmalı ve çocuğa daha sağlıklı davranışlar kazandırılmalıdır.
Yalan söyleme de, çalma gibi bir uyum ve
davranış bozukluğudur. Çocuklarda 6-7 yaşlarına kadar görülen abartılı
söylemler ve hayallerle ilgili ifadeler gerçeğin tam olarak çarpıtılması
anlamına gelen yalanla karıştırılmamalıdır. Çocuklar 6-7 yaş dönemine
kadar hayali arkadaşlarıyla aralarında geçen diyaloglardan söz edebilir
veya izledikleri bir olayı kendi algıladıkları biçimde süsleyerek veya
biraz abartarak anlatabilirler. Çoçuğun bu tip davranışları bir uyum
davranış bozukluğu olan yalanla karıştırılmamalıdır.
Çocuklar hiç
bir sebep yokken yalana başvurmazlar. Hiç bir çocuk doğuştan yalana
eğilimli değildir. Çocukları mutlaka yalan söylemeye iten ailesel,
çevresel veya toplumsal bir faktör vardır. Aile içinde veya çevrede çok
sık yalan söyleniyor olması çoçuğun da yalan söyleme davranışını taklit
etmesine ve yalan söyleyen kişileri model almasına neden olur.
Çocuklarda bir uyum ve davranış bozukluğu olarak görülen yalan söyleme
davranışının altında yatan sebepler aşağıdaki gibi özetlenebilir;
- Sevgi ve şefkat eksikliği
- İlgi eksikliği
- Değersizlik ve onaylanma gereksinimi
- Aileden taktir görememe ve yetersiz ödüllendirilme
- Aşırı takdir ve aşırı ödüllendirilme
- Aşırı cezalandırıcı tutuma maruz kalma
- Kıyaslamacı tutuma maruz kalma
- Küçümseyici ve aşağılayıcı tutuma maruz kalma
- Korku ve kaygılar
aileleri tarafından yeterince sevilmediklerini ve kendilerine yeterli
ilgi gösterilmediğini hissederlerse bu açığı kapatmak için yalan
söyleyebilirler. Boğazı ağrımadığı halde yutkunamadığını söyleyen bir
çocuk ve ya gözünden yaş gelmeden canının yandığını söyleyerek ağlama
taklidi yapan bir çocuk buna örnek olarak gösterilebilir. Kendini
değersiz hisseden bir çocuk çevresindekiler tarafından değerli algılanma
ve onaylanma ihtiyacıyla sahip olmadığı bir şeye sahip olduğunu veya
yapmadığı bir şeyi yaptığını ifade edebilir. Örneğin gerçekte sahip
olmadığı halde yüzlerce arabası olduğunu, babasının çok zengin olduğunu
söyleyen bir çocuk veya öğretmeninden aferin almadığı halde öğretmeninin
kedisine aferi dediğini söyleyen bir çocuk bu duruma örnek olarak
gösterilebilir. Erken çocukluk döneminde her yaptığı olumlu davranışı
ödüllendirilen bir çocuk veya tam tersine hiç bir davranışı
ödüllendirilmeyen bir çocuk da yalan söyleme gereksinimi duyabilir.
Ailesinden hiç göremediği takdiri görebilmek ya da sürekli hale gelmiş
takdiri devamlı kılabilmek amacıyla kendini elde etmediği bir başarıyı
elde etmiş gibi gösterebilir. Anne babaların aşırı cezalandırıcı,
kıyaslamacı, küçümseyici ve aşağılayıcı tutumları çocuklarda yalan
söyleme davranışına neden olabilir. Çocuk, kardeşleriyle ve ya başka
çocuklarla sıklıkla kıyaslanıyorsa ailenin onayladığı çocuğa benzemek
amacıyla yalana başvurabilir. Benzer bir gereksinimle ailesi tarafından
aşağılanmamak ve cezaladırılmamak için yapmadığı davranışları yapmış
gibi ya da yaptığı davranışları yapmamış gibi ailesine aktarabilir.
Çocuklar kaygılandıkları bir durumdan kaçmak için de yalana
başvurabilirler. Okuldan korktuğu için karnının ağrıdığını söyleyen ve
okula gidemeyen bir çocuk ve ya okulda yemek yemek istemediği için
parasını çaldırdığını söyleyen bir çocuk bu duruma örnek olarak
gösterilebilir. Bu örneklerde eğer aile çocuğuyla rahat ve sağlıklı bir
iletişim kurabilse, çocuk üzerinde baskıcı, aşırı disiplinli bir tutum
sergilemesse çocuk ailesine gerçeği söylemekten çekinmez.
Aileler
çocuklarına karşı baskıcı, aşırı disiplinli, cezalandırıcı tutumlardan
kaçınarak, çocuklarının eksik yönlerinden ziyade olumlu yönlerini de ön
plana çıkararak ve çocuklarını korkutan, kaygılandıran durumlar
konusunda daha bilinçli davranarak çocuklarını yalan söyleme
davranışından uzak tutabilirler.
Çocukları yalan söyleyen
ailelerin bu davranışı nedeniyle çocuklarını cezalandırmaları
sergileyebilineçek en hatalı tutum olur. Böyle davranan bir aile
çocuğunu daha çok yalana ve yeni davranış bozukluklarına iter. Bunun
yerine, aile çocuğun neden yalan söylediğini araştırmalı ve bu sebepleri
çocukla birlikte ortadan kaldırmaya çalışmalıdır. Bazı durumlarda sorun
çok ilerlemiş, bu nedenle çözümsüzmüş gibi görünebilir. Böyle bir
durumda aile bir psikologdan yardım almaktan çekinmemelidir. Bir uzman
yardımıyla bu davranışın altında yatan etmenler tespit edilerek ortada
kaldırılmalı ve çocuğa daha sağlıklı davranışlar kazandırılmalıdır.