12-29-2011, Saat: 11:08 PM
Çok samimi iki dost ve arkadaşlardır. Fakat bir tanesi çok kurnaz , atılgan ve hareketli, diğeri ise çok saf , dürüst ve sessizdir.
Bir gün kurnaz olan arkadaş , diğer arkadaşın yanına giderek
işlerinin bozulduğunu söyler ve kendisinden para ister.
Samimi dostu onu hiç kırmaz ve elindeki bütün parayı arkadaşına verir.
Arkadaşı bu parayla işlerini düzeltir. Bir süre sonra kurnaz olan yine arkadaşınınn yanına gider ve arkadaşının evlenmek üzere olduğu nişanlısını çok beğendiğini ve kendisine vermesini ister. Arkadaşı çok saşırır, ne diyeceğini bilemez.
Fakat aralarında o kadar kuvvetli bir sevgi vardir ki arkadaşına hayır diyemez, nişanlısını arkadaşına verir.
Zaman içinde Saf olanın işleri bozulur ve birden arkadaşı aklına gelir ( ben ona sıkıştığında iyilik yapmıştım diyerek ) arkadaşının iş yerine gider ve kendisine çalışması için iş vermesini ister.
Arkadaşı ona iş vermez. Bizim ki pişmanlık ve üzüntü içinde geri döner ama yinede arkadaşına kızamaz.
Bir gün sokakta dolaşırken yanına hasta ve yaşlı bir adam yaklaşır. Fakir olduğu için ilaç alamadağını söyler. Bizimki yaşlı adamcağıza acır, istediği ilaçları alır evine götürüp dinlendirir oturup sohbet ederler bir süre ve kısa bir süre sonra yaşlı adamın öldüğünü duyar. Yaşlı adam çok zengindir ve bütün mirasını kendisine bırakmıştır. Saf adam artik zengindir.
Biraz da sevdiği dostuna olan kırgınlığıyla dostunun iş yerinin karşısında bir ev alır ve oraya yerleşir. Bir gün evinin kapısını dilenci bir kadın çalar. Yaşlı kadın çok aç olduğunu, kendisine yemek vermesini ister.
Bizim saf hiç düşünmeden kadını içeri alır karnını doyurur, kimsesi olmadığını ögrendiği kadına ; Kendisinin de yanlız olduğunu söyler ve bu evde birlikte yaşayalım , sen
evin işlerini ve yemekleri yaparsın der, yaşlı kadın hiç düşünmeden kabul eder.
Bir süre sonra yaşlı kadın bizimkine, kendine uygun bir kız bulup evlenmesini söyler, Bizimki böyle bir kızı nasıl bulacağını, tanıdığı olmadığını söyler.
Yaşlı kadın ona uygun bir kız tanıdığını ve kendisiyle
görüşerebileceğini söyler.
Görüşmeler sonucunda evlenmeye karar verilir ve düğün davetiyeleri basılır.
Bizimkisi kırgın olduğu halde çok samimi dostunu yinede
unutamamıştır . Biraz da geldiği konumu görmesi açısından samimi arkadaşına da davetiye gönderir . Düğün günü gelir çatar . Saf adam düğün salonunda bir şeyler söylemek isteğiyle mikrafonu alır ve başlar yasadıklarını anlatmaya ;
-Eskiden çok sevdiğim bir dostum vardı . Bir gün işleri bozulunca benden borç para istedi, elimdeki bütün parayı verdim. Evlenmek üzere olduğum nişanlımı çok
beğendiğini söyleyerek benden istedi. İçim kan ağlayarak onu da kendisine verdim . Çünkü biz gerçek dosttuk onun üzülmesini istemedim. İşlerim bozulduğunda onun fabrikasına gittim ve çalışmak için
kendisinden iş istedim. O bana iş vermedi.
Çok üzüldüm, ama yinede arkadaşıma kızmıyorum Çünkü biz gerçek dosttuk.''
Bu konuşma üzerine kurnaz olan arkadaşı daha fazla
dayanamaz ve mikrafonu eline alır başlar konuşmaya;
-Benim de bir zamanlar çok sevdiğim bir dostum vardı. İşlerim bozulduğunda kendisinden para istedim,
bütün parasını bana verdi. Sonra ondan nişanlısını istedim, üzülerek nişanlısını da verdi . Nişanlısını istememin nedeni o kadının arkadaşıma layık olmamasıydı (Hayat
kadiniydi ) .
Kendisi çok saf olduğu için arkadaşımı o kadından bu şekilde kurtardım. İşleri bozulduğunda gelip benden iş istedi, arkadaşımı kendi emrimde çalıştıramazdım, o yüzden iş vermedim. Günün birinde karşılaştığı yaşlı adam benim babamdı. Babam ölmek üzereydi, onu arkadaşımın yanına ben gönderdim ve mirasını ona ben bıraktırdım.
Evine gelen dilenci kadın ise; benim annemdi. Ona bakıp iyi yaşamasını sağlamak için gönderdim ve şu anda evlenmekte olduğu kişi de benim kız kardeşim. Onu arkadaşımla evlenmesine ben ikna ettim . Değerli misafirler, İşte biz böyle dostuz . .
