03-11-2012, Saat: 03:06 PM
Bu yazımda sizleri, üzerinde düşünmeye davet etmek istediğim konu, Allah ın gücü yetenlere farz kıldığı, HAC konusunda olacaktır. Bildiğiniz gibi, Hacca gitmek isteyen Müslümanlar, günümüzde birçok zorluklarla karşılaşıp gidemediği gibi, sıralara girip kura lar çekilmekte, çıkmayanlarda haklı olarak, farz bir emri yerine getiremediklerinden çok üzülmektedir. Peki, bu kura ların, sıraya girmelerin nedenleri nelerdir? Bizlere öğretilen, Hacı olabilmek için Kurban bayramının bir gün öncesi, yani AREFE günü( zilhiccenin 9. günü) Arafat da olmamız gerektiği, geleneksel İslam anlayışı ile bizlere öğretilmişti. Örneğin hac vakti ne zamandır sorusunu sorduğunuzda, şöyle bir cevap alırsınız.(Hac vakti, AREFE ve bayram günleri olmak üzere, beş gündür.) Bir yılın içinde çok kısıtlı bir zaman, hatta Zilhiccenin 9. günü kabul edilen, AREFE günü haccın kabulü için, Arafat ta bulunulması gerektiğini söylediğimizde, elbette büyük izdihamlar olacaktır. Arefe günü konusuna öyle özellikler yüklemişiz ki, bakın nelere inanıyoruz, hac konu ile ilgili. (Arafat vakfesi, haccın en önemli rüknüdür. Çünkü süresi içinde orada bulunamayanlar, o sene hacca yetişememiş sayılırlar. Arafat vakfesinin zamanı, Zilhiccenin 9. günü, yani Arefe günü öğleyin Güneşâ€™in tepe noktasına gelip Batı’ya meyletmeye başladığı andan (Zeval vaktinden) bayramın birinci günü fecr-i sadık dediğimiz tan yerinin ağarmaya başladığı ana kadarki süredir.) Bu durumda, çok kısıtlı bir zamana, hatta bir yıl içinde bir güne endekslediğimiz bir hac vakti, elbette büyük izdihamlar, zorluklar yaşatacaktır. Peki, bu kısıtlı zaman, Hac vakti için Allah ın emri olabilir mi? Allah bu kadar kısa bir zaman aralığında, bizlere farz bir ibadet olan, Hac vaktini ayırmış olabilir mi? Bundan çok değil, yüz yıl öncesini düşünün, daha sonrada at, deve ve araba sırtında Hacca giden din kardeşlerimizi hayal edin, daha sonra ne anlatmak istediğimi anlayacaksınız. Bakın Allah elçisine Haccı ilan et dedikten sonra, nasıl gidileceği örneklerini veriyor. Hac 27: İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen argın develer üzerinde sana gelsinler. Bunca zahmetli yolu, Dünyanın dört bir yanından nasıl olurda, bizlere bahsedilen O bir günde AREFE gününde, orada olamadığımızda haccımız geçerli olmaz diyebiliriz? Allah böyle bir hüküm Kur’an da vermiş midir de, bizler bunu söylüyoruz? Bir an geleneksel İslam ın bizlere öğrettiği, Hac konusundaki tüm bilgileri unutalım ve Allah ın ayetleri için önerdiği, aklımızı kullanarak düşünelim. Bakın Allah Kur’an için ne diyor?Kamer 22:Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var? Bu ayetten de anlıyoruz ki, Allah bu dini bizler için kolaylaştırdığını söylüyor. Asla zorluklarla karşılaşmayacağımızı, yemin ederek bizlere bildiriyor. Buna benzer ayetler Kur’an da birçok kez tekrar edilmiştir. Peki, Allah ın yemin ederek kolaylaştırdığını söylediği Kur’an da, Hac görevine ayrılan süre bu kadar kısa olabilir mi sizce? Allah Nahl suresi 89. ayetinde, bakın Kur’an ı ne için indirdiğini söylüyor bizlere. (Sana bu kitabı; her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.) Buradan da anlıyoruz ki Allah, Kur’an ı bizlere indiriş nedeni olarak, her şey için bir açıklama, doğru yolu gösteren bir rehber, rahmet ve bizlere bir müjde olsun diye indirdiğini söylüyor. Şimdi kendimize soralım. Allah madem her konuda açıklama yaptığını söylüyor, hac emrini yerine getirirken, bahsedildiği gibi çok kısa bir zaman içinde mi haç