11-16-2011, Saat: 01:02 PM
Bugün sizlerle Kur’an dan araştırmak istediğimiz konu, kadınların örtünmesi ve günümüzde çok söz edilen ve adeta iffetli bir kadının simgesi olan, başörtüsü konusunda olacaktır.
Bu araştırmayı yaparken, rehberimiz Kur’an olacaktır. Madem Allah sizlere Kur’an ı rehber olsun diye indirdim, bu kitaptan sorumlusunuz diyor, o zaman sorduğumuz sorunun cevabını da, yine Kur’an doğrultusunda aramalıyız. Allah onlarca ayetin sonunda düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı istiyorsa, bizler de bu konuyu Rabbin istediği yol ve yöntemle çözmeliyiz.
Rabbim bakın yarattığı kulları için ne söylüyor?
Nisa 28: Allah size hafiflik getirmek istiyor. Çünkü insan çok zayıf yaratılmıştır.
Bu ayete baktığınızda, Yaratan yarattığı kulu hakkında nasıl bir yapıya sahip olduğunu açıklıyor ve zayıf karakterde, yaradılışta olduğunu da hatırlatarak, bizlere kolay bir din gönderdiğini belirtiyor. Zayıflığımızı aşmamız içinde, aklımızı kullanmamızı emrediyor. Kur an içinde bakın nasıl bir açıklamada bulunuyor ayrıca bizlere.
Kamer 17. Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Kamer 22 Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?
Bu ayetlerden de anlıyoruz ki, Kur’an bizlerin anlayacağı şekilde kolaylaştırılmış, nedeni de öğüt alabilmemiz ve düşünebilmemiz için. Peki, Kur’an ayetleri hakkında başka neler söylüyordu Rabbim, bir kısmına bakalım birlikte.
Enam 38:… Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır.
İsra 89; Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Araf 52: Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.
Bu ayetlere baktığınızda da Rabbim, Kur’an da her şeyin olduğunu ve asla eksik olmadığını, detaylı bir şekilde örnekler vererek izah edildiğini söylüyor. Peki değerli arkadaşlarım bizler ne söylüyoruz, ya da bizlere ne öğretildi, lütfen düşünelim ve de hatırlayalım biran.
Kur’an özet bilgidir, Kur’an da her şey yoktur. Bunları öğretmediler mi bizlere? İşin ilginci de Kur’an ı bizler okuduğumuzda anlayamayız, ancak din ulemaları veli insanlar anlayabilir demediler mi? Hani bizde ruhban sınıfı yoktu? Madem birileri öğretecek bu dini bizlere, bizler anlayamayacağız, demek ki bir dini kesim, yani bir ruhban sınıf var o zaman. Yani ALLAH buna izin vermiyorsa da, bizler böyle bir sınıf kabul etmişiz. İşin kötüsü, onlar olmadan da biz bu kitabı anlayamayız diyoruz, Allah tam tersini söylediği halde.
Bizler onların yazdıklarından okuyup öğrenmeliyiz diyerek, Kur’an ı direk okumak yerine, bahsedilen kitapları okumayı kabul etmiş olmuyor muyuz o zaman? ALLAH aşkına hiçbir etki altında kalmadan şu okuduğunuz ayetler ki, bunların yüzlerce benzerini de yazmadım, gözümüzle açıkça okuduğumuz halde, nasıl böyle sözler söyleyebiliyor, Kur’an da her şey yoktur, Kur’an özet bilgidir diyerek, Rabbim e adeta meydan okuyabiliyoruz. Nasıl bir cesaret bu bizim yaptığımız? Sizce bu meydan okuma değil de nedir?
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Şunu sakın unutmayalım. Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekiyorum, bu kitaptan sorumlusunuz diyorsa, o kitabı asla anlaşılması zor indirmez. Allah sizler için rehberdir, gönül gözüdür diyorsa Kur’an için, O kitap herkesin kapasitesince nasibini alacağı ve doğru yolu bulacağı bir kitaptır. Bunu asla unutmayalım. Tersini söylemek, Rahmana saygısızlıktır.
Önce sizlere Araf suresi 31 ve 32. ayetlerini hatırlatarak, yazımıza devam etmek istiyorum, çünkü yazımızın devamında konumuzu anlamak için gerekli olacak.
Araf 31: Ey âdemoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için fakat israf etmeyin. ALLAH israf edenleri sevmez.
32. ayet: De ki: "Allah'ın kulları için yarattığı ziyneti ve temiz hoş rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Onlar, kıyamet gününde sadece kendilerinin olmak üzere, dünya hayatında iman edenler içindir." İşte bu şekilde ayetleri, ilim sahibi olanlar için ayrıntılarıyla açıklıyoruz.
Yaradan Kur’an da ne kadına, nede erkeğe asla bir kıyafet biçmemiştir. Ayette geçen Âdemoğlu sözü ile de kadın erkek, âdem soyundan gelenlerden bahsediyor ve ayrım yapmadan hitap ediyor. Bakın genel anlamda giyim konusunda, nasıl emirler vermiş Allah.
Araf sur.26: Ey âdemoğulları! Şu bir gerçek ki size, edep yerlerinizi örtecek giysi de indirdik, süs ve gösterişe yarayacak giysi de... Ama korunup sakınmaya yarayan giysi en hayırlısıdır.(Takva elbisesi) İşte bu, ALLAH’IN ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor.
Ayrıca Allah, kendi katında nelerin sevapça daha üstün olduğunu, ayetlerinde bakın nasıl açıklıyor.
Meryem 76: Allah, doğruya erenlerin hidayetini artırır. Kalıcı salih ameller,( hayırda barışta yarışanlar) Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de.
Taha sur.75–76: Her kim de O’na salih ameller( hayırda barışta yarışanlar) işlemiş bir mümin olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu, günahlardan temizlenenlerin mükâfatıdır.
Tüm bu ayetler açıkça yazdığı halde unutulup, görmezden gelinip dersler çıkarmadan, Kur’an da hiç bahsedilmediği, örneği detayı verilmedi halde, başörtüsünü takva şemsiyesi yaparak, nasıl Rabbim in huzuruna gideriz, lütfen bunu da düşününüz.
Yaratan giyim konusunda, tüm insanlara hitap ettiği, emirler verdiği ayetlerden dikkat çekeni de, Araf suresi 26. ayetidir. Yaratan bizlere, edep yerlerimizi açıkta bırakmayacak, dikkat çekmeyecek, şehevi duyguları galeyana getirmeyecek şekilde giyinmemizi emrediyor. Ayrıca süs eşyası da yarattığını belirterek süs eşyası takmanın da, bu ayette hiçbir sakıncası olmadığı, tam tersine kullanılması için indirildiği anlaşılıyor.
Hâlbuki bir kısım düşünce, onlarında üstünün örtülmesini söylemiyor mu bizlere? Allah takva sahibi bir insanın, nasıl giyimine dikkat etmesi konusunda işaretlerini vermiş, kuralını koymuştur. Bu kural sabit olmayıp, iklime, topluma, mevsime ve kültüre göre, değişiklik arz etmektedir. Gelenekler bile bu konuda etkilidir. İşte Kur’an ın evrenselliği altında yatan gerçek, böylelikle çok daha net anlaşılmaktadır. Sanırım giyim konusu kadın ya da erkek, imtihanımızın önemli bir kısmını teşkil ediyor olsa gerek.
Ayette Rabbim in en çok önemsediği ise takva, yani ALLAH tan korunup sakınma, ALLAH korkusunun önemli olduğunu da bizlere özellikle hatırlatıyor. Ne yazık ki günümüzde takva tamamen unutulup, namusun ve iffetin sembolü başörtüsü olmuştur, Rabbim açıkça bu konuyu anlatmasına rağmen.
