11-18-2011, Saat: 01:21 PM
Beklemiyorum artık seni. Biliyorum artık, gelmeyeceksin; yine umut çiçeklerim solacak, yine ağlayacağım, yine hıçkırıklar arasında boğulacağım. Ama sen gelmeyeceksin. Ben hep burada kalacağım…
Pişmanlıklar içinde. Boğazımdaki düğümlenmiş hatıraların anısıyla, seni içimde bitirircesine resimlerimizi kestim tek tek, mektuplarımızı yaktım kül olana dek…
Unutmanın zor olduğunu bile bile… Beni sevmediğinin farkında, bir ömür geçirdiğinin gerekçesiyle… Yüreğimdeki, içimdeki isyanı susturmaya çalışarak…
Karanlık yollarda tek başıma gezerek. Sabaha dek zamanla yarışıp, güneşi şahit tutuyorum tövbelerime. Biten her şey için yeniden başlatıyorum içimdeki mücadeleyi…
Bir masal misali siliyorum seni düşüncelerimden… Hayalin gölgem gibi peşimdeyken, ben geceleri yasakladım kendime. Zaman gün ışıklarıyla başlayıp bitiyor benim için…
Rüzgâra saldım maziyi, alevlere verdim yüreğimi. Tıpkı ömrümü yoluna verdiğim gibi… Ama bu sefer başka bir amaç için: sensizlik için yapıyorum bunu…
Sahile çarpan dalgaların, bizim müziğimizi kulağıma fısıldamasına izin vermiyorum. Artik mehtaplı gecelerde yakamozları gözlemiyorum. Hiçbir vapura binmiyorum; kendime engel olamayıp sana gelirim diye…
O çok sevdiğim aynaya bakmıyorum artik. Kendimi, gözlerimde gözlerini, yanağımda buseni, saçlarımda ellerini görmekten korktuğum için. Dayanamayacağım yeni bir fırtınaya kapılmamak için…
Aklımdan her geçişinde yüreğimin burkulmasına katlanarak, ismin her anıldığında duymamazlıktan gelerek… Sanki seninle hiç olmamışım gibi devam ediyorum…
Şiirlerime düşman oldum, yazmıyorum artik. Bütün hislerimi, hayallerimi, düşlerimi bir çöl yalnızlığına mahkûm ettim. Susuz bırak onları. Belki biraz akıllanırım…
Yüreğimdeki acılarla, aldığım yaralarla, dayanmaya zamansız gidişinle; alışmaya çalışıyorum bu hayatta. Belki çaresiz, belki acizim ama başım bir KARDELEN gibi dik ve ayakta olarak…
Pişmanlıklar içinde. Boğazımdaki düğümlenmiş hatıraların anısıyla, seni içimde bitirircesine resimlerimizi kestim tek tek, mektuplarımızı yaktım kül olana dek…
Unutmanın zor olduğunu bile bile… Beni sevmediğinin farkında, bir ömür geçirdiğinin gerekçesiyle… Yüreğimdeki, içimdeki isyanı susturmaya çalışarak…
Karanlık yollarda tek başıma gezerek. Sabaha dek zamanla yarışıp, güneşi şahit tutuyorum tövbelerime. Biten her şey için yeniden başlatıyorum içimdeki mücadeleyi…
Bir masal misali siliyorum seni düşüncelerimden… Hayalin gölgem gibi peşimdeyken, ben geceleri yasakladım kendime. Zaman gün ışıklarıyla başlayıp bitiyor benim için…
Rüzgâra saldım maziyi, alevlere verdim yüreğimi. Tıpkı ömrümü yoluna verdiğim gibi… Ama bu sefer başka bir amaç için: sensizlik için yapıyorum bunu…
Sahile çarpan dalgaların, bizim müziğimizi kulağıma fısıldamasına izin vermiyorum. Artik mehtaplı gecelerde yakamozları gözlemiyorum. Hiçbir vapura binmiyorum; kendime engel olamayıp sana gelirim diye…
O çok sevdiğim aynaya bakmıyorum artik. Kendimi, gözlerimde gözlerini, yanağımda buseni, saçlarımda ellerini görmekten korktuğum için. Dayanamayacağım yeni bir fırtınaya kapılmamak için…
Aklımdan her geçişinde yüreğimin burkulmasına katlanarak, ismin her anıldığında duymamazlıktan gelerek… Sanki seninle hiç olmamışım gibi devam ediyorum…
Şiirlerime düşman oldum, yazmıyorum artik. Bütün hislerimi, hayallerimi, düşlerimi bir çöl yalnızlığına mahkûm ettim. Susuz bırak onları. Belki biraz akıllanırım…
Yüreğimdeki acılarla, aldığım yaralarla, dayanmaya zamansız gidişinle; alışmaya çalışıyorum bu hayatta. Belki çaresiz, belki acizim ama başım bir KARDELEN gibi dik ve ayakta olarak…