görevini yapmamızı istiyor? Ya da bizlere öğretildiği gibi, Kurban Bayramı ve bir gün öncesi olan AREFE gününden hiç Kur’an da bahsediyor mu? Tüm bu sorulara cevap bulmak için, şimdide Hac konusunu, Allah ın rehberi ışığında düşünmeye başlayalım. Bakalım bizlere müjde olarak gönderilen, her şey için açıklandığı Kur’an, bizlere Hac konusunda neler söylüyor. Allah Tevbe suresi 36. ayetinde bizlere bir ışık tutuyor Kur’an da ve bakın ne diyor. (Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır.) Allah ayetinde bahsettiği, bu dört haram ay ile neyi kast ediyor olabilir, gelin şimdide yine Kur’an dan bunu araştıralım. Bakalım bu dört ayı Allah bizlere, ne maksatla ayırmış ki, bu aylar konusunda bizlerin dikkatini çekiyor. Bakara 217:Sana haram ay ve onda savaşma hakkında soru yöneltiyorlar. De ki: "Onda savaş, büyük bir günahtır. Allah yolundan engellemek, O'nu inkar etmek, Mescid-i Haram'a gidişi engellemek ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük bir günahtır……. Maide 2:Ey iman edenler! Allah'ın ibadet, iyilik ve güzellik alâmeti kıldığı şeylere, çarpışmanın yasak olduğu haram aya, kurbanlık hediyelere, gerdanlıklara, Rablerinden bir lütuf ve rıza niyaz ederek Mescid-i Haram'a gelmiş olanlara saygısızlık etmeyin! İhramdan çıktığınız vakit avlanın. Bir topluluğun, sizi Mescid-i Haram'dan uzak tutmak için sergilediği kötülük, sizi saldırganlık ve düşmanlığa sakın itmesin…… Dikkat ederseniz bu iki ayette, Allah bir yıl içinde bahsettiği dört HARAM ayın, ne amaçla emredildiğini çok net anlıyoruz. Ayetlerden alıntılar yapalım. —Onda savaş, büyük bir günahtır.—Mescid-i Haram'a gidişi engellemek ve halkını oradan çıkarmak büyük günahtır.—Mescid-i Haram'a gelmiş olanlara saygısızlık etmeyin!—İhramdan çıktığınız vakit avlanın.—Bir topluluğun, sizi Mescid-i Haram'dan uzak tutmak için sergilediği kötülük, sizi saldırganlık ve düşmanlığa sakın itmesin. Çok açıkça belirtildiği gibi, Allah haram ayların özelliğinden bahsederken, bu aylarda savaşmayı, avlanmayı yasaklıyor. Peki neden? Onu da açıklıyor. Allah ın emri Hac görevini kulları daha rahat yapabilmesi için. HARAM aylarda Mescid-i Haram a gelenlerin engellenmemesi, rahatça Hac görevini yapabilmeleri için olduğunu belirtiyor. Dikkat ederseniz haram ayların açıklamasını yaparken, ihramdan çıktığınızda yani Hac görevinizi bitirdiğinizde, avlanabilineceği bilgisini de veriyor bizlere. Bundan daha açık bir kanıt olabilir mi? Peki, haram aylar ismiyle, hangi aylar olduğu Kur’an da geçer mi? Allah her konuda açıklama yaptık diyorsa, Kur’an ı bilerek, düşünerek, tarafsız okuyan bununda cevabını bulacaktır. Kur’an a baktığımızda, bir yılın dört ayını Haram ay olduğunu ilan eden Allah, bu dört ayın hangi aylar olacağı konusunu, İbrahim peygamberimizden bu yana, toplumların bizzat kendisine bırakıldığını görüyoruz. Fakat zamanla ilan edilmiş, toplumlar tarafından mutabakata varılmış bu ayların, bazı toplumlar tarafından kendi nefisleri, menfaatleri yönünde, sayısını sabit tutup, yerlerini değiştirme çabalarını görüyoruz ki, bakın Allah ayetiyle bunu yapmaya kalkanları nasıl uyarıyor. Tevbe 37: Haram ayları ertelemek, küfürde bir artırmadır ki, onunla inkâr edenler saptırılır. Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl haramlaştırırlar ki, Allah'ın yasakladığının sayısını denkleştirip, Allah'ın haram kıldığını helalleştirsinler. Amellerinin kötülüğü kendilerine süslü gösterilmiştir. Allah, küfre batan bir topluluğu iyiye ve güzele kılavuzlamaz Bu ayetten de anlaşılıyor ki Allah, İbrahim peygamberimizden bu yana, haram ayları ilan ederken, yalnız sayısı konusunda hüküm vermiş, hangi aylar olacağı konusunu toplumların birlikte ilan etmelerini sağlamıştır. Fakat Hac konusunda anlaştıkları bu dört HARAM ayın, bazı toplumların, kendi nefislerinin etkisiyle, anlaşmayı bozarak haram ayların, sayısını değiştirmeden, kendilerince yerlerini değiştirme çabalarını görüyoruz. Allah ta bunu yapmanın ne derece büyük bir yanlış olduğunu anlatıyor bizlere. Şimdi yazacağım ayet Hac konusunda, yukarıda Allah ın açıklamasını yaptığı, Haram ayları işaret ederek bakın bizlere Haccın ne zamanlar yapılabileceği konusunda, nasıl net bir açıklama yapıyor. Bakara 197:Hac, bilinen aylardadır. Kim o aylarda haccı kendisine gerekli kılarsa hacda kadına yaklaşmak, kötülüğe sapmak, kavga ve çekişmeye girmek yoktur. İyilik olarak yaptığınızı Allah bilir. Azık edinin. Hiç kuşkusuz azığın en güzeli takvadır. Ey akıl ve gönül sahipleri, benden sakının. Allah bizlere o kadar güzel açıklıyor ki her konuyu. Bizler Kur’an ı yeterli görmeyip, her şeyin açıklanmadığını söyleyerek, ne yazık ki kendimize azap ettiğimizin farkında bile değiliz. Allah Hac emrini çok geniş bir zamana yaydığı halde bizler, inandığımız rivayetleri, Kur’an ayetlerinin üzerinde tutup, birde peygamberimizin üzerinden topluma yayarak, nefsimize yaptıklarımızın, sanırım farkına hesap günü varacağız. Çok acı ve üzücü. Çünkü peygamberimiz hesabın görüleceği o gün, benim ümmetim Kur’an ı devre dışı bıraktılar dediğinde, acaba halimiz nice olacak dostlar? İnancımızı o derece batıla odaklandırmışız ki, Allah ın Bakara 197. ayetinde, Hac bilinen aylardadır açıklamasını gördüğümüzde, beşerin öğretisine uymadığını fark ettiğimiz an, tedirgin olmuşuz. Ama aklın devre dışı bırakıldığı bir inançta, nefsimiz hemen devreye girmiş ve bu ayetten birkaç ayet sonra, Hac konusunda açıklama yapılan ayette geçen, bir cümleden bakın nasıl da medet umar hala gelmişiz ve kendi nefsimize kendimizce, Allah ın hiç bahsetmediği anlamları verip, nasıl da deliller bulmuşuz. Gerçi bizler bu yanlış yolu, o kadar çok kullanıyoruz ki, Allah bizleri affetsin. Bakara 203: Allah'ı sayılı günlerde anın. Kim hemen iki gün içinde işini bitirirse ona günah yoktur. Kim de bunu geciktirir-ertelerse, sakınıp korunduğu takdirde ona da günah yoktur. Allah'tan sakının ve bilin ki, siz O'nun huzurunda haşredileceksiniz. Yukarıdaki ayet de Allah, emrettiği hac görevini ne kadar zaman içinde tamamlayabileceğimiz sorusuna da açıklık getiriyor. Dikkat ediniz herhangi bir günden bahsediyor mu? Allah ı hac esnasında sayılı günlerde anın dedikten sonra, bu sayılı günlerden neyi kast ettiğine açıklık getiriyor ve hacca gittiğimizde en az zamanı belirliyor, daha fazla kalmak isteyenler içinde, bir sakınca olmadığı açıklamasını yapıyor bizlere. Ama bizlerin nefsi, Akıl ve Kur’an birlikte düşünmediğinden, ayetleri nasıl saptırdığımıza, güzel bir örnektir. Bakın beşerin öğretisine delil aramak adına, neler söylenmiş bu ayetle ilgili. ( Uygulamayı göz önüne alan tefsirciler, fıkıh âlimleri "belli, sayılı günleri" tekbir getirilerek Allah'ın anıldığı teşrik günleri (Arefe ve Kurban bayramı günleri), çabucak bitirilen veya uzatılan şeyin de, iki veya üç gün yapılan şeytan taşlama olduğunda ittifak etmişlerdir. Şu halde Kur'an'a göre hac, belli aylarda yapılan bir ibadettir ama bunun hangi parçasının -bu ayların, yani Ramazan'ı takip eden üç ayın hangi günlerinde, hatta vakitlerinde yapılacağı ayrıca