Şimdide yine Kur’an ın genel anlamda giyimden bahsettiği, bir başka ayetine daha bakalım.
Nahl 80: ALLAH size, evlerinizden huzur ve sükûn yeri yaptı. Hayvan derilerinden size, gerek güç gününüzde gerek konduğunuz sırada rahatça taşıyacağınız evler yaptı. Ayrıca, hayvanların; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından belli bir süreye kadar kullanabileceğiniz giyimlikler, döşemelikler ve kullanım eşyası verdi.
Bu ayette de yine Yaratan, dikkat edin tüm iman edenler için, hiç ayırt etmeden ve belirli bir kıyafeti işaret etmeden, kadınlı erkekli giyim konusunda faydalanabileceğimiz kaynaklardan bahsediyor. Şimdide yazdığımız ayetin devamında bakın ne diyor?
81.ayet: …..Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz.
Yüce Rabbim Kur’an da, genel anlamda giyim konusunda, tüm insanlara hitap ettiği ayetleri gördük. Dikkat edin hiç bir giysi tarifi var mı buraya kadar, kesinlikle yok. Yaratan özellikle cinselliğinizi ön plana çıkarmadan örtünmemizi istiyor ve dikkatimizi çekerek, takva elbisesinden bahsediyor. Oda ALLAH tan korkarak, korunup sakınma olduğunu görüyoruz. Zaten Rabbim in bu ayetlerini gören bir insan, eğer kalbinde ALLAH korkusu varsa, bunların nasıl olurda tersini yapar?
Kur’an dan giyim ve örtünme ile ilgili ayetlere bakmaya devam edelim. Bu ayet ise özellikle kadınlarımıza hitap etmiş bir ayettir, bir ayet öncesinde yani Nur 30. ayette de erkekleri ikaz etmektedir. Önce 30. ayete daha sonrada devamına bakalım. Lütfen dikkatlice okuyalım ve üzerinde düşünelim.
Nur 30: Mümin erkeklere söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
Nur 31: Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/ziynetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut erkek kardeşlerinin oğulları yahut kız kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, ALLAH’A topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.)
Şimdide iki ayete de göz atalım. Nur 30 ve 31. ayetler erkeklerin ve kadınların bakışlarına dikkat çekiyor ve uyarıyor. Yine hiç ayrım yapamadan ırzlarını yani namuslarını korumaları adına, ortak bir uyarıda bulunuyor.
Nur suresi 31. ayette ise kadınlarımızı çok özel bir bölgenin örtülmesi için uyarıda bulunuyor ve süslerini görünen kısımlar müstesna açmasınlar diyor. İşte üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken konu, burada bahsedilen süs, ziynet nedir. Süs ya da ziynet, eğer süs eşyasını kast ediyor dersek, Kur’an da geçen diğer ayetlere uymaz, çünkü sizlere süs eşyası indirdim, mescitlere gittiğinizde takın diyordu hatırlayınız. Takılan bir şeyin üzeri örtülmeyeceğine göre, demek ki süs eşyası değil. Eğer takılan süs eşyasının gösterilmesini istemeseydi, Rabbim bunu da açıklar ve hükmünü verirdi.
Peki, başka ne olabilir dersiniz, bunu da ayetin devamından çıkarmaya çalışalım. Görünen kısım müstesna deyince bir kadının çekici ve cezp edici tek yeri, kadının süsü yani diğer cinsten farklı olarak göğüsleri kalıyor. Bu durumda görünen kısım sözü ne anlama geliyor? İşte bunun üzerinde dikkatle düşünmeli ve bu konuya yoğunlaşmalıyız.
Bir kadın üzerine, ne kadar giysi giyse dahi, göğsün iriliği görünecektir, bundan kaçamazsınız, işte örttükten sonra, görünen kısım müstesna sözünden, başka bir şey anlamak mümkün mü sizce. Allah bunun bile açıklamasını yapıyor. Peki, bu cümleden farklı anlayanlar nasıl anlamış bir de onu hatırlayalım.
Görünen kısmı müstesna sözüyle Allah, saçını örttükten sonra görünen yüzü hariç diyor Allah bu ayetinde diyerek, ne yazık ki kendi inançlarına zorla delil yaratmaya çalışmışlardır. Dikkat edin ayette tek kelime baş geçmediği gibi, başın örtülmesi de geçmiyor. Hani Allah her şeyi açık, anlaşılır anlatırdı ayetinde ne oldu? Hani her şeyden nice örnekler veririz ki, anlayasınız ayetin hükmünü hatırlayanlar nerede? Allah başın örtülmesini emretseydi böyle herkesin anlayamayacağı şekilde gizli bir hükümle mi anlatırdı?
Diyelim ki bu ayette Allah, başın örtülme emrini açıkça söylemedi de ima yoluyla anlatmaya çalıştı. Bu durumda bu hükmün açıklandığı başka bir ayette, bunun açıklanmasını aramamız gerekmez mi? Çünkü Allah her konudan değişik ifadelerle anlatırız ki, konuyu anlayabilesiniz diye açıklamamış mıydı bizlere?
İşte dostlar bizler, böyle zorlamayla Kur’an dan delil aramaya kalkarsak, yanlışlarımızla oyalanıp dururuz. Allah ayette açıkça göğsün örtülmesini emrettiği halde, bizler ayette bahsedilenleri unutup, hiç bahsedilmeyenlere yönlenerek, nelerin peşinden gittiğimizi ne yazık ki göremiyoruz.
Devamında ise, örtülerini göğüs yırtmaçlarının üstüne vursunlar, ya da salsınlar, örtsünler diyor. Önemli olan göğsün dikkat çekici cazibesini, ortadan kaldırmaktır asıl amaç.
Yine ayette, süslerinin şu kişilerden başkasına göstermesinler, sözünden ne anlamalıyız? Elbette bu sözlerden tamamen açılmasından bahsetmiyor. Bahsettikleri kişiler için, daha önce alınması gereken önlemin, bu kişiler için alınmasının gerekmediğini anlatmaya çalışıyor. Bu sözlerimi doğrulayan bilgi, aslında ayetin devamında geliyor. Kimlerin içinde örtüsünü açabilirleri sayarken, dikkat edin ihtiyaç içinde bulunmayan, yani yaşlı emri altında bulunanlar ve kadınların kaygı duyulacak yerlerini anlayacak yaşa gelmemiş olanlar diyor. Sanırım bu sözlerden, kadının ziyneti, süsünden söz ederken cinsel cazibe yeri olan, göğsü olduğu daha net anlaşılmıştır.
Tüm bu istisnaların nedeni, kadına evinde çocuğunu emzirmede örneğin yardımcı olacak, kolaylık sağlayacaktır. Kadının evinde daha rahat dolaşmasını sağlayacaktır. O gününün tek odalı evlerini düşündüğünüzde, getirilen kolaylıklar, kadının rahatlığı içindir. Sayılan diğer yakın birinci derece akrabaları da düşünelim. Allah hatırlarsanız bu kişilerle kadının evlenmesini, zaten Kur’an da haram kılmıştı. Onun içindir ki, kadının bu kişilerin yanında, daha rahat hareket etmesi çok normaldir.
Yine ayetin devamı bunu destekliyor. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için, ayaklarını yere vurmasınlar. Kadınlar hızlı hareket ettiklerinde, yürüdüklerinde özellikle iri göğüsler nasıl hareketlenir, onu düşünün lütfen. Arap kadınlarının iri göğüslü oluşunu dikkate aldığımızda, daha net anlaşılıyor. Ayrıca ne südyen nede başka bir giysinin olmadığı çağları düşünün, bahsedilen harekette, neler belli olur sizce, elbette göğüsler yoksa taktığımız takıların zaten bir yasağı yok ki.
