02-19-2014, Saat: 11:50 AM
Dün akşam köhne mahallemin sokaklarından geçerken, çocukken yaptığımız gibi kaldırım taşlarını adımlamaya başladım. Hatırlıyor musun ? Sokak baştan sona kaç adım geliyordu. Adımlamaya başlayınca hatırlarım diye düşünüyordum, tam sizin evin önüne gelince unutuverdim. Zaten o evin önünden ne zaman geçsem kendimi bile unutuyorum.
Ortaokul yıllarının son yazıydı , ergen havalarda saçımıza bir avuç jöleyi doldurup sokaktan geçen kızlara bakardık. Arada üçüncü kattaki evinizin balkonuna çıkar, öfkeyle gözlerimin içine bakar, çaktırmadan eline geçirdiğin şeyleri kafama fırlatırdın. Ben başka havalardaydım o ara, bize mahallemizin kızına bakılmaz diye öğretmişlerdi ona uymakla meşguldüm.
Sonra aynı liseye kaydolduğumuzda sabahları benimle beraber okula geleceğini söylediklerinde, nasıl da mutlu olmuştun. Belki de okula gidince bizim mahallenin kızı olmayacağın gelmişti aklına…Sonra annen yanıma yaklaşıp kızımıza dikkat et o sana emanet dediğinde nasıl üzülmüştün.
O yıllarda ne senin sevincini ne de üzüntünü anlayabildim. Hissettiklerine tercüman getirsen yine de anlatamazdın. Sonra; okul bittiğinde, taşınmadan önce bana bıraktığın mektubu hatırlıyor musun ? Yüreğime keskin bir çizik atıp uzaklara gittin. Beraber geçirdiğimiz onca yıldan sonra bana deliler gibi aşık olduğunu, benim bunu anlayamayacak kadar kalın kafalı olduğumu yazmışsın. Artık mahallenizin kızı değilim ama bu mahalleyle beraber seni de terk ediyorum demişsin. Saatlerce okudum yazdıklarını tekrar tekrar tekrar tekrar…
Ama çok geçti ve sen gitmiştin…
Aradan geçen bunca yıldan sonra şimdi bende sana bir şeyler yazıp yıkılmak üzere olan üçüncü kattaki balkonunuza fırlatıyorum. Senin hiçbir zaman okuma ihtimalin olmadığını bilerek…
Sen gittikten sonra, sabahları okula gidiyormuş gibi kalkıp, saatlerce o yolu yürüdüm. Sanki yanımda hep sen varmışsın gibi. Sonra sokağın başına gelince kaldırım taşlarını adımlamaya başladım. Her seferinde sizin apartmanın önüne kadar gelip orada durdum, benim için artık oradan sonrası yoktu ve hiç olmayacaktı. Arkadaşlarla sokakta takılırken mahalleden geçen bir kız gördüğümde acaba ona baksam, sen kıskanır mısın? diye kafamı kaldırıp hep sizin balkonunuza baktım ve her seferinde artık olmadığın sancısı, saplandı yüreğimin bir köşesine…
Ortaokul yıllarının son yazıydı , ergen havalarda saçımıza bir avuç jöleyi doldurup sokaktan geçen kızlara bakardık. Arada üçüncü kattaki evinizin balkonuna çıkar, öfkeyle gözlerimin içine bakar, çaktırmadan eline geçirdiğin şeyleri kafama fırlatırdın. Ben başka havalardaydım o ara, bize mahallemizin kızına bakılmaz diye öğretmişlerdi ona uymakla meşguldüm.
Sonra aynı liseye kaydolduğumuzda sabahları benimle beraber okula geleceğini söylediklerinde, nasıl da mutlu olmuştun. Belki de okula gidince bizim mahallenin kızı olmayacağın gelmişti aklına…Sonra annen yanıma yaklaşıp kızımıza dikkat et o sana emanet dediğinde nasıl üzülmüştün.
O yıllarda ne senin sevincini ne de üzüntünü anlayabildim. Hissettiklerine tercüman getirsen yine de anlatamazdın. Sonra; okul bittiğinde, taşınmadan önce bana bıraktığın mektubu hatırlıyor musun ? Yüreğime keskin bir çizik atıp uzaklara gittin. Beraber geçirdiğimiz onca yıldan sonra bana deliler gibi aşık olduğunu, benim bunu anlayamayacak kadar kalın kafalı olduğumu yazmışsın. Artık mahallenizin kızı değilim ama bu mahalleyle beraber seni de terk ediyorum demişsin. Saatlerce okudum yazdıklarını tekrar tekrar tekrar tekrar…
Ama çok geçti ve sen gitmiştin…
Aradan geçen bunca yıldan sonra şimdi bende sana bir şeyler yazıp yıkılmak üzere olan üçüncü kattaki balkonunuza fırlatıyorum. Senin hiçbir zaman okuma ihtimalin olmadığını bilerek…
Sen gittikten sonra, sabahları okula gidiyormuş gibi kalkıp, saatlerce o yolu yürüdüm. Sanki yanımda hep sen varmışsın gibi. Sonra sokağın başına gelince kaldırım taşlarını adımlamaya başladım. Her seferinde sizin apartmanın önüne kadar gelip orada durdum, benim için artık oradan sonrası yoktu ve hiç olmayacaktı. Arkadaşlarla sokakta takılırken mahalleden geçen bir kız gördüğümde acaba ona baksam, sen kıskanır mısın? diye kafamı kaldırıp hep sizin balkonunuza baktım ve her seferinde artık olmadığın sancısı, saplandı yüreğimin bir köşesine…