01-16-2014, Saat: 11:31 AM
Merhaba güzel kız,
Yağmurlu bir İstanbul sabahında; bütün kötülüklerden arındırmak için, ruhumu Şahrud’un göz yaşlarıyla yıkıyorum. Keskin bir soğuk işliyor bedenimin sinir noktalarına, titriyorum. Yılların eskitemediği bu şehrin, içinde yazılı yüzlerce, binlerce hikaye ,okşayıp geçerken yanaklarımı durduk yere ani bir kahkaha patlatıyorum. Etraftaki meraklı bakışlar bir bana, bir bavuluma çevrilmişken, martılar çığlıklarıyla eşlik ediyor tuhaf bir resital sunuyoruz.
Dün akşamüstü geliveriyor birden aklıma; o kadar çok şey yaptım ki ben bile inanamadım kendime. Sanırım bu aralar en büyük sorunumda bu, yapmış olduğum şeyleri ya kabul edemiyorum yada inanamıyorum. Tuhaf dürtüler içerisinde çok bilinmeyenli bir denklem kargaşasındayım. X ve y hayatımın neresine koyarsan koy, birbirleriyle ne kadar çarparsan çarp a ve b olmuyorlar. Bir türlü problemlerin sonuçlarına, matematiğin yada hayatın hangi formülünü kullanırsam kullanayım ulaşamıyorum.
Dün gece senin için bir şeyler yapmak geçti yüreğimden. Yeditepeli şehrin her bir tepesini dolaşıp bütün hüzünlerini topladım. Her biri bavulumun farklı bir köşesinde saklı. Vapurla karşıya geçerken trenin sesini duyuyorum uzaklardan nasılda bağırıyor. Taşıyacağı yükün ağırlığını hissetmiş bir metal yığını olabilir mi ? yoksa sadece benim kuruntularım mı bunlar…Her neyse vakit gelmiş farkında bile değilim ,bilirsin zaten kağıt kalemi elime alınca zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varamıyorum. Akrep ve yelkovanın kovalamacası benim için hiçbir anlam ifade etmiyor şiirsel zamanlarımda…
Bu şehrin bütün hüzünleri bavulumda usulca yol alıyoruz Haydarpaşa’dan . Uğramasın diye hüzünler bir kez daha senin sokağına . Bavulumda bu şehrin hüzünleri, yüreğimde anlam veremediğim bir sızı gidiyorum birkaç sevda uzağına…
Xesar
Şiirsel bir zamandan….
Yağmurlu bir İstanbul sabahında; bütün kötülüklerden arındırmak için, ruhumu Şahrud’un göz yaşlarıyla yıkıyorum. Keskin bir soğuk işliyor bedenimin sinir noktalarına, titriyorum. Yılların eskitemediği bu şehrin, içinde yazılı yüzlerce, binlerce hikaye ,okşayıp geçerken yanaklarımı durduk yere ani bir kahkaha patlatıyorum. Etraftaki meraklı bakışlar bir bana, bir bavuluma çevrilmişken, martılar çığlıklarıyla eşlik ediyor tuhaf bir resital sunuyoruz.
Dün akşamüstü geliveriyor birden aklıma; o kadar çok şey yaptım ki ben bile inanamadım kendime. Sanırım bu aralar en büyük sorunumda bu, yapmış olduğum şeyleri ya kabul edemiyorum yada inanamıyorum. Tuhaf dürtüler içerisinde çok bilinmeyenli bir denklem kargaşasındayım. X ve y hayatımın neresine koyarsan koy, birbirleriyle ne kadar çarparsan çarp a ve b olmuyorlar. Bir türlü problemlerin sonuçlarına, matematiğin yada hayatın hangi formülünü kullanırsam kullanayım ulaşamıyorum.
Dün gece senin için bir şeyler yapmak geçti yüreğimden. Yeditepeli şehrin her bir tepesini dolaşıp bütün hüzünlerini topladım. Her biri bavulumun farklı bir köşesinde saklı. Vapurla karşıya geçerken trenin sesini duyuyorum uzaklardan nasılda bağırıyor. Taşıyacağı yükün ağırlığını hissetmiş bir metal yığını olabilir mi ? yoksa sadece benim kuruntularım mı bunlar…Her neyse vakit gelmiş farkında bile değilim ,bilirsin zaten kağıt kalemi elime alınca zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varamıyorum. Akrep ve yelkovanın kovalamacası benim için hiçbir anlam ifade etmiyor şiirsel zamanlarımda…
Bu şehrin bütün hüzünleri bavulumda usulca yol alıyoruz Haydarpaşa’dan . Uğramasın diye hüzünler bir kez daha senin sokağına . Bavulumda bu şehrin hüzünleri, yüreğimde anlam veremediğim bir sızı gidiyorum birkaç sevda uzağına…
Xesar
Şiirsel bir zamandan….