Eğer kadının saçı cinsel cazibeyse, erkeğin saçıda kadına cinsel cazibe olmalıdır, ama bunun Kur’an da konusu bile edilmiyor. Kur’an da tekbir açıklama yoktur ki, kadın saçını örtmelidir diye hüküm verilsin. Rabbim abdest alma uzuvlarının yıkanmasını, erkekte ve kadında ayırmamıştır. Yıkanmasının nedeni açıkta kaldığı içindir. Demek ki başta, kolda kadında açık ki, ayrım yapılmamıştır abdest uzuvlarında.
Peygamberimiz devrinde, Müslüman dahi olsa, cariyelerin başını örtmesi yasaktı, çünkü cariye olduğu bilinmesi için bu bir gelenekti. Demek ki o zaman dahi baş örtmesi ALLAH emri olmadığı biliniyordu ve bu konuda o devirde hiçbir sorunda çıkmamıştı. Hatta peygamberimizin devrinde, kadınlı erkekli birlikte abdest alındığından bahsedilir. Kadının saçı erkeğe namahrem olsa, birlikte abdest alındığında, kadın saçını açıp mesh edip, abdest alması nasıl mümkün olur? Peygamberimizin devrinde kadının saçını örtmesi, hem gelenek, hem de iklim şartlarından gerekliydi. Hatırlayınız o devirde erkeklerin başları da örtülüydü, çünkü buda o bölgenin şartlarının getirdiği bir ihtiyaçtandı. Tabi bu gerçeklerden söz eden bile yok. Ne yazık ki gelenekler dinleştirilmiştir.
Kadının başının örtülmesi ALLAH emri olsaydı, Allah Müslüman kadın başını örtmelidir deseydi, Peygamberimiz Müslüman olan cariyenin başı açık gezmesine müsaade eder miydi dersiniz?
Şöyle bir soru soralım kendimize. Allah elçisine Nur suresi 31. ayeti indirdiğinde, eğer bu ayetten kadın saçını örtmelidir emrini anlamış olsaydı, bu emri yalnız özgür kadınlar yerine getirecek, cariyeler başını örtmesin diye mi ayeti tebliğ etmiştir? Eğer evet böyle tebliğ etmiştir dersek, bu dinin yalnız özgür insanlara indiğini de kabul etmiş oluruz. Hâlbuki İslam köleliği kaldırmak için, birçok ayetler indirip, yavaş yavaş ortadan kalmasını sağlamıştır. İslam dini iman ve inanç adına köle, özgür ayrımı yapmadığı gibi, tam tersine köle olanların yanında olmuş ve onlara verilecek cezalar için dahi, kolaylıklar getirmiştir.
Günümüzde saçın örtülmesi, peki nereden çıkıyor dersiniz? İşte bakın bu ayetin içinde geçen, örtü (hımar) sözcüğüne başörtüsü anlamı verip, Rabbin kadın saçı namahremdir, örtmelidir, hükmünü çıkarıyorlar. Bu kelime aynı kökten, değişik ifadelerle ama hepsi de aynı anlamlarda Kur’an da birçok yerde, mecazi anlamlar dahil, örtü anlamında kullanılmıştır. Başörtüsünü savunan kardeşlerimiz ise, hayır HIMAR kelimesi o devirde başörtüsü anlamındadır diye, bu ayetten delil çıkarma çabasındadırlar. Hâlbuki ayette örtülmesi gereken yer baş değil, göğüs bölgesidir.
Örneğin şarap kelimesi de(Hımır) hımar dan türeyen bir kelime olup, aklı örten anlamındadır. Başörtüsü emrini Kur’an dan bulamayanlar, bakın buradan bile delil bulmak adına, ne demişlerdir biliyor musunuz?
(Hımar demek ki başörtüsü anlamındaki, şarap kelimesi de aklı örten anlamında olduğuna göre, akılda başta olduğuna göre, demek ki hımarın anlamı başörtüsüdür.)
İşte din kardeşlerim başörtüsüne kanıtlar ne yazık ki böyle çıkartılmaktadır. Hâlbuki Allah hükmümü ben açık, anlaşılır, birçok örneklerle veririm demiyor muydu? Yorum ve karar sizlerin.
Bir an ayette geçen HIMAR kelimesinin başörtüsü olduğunu düşünelim. Ayete geçen cümleyi hatırlayalım. Örtülerini değil de, başörtülerini göğüs yırtmaçları üzerine vursunlar diyor ayet, diye kabul edelim. Bu durumda bu cümlede verilen hüküm, yani cümlenin iş ve oluş bildiren hüküm bildiren, yapılması istenen, yüklemi nedir? Başörtüsü müdür, yoksa göğsün üzerinin kapatılması mıdır? Bakın bu halde dahi emir, başın örtülmesi değil, göğsün kapatılması. Bunu söylediğimizde, başörtüsünün Allah emri olduğunu savunanlar, şu sözleri söylüyorlar. Zaten başın örtülmesi Allah emriydi, Allah bu konuda ayrıca hüküm vermesine gerek yoktu. Bu hüküm devam ediyordu, onun için kadının başının örtülmesi ayrıca zikredilmemiştir.
Bir örnek verelim ve diyelim ki, Rabbim kadınlara hitaben şöyle bir ayet indirmiş olsaydı; Ey mümin kadınlar, göbek kısmınız açıkta kalmasın diye, gömleklerinizi aşağıya doğru salınız deseydi, sizce burada geçen hüküm, yapılması istenen emir ne olurdu? Sizler bu ayetten emir ve hüküm olarak, kadınlar mutlaka gömlek giyecek ve göbeklerini bununla örtecek diye mi anlardınız? Yoksa burada geçen emrin göbeğin, örtülme simidir derdiniz? Sanırım art niyetli olmayan, aklını kullanan anlayacaktır. İşte imtihanımızın en zor sorusu.
İşte bu ve buna benzer delillerle dini yaşamaya devam edersek, ancak Allah ın dinini değil, kendi yarattığımız bir dinin takipçileri oluruz, Allah korusun. Allah ne diyordu birçok ayetinde? Biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız. Biz Kur’an da hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sizlere açık ve anlaşılır bir rehber indirdik, sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum.
Bu durumda hemen düşünelim, Allah apaçık vermediği bir hükümden sorumlu tutar mı? Daha önce kadın saçını örtme hükmü vardı, diyenlere de cevabımız elbette yine Kur’an da olmalıdır. Çünkü başörtüsünün Allah emri olduğunu savunanlar, Kur’an dan delil bulamadıkları için, günümüzde ki hem Tevrat tan hem de İncil den örnek vermektedirler. Gerçektende günümüzde ellerinde bulunan, hem Tevrat ta hem de İncil de kadının başının örtülme emri vardır. Fakat her ne hikmetse Yahudi ve Hıristiyanlar bile bunu uygulamazlar. Peki, neden Kur’an da yoktur da, açıkça hüküm verilmediği halde, bir kelimenin ardından anlamlar, hükümler çıkarmaya çalışılıyor ve günümüzdeki diğer kitaplardan delil arıyoruz? İşte bu soruyu kendimize sormalıyız.