âyetler ve hadislerde açıklanmıştır. Bütün bu açıklamaları bir tarafa iterek yalnızca "Hac belli aylardadır..." mealindeki âyetin lafzına takılarak haccın bu üç ayın istenen kısmında yapılabileceğini söylemek, din konusunda cahilce cesaret gösterisinden ibarettir.) Ne dersiniz, Bakara 203. ayetin yukarıda söylenenlerle, bir ilgisini görüyor musunuz? Çok daha ilginç olan açıklama ise, Hac belli aylardadır mealindeki ayetin lafzına takılarak, bu üç ayın istenen kısmında yapılabileceğini söyleyenlere takındığı tavır ilginçtir. Bunu düşünenlere, cahilce cesaret gösterisi yakıştırması yapılıyor. İşte çok dikkatle düşünmemiz gereken anlayış, bakın neler söylüyor. Bizler Hac vaktini, Allah ın asla Kur’an da tek kelime dahi bahsetmediği, açıklık getirmediği, örneğini dahi vermediği, AREFE GÜNÜ ile bağlantı kurarak, bu gün Arafat da, Kâbe de olmadığımızda, Haccımızın kabul edilmeyeceğini söylüyor ve bunun tersini söyleyip, Allah ın ayetlerini örnek gösterenlere de, CAHİLCE cesaret diyebiliyoruz. Acaba hangimiz cahilce cesaret gösterisinde bulunuyoruz dersiniz? Bununda cevabını Huzuru mahşerde, peygamberimizin şahitliğinde alacağız. Çünkü Kur’an, peygamberimizin mahşerde söyleyeceği gibi ne yazık ki, peygamberimizin ümmetinin büyük çoğunluğu tarafından, devre dışı bırakılmış bir durumda. Allah bir hüküm verip, farz bir görev yüklediyse bizlere, onu mutlaka en kolay yapabileceğimiz bir şeklide, Kur’an da açıkladığını belirtiyor. Sakın emin olmadığınız sözlerin, bilgilerin ardına düşmeyin diyerek de, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim diyor ve uyarıyor. Bildiğiniz gibi Kurban bayramı Kur’an da geçmez. Sizce Kur’an da hiç bahsedilmeyen, tek bir örneği dahi olmayan AREFE günü, yani yılda bir güne Rabbim Hac görevini indirgeyerek, bu gün burada olmazsan Haccın kabul olmaz diyerek, kullarının hac görevini yerine getirirken, sıkıntılar yaşanmasını ister mi? Daha da ilginci, biz Kur’an da her şeyden nice örnekler verdik ki, anlayasınız diyen Allah, böyle bir gün olsaydı, Kur’an da hiç bahsetmez mi bizlere? İşte her Müslüman bu soruyu önce kendisine sorup, dikkatle düşünüp, daha sonra Kur’an dan tarafsızca bizzat kendisi araştırmalıdır. Çünkü herkes kendi imtihanını yaşıyor. Huzura çıktığımızda, bana öyle söylediler, öğrettiler diyerek, işin içinden sıyrılacağımızı, kendimizi temize çıkaracağımızı sanmayalım. Diyanet İslam ansiklopedisinden, Sayın Hüseyin Algül ün bu konu ile ilgili yazısından, bir alıntı yapmak ve yorumunu sizlere bırakmak istiyorum. (Tefsir ve tarih kitaplarında, haram aylarla ilgili hükümlerin hac ibadetiyle birlikte Hz. İbrahim zamanında teşri' kılındığı, insanların bu aylarda sağlanan güven ortamı içinde hac ibadetini rahatça yaptıkları, Mekke ve çevresinde oturanların da bu vesileyle geçimlerini sağladıkları belirtilmektedir.HÜSEYİN ALGÜL / Diyanet İslam Ansiklopedisi) Bugün ne yazık ki birçok din âlimi, hac konusunda günümüzde yapılan bu yanlışların farkında oldukları halde, toplumu uyarmaktan, bazı kesimin baskılarından korkup, toplumu bilgilendirmekten çekinmektedirler. Çekinilecek, korkulacak yalnız Allah olduğu bilincinde olanlar, gerçekleri gizlemenin, hesabını bir gün, Allah a vereceklerini bilmelidirler. Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun. Aklı ve Kur’an ı bir kenara koymuş, hurafe ve rivayetlerle İslam ı yaşar olmuşuz. Elbette bunun acısını da, İslam âlemi olarak hep birlikte çekiyoruz. Allah yardımcımız olsun. Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK