Bir umutla beklediğim en güzel yarınsın...
Bir hayatın son sayfası olabilmekti mesele. Ya da toz tutmuş bir rafta unutulmuş bir kitap gibi ait olduğuna vefalı olabilmekti belki de. Bunları düşünür oldum şu sıralar. Ben bunları düşünürken sanki sana doğru akıyor tüm saatler, saniyeler. Ve anladım ki biz seninle kendimizde bulmak istediklerimizi kaybetmenin ötesine geçemeyeceğiz hiçbir zaman. Şimdi her şeyi eksiltme vakti. Maviden geceyi, çaydan şekeri ve yalnızlıktan kendimi…
Çünkü seni seven o içimdeki çocuğun elini bırakalı çok oldu. Artık sana ayırdığım güzel günleri doldurdum. Bugün sondu…
Sırt üstü gömülür insanlar,
Ama sen beni yüz üstü bıraktin!
Hiç geçmeyen, hiç unutulmayan şeyler de var, beyefendi! Ölünceye kadar insanın sırtından atamayacağı şeyler de var.
Hatırlıyorum.
En son birini sevmiştim,
Mutluluktan uçup başkasına konmuştu...
Yalnızca içi yıkılmış bir bina gibi duruyorum ayakta.
Elimin tersiyle siliyorum dudaklarımdaki izini.
Gözlerimden iki damla acı süzülüyor.
Zaman içinden nasıl da yaralı çıkarıyor bizi.
Sahil sahil, kıyı kıyı, cadde cadde seni topluyorum bu şehirden… Giderken…
Kaçmıyorum sevgili.
Kaderden kaçılmaz, kadere gidilir.
Ve gitmekten çok, dönmek cesarettir.
Sonduk, yeniktik, bittik.
İçimde hiç düşmeyen bir kan ateşi.
Kalbimden çıkardım bütün terk edilmişlikleri.
Geriye kalabalık bir yalnızlık kaldı sanki.
Gözlerim kendi parıltısında unuttu ışığını.
Söyle sevgili;
Hiçbir şeyi olmayandan nasıl çaldın her şeyini?
Ey kendi kalbiyle oynayan çocuk!
En çok yarım kalmak yorar insanı.
Gidişin bile yarım… İçimde ağır aksak yürüyen bir ihtiyar gibi.
Kalem kelime kusar, aşk içimde kendi kuyusunu kazar.
Gece, kendini mermi gibi içime saplar.
İnsanın ağlarsa kalbi ağlar, gözleri yalan ağlar.
Benim yarım gidişli sevgilim!
Şimdi nasıl başlar geri dönmek dediğin?
Bilirim, kavuşmalar yeni bir ayrılığı hızlandırır bazen.
Razıydım yine de…
Uzattım da ellerimi…
Senin yüreğin el vermedi.
Sen yoksan ben neden vardım?
Neye yarardım?
Şimdi yağmurlar ıslanıyor gözyaşımla.
Duruladım kalbimi yalnızlığımla.
Sahil sahil, kıyı kıyı, cadde cadde seni topluyorum bu şehirden… Giderken…
Kendimi bekleme yorgunuyken, şimdi aciz kalbim yıkım emrini bekler.
Ve tanığıdır bütün aşkların şairler.
Oysa sana kullanılmamış bir ben sunmuştum.
Yaşama kuruyup, ölüme yeşerirken…
Ben ölürken ayağına dolanacak bir şiir yazdım sana.
Her kelimesi seni tökezletecek… Şimdi git… Git!
Gidişi de kalışı gibi yarım sevgili…
Yokmuş işte!
Hayat üstümü vermedi…
KAHRAMAN TAZEOĞLU
Birinden uzak duruyorsa insan,
Mutlaka bir sebebi vardır.
Her zaman küskünlük değildir bunun adı,
Ya kızgınlık, ya kırgınlık...
Yɑlnızcɑ üşümek ɑyɑklɑrdɑn bɑşlɑr! gitmek ise bɑmbɑşkɑ yerden...
Başka bir kadına gitmek, sevdaya dahil değil...
Yazmak diyorum yazmak
Başkarıyla konuşur gibi yazmak
Yazabilmeli, yüreğinin gizli yerlerine sakladıklarını, sihirli kalemle mürekebinden akıtmalı.
Varlığı, yada yokluğu yazmalı insan
Sensizliği yazdığım gibi
Ben seni affettim
Sen kendini asla affedemeyeceksin
Ama boşver affet kendini
Çünkü sen yada ben diye birşey yok
Küllerin bile kalmadı
Tarih kokan bu caddede.
Yok olup gittin
Şimdi sıra bende ...
Bu yalnızlık bana fazla,
bölüselim mi?