Eğer delilimiz, sorumlu olduğumuz kitaplar günümüzde birçok hurafe ve ilavelerin karıştığı Tevrat ve sayısı bilinmeyen İncillerse, hak verebiliriz. Bizler bugün elimizde bulunan, Tevrat ya da İncillerin içinde geçen, hangi hükümlerin doğru olduğunu, hangilerin tahrif edildiğini bilemeyiz. Bizlere düşen bu bilgileri Kur’an ile karşılaştırmak olmalıdır. Ama Rabbim ne diyordu? Sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum. Hatta birçok ayetinde, geçmişte indirdiğim ayetlerin bir kısmını nesih ettim, yani hükmünü kaldırdım daha iyisini getirdim diyordu bizlere. Bu konuda bazı örnekler verdiği halde, tamamı hakkında bilgi vermiyordu. Örneğin eskiden oruç geceleri sizlere cinsel birleşme yasaktı, ama onu kaldırdım diye açıklık getiriyordu Kur’an da hatırlayınız. Hükmünü kaldırdığı konuların diğerlerinin neler olduğunu, tartışmasının bile yapılmasını yasaklıyordu Rahman. O ayeti de hatırlayalım.
Maide 101; Ey iman sahipleri; size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onları affetti. Allah Bağışlayandır, Merhametlidir.
Demek ki Kur’an indirilirken tedirgin olan, daha önceki kitaplarında olmayan, kaldırılan hükümleri gördüklerinde, tedirgin olanlara bakın Kur’an nasıl bir açıklama getiriyor. Kur’an indirildiğinde daha önceki inançlarınızı, itikatlarınızı burada bulamayabilirsiniz. Bunun nedenlerini anlamak istiyorsanız, ayetler indirilirken sorun, sizlere açıklanır diyor. Daha sonra bunları sormayın ve kendi kendinize bilgisizce tartışmayın diyor. Sanırım bizler bugün bu yanlışı bolca yapıyoruz ve bilmediğimiz halde tartışıp duruyoruz.
Kadınlar için indirilen bir başka ayette, Ahzap suresi 59. ayettir. Şimdi de ona bakalım.
Ahzap sur. 59: Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. ALLAH Gafur’dur, Rahîm'dir.
Daha öncede söylediğim gibi, Rabbim ayetlerinde öyle özel cümleler kullanmış ki, tüm zamana hitap ediyor ve her toplum onlardan dersler çıkarabilecek özelliklere sahip. Rabbim peygamberimize hitap ederek, iman etmiş kadınlara çok açık ve net olarak şunu söylüyor.
Dışarıya çıktıklarında evin içinde gezdiğiniz gibi rahat kıyafetlerle değil, daha dikkatli ve düzenli bir elbise giyerek çıksın.
Peki, neden bunu söylemiş, bakın sebebini de söylüyor Yüce Rabbim.
( Bu onların tanınmaları ve incitilmemeleri için, çok daha uygun bir yoldur.)
Bir kadın hangi konuda ne maksatla tanınır ve nasıl bir incitmeyle karşılaşabilir sizce? Hemen kendimize soralım bu soruyu. Kadın cinsel bölgelerini ön plana çıkarmış, açık saçık bir kıyafet giyerse, günümüzde dahi, önce laf atan olur, daha da kötüsü kendiliksiz nefsini eğitmemiş insanlar tarafından tecavüze uğrar. İşte Rabbimde bunun önlenmesi için gerektiği şekilde giyinilmesini istiyor. Kimileri bu kıyafet çarşaftır, hatta peçesi de vardır, kadın hiçbir yerini gösteremez diyorlar, bu ayeti öne sürüp. Hâlbuki Allah ayette tam tersine, kadının kimler olduğunun anlaşılmasını istiyor ve tanınmaları kimler olduğu bilinmelerinin öneminden bahsediyor. Gerçektende hiç bilinmeyen bir şey, toplumu tedirgin eder, korkutur. Günümüzde bile bu konu kullanılarak, nasıl kötü amaçlara alet edilmiyor mu?
Dikkat edin asla bir kıyafet tarifi yapmıyor Allah. Şöyle örnek vereyim, Almanya da yaşayan bir kadın, hangi kıyafetle normal namuslu, iffetli bir kadın imajını veriyorsa, o kıyafetleri giyer, geleneklerine uygun olarak. Ama aynı kadın örneğin Afganistan a giderken aynı kıyafeti giyemez, çünkü o toplumda da Almanya da giyimi normal karşılanan kıyafet, onların geleneğinde normal namuslu bir kadın giyimi değil, tam tersine kötü bir kadın imajı veren kadınları çağrıştırabilir.
Demek ki bu ayetle Yaratan, hiçbir zaman bir kıyafet den bahsetmemiş, ama sınırları koymuştur. Toplumun yani geleneğin kabul gördüğü şekilde giyinmektir doğru olan. İşte Kur’an ın evrenselliği, işte beşerin bunu nasıl elleriyle nefsinin esiri olup, mahvettiği örneğini ne yazık ki hayatımızda yaşıyoruz. Ama bizler bu ayete bakarak, sanki Rabbim in tarif etmeyi unuttuğu (HâşÃ¢) kıyafeti çizercesine, ne çarşaflar ne burkalar nede paltolar ALLAH emridir demiyor muyuz? Bunlar Rahmana iftiradır.
İşte Kur’an, işte Rabbin kulları için indirdiği, giyimi ile ilgili Rabbim in ayetleri. Kim hangi yoldan giderse, nasıl anlamak isterse doğrusu anlamakta özgürdür. Hesap tek tek verilecektir. Her kez nasıl isterse yaşasın, ister rehber Kur’an ı alır, ister herkes Kur’an ı anlayamaz der, edindiği velilerin ardı sıra gider. Ama lütfen Rabbim in emretmediği, çizmediği bir kıyafet ALLAH emridir demesin. Gerisi herkesin kendi tercihidir.
Rabbim bizleri bakın bir ayetinde nasıl uyarıyor ve Kur’an da açıklamadığım konular hakkında konuşmamızı nasıl haram kılıyor. Lütfen bu ayet üzerinde dikkatle düşünelim. Yoksa HARAMIN İÇİNDE TIKA BASA BOÄžULURUZ, FARKINDA BİLE OLMAYIZ.
Araf 33; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi HARAM kılmıştır.
Yaratan ayetlerin sonunda bizlerin düşünmesini ve akıl yürütmemizi ister, ayet çok açık ve net. Şimdide siz düşünün lütfen bu ayet ne demek istiyor?
Kadınlarımızdan isteyen başını örter isteyen örtmez, bu kendisine kalmıştır, kimse karışamaz tenkit edemez. Başörtüsü bizlerinde güzel bir geleneğidir. Analarımız ninelerimiz hep başörtülü değimliydi? Yanlış olan başını örten kadın iffetli ve namuslu, örtmeyen iffetsiz denmesidir.
Allah istediğiniz kadar örtünün, önemli olan kalbinizde düşündüğünüz ve yapmak istediğinizdir, onu da ben bilirim diyor açıkça. Bunların örneklerini de zaten görmüyor muyuz yaşamımızda?
Rabbim açıkça gönderdim dediği ayetlerin sonunda, dikkat edin birazda bizlerin düşünmesini istiyor. Dikkatle bizleri uyarıp, ben sizleri diğer canlılardan farklı yaratıp, akıl verip de özgür iradenizle yaşamanıza müsaade ettiysem, birazda düşünüp doğruyu arayarak, gönderdiğim Kur’an ışığında yolunuzu bulabilirsiniz diyor bizlere.
Bizlere düşen Rabbin verdiği aklı kullanarak, imtihanımızı vermek olmalıdır. Hiç kimse kendi imtihanını başkalarına havale edemez, bunu sakın unutmamalıyız.
Yaratan cümlemizi, TAKVA elbisesine bürünen kulları arasına, bizleri de alması dilekleriyle.
SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Bu araştırmayı yaparken, rehberimiz Kur’an olacaktır. Madem Allah sizlere Kur’an ı rehber olsun diye indirdim, bu kitaptan sorumlusunuz diyor, o zaman sorduğumuz sorunun cevabını da, yine Kur’an doğrultusunda aramalıyız. Allah onlarca ayetin sonunda düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı istiyorsa, bizler de bu konuyu Rabbin istediği yol ve yöntemle çözmeliyiz.
Rabbim bakın yarattığı kulları için ne söylüyor?
Nisa 28: Allah size hafiflik getirmek istiyor. Çünkü insan çok zayıf yaratılmıştır.
Bu ayete baktığınızda, Yaratan yarattığı kulu hakkında nasıl bir yapıya sahip olduğunu açıklıyor ve zayıf karakterde, yaradılışta olduğunu da hatırlatarak, bizlere kolay bir din gönderdiğini belirtiyor. Zayıflığımızı aşmamız içinde, aklımızı kullanmamızı emrediyor. Kur an içinde bakın nasıl bir açıklamada bulunuyor ayrıca bizlere.
Kamer 17. Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Kamer 22 Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?
Bu ayetlerden de anlıyoruz ki, Kur’an bizlerin anlayacağı şekilde kolaylaştırılmış, nedeni de öğüt alabilmemiz ve düşünebilmemiz için. Peki, Kur’an ayetleri hakkında başka neler söylüyordu Rabbim, bir kısmına bakalım birlikte.
Enam 38:… Biz Kitap'ta hiç bir şeyi noksan bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklardır.
İsra 89; Yemin olsun, biz bu Kuran'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Kehf 54; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır.
Araf 52: Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik.
Bu ayetlere baktığınızda da Rabbim, Kur’an da her şeyin olduğunu ve asla eksik olmadığını, detaylı bir şekilde örnekler vererek izah edildiğini söylüyor. Peki değerli arkadaşlarım bizler ne söylüyoruz, ya da bizlere ne öğretildi, lütfen düşünelim ve de hatırlayalım biran.
Kur’an özet bilgidir, Kur’an da her şey yoktur. Bunları öğretmediler mi bizlere? İşin ilginci de Kur’an ı bizler okuduğumuzda anlayamayız, ancak din ulemaları veli insanlar anlayabilir demediler mi? Hani bizde ruhban sınıfı yoktu? Madem birileri öğretecek bu dini bizlere, bizler anlayamayacağız, demek ki bir dini kesim, yani bir ruhban sınıf var o zaman. Yani ALLAH buna izin vermiyorsa da, bizler böyle bir sınıf kabul etmişiz. İşin kötüsü, onlar olmadan da biz bu kitabı anlayamayız diyoruz, Allah tam tersini söylediği halde.
Bizler onların yazdıklarından okuyup öğrenmeliyiz diyerek, Kur’an ı direk okumak yerine, bahsedilen kitapları okumayı kabul etmiş olmuyor muyuz o zaman? ALLAH aşkına hiçbir etki altında kalmadan şu okuduğunuz ayetler ki, bunların yüzlerce benzerini de yazmadım, gözümüzle açıkça okuduğumuz halde, nasıl böyle sözler söyleyebiliyor, Kur’an da her şey yoktur, Kur’an özet bilgidir diyerek, Rabbim e adeta meydan okuyabiliyoruz. Nasıl bir cesaret bu bizim yaptığımız? Sizce bu meydan okuma değil de nedir?
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Şunu sakın unutmayalım. Allah sizleri Kur’an dan hesaba çekiyorum, bu kitaptan sorumlusunuz diyorsa, o kitabı asla anlaşılması zor indirmez. Allah sizler için rehberdir, gönül gözüdür diyorsa Kur’an için, O kitap herkesin kapasitesince nasibini alacağı ve doğru yolu bulacağı bir kitaptır. Bunu asla unutmayalım. Tersini söylemek, Rahmana saygısızlıktır.
Önce sizlere Araf suresi 31 ve 32. ayetlerini hatırlatarak, yazımıza devam etmek istiyorum, çünkü yazımızın devamında konumuzu anlamak için gerekli olacak.
Araf 31: Ey âdemoğulları! Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın. Yiyin, için fakat israf etmeyin. ALLAH israf edenleri sevmez.
32. ayet: De ki: "Allah'ın kulları için yarattığı ziyneti ve temiz hoş rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Onlar, kıyamet gününde sadece kendilerinin olmak üzere, dünya hayatında iman edenler içindir." İşte bu şekilde ayetleri, ilim sahibi olanlar için ayrıntılarıyla açıklıyoruz.
Yaradan Kur’an da ne kadına, nede erkeğe asla bir kıyafet biçmemiştir. Ayette geçen Âdemoğlu sözü ile de kadın erkek, âdem soyundan gelenlerden bahsediyor ve ayrım yapmadan hitap ediyor. Bakın genel anlamda giyim konusunda, nasıl emirler vermiş Allah.
Araf sur.26: Ey âdemoğulları! Şu bir gerçek ki size, edep yerlerinizi örtecek giysi de indirdik, süs ve gösterişe yarayacak giysi de... Ama korunup sakınmaya yarayan giysi en hayırlısıdır.(Takva elbisesi) İşte bu, ALLAH’IN ayetlerindendir. Düşünüp öğüt almaları umuluyor.
Ayrıca Allah, kendi katında nelerin sevapça daha üstün olduğunu, ayetlerinde bakın nasıl açıklıyor.
Meryem 76: Allah, doğruya erenlerin hidayetini artırır. Kalıcı salih ameller,( hayırda barışta yarışanlar) Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de.
Taha sur.75–76: Her kim de O’na salih ameller( hayırda barışta yarışanlar) işlemiş bir mümin olarak varırsa, işte onlar için en yüksek dereceler, içinden ırmaklar akan, içinde ebediyen kalacakları Adn cennetleri vardır. İşte bu, günahlardan temizlenenlerin mükâfatıdır.
Tüm bu ayetler açıkça yazdığı halde unutulup, görmezden gelinip dersler çıkarmadan, Kur’an da hiç bahsedilmediği, örneği detayı verilmedi halde, başörtüsünü takva şemsiyesi yaparak, nasıl Rabbim in huzuruna gideriz, lütfen bunu da düşününüz.
Yaratan giyim konusunda, tüm insanlara hitap ettiği, emirler verdiği ayetlerden dikkat çekeni de, Araf suresi 26. ayetidir. Yaratan bizlere, edep yerlerimizi açıkta bırakmayacak, dikkat çekmeyecek, şehevi duyguları galeyana getirmeyecek şekilde giyinmemizi emrediyor. Ayrıca süs eşyası da yarattığını belirterek süs eşyası takmanın da, bu ayette hiçbir sakıncası olmadığı, tam tersine kullanılması için indirildiği anlaşılıyor.
Hâlbuki bir kısım düşünce, onlarında üstünün örtülmesini söylemiyor mu bizlere? Allah takva sahibi bir insanın, nasıl giyimine dikkat etmesi konusunda işaretlerini vermiş, kuralını koymuştur. Bu kural sabit olmayıp, iklime, topluma, mevsime ve kültüre göre, değişiklik arz etmektedir. Gelenekler bile bu konuda etkilidir. İşte Kur’an ın evrenselliği altında yatan gerçek, böylelikle çok daha net anlaşılmaktadır. Sanırım giyim konusu kadın ya da erkek, imtihanımızın önemli bir kısmını teşkil ediyor olsa gerek.
Ayette Rabbim in en çok önemsediği ise takva, yani ALLAH tan korunup sakınma, ALLAH korkusunun önemli olduğunu da bizlere özellikle hatırlatıyor. Ne yazık ki günümüzde takva tamamen unutulup, namusun ve iffetin sembolü başörtüsü olmuştur, Rabbim açıkça bu konuyu anlatmasına rağmen.
Şimdide yine Kur’an ın genel anlamda giyimden bahsettiği, bir başka ayetine daha bakalım.