Bir gün kurnaz olan arkadaş , diğer arkadaşın yanına giderek
işlerinin bozulduğunu söyler ve kendisinden para ister.
Samimi dostu onu hiç kırmaz ve elindeki bütün parayı arkadaşına verir.
Arkadaşı bu parayla işlerini düzeltir. Bir süre sonra kurnaz olan yine arkadaşınınn yanına gider ve arkadaşının evlenmek üzere olduğu nişanlısını çok beğendiğini ve kendisine vermesini ister. Arkadaşı çok saşırır, ne diyeceğini bilemez.
Fakat aralarında o kadar kuvvetli bir sevgi vardir ki arkadaşına hayır diyemez, nişanlısını arkadaşına verir.
Zaman içinde Saf olanın işleri bozulur ve birden arkadaşı aklına gelir ( ben ona sıkıştığında iyilik yapmıştım diyerek ) arkadaşının iş yerine gider ve kendisine çalışması için iş vermesini ister.
Arkadaşı ona iş vermez. Bizim ki pişmanlık ve üzüntü içinde geri döner ama yinede arkadaşına kızamaz.
Bir gün sokakta dolaşırken yanına hasta ve yaşlı bir adam yaklaşır. Fakir olduğu için ilaç alamadağını söyler. Bizimki yaşlı adamcağıza acır, istediği ilaçları alır evine götürüp dinlendirir oturup sohbet ederler bir süre ve kısa bir süre sonra yaşlı adamın öldüğünü duyar. Yaşlı adam çok zengindir ve bütün mirasını kendisine bırakmıştır. Saf adam artik zengindir.
Biraz da sevdiği dostuna olan kırgınlığıyla dostunun iş yerinin karşısında bir ev alır ve oraya yerleşir. Bir gün evinin kapısını dilenci bir kadın çalar. Yaşlı kadın çok aç olduğunu, kendisine yemek vermesini ister.
Bizim saf hiç düşünmeden kadını içeri alır karnını doyurur, kimsesi olmadığını ögrendiği kadına ; Kendisinin de yanlız olduğunu söyler ve bu evde birlikte yaşayalım , sen
evin işlerini ve yemekleri yaparsın der, yaşlı kadın hiç düşünmeden kabul eder.
Bir süre sonra yaşlı kadın bizimkine, kendine uygun bir kız bulup evlenmesini söyler, Bizimki böyle bir kızı nasıl bulacağını, tanıdığı olmadığını söyler.
Yaşlı kadın ona uygun bir kız tanıdığını ve kendisiyle
görüşerebileceğini söyler.
Görüşmeler sonucunda evlenmeye karar verilir ve düğün davetiyeleri basılır.
Bizimkisi kırgın olduğu halde çok samimi dostunu yinede
unutamamıştır . Biraz da geldiği konumu görmesi açısından samimi arkadaşına da davetiye gönderir . Düğün günü gelir çatar . Saf adam düğün salonunda bir şeyler söylemek isteğiyle mikrafonu alır ve başlar yasadıklarını anlatmaya ;
-Eskiden çok sevdiğim bir dostum vardı . Bir gün işleri bozulunca benden borç para istedi, elimdeki bütün parayı verdim. Evlenmek üzere olduğum nişanlımı çok
beğendiğini söyleyerek benden istedi. İçim kan ağlayarak onu da kendisine verdim . Çünkü biz gerçek dosttuk onun üzülmesini istemedim. İşlerim bozulduğunda onun fabrikasına gittim ve çalışmak için
kendisinden iş istedim. O bana iş vermedi.
Çok üzüldüm, ama yinede arkadaşıma kızmıyorum Çünkü biz gerçek dosttuk.''
Bu konuşma üzerine kurnaz olan arkadaşı daha fazla
dayanamaz ve mikrafonu eline alır başlar konuşmaya;
-Benim de bir zamanlar çok sevdiğim bir dostum vardı. İşlerim bozulduğunda kendisinden para istedim,
bütün parasını bana verdi. Sonra ondan nişanlısını istedim, üzülerek nişanlısını da verdi . Nişanlısını istememin nedeni o kadının arkadaşıma layık olmamasıydı (Hayat
kadiniydi ) .
Kendisi çok saf olduğu için arkadaşımı o kadından bu şekilde kurtardım. İşleri bozulduğunda gelip benden iş istedi, arkadaşımı kendi emrimde çalıştıramazdım, o yüzden iş vermedim. Günün birinde karşılaştığı yaşlı adam benim babamdı. Babam ölmek üzereydi, onu arkadaşımın yanına ben gönderdim ve mirasını ona ben bıraktırdım.
Evine gelen dilenci kadın ise; benim annemdi. Ona bakıp iyi yaşamasını sağlamak için gönderdim ve şu anda evlenmekte olduğu kişi de benim kız kardeşim. Onu arkadaşımla evlenmesine ben ikna ettim . Değerli misafirler, İşte biz böyle dostuz . .