Nahl 80: ALLAH size, evlerinizden huzur ve sükûn yeri yaptı. Hayvan derilerinden size, gerek güç gününüzde gerek konduğunuz sırada rahatça taşıyacağınız evler yaptı. Ayrıca, hayvanların; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından belli bir süreye kadar kullanabileceğiniz giyimlikler, döşemelikler ve kullanım eşyası verdi.
Bu ayette de yine Yaratan, dikkat edin tüm iman edenler için, hiç ayırt etmeden ve belirli bir kıyafeti işaret etmeden, kadınlı erkekli giyim konusunda faydalanabileceğimiz kaynaklardan bahsediyor. Şimdide yazdığımız ayetin devamında bakın ne diyor?
81.ayet: …..Sizin için, sıcaktan koruyacak elbiselerle savaşta koruyacak elbiseler de yaptı. İşte nimetini üzerinizde böyle tamamlıyor ki, O'na teslim olup esenliğe ulaşabilesiniz.
Yüce Rabbim Kur’an da, genel anlamda giyim konusunda, tüm insanlara hitap ettiği ayetleri gördük. Dikkat edin hiç bir giysi tarifi var mı buraya kadar, kesinlikle yok. Yaratan özellikle cinselliğinizi ön plana çıkarmadan örtünmemizi istiyor ve dikkatimizi çekerek, takva elbisesinden bahsediyor. Oda ALLAH tan korkarak, korunup sakınma olduğunu görüyoruz. Zaten Rabbim in bu ayetlerini gören bir insan, eğer kalbinde ALLAH korkusu varsa, bunların nasıl olurda tersini yapar?
Kur’an dan giyim ve örtünme ile ilgili ayetlere bakmaya devam edelim. Bu ayet ise özellikle kadınlarımıza hitap etmiş bir ayettir, bir ayet öncesinde yani Nur 30. ayette de erkekleri ikaz etmektedir. Önce 30. ayete daha sonrada devamına bakalım. Lütfen dikkatlice okuyalım ve üzerinde düşünelim.
Nur 30: Mümin erkeklere söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
Nur 31: Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. Cinsel organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/ziynetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut erkek kardeşlerinin oğulları yahut kız kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar yahut kadınların kaygı duyulacak yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, ALLAH’A topluca tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.)
Şimdide iki ayete de göz atalım. Nur 30 ve 31. ayetler erkeklerin ve kadınların bakışlarına dikkat çekiyor ve uyarıyor. Yine hiç ayrım yapamadan ırzlarını yani namuslarını korumaları adına, ortak bir uyarıda bulunuyor.
Nur suresi 31. ayette ise kadınlarımızı çok özel bir bölgenin örtülmesi için uyarıda bulunuyor ve süslerini görünen kısımlar müstesna açmasınlar diyor. İşte üzerinde dikkatle düşünmemiz gereken konu, burada bahsedilen süs, ziynet nedir. Süs ya da ziynet, eğer süs eşyasını kast ediyor dersek, Kur’an da geçen diğer ayetlere uymaz, çünkü sizlere süs eşyası indirdim, mescitlere gittiğinizde takın diyordu hatırlayınız. Takılan bir şeyin üzeri örtülmeyeceğine göre, demek ki süs eşyası değil. Eğer takılan süs eşyasının gösterilmesini istemeseydi, Rabbim bunu da açıklar ve hükmünü verirdi.
Peki, başka ne olabilir dersiniz, bunu da ayetin devamından çıkarmaya çalışalım. Görünen kısım müstesna deyince bir kadının çekici ve cezp edici tek yeri, kadının süsü yani diğer cinsten farklı olarak göğüsleri kalıyor. Bu durumda görünen kısım sözü ne anlama geliyor? İşte bunun üzerinde dikkatle düşünmeli ve bu konuya yoğunlaşmalıyız.
Bir kadın üzerine, ne kadar giysi giyse dahi, göğsün iriliği görünecektir, bundan kaçamazsınız, işte örttükten sonra, görünen kısım müstesna sözünden, başka bir şey anlamak mümkün mü sizce. Allah bunun bile açıklamasını yapıyor. Peki, bu cümleden farklı anlayanlar nasıl anlamış bir de onu hatırlayalım.
Görünen kısmı müstesna sözüyle Allah, saçını örttükten sonra görünen yüzü hariç diyor Allah bu ayetinde diyerek, ne yazık ki kendi inançlarına zorla delil yaratmaya çalışmışlardır. Dikkat edin ayette tek kelime baş geçmediği gibi, başın örtülmesi de geçmiyor. Hani Allah her şeyi açık, anlaşılır anlatırdı ayetinde ne oldu? Hani her şeyden nice örnekler veririz ki, anlayasınız ayetin hükmünü hatırlayanlar nerede? Allah başın örtülmesini emretseydi böyle herkesin anlayamayacağı şekilde gizli bir hükümle mi anlatırdı?
Diyelim ki bu ayette Allah, başın örtülme emrini açıkça söylemedi de ima yoluyla anlatmaya çalıştı. Bu durumda bu hükmün açıklandığı başka bir ayette, bunun açıklanmasını aramamız gerekmez mi? Çünkü Allah her konudan değişik ifadelerle anlatırız ki, konuyu anlayabilesiniz diye açıklamamış mıydı bizlere?
İşte dostlar bizler, böyle zorlamayla Kur’an dan delil aramaya kalkarsak, yanlışlarımızla oyalanıp dururuz. Allah ayette açıkça göğsün örtülmesini emrettiği halde, bizler ayette bahsedilenleri unutup, hiç bahsedilmeyenlere yönlenerek, nelerin peşinden gittiğimizi ne yazık ki göremiyoruz.
Devamında ise, örtülerini göğüs yırtmaçlarının üstüne vursunlar, ya da salsınlar, örtsünler diyor. Önemli olan göğsün dikkat çekici cazibesini, ortadan kaldırmaktır asıl amaç.
Yine ayette, süslerinin şu kişilerden başkasına göstermesinler, sözünden ne anlamalıyız? Elbette bu sözlerden tamamen açılmasından bahsetmiyor. Bahsettikleri kişiler için, daha önce alınması gereken önlemin, bu kişiler için alınmasının gerekmediğini anlatmaya çalışıyor. Bu sözlerimi doğrulayan bilgi, aslında ayetin devamında geliyor. Kimlerin içinde örtüsünü açabilirleri sayarken, dikkat edin ihtiyaç içinde bulunmayan, yani yaşlı emri altında bulunanlar ve kadınların kaygı duyulacak yerlerini anlayacak yaşa gelmemiş olanlar diyor. Sanırım bu sözlerden, kadının ziyneti, süsünden söz ederken cinsel cazibe yeri olan, göğsü olduğu daha net anlaşılmıştır.
Tüm bu istisnaların nedeni, kadına evinde çocuğunu emzirmede örneğin yardımcı olacak, kolaylık sağlayacaktır. Kadının evinde daha rahat dolaşmasını sağlayacaktır. O gününün tek odalı evlerini düşündüğünüzde, getirilen kolaylıklar, kadının rahatlığı içindir. Sayılan diğer yakın birinci derece akrabaları da düşünelim. Allah hatırlarsanız bu kişilerle kadının evlenmesini, zaten Kur’an da haram kılmıştı. Onun içindir ki, kadının bu kişilerin yanında, daha rahat hareket etmesi çok normaldir.
Yine ayetin devamı bunu destekliyor. Süslerinden, gizlemiş olduklarının bilinmesi için, ayaklarını yere vurmasınlar. Kadınlar hızlı hareket ettiklerinde, yürüdüklerinde özellikle iri göğüsler nasıl hareketlenir, onu düşünün lütfen. Arap kadınlarının iri göğüslü oluşunu dikkate aldığımızda, daha net anlaşılıyor. Ayrıca ne südyen nede başka bir giysinin olmadığı çağları düşünün, bahsedilen harekette, neler belli olur sizce, elbette göğüsler yoksa taktığımız takıların zaten bir yasağı yok ki.
Eğer kadının saçı cinsel cazibeyse, erkeğin saçıda kadına cinsel cazibe olmalıdır, ama bunun Kur’an da konusu bile edilmiyor. Kur’an da tekbir açıklama yoktur ki, kadın saçını örtmelidir diye hüküm verilsin. Rabbim abdest alma uzuvlarının yıkanmasını, erkekte ve kadında ayırmamıştır. Yıkanmasının nedeni açıkta kaldığı içindir. Demek ki başta, kolda kadında açık ki, ayrım yapılmamıştır abdest uzuvlarında.
Peygamberimiz devrinde, Müslüman dahi olsa, cariyelerin başını örtmesi yasaktı, çünkü cariye olduğu bilinmesi için bu bir gelenekti. Demek ki o zaman dahi baş örtmesi ALLAH emri olmadığı biliniyordu ve bu konuda o devirde hiçbir sorunda çıkmamıştı. Hatta peygamberimizin devrinde, kadınlı erkekli birlikte abdest alındığından bahsedilir. Kadının saçı erkeğe namahrem olsa, birlikte abdest alındığında, kadın saçını açıp mesh edip, abdest alması nasıl mümkün olur? Peygamberimizin devrinde kadının saçını örtmesi, hem gelenek, hem de iklim şartlarından gerekliydi. Hatırlayınız o devirde erkeklerin başları da örtülüydü, çünkü buda o bölgenin şartlarının getirdiği bir ihtiyaçtandı. Tabi bu gerçeklerden söz eden bile yok. Ne yazık ki gelenekler dinleştirilmiştir.
Kadının başının örtülmesi ALLAH emri olsaydı, Allah Müslüman kadın başını örtmelidir deseydi, Peygamberimiz Müslüman olan cariyenin başı açık gezmesine müsaade eder miydi dersiniz?
Şöyle bir soru soralım kendimize. Allah elçisine Nur suresi 31. ayeti indirdiğinde, eğer bu ayetten kadın saçını örtmelidir emrini anlamış olsaydı, bu emri yalnız özgür kadınlar yerine getirecek, cariyeler başını örtmesin diye mi ayeti tebliğ etmiştir? Eğer evet böyle tebliğ etmiştir dersek, bu dinin yalnız özgür insanlara indiğini de kabul etmiş oluruz. Hâlbuki İslam köleliği kaldırmak için, birçok ayetler indirip, yavaş yavaş ortadan kalmasını sağlamıştır. İslam dini iman ve inanç adına köle, özgür ayrımı yapmadığı gibi, tam tersine köle olanların yanında olmuş ve onlara verilecek cezalar için dahi, kolaylıklar getirmiştir.
Günümüzde saçın örtülmesi, peki nereden çıkıyor dersiniz? İşte bakın bu ayetin içinde geçen, örtü (hımar) sözcüğüne başörtüsü anlamı verip, Rabbin kadın saçı namahremdir, örtmelidir, hükmünü çıkarıyorlar. Bu kelime aynı kökten, değişik ifadelerle ama hepsi de aynı anlamlarda Kur’an da birçok yerde, mecazi anlamlar dahil, örtü anlamında kullanılmıştır. Başörtüsünü savunan kardeşlerimiz ise, hayır HIMAR kelimesi o devirde başörtüsü anlamındadır diye, bu ayetten delil çıkarma çabasındadırlar. Hâlbuki ayette örtülmesi gereken yer baş değil, göğüs bölgesidir.
Örneğin şarap kelimesi de(Hımır) hımar dan türeyen bir kelime olup, aklı örten anlamındadır. Başörtüsü emrini Kur’an dan bulamayanlar, bakın buradan bile delil bulmak adına, ne demişlerdir biliyor musunuz?
(Hımar demek ki başörtüsü anlamındaki, şarap kelimesi de aklı örten anlamında olduğuna göre, akılda başta olduğuna göre, demek ki hımarın anlamı başörtüsüdür.)
İşte din kardeşlerim başörtüsüne kanıtlar ne yazık ki böyle çıkartılmaktadır. Hâlbuki Allah hükmümü ben açık, anlaşılır, birçok örneklerle veririm demiyor muydu? Yorum ve karar sizlerin.
Bir an ayette geçen HIMAR kelimesinin başörtüsü olduğunu düşünelim. Ayete geçen cümleyi hatırlayalım. Örtülerini değil de, başörtülerini göğüs yırtmaçları üzerine vursunlar diyor ayet, diye kabul edelim. Bu durumda bu cümlede verilen hüküm, yani cümlenin iş ve oluş bildiren hüküm bildiren, yapılması istenen, yüklemi nedir? Başörtüsü müdür, yoksa göğsün üzerinin kapatılması mıdır? Bakın bu halde dahi emir, başın örtülmesi değil, göğsün kapatılması. Bunu söylediğimizde, başörtüsünün Allah emri olduğunu savunanlar, şu sözleri söylüyorlar. Zaten başın örtülmesi Allah emriydi, Allah bu konuda ayrıca hüküm vermesine gerek yoktu. Bu hüküm devam ediyordu, onun için kadının başının örtülmesi ayrıca zikredilmemiştir.
Bir örnek verelim ve diyelim ki, Rabbim kadınlara hitaben şöyle bir ayet indirmiş olsaydı; Ey mümin kadınlar, göbek kısmınız açıkta kalmasın diye, gömleklerinizi aşağıya doğru salınız deseydi, sizce burada geçen hüküm, yapılması istenen emir ne olurdu? Sizler bu ayetten emir ve hüküm olarak, kadınlar mutlaka gömlek giyecek ve göbeklerini bununla örtecek diye mi anlardınız? Yoksa burada geçen emrin göbeğin, örtülme simidir derdiniz? Sanırım art niyetli olmayan, aklını kullanan anlayacaktır. İşte imtihanımızın en zor sorusu.
İşte bu ve buna benzer delillerle dini yaşamaya devam edersek, ancak Allah ın dinini değil, kendi yarattığımız bir dinin takipçileri oluruz, Allah korusun. Allah ne diyordu birçok ayetinde? Biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız. Biz Kur’an da hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sizlere açık ve anlaşılır bir rehber indirdik, sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum.
Bu durumda hemen düşünelim, Allah apaçık vermediği bir hükümden sorumlu tutar mı? Daha önce kadın saçını örtme hükmü vardı, diyenlere de cevabımız elbette yine Kur’an da olmalıdır. Çünkü başörtüsünün Allah emri olduğunu savunanlar, Kur’an dan delil bulamadıkları için, günümüzde ki hem Tevrat tan hem de İncil den örnek vermektedirler. Gerçektende günümüzde ellerinde bulunan, hem Tevrat ta hem de İncil de kadının başının örtülme emri vardır. Fakat her ne hikmetse Yahudi ve Hıristiyanlar bile bunu uygulamazlar. Peki, neden Kur’an da yoktur da, açıkça hüküm verilmediği halde, bir kelimenin ardından anlamlar, hükümler çıkarmaya çalışılıyor ve günümüzdeki diğer kitaplardan delil arıyoruz? İşte bu soruyu kendimize sormalıyız.
Eğer delilimiz, sorumlu olduğumuz kitaplar günümüzde birçok hurafe ve ilavelerin karıştığı Tevrat ve sayısı bilinmeyen İncillerse, hak verebiliriz. Bizler bugün elimizde bulunan, Tevrat ya da İncillerin içinde geçen, hangi hükümlerin doğru olduğunu, hangilerin tahrif edildiğini bilemeyiz. Bizlere düşen bu bilgileri Kur’an ile karşılaştırmak olmalıdır. Ama Rabbim ne diyordu? Sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum. Hatta birçok ayetinde, geçmişte indirdiğim ayetlerin bir kısmını nesih ettim, yani hükmünü kaldırdım daha iyisini getirdim diyordu bizlere. Bu konuda bazı örnekler verdiği halde, tamamı hakkında bilgi vermiyordu. Örneğin eskiden oruç geceleri sizlere cinsel birleşme yasaktı, ama onu kaldırdım diye açıklık getiriyordu Kur’an da hatırlayınız. Hükmünü kaldırdığı konuların diğerlerinin neler olduğunu, tartışmasının bile yapılmasını yasaklıyordu Rahman. O ayeti de hatırlayalım.
Maide 101; Ey iman sahipleri; size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onları affetti. Allah Bağışlayandır, Merhametlidir.
Demek ki Kur’an indirilirken tedirgin olan, daha önceki kitaplarında olmayan, kaldırılan hükümleri gördüklerinde, tedirgin olanlara bakın Kur’an nasıl bir açıklama getiriyor. Kur’an indirildiğinde daha önceki inançlarınızı, itikatlarınızı burada bulamayabilirsiniz. Bunun nedenlerini anlamak istiyorsanız, ayetler indirilirken sorun, sizlere açıklanır diyor. Daha sonra bunları sormayın ve kendi kendinize bilgisizce tartışmayın diyor. Sanırım bizler bugün bu yanlışı bolca yapıyoruz ve bilmediğimiz halde tartışıp duruyoruz.
Kadınlar için indirilen bir başka ayette, Ahzap suresi 59. ayettir. Şimdi de ona bakalım.
Ahzap sur. 59: Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların tanınmaları ve incitilmemeleri için çok daha uygun bir yoldur. ALLAH Gafur’dur, Rahîm'dir.
Daha öncede söylediğim gibi, Rabbim ayetlerinde öyle özel cümleler kullanmış ki, tüm zamana hitap ediyor ve her toplum onlardan dersler çıkarabilecek özelliklere sahip. Rabbim peygamberimize hitap ederek, iman etmiş kadınlara çok açık ve net olarak şunu söylüyor.
Dışarıya çıktıklarında evin içinde gezdiğiniz gibi rahat kıyafetlerle değil, daha dikkatli ve düzenli bir elbise giyerek çıksın.
Peki, neden bunu söylemiş, bakın sebebini de söylüyor Yüce Rabbim.
( Bu onların tanınmaları ve incitilmemeleri için, çok daha uygun bir yoldur.)
Bir kadın hangi konuda ne maksatla tanınır ve nasıl bir incitmeyle karşılaşabilir sizce? Hemen kendimize soralım bu soruyu. Kadın cinsel bölgelerini ön plana çıkarmış, açık saçık bir kıyafet giyerse, günümüzde dahi, önce laf atan olur, daha da kötüsü kendiliksiz nefsini eğitmemiş insanlar tarafından tecavüze uğrar. İşte Rabbimde bunun önlenmesi için gerektiği şekilde giyinilmesini istiyor. Kimileri bu kıyafet çarşaftır, hatta peçesi de vardır, kadın hiçbir yerini gösteremez diyorlar, bu ayeti öne sürüp. Hâlbuki Allah ayette tam tersine, kadının kimler olduğunun anlaşılmasını istiyor ve tanınmaları kimler olduğu bilinmelerinin öneminden bahsediyor. Gerçektende hiç bilinmeyen bir şey, toplumu tedirgin eder, korkutur. Günümüzde bile bu konu kullanılarak, nasıl kötü amaçlara alet edilmiyor mu?
Dikkat edin asla bir kıyafet tarifi yapmıyor Allah. Şöyle örnek vereyim, Almanya da yaşayan bir kadın, hangi kıyafetle normal namuslu, iffetli bir kadın imajını veriyorsa, o kıyafetleri giyer, geleneklerine uygun olarak. Ama aynı kadın örneğin Afganistan a giderken aynı kıyafeti giyemez, çünkü o toplumda da Almanya da giyimi normal karşılanan kıyafet, onların geleneğinde normal namuslu bir kadın giyimi değil, tam tersine kötü bir kadın imajı veren kadınları çağrıştırabilir.
Demek ki bu ayetle Yaratan, hiçbir zaman bir kıyafet den bahsetmemiş, ama sınırları koymuştur. Toplumun yani geleneğin kabul gördüğü şekilde giyinmektir doğru olan. İşte Kur’an ın evrenselliği, işte beşerin bunu nasıl elleriyle nefsinin esiri olup, mahvettiği örneğini ne yazık ki hayatımızda yaşıyoruz. Ama bizler bu ayete bakarak, sanki Rabbim in tarif etmeyi unuttuğu (HâşÃ¢) kıyafeti çizercesine, ne çarşaflar ne burkalar nede paltolar ALLAH emridir demiyor muyuz? Bunlar Rahmana iftiradır.
İşte Kur’an, işte Rabbin kulları için indirdiği, giyimi ile ilgili Rabbim in ayetleri. Kim hangi yoldan giderse, nasıl anlamak isterse doğrusu anlamakta özgürdür. Hesap tek tek verilecektir. Her kez nasıl isterse yaşasın, ister rehber Kur’an ı alır, ister herkes Kur’an ı anlayamaz der, edindiği velilerin ardı sıra gider. Ama lütfen Rabbim in emretmediği, çizmediği bir kıyafet ALLAH emridir demesin. Gerisi herkesin kendi tercihidir.
Rabbim bizleri bakın bir ayetinde nasıl uyarıyor ve Kur’an da açıklamadığım konular hakkında konuşmamızı nasıl haram kılıyor. Lütfen bu ayet üzerinde dikkatle düşünelim. Yoksa HARAMIN İÇİNDE TIKA BASA BOÄžULURUZ, FARKINDA BİLE OLMAYIZ.
Araf 33; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi HARAM kılmıştır.
Yaratan ayetlerin sonunda bizlerin düşünmesini ve akıl yürütmemizi ister, ayet çok açık ve net. Şimdide siz düşünün lütfen bu ayet ne demek istiyor?
Kadınlarımızdan isteyen başını örter isteyen örtmez, bu kendisine kalmıştır, kimse karışamaz tenkit edemez. Başörtüsü bizlerinde güzel bir geleneğidir. Analarımız ninelerimiz hep başörtülü değimliydi? Yanlış olan başını örten kadın iffetli ve namuslu, örtmeyen iffetsiz denmesidir.
Allah istediğiniz kadar örtünün, önemli olan kalbinizde düşündüğünüz ve yapmak istediğinizdir, onu da ben bilirim diyor açıkça. Bunların örneklerini de zaten görmüyor muyuz yaşamımızda?
Rabbim açıkça gönderdim dediği ayetlerin sonunda, dikkat edin birazda bizlerin düşünmesini istiyor. Dikkatle bizleri uyarıp, ben sizleri diğer canlılardan farklı yaratıp, akıl verip de özgür iradenizle yaşamanıza müsaade ettiysem, birazda düşünüp doğruyu arayarak, gönderdiğim Kur’an ışığında yolunuzu bulabilirsiniz diyor bizlere.
Bizlere düşen Rabbin verdiği aklı kullanarak, imtihanımızı vermek olmalıdır. Hiç kimse kendi imtihanını başkalarına havale edemez, bunu sakın unutmamalıyız.
Yaratan cümlemizi, TAKVA elbisesine bürünen kulları arasına, bizleri de alması dilekleriyle.
SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK